Başbakan Ömer Kalyoncu, KKTC’nin su konusundaki taslak anlaşma metnine ilişkin değişiklik taleplerinin Türkiye tarafından kabul edildiğini açıkladı.

TAK’a açıklama yapan Kalyoncu, Bakanlar Kurulu’nun yarın (bugün) toplanarak taslağın yeni halini onaylayacağını söyledi.

Kalyoncu, değişiklik taleplerinin özellikle belediyelerle ilgili olduğunu da ekledi ve konuyla ilgili detayların yarın açıklanacağını söyledi.



Akıncı, Meclis'te temsil edilen partileri bilgilendirdi



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi'nde temsil edilen siyasi partilerin genel başkanlarını Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son aşama ile ilgili bilgilendirdi.

Toplantıya, CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş ve TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit katıldı. Toplantıda başkanlara genel sekreter veya partilerin temsilcileri eşlik etti.

Toplantı sonrası basına açıklama yapan CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, toplantının iyi geçtiğini ve müzakerelerdeki son durumu değerlendirdiklerini söyledi.

Talat, müzakerelerdeki son aşama hakkında bilgi aldıklarını ve görüş ortaya koyduklarını belirterek, "Görüşme süreci iyi gidiyor ama Güneydeki seçimler dolayısıyla süreç yavaşlama eğilimi gösteriyor, ancak umut sürecin hızlanmasıdır" dedi.

Müzakerelerde iyi ilerlemeler kat edildiğini, önemli olanın bu ilerlemenin müzakerelerin bütünü üzerinde tamamlanması veya toprak ile güvenlik konuları dışında tüm konuların tamamlanmasının hedef olması olduğunu belirten Talat, bu sürecin Mayıs ayına kadar tamamlanması veya o aşamaya gelmesinin önemine değindi.

Vatandaşları bilgilendirmek konusunda destek vermeye hazır olduklarını da sözlerine ekleyen Talat, bir soru üzerine su konusunun toplantıda gündem olmadığını kaydetti.

UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün de, Müzakere sürecinde Güneydeki seçimlerden dolayı bazı sıkıntılar ve gecikmeler yaşandığını, müzakerelerin ötelendiğini, ancak bunun şaşılacak bir durum olmadığını belirterek, bu durumun kendileri açısından değerlendirme yapma fırsatı doğurduğunu kaydetti.

Sürecin Güneydeki seçimlerden sonra yoğunlaşacağını düşündüklerini, bu yüzden bu dönemde sürece hazırlanabileceklerini ve daha sık görüşüp tartışıp değerlendirme yapabileceklerini ifade eden Özgürgün, bu dönemi "Fırsat süreci" olarak görmek gerektiğini vurguladı.

Kıbrıs sorununun büyük ve uzun yıllar süren bir sorun olduğunu, bu yüzden gecikmeler yaşanabileceğini, burada önemli olanın, bu süreci iyi değerlendirip nihai sonucu halk yararına alabilmek olduğunu belirten Özgürgün, bunun iki halk için de önemli olduğunu kaydetti.

Özgürgün, sonucun yılsonu mu 2017 başı mı olacağını bilemediklerini, ancak sürecin uzayabilecek gibi olduğunu da söyledi.

DP UG Genel Başkanı Serdar Denktaş da, verimli bir görüşme yaptıklarını ifade ederek, süreç sonunda anlaşma da referandum da olabileceği, ancak esas anlaşmanın masada değil, uygulamada olacağına işaret etti.

Denktaş, bu yüzden hassasiyet olması gerektiğini belirterek, iki halkın bir birine güven ve saygı duyması gerektiğini, aksi halde yeni bir batağa sürüklenebilecekleri uyarısında bulundu.

"Anlaşma kolay, yaşatmak mesele" görüşünü dile getiren Denktaş, DPUG olarak Cumhurbaşkanına endişelerini aktardıklarını ifade ederek, Akıncı'nın masada Kıbrıs Türk halkının haklarını korumaya çalıştığını, iyi niyetli olduğunu ama karşı tarafın iyi niyetli olduğunu söyleyemeyeceklerini kaydetti.

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit ise, süreç ile ilgili aldıkları bilgiler kapsamında süreçten umutlu olduklarını belirterek, 2016 yılındaki çözüm umutlarını korumaya devam ettiklerini söyledi.

Özyiğit, TDP olarak bu yöndeki görüşlerini yaymaya ve çalışmalarını hızlandırmayı sürdüreceklerini belirterek, güven artırıcı önlemler konusunda da daha hassas olunması gerektiğini dile getirdi.

Güven artırıcı önlemlerin müzakere sürecindeki bu durgun döneme bir renk getirebileceğine inanç belirten Özyiğit, iki toplumun da bir birine yaklaşmasına ivme katıp bir katalizör görevi üstlenebileceğini kaydetti.

Bu doğrultuda çalışmalarını sürdüreceklerini ifade eden Özyiğit, Akıncı ve ekibinin de canla başla müzakerelerin olumlu sonuçlanması ve 2016'da bir çözüme ulaşılması için çalışacaklarına inandığını vurguladı.



Hadjigeorgiou: "Kıbrıs'ta Tayvan Modeli, AB'de de konuşulmaya başlandı"



Brüksel’de Avrupa Komisyonundaki çalışma ofisinde Kıbrıslı Türk ve Rumlardan oluşan gazeteci grubuna bir brifing veren Avrupa Parlamentosu Sol Grup Üyesi ve AKEL Milletvekili Takis Hadjigeorgiou, çözümsüzlük halinde Kuzeyde ‘Tayvan Modeli’ yönünde bir oluşama gidilebileceğini, bunun AB içinde de konuşulmaya başlandığını söyledi.

Hadjigeorgiou, ‘Çözüm olmazsa ne olur?’ şeklindeki soruyu, “sanırım Türkiye, olası bir çözümsüzlük karşısında Kuzey’de yeni bir model üzerinde çalışıyor. Kuzeydeki limanların yeniden tanımlanması ve başka ayrıcalıklarla süslü bu modelin ön çalışmaları burada AB’de de konuşulmaya başlandı. Kısaca Tayvan Modeli tarzı bir oluşumdan bahsediyoruz” şeklinde yanıtladı. Hadjigeorgiou “liderler dış güçler nezdinde ortak girişimler yapmalı ve Kıbrıs sorununun çözümünün özellikle de finans yönü için destek aramalıdır” diye konuştu. Öte yandan AP Milletvekili, adanın tüm doğal kaynaklarının çözüm sonrası Ortak Federal Devletin uhdesinde olmasının liderler tarafından dile getirilmesi gereken bir olgu olduğuna atıfta bulundu.

Liderlerin kapanmayan müzakere başlıkları için özveri ile çalışmasının şart olduğunu belirten Hadjigeorgiou Kıbrıslı Türkler için mülkiyet, Kıbrıslı Rumlar içinse güvenlik ve garantiler konusunun çok önemli olduğunu vurguladı.

Hadjigeorgiou, liderler Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis’e de çağrıda bulunarak uluslararası topluma Kıbrıs sorunu yönünde baskı yapmaları için lobi yapmalarını tavsiye etti. Takis Hadjigeorgiou “liderler dış güçler nezdinde ortak girişimler yapmalı ve Kıbrıs sorununun çözümünün özellikle de finans yönü için destek aramalıdır” diye konuştu.

Kıbrıs müzakereleri uhdesinde son kurulan Eğitim Teknik Komitesi hakkında da konuşan Hadjigeorgiou, komiteye bir mektup yazarak ‘iki toplumlu’ bir okul açılmasını önerdiğini söyledi. Hadjigeorgiou “kurulacak olan bu okulun kalitesinin de yüksek olması gerekir. Kurulacak olan bu okulun başarısı, iki toplum tarafından sahiplenmesi sonrası, okul sayısı artacaktır. İki toplumun çocuklarının aynı çatı altında eğitim görmesi çok önemli olur. Bu konulardaki fikirlerini komiteye mektup göndererek belirttim.

Ulaşılacak olan çözümün en önemli noktalarından birisinin de ekonomi olduğunu belirten Hadjigeorgiou “özellikle Kıbrıs Rum toplumunun bilmesi gereken şey çözümle birlikte ilk başta daha fakirleşmesi olasılığıdır. Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye olan finansal bağımlığı bu geçiş döneminde nasıl halledilir, nasıl bu duruma çözüm bulunur önemlidir. Adada çözümle birlikte büyük bir fırsat penceresinin oluşacağı ve geçiş döneminin tamamlanması ile birlikte daha güzel olacağı muhakkaktır. Dolayısı ile toplumların çözüme hazırlanması, onun yararlarının ne olacağı konusunda doğru şekilde bilgilendirilmesi çok önemlidir” ifadelerini kullandı. (Kıbrıs Postası)



Wallström: “Kıbrıs’taki dini liderlerin uzlaşma sürecindeki rollerini takdir ediyoruz”



İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström’un dün sabah İsveç Parlamentosu’nda gerçekleştirilen Dışişleri 2016 parlamento görüşmesinde, BM’nin Kıbrıs konusunda bir anlaşmaya varılması konusundaki çabalarını memnuniyetle karşıladığı ve Kıbrıs’taki dini liderlerin uzlaşma sürecindeki rollerini takdir ettiği belirtildi.

İsveç Büyükelçiliği Bünyesinde yer alan Kıbrıs Barış Sürecinde Dini Yol Ofisi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kıbrıs’la ilgili Hükümet Politikası metninde “Hükümet BM’nin Kıbrıs konusunda bir anlaşmaya varılması konusundaki çabalarını memnuniyetle karşılar” ifadeleri yer aldı.

Adada çözümün BM’nin otoritesini ve AB’nin çevrede yer alan gelişmeleri idare etme becerisini güçlendireceği kaydedilen metinde “İsveç, uzlaşma sürecinde büyük role sahip olan Kıbrıs’taki dini liderler arasındaki iş birliği konusunda eşsiz bir girişim başlatmıştır” denildi.



NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: "Kıbrıs'ta gerçek bir çözüm ihtimali var"



Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'nde konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Siyasi bir çözüm bulma çabalarını memnuniyetle karşılıyorum. Bazı gelişmeler var. Bazı belirsizlikler de söz konusu. Daha önce de girişimler olmuştu. Ancak şu an, Kıbrıs sorununu çözecek anlaşma için gerçek bir ihtimal var" değerlendirmesini yaptı.



Buttenheım bir süre daha Kıbrıs’taki görevine devam edecek



BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim’ın yeni bir göreve atanması için karar aldığı, ancak, BM diplomatının Kıbrıs müzakerelerindeki rolü nedeniyle bir süre daha adadaki görevine devam edeceği açıklandı.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, yaptığı açıklamada, Ban’ın, Kıbrıs’ta devam eden müzakereleri ve Buttenheim’ın müzakerelerde BM Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye yardımcı olduğu anahtar rolünü dikkate alarak, diplomatın Kıbrıs’taki görevine “şimdilik” devam etmesini ve New York’a dönüşünü “ertelemesini” istediğini söyledi.

BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon, Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Lisa Buttenheim’i, BM Barış Gücü Operasyonları Saha Desteği Bölümü’nden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı görevine atama kararı almıştı.



Bazı siyasi parti temsilcileri ara bölgede bir araya geldi



Bazı Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi parti başkan ve temsilcileri, Slovakya Büyükelçiliği tarafından organize edilen rutin ortak toplantılar kapsamında dün bir araya geldi.

Ara bölgede bulunan Ledra Palas Otel’de yer alan toplantı Güney Kıbrıs’tan DİKO’nun ev sahipliğinde gerçekleşti.

Dünkü toplantıya Kuzey’den Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP), Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP); Güney Kıbrıs’tan ise Çalışan Halkın İlerici Partisi (AKEL), Kıbrıs Yeşiller Partisi, Demokrat Parti (DIKO), Birleşik Demokratlar (EDİ), Demokratik Seferberlik Partisi (DISI), Sosyal Demokrat Hareketi (EDEK) ile Merkezin Yeniden Yapılandırılması İçin Siyasi Gurup (EPALXI) temsilcileri katıldı.

Toplantı sonrasında hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Slovakya Büyükelçisi Oksana Tomova, bir sonraki toplantının 30 Mart Çarşamba günü gerçekleştirileceğini kaydetti.

Tomova, katılımcıların açık ve yapıcı bir şekilde, DİKO’nun önerisi üzerine “Kamuoyunun müzakerelerle ilgili olarak bilgilendirilmesi iyi mi kötü mü” konusunu ele aldıklarını ve fikirlerini paylaştıklarını söyledi.



Siber: “Güney’de Kıbrıs Türk’lerine karşı olan düşmanlık hissinin söndürülmesi gerekir”



Meclis Başkanı Sibel Siber, Kıbrıs Rum kesiminde “düşmanlık duygusu uyandıran” bir eğitim sistemi bulunduğunu, barış olabilmesi için Rum gençlerin “ruhlarındaki öfkenin, düşmanlık hissinin” söndürülmesi gerektiğini söyledi.

Radyo Güven’de yayınlanan bir programda konuşan Siber, müzakerelerde güven artırıcı adımların atılmasının iki toplumu barışa daha yakınlaştıracağına inandığını kaydetti.

Kıbrıs Türkü’nün varlığına saygı gösterilmesi gerektiğini belirten Siber, Rum Yönetimi’nin, KKTC Meclisi’nin uluslararası düzeyde diplomatlarla görüşme yapmasına engel koymaması ve her fırsatta Kıbrıs Türk halkını yok sayma tavırlarından vazgeçmesi gerektiğini kaydetti.

Rum Yönetimi’ndeki eğitim sisteminin Türklere karşı çok şoven olduğunu ve düşmanlık duygusu uyandırdığını belirten Siber, bunun yabancılar tarafından da konuşulduğunu kaydetti. “Barış olabilmesi için bu gençlerin ruhlarındaki öfkenin, düşmanlık hissinin söndürülmesi gerekiyor. Eğer bunlar yapılmazsa bir barış olabilmesi için bu jenerasyonların geçmesi gerekir ve bunun için de çok zamana ihtiyaç var” diyen Siber, Rumların bu hallerinin Kıbrıs Türklerinin güven duygusunu zedelediğini belirtti.

Kıbrıs sorununun adil, yaşayabilir, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı ve Birleşmiş Milletler temelinde sonuçlanmasını istediklerini kaydeden Siber, “Biz geçmişin acılarının tekrarlanmayacağı ve gelecek kuşakların mutluluğu üzerine kurulacak bir çözüm istiyoruz” dedi.

Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri NikosAnastasis’in iki şapkasının bulunduğunu ve zaman zaman Kıbrıs Cumhuriyeti şapkasını giyerek uluslararası anlaşmalar yapmasının müzakere ruhuna aykırı olduğunu belirten Siber, müzakere masasında bir federasyon modelinin konuşulduğu dönemde Rum Yönetimi’nin uzun vadeli, özellikle de silahlanma konusunda savaşı çağrıştıran askeri anlaşmalar yapmasının barış ruhuna aykırı olduğunu söyledi.

Türkiye ile yapılan görüşmenin basın tarafından nasıl aktarıldığının çok önemli olduğunu da kaydeden Siber, “Çünkü bu halkta yanlış algıya neden olabilir. Bu nedenle basına burada çok görev düşüyor. Haberin veriliş şekline dikkat edilmesi ve halklar arasında ayırıcı değil, bağlayıcı mesajların verilmesi gerekiyor” dedi.

Siber, engelli bireylerin meclise girişinde kolaylık sağlanması adına çalışma başlatıldığını da söyledi.



BKP, Belarus komünist partisi ile görüştü



Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan başkanlığında, Genel Sekreter Abdullah Korkmazhan ve Dış İlişkiler Sekreteri Salih Sonüstün’den oluşan heyet, Kıbrıs’ta temaslarda bulunan Belarus Komünist Partisi Genel Sekreteri Karpenko Igor Vasılyevich başkanlığındaki heyetle görüştü.

Önceki gün gerçekleşen görüşmede Kıbrıs sorunu, Belarus’da yaşanan siyasi gelişmeler, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve dünya komünist ve işçi hareketinin çalışmaları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Görüşmede ayrıca her iki parti, ilişkilerin ve ortak mücadelenin geliştirilmesi konusunda mutabakata vardı.



Mayıs’taki Rum Genel Seçimleri ilgili ilk anket



Güney Kıbrıs’ta Mayıs ayında yapılacak olan genel seçimle ilgili, vatandaşlar siyasi partilere ve parti liderlerine olumsuz mesaj verdi.

Rum Fileleftheros gazetesi, Sigma televizyon kanalının gerçekleştirdiği ankete göre, seçmenin ilk tercihinin boykot olduğunu ve dört seçmenden birinin, seçimde oy kullanmayacağını beyan ettiğini yazdı.

Gazete, oy kullanacak olan seçmenlerin ise yüzde 20,9 oranında DİSİ’yi, yüzde 15,2 oranında AKEL’i, yüzde 8,4 oranında DİKO’yu, yüzde 3,8 oranında Vatandaşlar İttifakı’nı, yüzde 3,7 oranında EDEK’i, yüzde 2,8 oranında Ekologlar Hareketi’ni, yüzde 2 oranında Rum Ulusal Halk Cephesi’ni (ELAM), yüzde 1,3 oranında da EURO. KO’yu tercih edeceklerini beyan ettiklerini kaydetti.

Haberde, seçmenlerin hangi partiye oy vereceklerini belirleyen kriterlerin Kıbrıs sorunu ve ekonomi olduğu belirtildi.