BASIN BÜLTENİ Akıncı: “2016’da çözüm için konjonktür uygun” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “2016’da çözüm için konjonktür uygun”
Tarih: 28.12.2015 > Kaç kez okundu? 1340

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, 50 yılı aşkın bir süreden beri devam eden Kıbrıs sorunu için 2016 yılında konjonktürün uygun olduğunu düşündüğünü söyledi.

Akıncı, 2016 yılının barış yılı olması konusunda herkesin hemfikir olduğunu ifade ederek, hep birlikte uğraşarak, didinerek ve çalışarak 2016’nın barış yılı yapılmasını diledi.

Görüşmelerde halen aşılması gereken sorunlar bulunduğunu da söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, varılacak nihai anlaşmayı her iki tarafın da kabul edebileceği bir şekilde yapmaya çalışacaklarını, Rum tarafının “Hayır”ını “Evet” e dönüştürmeye çalışırken, aynı zamanda Türk tarafındaki “Evet”i de korumak gerektiğini ve dolayısıyla gerekli olanın “iki evet” olduğunu vurguladı.



Akıncı: "Yeni yılın adamıza barış, bölgemize ve dünyaya istikrar ve huzur getirmesini diliyorum"



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 2016 yılının adaya, dünyaya ve bölgeye barış, huzur ve istikrar getirmesini temenni etti.

Akıncı, Kıbrıs'ta ihtiyacın; yeni bir anlayış ve yeni bir dönemin başlatılması olduğunu belirterek, Kıbrıs'ta anlayışlardaki değişimle birlikte büyük değişimin her iki toplumun kurumlarının birlikte çalışarak elbirliğiyle yapabileceğine inanç belirtti.

Mustafa Akıncı, "Gelin hep birlikte bu büyük değişime imza atalım; bu çağrım bizim kurumlarımız kadar ortaklarımız olacak diğer toplumun bütün kuruluşlarına da aynı derecede geçerlidir" diye konuştu.

Akıncı, basın mensuplarına verdiği yeni yıl resepsiyonunda yaptığı konuşmada, 2015 yılını acı tatlı geride bıraktıklarını ve yeni bir yıla girmeye hazırlandıklarını belirterek, 2015 yılının bölge için iyi geçmediğini, sahillere vuran cansız çocuk bedenlerinden binlerce, yüzbinlerce mağdur insanların gazete sayfaları ve ekranlara taşındığını kaydetti.

Akıncı, 2016 yılına girerken en büyük temenninin; bölgede yaşanan acı trajedilerin felaketlerin artık bir daha yaşanmaması olacağını ifade etti.

2015 yılının kendisi açısından yeni önemli bir sorumluluk yüklendiği bir yıl olduğunu, halkın takdiriyle onurlu ve zor bir görevi yüklendiğini ve büyük bir sorumlulukla görevini yerine getirmeye çalıştığını vurgulayan Akıncı, 2016 açısından dileğinin; bölgeye, dünyaya ve adaya barış huzur ve istikrar gelmesi olduğunu söyledi.

Sadece temenni değil, bunun gereğini yerine getirmek için var gücüyle çalışacağını vurgulayan Akıncı, şöyle devam etti:

"2016'da Kıbrıs'ta büyük bir değişime hep birlikte ulaşmamız gerekiyor, büyük değişimi gerçekleştirmemiz gerekiyor. En başta anlayış değişimiyle yola çıkılmalı. 2015 yılında ben bunun için de çaba harcadım.

Seçildiğimin ilk günlerinde diğer toplumu 'düşmanımız' olarak değil, 'gelecekteki ortaklarımız olarak' görmemiz, onların da bizi öyle görmesi' gerektiğini söyledim, bu anlayışı sürdürdüm, karşılıklı suçlama yoluna gitmedim, mecbur olmadıkça polemiğe girmedim, çünkü ihtiyacımız bunlar değildi, bizim ihtiyacımız yeni bir anlayış, Kıbrıs'ta yeni bir dönemi başlatmaktır. Bizim sorumluluğumuz budur.

Öyle bir dönem ki; Kıbrıs Türk halkının statüsünü artık farklı bir noktaya taşımalıyız, Kıbrıs Türk gençliğini gelecek belirsizliğinden kurtaralım, KKTC'yi gelecek yıl bir çözümle birlikte Kıbrıs'taki iki eşit kurucu devletten biri haline dönüştürerek artık statü sorununu da geride bırakalım, uluslararası hukukun bir parçası haline getirelim, bu çok ciddi değişimdir."

Akıncı, anlayışlardaki değişimle birlikte bu büyük değişimi elbirliği ile yapabileceklerine inanç belirterek, bu değişimi Meclis, hükümet, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve en önemlisi basın yayın organlarıyla birlikte yapabileceklerini vurguladı.



“Londra’da gizli toplantı” iddiası



İngiltere’nin Kıbrıs sorununun çözümü gündemiyle gizli bir toplantı düzenlediği, toplantının BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, AB üyesi ülkeler ve Brüksel’deki çevrelerle istişare içerisinde gerçekleştirildiği öne sürüldü.

Rum Fileleftheros gazetesi, Brüksel kaynaklı haberinde İngiltere’nin, Eide’nin çabalarını takviye etmek ve çözüm ivmesini korumak maksadıyla birkaç gün önce Londra’da düzenlediği toplantıyı, görüşmelerin hassasiyeti nedeniyle gizli tutmaya çalıştığını yazdı.

Habere göre Almanya, Norveç ve diğer AB üyesi ülkelerin de katıldığı toplantıda çözümün finanse edilmesi, gerekecek geçiş dönemleri, muhtemel yeni bir barış gücü misyonu konuları masaya yatırıldı.

Eide’nin gizli toplantıda, Türkiye’nin de çözümü desteklemek için elini cebine atacağını ve bunu Brüksel’e ilettiğini söylediği belirtilirken, gizli toplantının ev sahibi İngiltere’nin para vermeye hazır olduğu, Norveç’in, ABD’nin de katkı koymasını ve IMF’nin de rol oynamasının beklendiğine işaret edildi.

Gazete 2004’te de bir “Bağışçılar Konferansı” yapıldığını, Rum Yönetimi’nin o dönem 11-13,5 milyar Euro’luk bir maliyet çıkardığını ancak AB’nin genişlemesinden sorumlu komiseri Günter Verheugen’in meblağı 2 milyar Euro’ya düşürdüğünü, nihayetinde de 500 milyon Euro gibi bir para toplandığını iddia etti.

O zamanlar Kıbrıs sorununun çözümüne ABD’nin 400 milyon dolar, “Annan planının yazımında aktif rol oynayan ve bunu Rum tarafına dayatmak için uğraşan” İngiltere’nin ise finanse etme zahmetine girmeyip sadece 31 milyon Euro verdiğine dikkat çeken gazete, Norveç, Liechtenstein ve İzlanda’nın da toplam 4,7 milyon Euro verdiğini savundu.Gizli toplantıda Avrupa müktesebatının Ada’nın Kuzey’inde uygulanmasıyla ilgili erteleme kararının çözüm sonrasında kaldırılması için gerekecek geçiş dönemi meselesinin de ele alınmasının soru işaretleri yarattığına dikkat çeken gazete, “Hedef 10’uncu protokolün uygulanması ise o zaman bu meselenin tamamen Brüksel tarafından yönetilmesi, perde gerisi görüşmelerin ve gizli toplantıların konusu olmaması gerekirdi” ifadesini kullandı.

Haberde Yeni Zelanda’nın da davetli ve katılımcı olduğu Londra’daki gizli toplantıda, olası çözümden sonra Kıbrıs’taki barış gücünün yetki ve şeklinin değiştirilmesi konusunun da ele alındığına işaret edildi. AB’den bir kaynağın “Son zamanlarda Brüksel’de de, diplomatik düzeyde ve AB üyesi birçok ülkenin katıldığı perde gerisi görüşmeler yapılıyor” dediğine dikkat çekildi.

Gazete haberinin “Geçiş Dönemleri ve Garantiler” başlığıyla ayırdığı bölümünde Türkiye’nin, Kıbrıs sorununa bulunacak bir çözümden sonra Türk garantilerinin geçiş dönemlerinde idame ettirilmesini istediğini, Avrupa Komisyonu’nun ve Eide’nin de buna anlayış gösterdiğini yazdı, “Brüksel’de, ‘Türk garantileri kısa süreliğine idame ettirilecek (süre belirtilmedi) ve çözümün sağlamlaşmasından sonra yeniden gözden geçirilecek’ deniliyor” ifadesine yer verdi.



Vasiliu: “AB’yi kandırdık”



Rum Yönetimi eski Başkanı Yorgos Vasiliu, Annan Planı’na hayır diyeceğimizi söyleseydik, AB’ye giremeyecektik dedi.

Tasos Papadopulos’un AB’yi ve şahsi olarak kendisini aldattığını söyleyen Vasiliu, kendisinin, AB’ye gidip Annan Planı’na evet diyeceklerini söylemekle yetkilendirildiğini belirtti.

Rum Yönetimi eski Başkanı Yorgos Vasiliu, Rum Alithia gazetesine verdiği söyleşide, çözüm zamanının geldiğini ve çözümün, gerek siyasi gerekse, ekonomik düzeyde yararlı olacağını ifade etti.

Kıbrıs sorunun çözümü konusunda iyimser olan Vasiliu, çözümsüzlüğü ise “yıkıcı” olarak nitelendirdi.

Retçi partiler konusunda ise sert bir dil kullanan Vasiliu, takındıkları tavrın, durumları çözümsüzlüğe ittiğini söyledi.

Vasiliu, bir soru üzerine, ilerleme bulunduğunu ve halkın çözüm istediğine dair bir ortamın bulunduğunu belirterek, iki liderin sağladıkları ilerlemenin, iyimserliği haklı gösterdiğini ifade etti.

Türkiye’nin, kendisine ait asker olmadan çözümü kabul etmesinin mümkün olup olmadığı şeklindeki bir soru üzerine Vasiliu, buradaki askerin, sorun olarak Kıbrıs sorunuyla herhangi bir ilişkisi olduğuna inanmadığını, 1974’ten itibaren ve sonra, ordunun derin devlete bir hizmet olduğunu iddia etti.

Türkiye askerinin Kıbrıslı Türklerin güvenliğiyle alakalı olduğu yönündeki söylemlerin hatırlatılması üzerine Vasiliu, Kıbrıslı Türklerin güvenliği konusunun bulunmadığını, 1974 öncesinde çok az sayıda askerin bulunduğu ve Kıbrıslı Türklerin güvende hissettiğini savundu.

Vasiliu, sözlerinin devamında ise Kıbrıslı Türklerin güvenliğiyle 40 bin askerin varlığını özdeşleştirme çabasının da yanlış olduğunu iddia etti.

Bir başka soru üzerine Vasiliu, Kıbrıs sorunun çözümünün, Türkiye’nin de yararına olacağını ve çözümün kendisinin de çıkarına olacağını bildiğini söyledi.

Maraş’ın geri alınıp alınmayacağına ilişkin bir soru üzerine Vasiliu “evet bunu geri alacağız ancak Büyük Mağusa çerçevesinde. Gelişme sadece bizim tarafı değil tüm sahili kapsayacak” ifadesini kullandı.

Kapalı Maraş kime ait olacak sorusu üzerine ise Vasiliu, “Kıbrıs Rum devletine ait olacağını ve tüm Mağusa’nın gelişeceğini” savundu.

Söyleşisinde ayrıca Tasos Papadopulos’un AB’yi ve şahsi olarak kendisini aldattığını söyleyen Vasiliu, kendisinin, AB’ye gidip Annan Planı’na evet diyeceklerini söylemekle yetkilendirdiğini belirtti.

Vasiliu, “Annan Planı’na hayır diyeceğimizi söyleseydik, AB’ye giremeyecektik” ifadesini de kullandı.

Rum Yönetimi Başkanı Yorgos Vasiliu, Rum Kathimerini gazetesinde yer alan söyleşisinde ise, Mart ayına kadar Kıbrıs sorununun çözümlenmesinin mümkün olduğunu ancak araya genel seçimlerin girmesi durumunda bu çözüm fırsatının kaybedilebileceğini söyledi.

Vasiliu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, AB normlarının dışında olan mülkiyet konusundaki tezlerinde ısrar etmesi durumunda, müzakereler sürecinin çıkmaza sürüklenebileceğini savundu.

AB’da bazı Kıbrıslı Rumlara, taşınmaz mal satın almak için gelmemesini veya Kıbrıs’ın kuzeyindeki bazı bölümlerinde taşınmaz malını muhafaza etmemesini söylemenin mümkün olmadığını belirten Vasiliu, eğer Akıncı bunu söylüyorsa, çözümün olmasının mümkün olmadığının anlaşılması gerekeceğini ileri sürdü.

Vasiliu, taşınmaz malların zorla satın alınamayacağını belirtti.

Bir başka soru üzerine Güvenlik Konseyi’nin garantör güç olarak faaliyet göstermeyi hiçbir zaman kabul etmeyeceğini ve AB’nin de garantör güç olamayacağını söyleyen Vasiliu, AB’nin tek başına garanti olduğunu ifade etti.



Omiru: “Müzakerelere ilişkin ilerleme raporu hazırlanması niyeti iç cephede endişe nedeni”



BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un, UNFICYP raporu dışında, müzakerelere ilişkin ilerleme raporu da hazırlanması niyetinin, Güney'de, iç cephede endişeye neden olduğu belirtildi.

Rum Politis gazetesine göre, Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru, konu hakkında yaptığı açıklamada, böyle bir şeyin, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin başlamasından itibaren BM’nin ortaya koyduğu “tüm sorunların çözümünde anlaşılmadıkça hiçbir şeyde anlaşılmış olunmayacaktır” şeklindeki temel ilkeyi ihlal ettiğini ifade etti.

Müzakerelerin bu kritik döneminde, görüş birliklerini veya uzlaşmaları tasvir edecek bir ilerleme raporunun hazırlanmasının, bu temel ilkenin ihlalini teşkil edeceğini ifade eden Omiru, müzakerelere olumlu katkısının değil baltalanmasının söz konusu olduğunu belirtti.

Omiru, bu konuya ilişkin olarak Hükümetin müdahalesini de istedi.

Rum Çevreciler ve Ekologlar Hareketi ise açıklamasında, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorununa ilişkin yıllık raporunu, “ara bir anlaşmaya dönüştürmesine” yönelik endişesini dile getirdi.

Çevreciler, Hükümet’in, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin şüpheli girişimlerinden endişe duyduğunun da görülmekte olduğunu belirtti.



“Mart’ta al-ver, Haziran’da çözüm”



Kıbrıs sorunu çözümü müzakerelerinde Mart ayında al-ver sürecine geçilmesi ve Haziran ayında da çözüme ulaşılmasının öngörüldüğü iddia edildi.

Rum Kathimerini gazetesi haberinde, Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinde 2016 yılının ilk üç aylık döneminde al-ver sürecinin gerçekleştirilmesinin öngörüldüğünü iddia etti.

Gazete, siyasi bir kaynağa dayandırdığı haberinde, taraflar arasında 2016 yılının ilk üç aylık döneminde, Burgenstock tipi bir toplantıda “nihai al-verin gerçekleşmesinin” öngörüldüğünü yazdı.

Habere göre söz konusu kaynak, 2016 yılında çözüm sürecinde iki önemli unsura değinerek, bunlardan ilkinin Güney Kıbrıs’taki milletvekilliği seçimleri, ikincisinin ise çözüm için acele edilmemesi görüşü olduğunu iddia etti.

Güney Kıbrıs’taki seçimlerin, Mart ayında çözüme ulaşmak isteyenler açısından geciktirici bir unsur olduğunu ve ortamı gereceğinin düşünüldüğünü belirten gazete, Güney Kıbrıs’taki seçim ortamının hemen ardından referanduma gidilmesinin mantıksız olduğu yorumunda bulundu.

Gazete, AB Komisyonu’nun ilk kez Kıbrıs konusunda görüş belirterek, “2016 yılının Kıbrıs sorununun çözüm yılı olacağını” belirttiğini hatırlatarak, “Gelen Müdürlüklerinin her birinde Kıbrıs sorunu komitesi oluşturulduğunu” iddia etti.

Gazete, her bir komitenin kendi yetki alanı içerisinde, Kıbrıs sorununun çözüldüğü varsayımıyla AB normlarının her konuda nasıl uygulanacağı çalışması yaparak raporlar hazırladığını öne sürdü.

Gazete ayrıca, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Türkiye’nin Kıbrıs sorununa ilişkin tutumuna dair görüşlerini aldıklarını, Talat’ın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik desteğinin öngörülen ve beklenen bir şey olduğunu söylediğini yazdı.

Habere göre Talat, Mart ayına kadar müzakere masasında her şeyde uzlaşıya varılabileceğini ve Mart-Haziran ayına kadarki sürede insanların bilgilendirilmesi ve referandumların hazırlanması dönemi olabileceğini belirterek “Mart ayına kadar anlaşma olursa Mayıs yada Haziran’da referanduma gidilmesi mantıklıdır” şeklinde konuştu.

Öte yandan Rum Alithia gazetesi, Kıbrıs Rum tarafının müzakerecisi Andreas Mavroyannis’in BM Genel Kurulu 71. Oturum Başkanlığına aday olmasının Rum müzakere gurubunda değişikliğe gidilmesi ihtimalini doğurduğunu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bu konuda çalışma başlattığını yazdı.

Gazete, Kıbrıs Rum tarafında, Mavroyannis’in 13 Haziran’da yapılacak seçimde başkan seçileceğine ilişkin beklentinin yüksek olduğunu belirtirken, Mavroyannis’in seçilme olasılığının yüksek olmasının Anastasiadis’i müzakere grubunda yeniden yapılanma arayışlarına ittiğini aktardı.

Habere göre, küçük bir müzakere grubu oluşturmaya niyetli olan Anastasiadis, eski Başsavcı Alekos Markidis, Dimitris Hristofyas döneminde müzakereci olan, AKEL Polit Büro üyesi Tumazos Çelebis ve AP Milletvekili Panayotis Dimitriu’yla görüşerek, söz konusu müzakere grubunun üyeleri olmalarını talep etti.

Gazete, Anastasiadis’in, Markidis, Çelebis ve Dimitriu’dan, müzakere süreci hakkında bilgi almaları amacıyla Ocak ayında gerçekleştirilecek müzakerelere katılmalarını talep ettiğini belirtti.



Osadchiy: “Üçüncü şahıslar tarafından Kıbrıs’a dış müdahalede bulunulmaması güvenceye alınmalı”



Rusya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Stanislav Osadchiy, “üçüncü şahıslar tarafından Kıbrıs’a dış müdahalede bulunulmamasının güvenceye alınması gerektiğini” söyledi.

Rum Fileleleftheros gazetesinde yer alan demece göre, Rus Büyükelçi, Rusya’nın Kıbrıs sorunundaki rolünün “iki tarafa, ortak gelecekleri için kendileri tarafından kabul edilebilir bir çözüme ulaşmalarında yardım etmek” olduğunu söyledi ve “herhangi bir üçüncü şahıs tarafından Kıbrıs’a müdahalede bulunulmaması” ilkesinin güvenceye alınması için çabalayacaklarını ifade etti.

Kıbrıs sorununun çözüm parametrelerinin, BM kararlarına yanıt vermesi gerektiğini dile getiren Rus Büyükelçi, müzakereler sürecinde, iki toplum karşısında da tarafsız bir tutum muhafaza ettiklerini ve başka tarafları da, iki tarafa dıştan gelecek koşullar empoze etme girişiminde bulunmaktan kaçınmaya çağırdıklarını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nin süreçteki rolüne de değinen Osadchiy, yeniden birleşmeyle ilgili taraflar arasındaki olası bir anlaşmanın uygulanması meselesinin, üzerinde çalışılması gerekecek bir konu teşkil ettiğini ifade etti.

Osadchiy, Kıbrıslılar tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne böyle bir çağrıda bulunulmadığını da belirtti.

Rus Büyükelçi, garantiler konusunda ise “Kıbrıs toplumlarının müzakereler sürecinde üzerinde çalışacakları nihai anlaşmalara saygı duyulması gerektiğini” ifade etti.

Osadchiy, Rusya’nın bu konuyla ilgili olarak, adadaki iki toplum tarafından ayrı referandumlarda onaylanacak olan herhangi bir kararı kabul edeceğini de dile getirdi.

Müzakere sürecinin gidişatını dikkatli bir şekilde takip ettiklerini kaydeden Rus Büyükelçi, Kıbrıs sorununun, Kıbrıs’taki iki toplumun da menfaatlerine saygı duyacak şekilde; kapsamlı, yaşayabilir ve adil çözümü lehinde tutarlı bir çizgi izlemekte olduklarını belirtti.

Osadchiy, Güney Kıbrıs’ın Rusya aleyhindeki yaptırımlara karşı olduğunu ifade eden AB içerisindeki birkaç devletten biri olduğunu da ifade etti.



İlk doğalgaz 2020’de



Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi - MEB” içerisindeki hidrokarbon araştırmaları alanında gelişmeler olmasının beklendiği, ilk doğalgazın ise 2020’de çıkarılmasının beklendiği haber verildi.

Rum Alithia gazetesine konuşan Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, enerji alanındaki gelişmelerle ilgili sorulara yanıt verdi.

Habere göre Lakkotripis, sözde “MEB”de yeni doğalgaz yataklarının bulunduğuna dair belirtilerin olup olmadığı yönündeki bir soru karşısında verdiği yanıtta, faaliyetlerin araştırma kısmında daha fazla gelişme olmasının beklendiğini belirtti.

Total’in 11’inci parseldeki ruhsatının iki yıllığına uzatıldığını hatırlatan Lakkotripis, Total’in 11’inci parselde “hedefler” olduğuna dair belirtilere sahip olduğunu söyledi.

Total’in bıraktığı 10’uncu parselle ilgili bir soruya karşılık verdiği yanıtta ise Lakkotripis, 10’uncu parselin, ruhsatlandırılmamış diğer parseller gibi “serbest parsel” olduğunu söyleyerek, Total’in bu parselin yeniden ruhsatını alma yönündeki başvurusu üzerine konuyla ilgili Hukuk Dairesi’nden görüş istendiğini belirtti.

Hukuk Dairesi’nin görüşünü aldıkları ancak, daha önemlisi, tüm parsellerle ilgili enerji dinamiğinin yeniden değerlendirilmesini beklediklerini anlatan Lakkotripis, 2016 yılında bu yönde bazı ön sonuçlara sahip olmayı umduklarını ifade etti.

Sözde “MEB” içerisindeki parsellerle ilgili sismik jeolojik verileri alan şirketlerin büyük ilgisinin gözlemlendiğine dikkat çeken Lakkotripis, Mısır MEB’inde keşfedilen devasa doğalgaz yatağı “Zohr”un ardından başka şirketlerin de söz konusu verileri almaya yöneldiğini söyledi.

Lakkotripis, enerji alanında faaliyet gösteren çok büyük şirketlerin söz konusu olduğuna da vurgu yaptı.

ENI’yle ilgili bir soru karşısında ise bu şirketin birkaç ay önce 2, 3 ve 9’uncu parsellerde ilk araştırma dönemini iki yıl daha uzatma yönünde istekte bulunduğunu ifade eden Lakkotripis, bu konunun pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısında görüşüleceğini belirtti.

Güney Kıbrıs’ın kendi doğalgazını çıkarana kadar ucuz elektrik üretimi için “ara çözüm” olarak yurtdışından doğalgaz tedarik etme planlarıyla ilgili bir soru karşısında Lakkotripis, bu konuda önlerinde bir teklifin bulunduğunu belirterek, bu teklifin çıkarlara uygun bulunmaması durumunda kendi sözde “MEBlerindeki” doğalgaza odaklanacaklarını söyledi.

Lakkotripis, şimdiki kalkınma ve üretim programına göre 2020 yılında sözde “MEBlerinden” ilk doğalgaz çıkarılmasının beklendiğini ifade etti.

Öte yandan Rum Haravgi gazetesi Total’in, sondaj çalışmalarında kullanacağı platforma destek hizmetlerinin verilmesi için Medserv şirketinin Larnaka Limanı’ndaki tesislerini kullanma yönündeki talebinin 2016 yılının başlarında görüşüleceğini kaydetti.



Taçoy: “Halkımız bir an önce yaşam kalitesinin artmasını bekliyor”



Demokrat Parti (DP UG) Genel Sekreteri Hasan Taçoy, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının, bir an önce biriken sorunlarının aşılması, istikrarlı bir hızla kalkınma sürecine girilmesini ve yaşam kalitesinin artmasını beklediğini vurgulayarak, hükümeti göreve çağırdı.

Hasan Taçoy, siyasetçilerin, parlamentoda veya hükümetlerde görev yaparken mazeret üretmesi ve başkalarını suçlayarak prim yapmaya çalışmasının zamanının çoktan geçtiğini ifade ederek, “Artık proje yapan, ülkemizin insan potansiyelini ve her türlü kaynağını en iyi şekilde kullanan, dünyada ne olup bittiğini doğru okuyan siyasetçilerin halkımızın takdirini kazanmakta olduğu bir sürece girmiş bulunuyoruz” dedi.

Ancak son 12 yılın 8 yılında hükümette olan ve Başbakanlık sorumluluğunu elinde tutan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin hala bu gerçekleri anlamadığını savunan Taçoy, şu görüşlerini dile getirdi:

“CTP, hala takıntıları, ideolojik saplantıları, paranoyaya dönüşen bazı sözde korkuları yüzünden ekonomimizin gelişmesinin önündeki başlıca engeli oluşturmaktadır. Cumhuriyetçi Türk Partisi yüzündendir ki ülkemiz insanı için çok büyük önem taşıyan ve Anavatan Türkiye ile imzalanması gereken 2016-2018 Ekonomik İşbirliği Protokolü bir türlü imzalanamıyor.

Eğer siz devlette devamlılık ilkesini bir tarafa iterek su konusunda daha önce yapılan anlaşmaları görmezden gelir, Türkiye ile hükümet şapkasını giyerken başka, parti yetkili organlarında başka konuşursanız, parti yetkili organlarına gerçekleri anlatıp onların desteğini almayı başaramazsanız KKTC’ye hiç bir hizmet veremezsiniz.”

DP UG Genel Sekreteri Hasan Taçoy, “CTP yüzünden su konusunun da bir türlü bir karara bağlanamadığını” öne sürerek, geçen yılın bütçesinde yer alan bazı proje ve kaynakların da CTP yüzünden değerlendirilemediğini iddia etti.

“CTP’nin hataları sonucu kamu açıklarının giderek arttığını, ülkenin önünü açacak pek çok projenin uygulama aşamasına gelemediğini” savunan Taçoy, şöyle devam etti:

“Ekonomik işbirliği protokolünü imzalayamayan, su konusunda Anavatan Türkiye ile uzlaşmaya varmayı bile başaramayan bir hükümet halkın sorunlarını çözebilir mi? Bir hükümetin, borçlanarak veya avans alarak 13’ncü maaşları veya aylık maaşları ödemesi maharet değildir. Maharet, ekonomi pastasını büyütmektir. Maharet bir an önce Devlet mekanizmasını etkin ve verimli kılmaktır. CTP-UBP hükümeti şu ana kadar sadece laf üretmiş, yapması gerekenleri yapmayarak sınıfta kalmıştır. Demokrat Parti Ulusal Güçler olarak bazı bakanların hoşuna gitmese de gerçekleri ve doğruları ifade etmeye devam edeceğiz. Bu noktada kimseden çekinecek bir şeyimiz yoktur. Bizim için yegane gözetilecek şey halkımızın refah, güven ve mutluluğudur.”



TAK Yönetim Kurulu Üyeleri, Çolak’ı ziyaret etti



Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) 42’nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla gerçekleştirilen ziyaretler kapsamında yönetim kurulu üyeleri Dışişleri Bakanı Emine Çolak’ı ziyaret etti.

Dışişleri Bakanı Emine Çolak “Türk Ajansı Kıbrıs (Değişiklik) Yasa Tasarısı”yla ilgili çalışmalarının sürdüğünü kaydetti ve var olan aksaklıkların giderilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

TAK’a hem ziyaretlerde bulunduğunu, hem de yıl dönümü etkinliklerine katıldığını kaydeden Çolak, yönetim kuruluyla değişik vesilelerle konuşma imkanı bulduklarını anlattı.

TAK’ın Dışişleri Bakanlığı’na bağlanmasıyla sıkıntılarını ve birikmiş sorunları ele almaya başladıklarını dile getiren Bakan Çolak, ancak sadece sorunlara ve sıkıntılara yoğunlaştıkça, her şeyin olumsuz yanının görüldüğünü; bu şekilde olumsuzlukların arttığını ve giderilemediğini söyledi.

Çolak, diyaloglarının ilerlemesinin, yapabilecekleri küçük de olsa iyileştirmelerin, yardımlaşa ve dayanışmanın önemli olduğunu da belirtti.

Sıkıntıları aşmak babında ne mucizeler vaat edebileceğini, ne de bürokrasinin hantallığını inkar edebileceğini belirten Çolak, adil olarak yapılmasını beklediklerinin önüne bin bir engel çıkabileceğini söyledi. Çolak, bunun birçok yetkili tarafından da dile getirilen ve sadece TAK ve kendi bakanlığına özgü bir sıkıntı olmadığını da kaydetti.

Çolak “Var olan yapı vatandaşın iyi hizmet almasını ve rahatlığını bozuyorsa, hizmetin önünde engel olan bir bürokrasi ve teknik sıkıntılar varsa, bunun felsefesinin tekrar düşünülmesi gerektiğini” vurguladı.

TAK Yönetim Kurulu Başkanı Emin Akkor ise, Bakan Çolak’ın bakanlığına bağlı bir kurum olan TAK’ın çalışmalarını yakından takip ettiğini ve göreve geldikten sonra TAK Yönetim Kurulu’yla istişare içinde ajansın sorunlarını ve bu sorunların çözüm yollarını ele aldıklarını söyledi.

Öte yandan,TAK Müdürü Doç. Dr. Neriman Saygılı da konuşmasında, Çolak’ın göreve geldiğinde ilk ziyaretini TAK’a yaptığını, TAK’ın hangi sorunu olursa olsun ulaşabileceği noktada bulunduğunu, kendilerine destek verdiğini kaydetti. Saygılı, TAK çalışanları adına Bakan Çolak’a teşekkür etti.



Çolak, Genç Yetenekler Kültür Sanat Derneği Keman Orkestrası’nı kabul etti



Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Polonya’nın Bydgoszcz şehrinde düzenlenen BIM Orkestra yarışmasında 3. gelerek “Eyalet Başkanlığı Ödülü”nü kazanan KKTC Genç Yetenekler Kültür Sanat Derneği Keman Orkestrası’nı kabul etti.

Dışişleri Bakanı Çolak kabulde yaptığı konuşmada, müziğin toplumlar üzerindeki önemine dikkat çekti.

Orkestra ekibinin başarılarının devam etmesi dileğinde bulunan Çolak, ekibe plaket sundu.

Genç Yetenekler Kültür Sanat Derneği Genel Direktörü Ersin Kaşif ise konuşmasında, dernek faaliyetleri konusunda Bakan Çolak’ı bilgilendirdi.

Bu yıl Temmuz ayında 38. kez düzenlenen ve 11 ülkeden 27 grubun katıldığı yarışmada 19 kişilik orkestra ekibiyle Kuzey Kıbrıs’ı temsil ederek folk müzik örneklerini başarılı şekilde sunan Genç Yetenekler Kültür Sanat Derneği Keman Orkestrası, “Eyalet Başkanlığı Ödülü”nü kazanmıştı.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 31
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1054
Toplam Tekil 4067189
IP 18.188.66.13






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.406 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu