BASIN BÜLTENİ Başbakan Kalyoncu: "Su konusuna ileriki günlerde son noktayı koyacağız" - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Başbakan Kalyoncu: "Su konusuna ileriki günlerde son noktayı koyacağız"
Tarih: 28.01.2016 > Kaç kez okundu? 1302

Paylaş


Başbakan Ömer Kalyoncu, önümüzdeki günlerde su konusuyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti hükümet yetkilileri ile bir araya geleceklerini ve konuyla ilgili son noktayı koyacaklarını bildirdi.

Kalyoncu, Ercan Havalimanı’ndaki kontrolörlük konusu ile ilgili de; "Konuyu hükümet olarak devletin hukukçularıyla görüşmekteyiz. Konu sonuçlandığı zaman kamuoyuyla da paylaşacağız. Çoğu konuda herkesin emin olması gerekir" dedi.

Bakanlar Kurulu Başbakan Ömer Kalyoncu başkanlığında toplandı. Başbakan Kalyoncu toplantı öncesinde basına yaptığı açıklamada, Türkiye'den ülkeye getirilen su ile Ercan Havalimanı konusundaki Ombudsman raporuna değindi.

Kalyoncu, Türkiye'den ülkeye getirilen su konusunda bir süredir kamuoyunu meşgul eden tartışmalar yaşandığını, vatandaşların hükümetin ne yaptığını sorguladığını ifade ederek, su konusunun sanıldığı gibi üstesinden kolay gelinecek bir iş olmadığını vurguladı.

Kalyoncu, ilk kez kamu özel ortaklığı şeklinde bir işlem yapılacağını ve suyun vatandaşa ulaştırılacağını belirterek, bu iş yapılırken de işin muhatabının belediyeler olduğunu ifade etti ve amacın vatandaşa bu suyun en ucuz ve en kaliteli şekilde ulaştırılması olduğunu kaydetti.

KKTC sınırları içerisinde de bu konuda sorumlunun belediyeler ve hükümet olduğunu belirten Başbakan Kalyoncu, dolayısıyla konunun "ince elenip sık dokunması kadar doğal bir şey olmadığını" dile getirdi.

Bir mektupla hükümetin su konusundaki son durumu Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine ulaştırdığını söyleyen Kalyoncu, önümüzdeki günlerde konuyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti hükümet yetkilileri ile de bir araya geleceklerini söyledi ve konuyla ilgili son noktayı koyacaklarını kaydetti.

Başbakan Ömer Kalyoncu, Ercan Havalimanı kontrolörlük işleriyle ilgili yayınlanan Ombudsman raporuna da değinerek, Ombudsman’ın bu konuda bir çıkışı olduğuna, bu çıkışa karşı da bazı karşılıklı açıklamalar olduğuna işaret etti ve herkesin bu konuya bir şekilde taraf olduğuna, işe "taraflar" gibi bakmaya başladığına dikkat çekti.

Kalyoncu, bu konu gündeme geldiğinde bir açıklama yaptığını ve "Sorun böyle çözülmez, aslında (Ombudsman) hükümete bir yazı yazılmalıydı, kamuoyu önünde bu konunun tartışılması bizi rahatsız etmez ama usulüne uygun yapılması gerekir" dediğini, bunun üzerine de "Başbakan Ombudsman’a karşıdır" denildiğini kaydetti.

Kalyoncu, halbuki cümlesinin devamında "açıklıktan ve şeffaflıktan yanayız" dediğini ifade ederek, hiçbir şekilde devletin bir kuruşunun yanlış bir biçimde harcanmasını istemediklerini vurguladı.

Kalyoncu, "Yanlışlıklar yapılmaz mı, yapılabilir. Biz de konuyu hükümet olarak devletin hukukçularıyla görüşmekteyiz. Konu sonuçlandığı zaman kamuoyuyla da paylaşacağız. Çoğu konuda herkesin emin olması gerekir" dedi.

Hükümet olarak Başbakanlık Denetleme Kurulu’nu pek çok konu üzerine görevlendirdiklerini, en son da KIB-TEK'in ihaleleri ve yapılan işleriyle ilgili olarak görevlendirdiklerini ifade eden Kalyoncu, "Ama her attığımız adımı sonuç almadan basına duyurursak şov amaçlı bir iş haline dönüşmüş olur yaptığımız işler..." diye konuştu.

Başbakan Ömer Kalyoncu, Bakanlar Kurulu’nun önünde epey önergeler bulunduğuna da işaret ederek, Başbakanlık’ta başlatılan tadilat hakkında da bilgi verdi.

Kalyoncu, tadilattan dolayı gelecek hafta bakanlar kurulu toplantısının yapılamayabileceğini ifade ederek, tadilat kapsamında Başbakanlığın uzun yıllardır yaşanan ısı kaybı probleminin en az harcama ile çözülmesini hedeflediklerini söyledi.

İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı direnirken şehit düşenler anıldı



İngiliz Sömürge İdaresi’ne karşı direnirken şehit düşenler Lefkoşa Şehitler Anıtı önünde ve Küçük Kaymaklı Mezarlığı’nda düzenlenen törenlerle anıldı.

Lefkoşa Şehitler Anıtı önündeki törende, anıta çelenkler konuldu, saygı marşı eşliğinde saygı atışı yapıldı İstiklal Marşı eşliğinde de bayraklar göndere çekildi.

Küçük Kaymaklı Mezarlığında da bir tören düzenlendi.

27-28 Ocak 1958 olayları, bir gazetede, İngiltere’nin taksimi kabul ettiğine dair çıkan haber üzerine, Lefkoşa’da toplanan liseli öğrencilerin, İngiliz Sömürge Yönetimi’nce şiddet kullanılarak dağıtmasıyla başlar.

Öğrencilerin şiddete karşı tepki göstermesiyle gösteriler ertesi gün de sürerek, bütün adaya yayılır.

27 – 28 Ocak Olayları sırasında Lİmasol, Baf, Larnaka ve Mağusa’da büyük protesto gösterileri olmuş, 7 Türk’ün öldürüldüğü olaylarda, 100 den fazla kişi de yaralanmıştır.





Meclis Başkanı Siber: "Türkiye yanımızdadır, desteği büyüktür"



Meclis Başkanı Sibel Siber, Türkiye’nin Kıbrıs müzakerelerinde çözüme destek veren, açık ve net bir tavır sergilediğini vurgulayarak, "Türkiye her zaman olumlu mesajlar vermiştir, şu anda da müzakereleri destekliyor ve çözüm yönünde atılacak her adımı atıyor. Türkiye yanımızdadır, desteği büyüktür" dedi.

Devam eden müzakere sürecini Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ve üst düzey yetkililerle değerlendirmek için Ankara’ya giden Cumhuriyet Meclisi Başkanı Siber, müzakere masasındaki konu başlıklarını, Kıbrıs konusunun uluslararası gündemdeki yerini ve Türkiye'nin garantör ülke olarak süreçteki rolünü AA muhabirine değerlendirdi.

Ada'da devam eden çözüm arayışlarını, “Çözüm teknik bir konudur, masada yapılır. Çözümü liderler yapar ama barışı halklar yapar” sözleriyle ifade eden Siber, çözümün ardından gelen barış sürecinde, iki toplumun birbirini kabul etmesi kadar, Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin de önemli olduğunu vurguladı.

Siber, “Türkiye’nin garantisi bizim için bir güvendir, bu konuda Kıbrıs Türk halkının duruşu nettir. Türkiye’nin garantörlüğünün olmayacağı bir çözümü Kıbrıs Türk halkı kabul etmeyecektir” diye konuştu.

Türkiye'nin özellikle, 2004 yılında referanduma sunulan Annan Planı'ndan bu yana açık ve net bir tavırla müzakereleri ve çözüm için atılan her adımı desteklediğini vurgulayan Siber, "Türkiye yanımızdadır, desteği büyüktür " dedi.

Siber, garantörler konusunun Türk ve Rum tarafların yanı sıra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılacağı beşli bir toplantıda ele alınacağını söyledi.

Kıbrıs sorununun çözümünün, Türkiye - Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin hızlanması ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bloke ettiği fasılların açılması beklentisi ile ilişkilendirilmesini değerlendiren Siber, "Aslında olmaması gereken bir şey, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilişkilerini Kıbrıs konusuyla bağlaması kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.

Türkiye’nin Kıbrıs’ta çözümden yana iradesinin hali hazırda ortada olduğunu kaydeden Siber, “Avrupa Birliği’nin, Rum tarafının AB üyesi olması dolayısıyla sürekli engel çıkarmasını ve sürekli bloke koymasını kabul etmemesini arzu ediyoruz" diye konuştu.

Rum tarafının AB’de Kıbrıs sorununu sürekli öne çıkardığını vurgulayan Siber, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz, 2004 referandumundan önce AB, Kıbrıslı Türklere, ‘Eğer referandumda evet çıkarsa size uygulanan izolasyon ve ambargoları kaldıracağız’ demişti, ama kalkmadı. AB de Kıbrıs konusunda masum değildir. AB'nin Türkiye’nin önüne sürekli bu konuyu çıkarmasını, bir şantaj, bir tehdit olarak kullanmasını da kabul edemeyiz."

Siber, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın Ada'ya ve Türkiye'ye yaptığı ziyaretler ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin Ankara ziyaretinde "Kıbrıs sorununun çözümünde hepimizin ortak çıkarları var" sözlerini de değerlendirdi.

Kıbrıs konusuna uluslararası ilginin yüksek olduğunu söyleyen Siber, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs'ta garantör ülkeler olduğunu hatırlatarak, “Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorun. Üç garantör ülke var. Artık dünyada enerji de çok önemli. Akdeniz’de bulunan enerji yatakları da Kıbrıs'a ilgi duyulmasında etkili. Biz bu enerji yataklarının ülkemize, bölgemize acı getirmesini istemiyoruz” diye konuştu.

Her ülkenin kendi halkının sorunların çözüme karar vermesi gerektiğini kaydeden Siber, "Referandumda halkımız karar verecektir. Bir başka ülke Kıbrıs konusuyla kendi çıkarları doğrultusunda ilgilenebilir ama Kıbrıs Türk halkının vereceği karar çok önemlidir" dedi.

Siber, müzakerelerin federasyon modeli üzerinde yürütüldüğünü ve bu çerçevede, federal devlet çatısı altındaki iki kurucu devletin kendi hükümetlerinin ve meclislerinin olacağını vurguladı.

Kıbrıs sorununda yaşabilir, adil, kalıcı bir çözüm istediklerini belirten Siber, "Bizim arzumuz, isteğimiz dönüşümlü başkanlıktır. Dönüşümlü başkanlık olmazsa kendimizi eşit olarak göremeyiz. Federal devletin başkanının iki taraftan da dönüşümlü olarak seçilmesini istiyoruz" diye konuştu.

Ambargolar nedeniyle KKTC'nin uluslararası alanda sesini duyuramadığını ve uluslararası topluluklarda gözlemci üye olarak dahi yer almasının temsiliyet açısından önemli olduğunu dile getiren Siber, "Avrupa da bize bu konuda ambargo uyguluyor. Sadece Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) 2004’ten bu yana iki milletvekilimiz gözlemci üye olarak bulunuyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Güney Kıbrıs Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis'in Davos'ta düzenlenen 46. Dünya Ekonomik Forumu'nda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile bir araya gelmesinin de önemli olduğunu belirten Siber, şunları kaydetti:

"Şu anda iki liderin verdiği mesaj, müzakerelerin olumlu yönde gittiği şeklinde. 2016’da bir çözüm umudu var. Biz iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı, karşılıklı haklara sahip, kendimizi azınlık hissetmeyeceğimiz ve güven içinde olacağımız bir çözüme evet diyoruz."



İçişleri Bakanı Akansoy : “İhale sonuçlandı. 2.1 milyon euro serbest”



İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, Derinya ve Aplıç kapılarının açılmasına ilişkin UNDP projesinin ihalesinin sonuçlandığını ve Avrupa Komisyonu’nun projenin finansmanı için 2.1 milyon euroyu serbest bıraktığını açıkladı.

Bakan Akansoy, Geçiş Kapıları Komitesi’nin Derinya ve Lefke/ Aplıç kapılarındaki çalışmaları kapsamında gelinen son durumla ilgili bir açıklama yaptı.

İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, söz konusu 2.1 milyon euronun 16 Ocak tarihiyle serbest bırakıldığını belirterek şunları söyledi:

"Geçiş Kapıları Teknik Komitesi’nin gündeminde bulunan Lefke/Aplıç ve Derinya sınır kapılarının geçişlere açılabilmesi amacıyla UNDP tarafından açılan proje ihalesi sonuçlanmıştır.

Avrupa Komisyonu tarafından ayrılan 2.1 milyon euro tutarındaki kaynak, UNDP kanalıyla kullanılacaktır. Öncelikle, UNDP tarafından açılan ihaleyi kazanan M-Tas & Ahmet Korukoğlu Ltd., her iki kapıda da yolların KKTC’de kalan bölümlerinin (Lefke’de 1 km, Derinya’da 2.75 km) projelerini hazırlayacaktır.

UNDP ile bu hafta sözleşme imzalaması beklenen ilgili firmanın mart ayı sonuna kadar projeleri hazırlaması öngörülmektedir. Proje hazırlama aşamasında UNDP, ilgili firma, Karayolları Dairemiz ile Planlama İnşaat Dairemiz ile ortak toplantılar yapacak ve projelerin hazırlanmasıyla birlikte, uygulama için UNDP tarafından ayrıca ihaleye çıkılacaktır”.

Her iki kapıda da yolun Güney’de kalan bölümlerinin Kıbrıs Rum tarafının kendi imkanlarıyla yapılacağını vurgulayan Akansoy, Derinya kapısının güney kısmında kalan çok kısa mesafenin ihaleye ihtiyaç duyulmaksızın kısa zamanda yapılabileceğinin ifade edildiğini vurguladı.

Akansoy, Derinya’da ara bölgede bulunan ve mesafesi kısa olan yolun genişletilmesi ve asfaltlanmasının ise iki tarafça birlikte yapılmasının öngörüldüğünü belirtti.

Bakan Akansoy Lefke/Aplıç kapısıyla ilgili de şu bilgileri verdi:

“Lefke/ Aplıç kapısında ise Güney’de kalan bölüm 3.5 km uzunluğundadır ve arazi şartları nedeniyle bir-bir buçuk yılda tamamlanacağı ifade edilmiştir.

Rum tarafının Lefke için proje çalışmalarını kısa bir süre içerisinde tamamlayacağı bilgisi verilmiştir. Lefke’de yolun ara bölgede bulunan 500m’lik bölümü için iki taraf birlikte proje çalışması yürütmektedir. Projenin tamamlanmasıyla birlikte, ara bölgede uygulamanın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi finansmanı ve UNDP ihalesiyle iki-toplumlu bir konsorsiyum tarafından yapılması konusunda mutabakat sağlanmıştır.

Kapıların açılması için Avrupa Birliği’nin Türk tarafına sağlayacağı mali yardım sadece yol inşaatlarını kapsamaktadır.

Yol inşaatı dışındaki diğer ihtiyaçların belirlenmesi için ilgili kurumlarımızla yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Bu çerçevede Derinya ve Lefke/Aplıç Kapısı, son bir ay içerisinde gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Bakanlığımız tarafından birkaç kez ziyaret edilmiş, her iki bakanlıkta konuyla ilgili toplantılar düzenlenmiştir. Bu çalışmaların çok kısa bir sürede sonuçlanması hedeflenmektedir”.

Akansoy, Her iki kapıda da elektrik, telefon/fiber optik, su, telleme gibi altyapı ihtiyaçlarının yanı sıra, askeri ve polis muhaceretin ihtiyaçları da söz konusu olduğunu ifade ederek, bu ihtiyaçların keşif bedellerinin belirlenmesini müteakip altyapı ile ilgili olanlara ek kaynak temin etmek amacıyla Avrupa Birliği’ne başvuruda bulunulacağını açıkladı.

Diğer masraflar için ise, ayrı kaynak temin edilmesi gerekeceğine dikkat çeken Akansoy. Polis Genel Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye göre, kapılarda görevlendirilmek üzere polis ve sivil memur olarak toplam 70 civarı ek personel istihdam edilmesi gerekeceğini kaydetti.

Akansoy, Bakanlığına bağlı Tapu Dairesi’nin, Lefke/Aplıç bölgesinde kamulaştırma gerekebilecek parselleri Karayolları Dairesi’yle koordine ederek belirleme aşamasında olduğu bilgisini de verdi.



UNFICYP rapor taslağında kayıplar tartışma konusu



Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki BM barış gücüyle (UNFICYP) ilgili olarak İngiltere tarafından hazırlanan rapor taslağında, Rusya’nın kayıplar konusunda ifadede değişiklik talep ettiği belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, UNFICYP rapor taslağının içeriğinin, Temmuz ayındaki rapor ile benzer olduğunu ve güncelleştirilmesi çerçevesinde ise farklılıkların çok az olduğunu yazdı.

Gazete diplomatik kaynaklara dayanarak Rusya ve Güvenlik Konseyi’nin başka üyelerinin, kayıplar konusunda, son raporlardaki “güçlü ifadeleri” göz önünde bulundurarak, kayıplar konusuna ilişkin sürecin daha da hızlandırılması ve komitenin çalışmalarının desteklenmesine ilişkin ifadede değişiklik talep ettiğini belirtti.

Gazete BM’deki Güney Kıbrıs Daimi Temsilciliğinin, rapor taslağında, özellikle kayıplar konusunda bazı iyileştirmeler talep ettiğini yazdı.

Habere göre diplomatik kaynaklar, Rusya’nın bu tutumunun, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki krizin “yeni çerçevesine”, ayrıca Moskova’nın, ABD ve İngiltere ile bir dizi uluslararası konudaki anlaşmazlığına dayandığını savundu.

Rapor taslağında, bir önceki rapor taslağındaki gibi, kazılara ilişkin “askeri bölgelerden” ve “tüm bölgelere ulaşılması açılımından” bahsetmediğini yazan gazete, rapor taslağı çerçevesinde, Güvenlik Konseyi’nin, “iki liderin 28 Mayıs 2015’teki ortak çağrısı gibi, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kazı koşullarını kolaylaştıracak tüm çabaları selamladığının” ifade edildiğini belirtti.

Habere göre Güvenlik Konseyi ayrıca “Kayıp Şahıslar Komitesi’nin çalışmasının yoğunlaştırılması gerekliliğine bağlı olarak tüm bölgelere ulaşılmasına hızlı bir şekilde katkı koymaları için taraflara da çağrı” yaptı.

Güvenlik Konseyi’nin, BM Genel Sekreteri’nin raporunu, UNFICYP’in görev süresinin 31 Temmuz 2016’ya kadar uzatılmasını selamladığını yazan gazete çözüm sağlanmasına ilişkin sorumluluğun, öncelikle ve özellikle Kıbrıslıların kendi sorumluluğunda olduğunu yinelediğini ve tarafların, Ada’nın bölünmüşlüğünü ve Kıbrıs tartışmasını, adil ve kalıcı bir çözüme götürmesinde yardımcı olmasında, öncelikli rolün BM’de olduğunu da teyit ettiğini belirtti.

Habere göre, Güvenlik Konseyi ayrıca sağlanan ilerleme, olumlu dinamik ve liderlerin, en yakın zamanda bir çözüm sağlanması için yorulmak bilmeden çalışacaklarını dile getiren taahhütlerini de selamladı.

Gazete aynı haberinde Güvenlik Konseyi’nin çalışmalarını bugün tamamlaması durumunda, rapor taslağını yarın onaylamasının beklendiğini yazdı.





Önen: “Kara para konusunda şüpheli ülke imajı ortadan kaldırıldı”



“Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesi (SSİKTK)” Kıbrıslı Türk Ekip Başkanı Hakkı Önen, komitenin, kara para aklanmasına karşı Kıbrıs’taki Bankalar Birliklerinin katılımı ile gerçekleştirdiği iki toplumlu çalışma neticesinde, kara para konusunda Kıbrıs’ın geneli üzerinde yoğunlaşan uluslararası “şüpheli ülke” imajının ortadan kalkmasının sağlandığı inancını belirtti.

Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesi (SSİKTK) Kıbrıslı Türk Ekip Başkanı Hakkı Önen, yazılı bir açıklama yaparak, komitenin çalışmalarını anlattı.

Liderler tarafından 2008 yılı Nisan ayında, Kıbrıs sorununun çözümüne kadar, iki toplumlu “Suç ve Suçlara İlişkin Konular Teknik Komitesi-SSİKTK- Technical Committee on Crime and Criminal Matters”ın kurulduğunu anımsatan Önen, Teknik Komitelerin amaçları veya görevleriyle yetkilerinin (mandate) iki toplumun vatandaşları arasında suçlara ilişkin ve önlenmesi amacıyla, güvenin yaratılması ve geliştirilmesi ile günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunların çözümlenmesinde işbirliği yapmak olduğunu belirtti.

Önen, SSİKTK’nin kuruluş amaçlarının liderler tarafından şöyle düzenlendiğini kaydetti:

“Suçların önlenmesine ilişkin konularda işbirliği; kara para aklanmasına karşı işbirliği; yol güvenliği konularında işbirliği; ara bölge üzerinden kanunsuz insan kaçakçılığının önlenmesi konularında işbirliği; insan kaçakçılığı, silâh ve uyuşturucu madde suçlarına ilişkin konularda işbirliği; terörizm ve mali kaynakları konularında işbirliği.”

Çalışmaları sırasında "niyet varsa çare de vardır” söylemi çerçevesinde SSİKTK’nin, günlük çalışmalarına ilaveten, kara para aklanmasına karşı Kıbrıs’taki Bankalar Birliklerinin katılımı ile ilk kez iki toplumlu çalışma yaptığını belirten Önen, “kara para konusunda Kıbrıs’ın geneli üzerinde yoğunlaşan uluslararası ‘şüpheli ülke’ imajının ortadan kalkması sağlanmıştır” ifadesini kullandı.

İlerleyen süre içinde, Kıbrıslı Türk ve Rum Sigortalar Birliklerinin mali desteği ile Kıbrıs’ın iki tarafı arasında aynı olan trafik sistemine karşın farklı uygulamaları sürücülerin bilgisine getirmek amacıyla giriş-çıkış kapılarında farklılıkları gösteren broşürler dağıtıldığını belirten Önen, gençler arasında “zorbalık”, “uyuşturucu maddeler ve bağımlılık yaratan diğer maddelere karşı bağımlığın ve azaltılması” konularında iki toplumlu seminerler düzenlendiğini kaydetti.

SSİKTK’in “federal polis kurumunun zorlukları ve yararlarını” konu alan bir seminer hazırlığı içinde olduğunu anlatan Önen, 17 Şubat’ta yapılacak seminere federal ülkelerde bu konuda tecrübeli olan konuşmacıların da katılacağını vurguladı.

SSİKTK kendisine verilen görevlerini daha iyi yapabilmek için 2008 yılında komiteye bağlı olarak çalışacak bir alt komite kurulmasına karar verdiğini belirten Önen, her iki toplum liderinin onaylaması üzerine Mayıs 2009’da iki toplumlu “Ortak Temas Odası-OTO-Joint Comunication Room- JCR” göreve başladığını anlattı.

Önen, Ortak Temas Odasına ilişkin şunları kaydetti:

“Ortak Temas Odası’nın komiteye bağlı olarak her iki toplumun polis teşkilatlarını temsilen atanan ikişer kişiden oluşan ve kişisel kapasiteleri ile 24 saat esası üzerinden görev yapan görevlilerden oluşmaktadır. OTO halen Lefkoşa ara bölgede BM’in desteği ile kendilerine özel olarak inşa edilen ve Kıbrıs’ın bütünü ile temas edebilecek telekomünikasyon alt yapısına haiz bir kuruluştur. Ortak Temas Odası, SSİKT Komitesine verilen görevler çerçevesinde her iki taraf yasalarınca suç olan ancak siyasi olmayan konularda karşılıklı ve politik hassasiyetler de göz önünde bulundurularak bilgi ve istihbarat paylaşımı yapmaktadır.”

Komitenin, karşılıklı işbirliği ve taleplere bağlı olarak her iki polis teşkilatı tarafından bir cinayet ve bir de cinayete teşebbüs suçları ile ilgili Kıbrıs’ın Kuzey ve Güneyinde olay yeri aramaları da yapılmasını sağladığını ifade eden Önen, komitenin verilen görevlere ilaveten her iki liderin de onayı ile insani konularda da gerekli paylaşım ve işbirliğini yaptığını belirtti.

Mayıs 2009 ile Aralık 2015 döneminde Kıbrıslı Rumlar ile toplam 614 belge ve bilgi paylaşımı yapıldığını kaydeden Önen, şöyle devam etti:

“Komitemizin, kendisine verilen görevler çerçevesinde ve zaman kavramı gözetmeksizin, ‘Ara Bölgede, silahlı tarafların arasında’ toplumlar arasındaki kişisel anlaşmazlıkları barış içinde ve barışa yönelik çalışmalarıyla geleceği hazırlama çabalarına mührünü vurduğuna inanıyorum.”

Önen, komitenin ve ona bağlı Ortak Temas Odası’nın görev sınırları içinde toplumlar arası barış yolundaki hizmetlerine zaman kavramı gözetmeksizin karşılık beklemeden devam edeceğini vurguladı.



Barnet Belediye Başkan Yardımcısı Türk reklamlarının kaldırılmasını istedi



Barnet Belediye Başkan Yardımcısı ve Belediye Konseyi Başkan Vekili Dan Thomas, Londra Taşımacılık Hizmetleri’ne, KKTC’nin turistik güzergah olarak tanıtıldığı Türkçe reklamların kaldırılması için talepte bulundu.

Rum Simerini gazetesi, Thomas’ın, otobüslerin üzerinde ve duraklarda bulunan KKTC reklamlarının, bölgede ikamet eden Rumların tepkisine yol açtığını ve Londra taşımacılığında, “yasadışı ve işgal altındaki bir bölgenin” reklamının yapılmaması gerektiğini iddia ettiğini yazdı.

Habere göre Thomas, bu reklamların, adanın yeniden birleşmesi için yapılan müzakereler döneminde, Rumlar için hassasiyet yarattığını belirtti.



Shell’in BG’yi satın alması Güney Kıbrıs’ı da etkileyebilir



Shell’in British Gas’ı (BG) satın almasının Güney Kıbrıs’ı ve enerji planlarını da etkileyebileceği belirtildi.

Rum Alithia gazetesi Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi - MEB” içerindeki 12’inci parsele ortak olmak üzere olan ve Mısır’da doğalgaz sıvılaştırma terminallerinin ortaklarından olan BG’nin Shell tarafından satın alınacak olmasıyla ilgili analizlerde bulundu.

Bu gelişmenin muhtemelen Güney Kıbrıs’ı etkileyeceğini yazan gazete, BG’nin üzerinde çalıştığı ihtimallerden birinin de Afrodit ile (İsrail’deki) Leviathan’ın, şirketin Mısır’da Idku’daki terminaline gidecek ortak bir boru hattıyla birleştirilmesi olduğunu belirtti.

Gazete böyle bir çalışmanın Mısır’daki terminaller çalışmazken, bu tür yeni tesislerin yapılmasının maliyetini önemli derecede düşüreceğini kaydetti.

Öte yandan Shell’in BG’yi satın aldıktan sonra 30 milyar dolarlık mal varlığını satacağı ve binlerce çalışanı işten çıkaracağını açıkladığına dikkat çeken gazete, bu nedenden dolayı Leviathan’ın ortaklarının anlaşmanın tamamlanması için BG ile görüşmelerini yoğunlaştırdığını belirtti.

Gazete bir başka haberinde BG’nin Rum Bakanlar Kurulu’nun onayının ardında Güney Kıbrıs’ın sözde “MEB”i içerisindeki 12’inci parselin hisselerinin yüzde 35’ine sahip olmasıyla ilgili nihai imzaların bugün atılacağını yazdı.

Habere göre bu gelişmenin ardından Amerikan Noble hisselerin yüzde 35’i, İngiliz BG yüzde 35’i ve İsrailli Delek ile Avner yüzde 30’una sahip olacak.

Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Londra’da katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada,i mevcut koşullara göre “Kıbrıs gazının” değerlendirilmesine yönelik en sürdürülebilir yöntemin, gerek iç tüketim, gerekse yeniden ihracatı için Mısır’a ihracatı olduğuna vurgu yaptı.

Türkiye’nin enerji gelişmelerindeki rolüyle ilgili bir soru karşısında ise Lakkotripis, buna Türkiye’nin yanıt vermesi gerektiğini belirtirken, Türkiye’nin gerek Doğu Akdeniz’de üretilen enerjinin tüketicisi olarak, gerekse Kıbrıs sorununun çözümünün ardından doğalgaz transit noktası olarak oynayabileceği potansiyel rolüne işaret etti.

İsrail ve Yunanistan’la yapılacak üçlü görüşmeye büyük önem veriliyor

Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail arasında bugün gerçekleştirilecek görüşmeye büyük önem verdiklerini söyledi.

Alithia gazetesine göre görüşmenin ilk kez liderler düzeyinde yapılacağına dikkat çeken Hristodulidis, liderlere bazı bakanlarının da eşlik edeceğini belirtti.

Görüşmenin gündeminde enerji, ekonomi, turizm ve diğer konuların bulunacağı bilgisini veren Hristodulidis, bu işbirliğinin altı ay içerisinde gerçekleştirilecek bir sonraki üçlü toplantıya kadar nasıl ilerleyeceğinin belirtileceği “Lefkoşa Bildirgesi”nin açıklanacağını söyledi.



Slovak Büyükelçiliği ara bölgede yeni yıl resepsiyonu düzenledi



Slovakya’nın Lefkoşa Büyükelçiliği ara bölgede iki topluma yönelik yeni yıl resepsiyonu düzenledi.

Ledra Palace Otel’de 12.30’da gerçekleşen resepsiyona Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yanı sıra, her iki taraftan siyasi parti temsilcileri, dini liderler, BM Barış Gücü komuta kademesi, bazı büyükelçiler ve diplomatlar katıldı.

Slovakya’nın Lefkoşa Büyükelçisi Oksana Tomova resepsiyondaki konuşmasında, Slovak Büyükelçiliği’nin 1989 yılından bu yana iki toplumlu diyaloğun gelişimi adına siyasi partilerin Ledra Palace toplantılarına ev sahipliği yaptığını anlattı.

Bugüne kadar elde edilmiş en büyük kazanımın iki toplumlu diyalog ortamının sürdürülebilir bir yapıya gelmesi olduğunu kaydeden Tomova, Slovak diplomasisinin de mevcut karşılıklı güven ortamından memnun olduğunu ifade etti.

14 siyasi partinin Ledra Palace Otel’de yapılan toplantılara katıldığını belirten Büyükelçi Tomova, Kıbrıslı Türk ve Rum siyasi partilerin katılımıyla çeşitli güven yaratıcı etkinliklerin de düzenlendiğini hatırlattı.

Parti temsilcileriyle birlikte Gazimağusa, Baf, Ermeni Kilisesi, Kormacit, Mirtu ziyaretleri yapıldığını hatırlatan Tomova, Kayıp Şahıslar Komitesi Antropoloji Laboratuarı’nın bu ziyaretlerin en etkileyicisi olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorununa eşitlik temelinde ve adil bir çözüm bulunması çabalarının her zaman Slovak Büyükelçiliği tarafından desteklendiğini belirten Tomova, BM çatısı altında bu desteğin süreceğini belirtti. Tomova, çözümün nasıl şekilleneceğine ise Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının karar vereceğini ifade etti.

Tomova, liderlerin zorlukların aşılması yönündeki kararlılığının, BM Genel Sekreteri ve BM iyi niyet misyonu ile uluslararası toplumun desteğinin ve Davos’ta her iki liderin yeniden bir araya gelmiş olmasının çözümün ulaşılabilir bir noktada olduğunun kanıtı olduğunu kaydetti.

Kıbrıs’taki barış sürecinin tüm dünya tarafından takip edildiğini belirten Tomova, Avrupa Birliği içinde refah ve modern bir Avrupa ülkesi yaratmak adına birlikte yoğun çalışılması çağrısında bulundu, 2016’nın adaya barış ve istikrar getirmesini diledi.



Rum tarafının “çözümün ilk günü için 4 şartı” var



Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, RİK’e verdiği mülakatta, çözümün ertesi günkü Kıbrıs’ın ana hatlarını belirterek, Rum tarafının yürütülmekte olan müzakerelerdeki başlıca taleplerini de dolaylı yoldan ortaya koydu.

Alihtia haberinde Kasulidis, çözümün ilk günü için şu şartları koştu: 1- Kapalı Maraş derhal teslim edilmeli, 2- toprak düzenlemelerine tabi bütün yerler (ara bölge) derhal teslim edilmeli, 3-önemli sayıda Türk askerinin çekileceği güvence altına alınmalı, 4-güvenlik konusunda, “askeri garanti ve tek yanlı müdahale hakkı olmayan” çözüm olmalı.

Gazete, çözümün ertesi gününe büyük önem veren Rum yönetiminin, Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis aracılığıyla çözümün ilk gününe ilişkin somut şartlar koştuğunu vurguladı.

“Çözümün ilk gününden itibaren Kapalı Maraş’ın ve toprak düzenlemelerine tabi olacak bölgelerin derhal teslim edilmesi güvence altına alınmalı. İlk günden itibaren önemli sayıda işgal kuvvetinin çekileceği de güvence altına alınmalı” diyen Kasulidis, güvenlik konusunda Rumları ve Kıbrıslı Türkleri tatmin edecek bir çözüm bulunması gerektiğine işaret etti.

Kasulidis, “Askeri garantilerin ve tek yanlı müdahale hakkının olmaması önemli. Avrupa Birliği bir garantidir çünkü devlet, anayasal düzen ve hukuk düzeninin uygulanmasından sorumlu oluyor” iddiasında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi’ni çözümün uygulanmasına nezaret etmeye ikna etmek için büyük çaba harcadıklarına işaret eden Kasulidis, “ilk günden itibaren Kıbrıs Rum tarafını tatmin edecek faaliyetlerde bulunulması şarttır çünkü Kıbrıslı Türkler büyük kazanımlar elde edecek” ifadesini kullandı. Fileleftheros, Kasulidis’in RİK’e açıklamasını, “Kapalı Maraş’ın ve Ara Bölgenin Derhal Teslimi” başlığıyla aktardı.

Aynı gazete; “Donmuş İhtilaf ‘Eridi’” başlıklı haberinde, Kasulidis’in İngiliz Financial Times gazetesine yaptığı açıklamaya yer verdi.

Habere göre, şu ana kadar kaydedilen ilerlemeye dayanarak, yürütülmekte olan müzakereleri “çözüm yönündeki en ciddi çaba” diye niteleyen Kasulidis, “Birçokları, daha kaç ay gerekecek diye soruyor. Daha bazı dikenli meseleler var, çözülseler çok yakınız, çözülmezlerse o kadar da yakın değiliz cevabını veriyorum” ifadesini kullandı.

Financial Times’ın, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Maliye Bakanı Haris Yeorgiadis’in gazeteye verdikleri mülakatlarda kullandıkları ifadelerine de yer verilen haberde, “Kıbrıs’taki yarım asırdan fazladır süren acı tarihi ihtilaflardan sonra havada farklı bir ruh var. Son 8 aydır bu donmuş ihtilaf çözüldü, müzakerelerden haberdar olan bazı siyasiler ve diplomatlar 2016’nın Kıbrıs için çıkış yılı olabileceğini söylüyor” ifadelerine yer verildi.



Turizm Bakanlığı Dublin’de “The Holiday World Show 2016” fuarına katıldı



Turizm Bakanlığı, ülke turizm sektör temsilcileri ile birlikte yurt dışı turizm tanıtım ve pazarlama çalışmaları kapsamında 22-24 Ocak tarihleri arasında İrlanda Cumhuriyeti’nin Dublin kentinde düzenlenen “The Holiday World Show 2016” fuarına katıldı.

Turizm Bakanlığı basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, 50 ülkeden yaklaşık 1000 turizm profesyonelinin katıldığı fuarda bakanlık yetkilileri ile sektör temsilcileri İrlanda, İngiltere ve diğer Avrupalı tur operatörleri ile bir araya gelerek görüşmeler gerçekleştirdi, ziyaretçilere ülke turizmi hakkında bilgiler verdi.





DAÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, “14. Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri”ne katılıyor



Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Turizm Fakültesi, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, 11-14 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek olan “14. Uluslararası İstanbul Mutfak Günleri”ne katılacak.

DAÜ burada “Yılın En İyi Üniversitesi” dalında yarışacak.

DAÜ Turizm Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Hasan Kılıç, öğretim görevlisi Özbaşar ve Şef Açıl’ın aynı festival kapsamında, DAÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün World Association of Chefs Societies-Dünya Şefler Federasyonu’na (WACS) kurumsal üyelik çalışmalarını başlatacağını ifade etti.

Prof. Dr. Kılıç öğretim görevlisi şeflerin aynı zamanda festival sırasında organize edilmiş olan ve Dünya Şefler Federasyonu Yarışma Komiteleri Başkanı Gert Klötzke tarafından yönetilecek olan “Uluslararası Jürilik Kursu”na katılacağını belirterek, “Söz konusu jüri üyeliği, üniversitemize uluslararası gastronomi yarışmalarında jüri üyeliğinin yanı sıra üniversitemizin uluslararası camiada tanıtımına da katkı sağlayacaktır” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Antalya’da düzenlenen 8. Uluslararası Altın Kep Üniversiteli Şefler Yarışması’na katılan DAÜ Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencileri, 51 üniversite arasında 2. olarak Gümüş Madalya kazanma başarısını göstermişti.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 41
Dün Tekil 1787
Bugün Tekil 1469
Toplam Tekil 4069390
IP 3.149.213.209






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























11 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Sevgim - Millete!
Vurgunlu um - Azadl a ve adalete!
itaatim - Hocalar ma!
Borcum - Dostlar ma ve meslekta lar ma!
Nefretim - Yalanc lara ve iki y zl lere!

(Eb lfez EL BEY)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu