BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Mevcut süreç öncekilerden farklı” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Mevcut süreç öncekilerden farklı”
Tarih: 12.03.2016 > Kaç kez okundu? 1255

Paylaş


Mevcut sürecin öncekilerden farklı olduğunu her iki liderin de birbirini suçlamaktan kaçınarak, yolu birlikte yürümeye çalıştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, çözüm inancının kaybolmaması için elinden geleni yapacağını söyledi.

Havadis, Fileleftheros ve CyprusWeekly’e Kıbrıs müzakereleriyle ilgili ortak mülakat veren Akıncı, dönüşümlü başkanlığı siyasi eşitliğin bir parçası olarak gördüklerini kaydetti. Akıncı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşamasını isteyen bazı Rum partilerin, orada veto yetkisine sahip bir Cumhurbaşkan muavini olduğunu unuttuklarını dile getirdi.

Akıncı, “Şimdi biz vetodan bahsetmiyoruz, çünkü biz artık yeni dönemde rakipler olarak değil ortaklar olarak bulunmayı istiyoruz. Ama makul sürelerle bir Kıbrıslı Türkün de federal cumhuriyetin başına gelebilmesini makul karşılanması gereken bir talep olarak görüyoruz. Dönüşümlü başkanlığı kabul ettikleri takdirde ağırlıklı oy yöntemiyle de seçilmesine razıyız. Dönüşümlü başkanlık bir ilke meselesidir. Sürelerini konuşacağız. Makuliyet içinde olacak her şey. Yani hakkımızdan fazlasını arayan ve çözümü zorlaştıran bir tavır içinde değiliz. Ama bu konuda Rum toplumundan anlayış bekliyoruz çünkü Kıbrıslı Türkler bunu içermeyen bir anlaşmaya onay vermeyecekler” dedi.

İki bölgelilik konusundaki sorulara karşılık olarak da Akıncı, bunun 1990’lardan beri BM parametresi olduğuna işaret ederek, “insanlar istediği yere gidip yerleşme hakkını kullanacaklar ama daimi ikamet ve iç vatandaşlık diğer tarafta olacak” dedi. Cumhurbaşkanı Akıncı, “buraya gelip yerleşmek isteyecek olanların çok büyük sayıda olamayacağı zaten fiziki koşullardan belli” ifadelerini kullandı.

İnşaatlar konusundaki eleştirileri de yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bekleyin çözüm oluyor” deyip hayatın dondurulamayacağını vurguladı.

Mustafa Akıncı, Türkiye’nin garantisinin devam etmesinin Kıbrıslı Türkler için taşıdığı öneme de dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı, “iki açıdan biz bir şekilde Türkiye’nin güvencesini devam ettirmek istiyoruz. Bir, yeni oluşumda kendimizi güvende hissedelim. Bir de, bu statünün garanti edilmesi. Yani 1963’te 60 cumhuriyetinin yıkıldığı gibi bir durumla karşılaşmayalım, gene statüsüz kalmayalım” dedi.

Kıbrıslı Türklerin güvencesinin Rumlar için tehdit algısı olmaması gerektiğine de dikkat çeken Akıncı, bunun için ‘garantiler, noktasına virgülüne kadar değişmeyecek’ demediğini, diğer bütün konular bitince ve ortaya yeni bir durum çıkınca, garantörlerle birlikte oturup bu yeni durumu değerlendireceklerini söyledi.

Akıncı, “Biz ne istiyoruz? İki kesimlilik istiyoruz, siyasi eşitlik istiyoruz, özgürlük istiyoruz, birinin ötekine tahakküm etmeyeceği bir yapı istiyoruz. Bütün bunları her iki toplum için de istiyoruz. Güvenlik, eşitlik, özgürlük. Güvenlik derken, sadece Kıbrıslı Türkler kendilerini güvende hisseder ve diğer toplum tehdit altında hissederse, bu olmaz. Bu bir çözüm değil, kalıcı olmaz ve böyle bir çözüme de onay verilmez” dedi.

Maraş’a da değinen Cumhurbaşkanı Akıncı, seçim kampanyasında Maraş’ın açılması konusunu dile getirirken ortaya koyduğu Ercan ve Mağusa limanlarının da eş zamanlı açılması konusunda Rum toplumunun henüz hazır olmadığını gözlemlediğini kaydetti.

“Ben de Ercan’ın gündemde olmayacağı bir durumda sadece kapalı Maraş konusunun gündeme getirilmesine hazır değildim” diyen Akıncı, müzakere sürecinin sonuna gelindiğinde çözümü beklemeksizin Maraş için bir teknik komitenin kurulacağını belirtti.



Akıncı:“ ‘AB’ye giriyoruz başka güvenliğe gerek yok’ açıklamaları karın doyurmuyor”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk halkının özgürlük, eşitlik ve güvenlik talebi bulunduğunu vurguladı. Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini Türkiye’nin güvencesinde gördüğünü kaydeden Akıncı, “ ‘AB’ye giriyoruz başka güvenliğe gerek yok’ açıklamalarının karın doyurmadığını söyledi.

Güvenlik konusunda tarafların birbirini ikna etmeye çalışmaması gerektiğinin altını çizen Akıncı, olası bir çözümde Kıbrıs Türk halkının Türkiye tarafından güvence edilmesinin Rum tarafınca tehdit olarak algılanmaması gerektiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, doğal gaz ve İsrail elektriğinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesi ve Türkiye’den gelen suyun adanın tümünde kullanılması yönündeki işbirliklerinin ileride güvenlik konularında yeni anlayışlara ve paradigmalara yol açabileceğine dikkat çekti.

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Yakın Doğu Enstitüsü’nün “Güvenlik Akademisi” açılış programına katılan Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye’den temin edilen su, elektrik ve doğal gazın bölgedeki çatışmayı işbirliğine dönüştürebileceğini kaydetti.

Akıncı, müzakerelerde garantiler ve güvenlik konusuna ayrıntılı olarak girilmediğini bu konunun sürecin en sonunda 5’li platformlarla gündeme geleceğini, bugüne gelinceye kadar ise nelerin garanti edileceğinin belirleneceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, toplumların yaşamlarındaki özgürlük, eşitlik ve güvenlik gibi önemli kavramların hiçbir şeye değiştirilemeyeceğini kaydetti.

Akıncı, Kıbrıs Türk halkın Enosis’e karşı verdiği mücadeleye göz atıldığında, azınlık olmamak için verdiği mücadeleye bakıldığında, özgür yaşayabilmenin ne demek olduğunun çok daha iyi anlaşılacağını söyledi.

Akıncı, Kıbrıs Türk halkının, iki eşit kurucu devletin olacağı, bunların birbirine tahakküm edemeyeceği, hiyerarşinin olamayacağı bir sistemin oluşması talebinin tahakküm altında yaşamama talebinin somut göstergesi olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı Kıbrıs Türk halkının hem bireysel hem de toplumsal anlamda eşitlik talebi bulunduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, güvenlik konusunun can ve mal güvenliği ve statünün güvenliği olmak üzere iki boyutlu olduğunu kaydederek, statünün güvence altında olmasının önemini 1960 yılında kurulan ortaklık cumhuriyetinin 3 yıl sonra sona ermesi ile açıkladı.

Akıncı, gelinen aşamada garanti ve güvenlik konularının müzakere masasına ayrıntılı olarak gelmediğini söyleyerek, konunun sürecin en sonunda Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ın da katılımıyla 5’li platformda gündeme getirileceğini, önce neyin garanti edileceğinin ortaya çıkması konusunda bir uzlaşma olduğunu kaydetti.

Akıncı, “biz Kıbrıs Türk halkı olarak yaşadıklarımızdan da deneyimlerimizden de esinlenerek, iki tarafın da makul görebileceği, kabul edebileceği ortak paydayı nasıl yaratabiliriz bunun arayışı içerisindeyiz. Bunu elbette Türkiye ile birlikte istişare içinde yapıyoruz” dedi.

Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini istediğini ve sonuna kadar da bunun arkasında duracağını vurgulayan Akıncı, “Çünkü bu topraklarda sayıca az olan tarafız ve bunu talep etmemiz, bu güvenceyi nerde gördüğümüzü açık olarak ortaya koyup, bunun takipçisi olmamız anlayışla karşılanmalıdır. Bunun başka taraflara çekilecek yönü yoktur” şeklinde konuştu.

Akıncı, Kıbrıs Türk halkının kendi güvenliğini Türkiye’nin güvencesinde gördüğünü belirterek, “AB’ye giriyoruz başka güvencelere ne gerek var” gibi ifadelerin karın doyurmadığını söyledi.

Akıncı, bu konuda tarafların birbirini ikna etmek için uğraşmamaları gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti:

“İkna edici olacak olan yaşamın ta kendisi, bu sürecin ileri taşınması, yıllar içinde iki toplumun birbirine daha da güvenmesi, ortak çıkarlarda ortak anlayışlarda buluşabildiklerini yaşamın içerisinde görebilmeleri bunu kanıtlayabilmeleri ve gelecekte, geçmişte olan yanlışlardan iki tarafın da kaybedeceği çok şeyin olduğu anlayışının yerleşmesi ve yeni bir paradigmanın oluşması. Ancak işte o zaman ancak bu söylemlerin bir değeri olabilecektir.

Bizim güvencemizin, bizim kendimizi emniyette hissetmek istememizin karşı taraf için bir tehdit oluşturma nedeni yoktur. Geçmişte böyle bir şey söz konusu olmadı.”

Akıncı, 1963 ve 1974’te Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı istikametinden durup dururken karşı tarafa bir tehdit yaratılmadığını, arzu edilmeyen her gelişmenin ardında ya bir Enosis hayali ya da Akritas planı düşüncesinin yer aldığını, Türkiye’den gelen hareketin mutlaka bir nedeni olduğunu söyledi.

Rumların Kıbrıs sorununu hep 20 Temmuz 1974’ten başlattıklarını ancak bunun 5 gün öncesi bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, 15 Temmuz’da Yunan darbesi olmasa 5 gün sonra Türk müdahalesinin gerçekleşmiş olmayacağını ifade etti.

Akıncı, iki kesimli, iki toplumlu, tarafların birbirine tahakküm edemeyeceği gönül huzuru içinde kabul edilebilecek bir anlaşma ortaya çıkarsa bunun garanti edilmesi noktasında Kıbrıslı Türkler için, Türkiye’nin güvencesinin devam edeceği, Rumların da bundan tehdit algılamayacağı bir formülün üzerinde uzlaşılabileceği kanaatinde olduğunu kaydetti.

Akıncı, geleceğe yönelik olarak askersel bir takım güvenlik kavramlarının ileride yerini alabilecek yeni kavramların oluşabileceğinin de değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek bunlardan birinin Doğu Akdeniz’de çatışma alanı olabilecek doğal gaz yatakları olduğunu, bunları işbirliğine dönüştürmenin akıl işi olduğunu vurguladı.

Akıncı, Rum tarafının girişimleri tek taraflı sürdürmek yerine Kıbrıs Türk halkının da ortaklık payı olduğu bilinci içerisinde doğal gazın en akılcı, en hızlı en ucuz şekilde Türkiye üstünden Avrupa’ya iletilmesini içselleştirmesi halinde yeni bir ufuk açacağını söyledi.

Akıncı, elektrik alanında Kuzey ve Güney arasındaki elektrik şebekelerinin enterkonnekte hale getirildiğini belirterek, bundan iki tarafın da yarar sağlayacağını söyledi.

Akıncı, İsrail’den Güney Kıbrıs’a gelecek olan kablonun Girit’e devam ederek oradan da Yunanistan üzerinden Avrupa’ya bağlanacağının altını çizerek, Türkiye ile kıyasladığında bunun çok daha uzun mesafe olduğunu, maliyetinin çok daha fazla olacağını kaydetti.

Akıncı, doğal gazda olduğu gibi elektriğin de 70 kilometre ötedeki Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanmasının daha akılcı olacağını söyledi.

Su konusuna da değinen Akıncı, şu anda yıllık 75 milyon metreküp suyun Kıbrıs’ın iki tarafına da yetmeyeceğini, ancak teknolojinin orada durmakta olduğunu ve kapasitenin artırılabileceğini, ileride Kıbrıs’ın tümünün ve başka ülkelerin de bu sudan yararlanabilme olasılığı bulunduğunu belirtti.

Akıncı, yeni karşılıklı bağımlılıklar yaratıldıkça, bu taraflara yararlılık gösterdikçe yeni anlayışlar gelişeceğini ve belki güvenlik kavramının çok daha farklı boyutlara ulaşabileceğini söyledi. Akıncı, “Bugünün gerçeği değil ama yarının gerçeği olabilir. Buna da açık olmak lazım” dedi.

Akıncı, bu söylediklerinin garantiye ihtiyaç yoktur anlamında algılanmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.



Çavuşoğlu: “Kıbrıs için umutlarımız arttı”



TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta devam eden müzakereleri ve her iki halkın haklarını garanti altına alacak, siyasi eşitliğe ve iki kesimliliğe dayalı bir çözümü desteklediklerine işaret ederek, “Kıbrıs için umutlarımız arttı” dedi.

Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 yılı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda önceki gün yaptığı konuşmada, Kıbrıs'ta yaşanan gelişmelere değinen Çavuşoğlu, şunları vurguladı:

"Elbette, çözülmeyen ya da çözümü dondurulmuş sorunlardan bahsettik. Bunlardan bir tanesi de Kıbrıs'tır ama Kıbrıs için umutlarımız arttı. Ada'da devam eden müzakereleri, her iki halkın da haklarını garanti altına alacak şekilde, siyasi eşitliğe dayalı, iki kesimliliğe dayalı bir çözümü destekliyoruz. Müzakereler devam ediyor, zor konular var ama yeter ki inanalım, bunları da başarabiliriz."



Çavuşoğlu: "Çözüm için Yunanistan’ın desteğinin bundan sonraki süreçte artarak devam etmesini diliyoruz



TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta çözümün Akdeniz, Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs’taki iki halka neler sunabileceğini ve bölgenin istikrarı için ne kadar önemli olduğunu bildiklerini belirterek, "Bu konudaki desteğimiz her zaman olduğu gibi devam edecek. Yunanistan’ın desteğinin de bundan sonraki süreçte artarak devam etmesini diliyoruz” dedi.

Çalışma ziyareti çerçevesinde Yunan mevkidaşı Nikos Kocias, ile görüşmelerinin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında konuşan Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda çözüme yakın olunduğunu ancak mülkiyet, toprak, güvenlik ve garanti gibi görüşmelerin sonunda gündeme gelecek konular olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:

"Ama bir gerçek var. Hiç bu kadar çözüme yakın değildik. Türkiye olarak kalıcı ve adil bir çözüm için her türlü desteği veriyoruz. Güven artırıcı tedbirlere de destek veriyoruz. Kendimiz de bu adımları atıyoruz. Her iki halkın kabul edeceği bir çözüm olması lazım. Dolayısıyla iki halkın her konudaki hassasiyetlerini de göz önünde tutmak lazım. Bir çözümün gerek Akdeniz, gerek Yunanistan, gerek Türkiye ve daha da önemlisi Kıbrıs’taki iki halka neler sunabileceğini ve bölgenin istikrarı için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz ve bu konudaki desteğimiz her zaman olduğu gibi devam edecek. Yunanistan’ın desteğinin de bundan sonraki süreçte artarak devam etmesini diliyoruz."

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias da Kıbrıs görüşmelerine ilişkin "Görebildiğim kadarıyla Kıbrıs sorununun içişleriyle ilgili birçok alanda, her iki taraf da yakınlaşma temelinde ilerleme kaydettiler" dedi. Kıbrıs sorununun sakinlik ve olgunlukla ele alınması gerektiğini vurgulayan Kocias, ekonomik, garantörlük, Kıbrıs'ın yönetim, mal paylaşımı ve asker mevcudiyeti gibi birçok boyutunun olduğunu söyleyerek, "Bugüne kadar yapılan hazırlık iyi bir ön çalışma oldu" değerlendirmesinde bulundu. Kocias, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ikili ilişkilerin yeni projelerle daha da gelişeceğine işaret ederek, "İstanbul-Selanik arası hızlı tren projemiz var. İzmir-Selanik arası gemi seferleri düzenlenecek. Bu projeler iki halkı daha da yakınlaştıracak" diye konuştu.



Anastasiadis: “AB üyesi bir devletin garantör güçlere ihtiyacı yok”



Alman “Handelsblatt” gazetesine konuşan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, “iki toplumun hakları ve güvenliği için en iyi garantinin AB üyeliği statüsü olması kaydıyla; AB üyesi bir devletin garantör güçlere ihtiyacı olmadığını” söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesine göre, Anastasiadis demecinde, mülkiyet, tazminatlar, toprak düzenlemeleri, güvenlik ve garantileri en zor konular olarak nitelendiren Anastasiadis, gazetecinin iyimser olup olmadığı konusundaki sorusuna ise, “iyimserim” yanıtını verdi ve sözlerini kısaca şöyle sürdürdü;

“Eğer iki tarafta da diğer toplumun endişeleri için anlayış varsa ve Türkiye adil bir çözüme katkıda bulunursa, bu yıl içerisinde dahi başarabiliriz” dedi.

Gazeteye göre, birleşik bir Kıbrıs’ın Avrupa güvenlik mimarisinde oynayabileceği rolün kendisine sorulması üzerine ise Anastasiadis, “birleşik bir Kıbrıs’ın Hıristiyan ve Müslümanların barış içerisinde bir arada yaşamasına dair bir prototip teşkil edebileceğini” savundu.

“Kıbrıs’ın terörle mücadele için bir üs teşkil edebileceğini” de dile getiren Anastasiadis, Kıbrıs sorununun çözümünden AB, NATO aynı zamanda Türk-Yunan ilişkilerinin de yararlanacağını dile getirdi.

Gazeteye göre Anastasiadis, birleşik bir Kıbrıs’ın, kıyılarının açıklarında bulunan doğal gaz rezervleri sayesinde, artık Avrupa’nın enerji arzının güvence altına alınmasına önemli derecede katkıda bulunabileceğini de sözlerine ekledi.

Rum Simerini gazetesine göre ise Anastasiadis gazeteye demecinde, Mustafa Akıncı’nın KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle yoğun bir diyalogun başladığını, bu diyalogun birçok önemli konuda ilerleme getirdiğini, aynı zamanda görüş ayrılıkları tespit edildiğini de savundu.

Gazeteye göre, AB’nin sürece daha aktif katılımıyla, iki toplumun geçmişte yaşadıkları tecrübelerden ötürü sahip oldukları çekince ve korkuların aşılacağını umduğunu da dile getiren Anastasiadis, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması çabalarında destekleyeceğini umduğunu da ifade etti.

Gazeteye demecinde, Kıbrıs’ın, jeostratejik konumunun önemine de değinen Anastasiadis, “Komşularımız, dünya barışını da tehdit etmekte olan eşi benzeri görülmemiş, kanlı çatışmalardan etkilenmektedir. Birleşik bir Kıbrıs, Hıristiyan ve Müslümanların barış içerisinde bir arada yaşamasına dair prototip teşkil edebilir. İki taraf da diğer toplumun endişelerine anlayış gösterir ve Türkiye de adil bir çözüme katkıda bulunursa, içinde bulunduğumuz yıl başarılı olunabilir” ifadelerini kullandı.



Anastasiadis Kıbrıs sorununda jest bekliyor



Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorunu müzakerelerinde ilerleme sağlandığını, ancak henüz kendilerinin değil, "ısrar edenlerin" aşması gereken bazı önemli problemler bulunduğunu söyledi. Kıbrıs sorunuyla ilgili jest beklentisi içerisinde olduğunu kaydeden Anastasiadis, halkta sahte hisler veya imajlar oluşturmak istemediğini de ifade etti.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre, bir etkinlikte konuşan Anastasiadis, “ısrar edenlerle”, Kıbrıs tarafını değil, “çözüme katkıda bulunmaya kararlı olduğunu” her gün açıklayanları kastettiğini belirtti.

Gazeteye göre Anastasiadis, bir başka etkinlikteki konuşmasında ise, Kıbrıs sorununa uluslararası alanda ilk kez bu kadar ilgi gösterildiğini söyledi.

Anastasiadis, gerek Kıbrıs sorununda, gerekse bazı kışkırtıcı kamuoyu açıklamaları konusunda sabırlı olmak gerektiğine de vurgu yaptı.



Tatar: “Rum tarafının aklı, gerçeklere dayalı bir anlaşmada değil”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Rum tarafının aklının, var olan gerçeklere dayalı bir anlaşmada değil de hidrokarbon yataklarını kendi lehine ve gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti avantajlarını da Kıbrıs Türkü aleyhine kullanmakta olduğunu savundu.

Ersin Tatar, dün yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tatar, Rum tarafının Eylül ayında hidrokarbon yataklarında yeni kazılar başlatacağı, şu an ise 3’ncü tur ruhsatlandırma çalışmalarını sürdürdüğüne dikkat çekerek, buna parelel olarak Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafının da daha önce aralarında imzaladıkları anlaşmada yeni adımlar atması gerektiğine vurgu yaptı.

Tatar: “İnanıyorum ki Cumhurbaşkanı Akıncı da Kıbrıs Türk halkı’nın haklarının korunması için gereken kararların alınmasına katkıda bulunacaktır. Aksine bir davranış, Rumları şımartmaktan, Kıbrıs Türkü’nün haklarının erozyona uğramasından başka işe yaramaz” ifadesini kullandı.

UBP Milletvekili Tatar, şöyle devam etti:

“Gün geçmiyor ki Rum basınında hidrokarbon yatakları konusunda bir Rum Devlet yetkilisinin açıklaması çıkmasın. Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki tüm önerilerini elinin tersi işe itmiş, kendi bildiğini okumaya, istediği anlaşmaları, ruhsatlandırmaları yapmaya devam ediyor. Bu durum karşısında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında 22 Eylül 2011 tarihinde imzalanan ve Meclisimiz tarafından onaylanan anlaşmaya uygun olarak gerekli adımların atılması yoluna gidilmelidir. Rum tarafına asla yapacakları karşısında hareketsiz kalınmayacağı, diplomasideki mütakabiliyet ilkesi gereği Türk tarafının da kendisinin de hakkı olduğu açık olan alanlarda hidrokarbon yatakları araştırmasına gideceği, gerekmesi halinde buralarda arama platformları kuracağı net bir şekilde ifade edilmelidir. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın barışçı, anlaşmadan yana görünmek uğruna bugüne kadar Rum tarafının hidrokarbon yatakları konusunda attığı adımlar verdiği demeçler karşısında suskun kalmasının hiç bir işe yaramadığı ortadadır. Artık bu anlayışla Rum tarafını yaşayabilir, gerçeklere dayalı bir anlaşmaya ikna etmesinin mümkün olmayacağını net bir şekilde anlamalı ve Türk tarafının 2011-2014 yılları arasında izlediği kararlı politikanın devam edeceğini ortaya koymalıdır.”



Kiprianu: “Çözümü tartışmazsak yıkıcı durumlara yol alacağız”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, şayet Kıbrıs sorununun çözümü tartışılmazsa, yıkıcı durumlara doğru yol alınacağını söyledi.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre Kiprianu, sadece tartışmış olmak için değil, Kıbrıs sorununda arzu edilen çözüme ulaşmak için gereken önkoşulları yaratmak için tartışmak gerektiğini belirtti.

Kiprianu, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Bizim tanımadığımız bir ülkenin yorumu bizi bağlamaz, böyle demek icap eder, bu zihniyeti yansıtır” sözleriyle ilgili olarak ise, AKEL olarak tezlerinin sabit olduğunu ve değişmeyeceğini söyledi.

Kiprianu ayrıca, çözümün Kıbrıs Türk toplumuna sağlayacağı avantajlardan da bahsetti.



“Eide’ye fren”



Rum Fileleftheros gazetesi, Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Elmar Brok’un BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi’nde Kıbrıs sorunuyla ilgili özel bir toplantıda konuşma yapmaya çağırma yönündeki niyetinden Güney Kıbrıs’ın müdahaleleri neticesinde vazgeçerek, bu toplantıyı “frenlemeye” karar verdiğini yazdı.

Güney Kıbrıs’ın, Brok’a, görüşülmesi gereken birçok açık konunun bulunduğuna ve sorununun çözüm yörüngesinde bulunulduğunun varsayılamayacağına işaret ederek, Kıbrıs sorunundaki gelişmelerin, mevcut aşamada Avrupa Parlamentosu’nda özel bir toplantı yapılmasını mazur göstermediği yönünde bilgiler verdiğini aktaran gazete, bu bilgilerin ardından Brok’un, toplantı konusunu bir kez daha düşündüğünü belirtti.

Aynı bilgilere göre Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Brok ile telefon görüşmesi yaparak ve ona Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik yürütülen doğrudan müzakerelerde hakim olan “gerçek görüntüyü” anlatarak özlü rol oynadığını kaydeden gazete, bunun neticesinde Brok’un, en azından mevcut aşamada Kıbrıs sorunuyla ilgili özel bir toplantı gerçekleştirilmesi yönündeki düşüncelerini buzdolabına kaldırmaya karar verdiğini aktardı.



Ban, Spehar’ın atanması konusunda BM güvenlik konseyine mektup gönderdi



BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un, 23 Şubat’ta BM Güvenlik Konseyi Başkanına gönderdiği bir mektupla, Konsey’i, Elizabeth Spehar’ı Kıbrıs Özel Temsilcisi ve Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefliğine atama konusundaki niyeti hakkında bilgilendirdi.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre, Ban’ın mektubunda ayrıca Spehar’ın, Kıbrıs Özel Danışmanı Yardımcılığı görevini yürüteceğini ifade ettiği de belirtildi.

Spehar’ın, BM Karargâhında, Saha Destek Genel Sekreter Yardımcısı görevine atanan Lisa Buttenheim'ın yerine atandığı belirtilen haberde, Ban’ın mektubunda Buttenheim’a görevine bağlılığından ötürü teşekkür ettiği de ifade edildi.

Gazeteye göre, Konsey’in Şubat ayı Başkanı Rafael Ramizerez Karenio ise, Ban’a yanıt verdiği mektupta, Ban’ın mektubunun alındığını ve niyetinin kayda geçirildiğini ifade etti.

Gazete, iki mektubun da dün BM resmi belgesi olarak yayımlandığını ekledi.



Bryza: “Türkiye’ye götürülecek doğalgaz borusu çözümü kolaylaştırabilir”



ABD Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşar Yardımcısı ve Büyükelçi Matthew Bryza, Türkiye’ye götürülecek doğalgaz borusu için yapılacak anlaşmanın, Kıbrıs sorununun çözümünü kolaylaştırabileceğini söyledi.

Rum Kathimerini gazetesine söyleşi veren Bryza, Rum Yönetimi’nin, Türkiye’ye götürülecek doğalgaz borusu için Kıbrıs sorununa bütünlüklü bir çözüm bulunmasını bekleyebileceğini veya biraz daha erken karar verebileceğini belirtti.

Habere göre Bryza, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normale dönmeye başladığını ve gerek İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, gerekse Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, boru hattının iki ülkenin ilişkilerinin normale dönmesinin bir parçası olmasını arzu ettiklerini kaydetti.

Bryza ayrıca, doğalgazda çıkılan üçüncü tur izin ihalesinin de önemli olduğunu, Erdoğan’ın buna tepki gösterebileceğini, ancak ihaleye katılacak olan şirketlerin, kendi yöntemleriyle buna yanıt vereceklerini söyledi.



Doherty, Atalay’ı ziyaret etti



ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Ann Doherty, Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay'ı ziyaret etti ve bir süre görüştü.

Atalay’ın makamında gerçekleşen görüşmede, dini temsilciler arasında sürdürülen iletişim süreci ve bunun Kıbrıs müzakerelerine etkisi ele alındı.



Kıbrıs, Clinton’un açıklanan elektronik postalarında



ABD Dışişleri Eski Bakanı Hillary Clinton’ın, 2012’de ABD Büyükelçisi’nin de öldürüldüğü "Bingazi Olayı"yla ilgili, o dönem kullandığı kişisel e-posta adresinde bulunan ve mahkeme kararıyla kamuoyuna açıklanan resmi yazışmaları arasında, Kıbrıs ile ilgili veriler de bulunduğu bildirildi.

Rum Kathimerini gazetesi, Clinton’un e-postaları arasında, 13 Ocak 2011 tarihli bir yazışma bulunduğunu ve yazışmada, tonlarca silah taşıyan ve 11 Ocak 2011’de Limasol Limanı’nda yakıt ikmali yapmasının akabinde, Türkiye’ye gitmek yerine Suriye’ye giden “MS Chariot” adlı Rus gemisiyle ilgili ifadeler bulunduğunu yazdı.

Habere göre, e-postada, Rum Yönetimi’nin gemiyle ilgili teknik açıdan ambargo kurallarını ihlal etmediği belirtilirken, Washington’un, konuyla ilgili endişelerini Rusya’ya ve Rum Hükümeti’ne ilettiği ifade edildi.

Haberde, aynı e-postada, 2012 yılında AB Dönem Başkanlığı yapan Güney Kıbrıs’ta, Savunma Bakanları Zirve Toplantısı yapılmayacağı konusunda, gerek Güney Kıbrıs’a, gerekse Brüksel’e bilgilendirme yapıldığına dair ifadeler bulunduğu kaydedildi. Güney Kıbrıs’ın, savunmayla ilgili konularda çok az tecrübesi bulunması ve Türkiye’yle olan ilişkileri nedeniyle, geçmişte AB’nin NATO ile en büyük işbirliğinin önlenmesinde lider rol oynadığından bahsedildiği belirtildi.

Gazete, başka bir e-postada da, Kıbrıs’taki BM İyi Niyet Misyonu Temsilciliği’nin görevine, Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanamaması nedeniyle Ekim 2011 itibarıyla son verileceğini yazdı. “Bölgedeki” ekonomik krizden dolayı, Yunanistan-Türkiye-Kıbrıs arasında ekonomik ilişki oluşturulması perspektifinde istifade edilmesinden bahsedildiğine de değinildi.

Habere göre, bir başka e-postada ise, Girne kökenli Rumlarla ilgili araştırma yapan Oxford Üniversitesi öğrencilerinden birinin, ABD kurumlarında görev yapmasının gerekliliğinden bahsedildi ve arabuluculuk konusunda uzman olan bir avukatın da, Kıbrıs sorunuyla ilgili konularda çalışmak üzere BM gruplarına katılabileceği konusunda öneride bulunuldu.



Lefkoşa-Larnaka eski yolunun açılması yeni güven yaratıcı önlemler arasında



Lefkoşa-Larnaka eski yolunun açılmasının, "düşük öneme sahip yeni Güven Yaratıcı Önlemler" arasında bulunduğu ve iki toplumlu Geçiş Kapıları Teknik Komitesi’nin, konuyu görüştüğü iddia edildi.

Rum Kathimerini gazetesinin haberine göre, yetkili teknik komiteler, Lefkoşa’ya giden otobandaki trafik yoğunluğunun azaltılması için, Lefkoşa-Larnaka eski yolunu yeniden devreye sokarak, Eğlence bölgesinden Gaziler köyüne uzanan açılmasını önerdiğini öne sürdü.

Haberde, Geçiş Kapıları Teknik Komitesi’nin, Erenköy bölgesinde “geçit” açılması ve Lefkoşa içerisinde, Lefkoşa Türk ve Rum belediye başkanlarının da önerileri uyarınca, “Baf Kapısı”, “Ermu yolu” ve Lefkoşa’nın doğusundan Paluriotissa’ya geçişin sağlanacağı üç yeni barikat açılmasıyla ilgili görüşmeleri de tamamladığı savunuldu.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 30
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 810
Toplam Tekil 4066944
IP 18.216.190.167






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu