BASIN BÜLTENİ Liderler 2015’in son görüşmesini dün gerçekleştirdi - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Liderler 2015’in son görüşmesini dün gerçekleştirdi
Tarih: 23.12.2015 > Kaç kez okundu? 1320

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorununa çözüm bulma yönündeki müzakereler çerçevesinde dün yeniden bir araya geldi.

Liderlerin, BM tarafından ara bölgede görüşmeler için tahsis edilen binada yer alan toplantı öncesinde Antropoloji laboratuarını ziyaret edip incelemelerde bulundu, Kayıp Şahıslar Komitesi üyeleriyle görüştü.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in

Kayıp Şahıslar Komitesi’ni ziyareti sırasında “Tüm Kıbrıslılar’a muhtemel gömü yerleriyle ilgili bilgileri varsa bunu Kayıp Şahıslar Komitesi ile paylaşmaları çağrısının yapıldığı” bir kayıt yapıldığı ve bu çağrının ada çapında TV spotu olarak gösterileceği de kaydedildi.

Kayıp Şahıslar Komitesi, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in ziyareti sonrasında açıklama yaptı.

Açıklamada, Liderlerin Kayıp Şahıslar Komitesi laboratuarını ziyaret ederek komitenin 3 üyesi ile Komite’nin Kıbrıslı Türk ve Rum bilim adamlarıyla bir araya geldikleri; kaydedilen ilerleme, karşılaşılan zorluklarla ilgili bilgilendirildikleri ifade edildi.

Açıklamada, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin, çalışmalarında yönelik desteklerinden dolayı Liderler’e duyduğu minnettarlık da ifade edildi.

Akıncı ile Anastasiadis’in 2015 yılının son liderler toplantısını gerçekleştirdikleri dünkü toplantı ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada yer aldı ve yaklaşık 3 saat sürdü.

Basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşme sonrasında BM tarafından Akıncı ve Anastasiadis’in görüşmeye ilişkin açıklaması yayımlandı.

Açıklamaya göre, Liderler, dün, 15 Mayıs’ta başlayan müzakerelerle ilgili genel bir değerlendirme yaptı ve bugüne kadar elde edilen ilerlemeyle ilgili memnuniyetlerini ifade etti.

Önlerinde duran, yapılması gereken işin zor olduğunun bilincinde olduklarını kaydeden Liderler, olumlu ilerlemeyi 7, 14 ve 29 Ocak 2016 tarihlerinde gerçekleştirilmesini planladıkları görüşmelerde sürdürme kararlılıklarını da vurguladı.

Liderlerin çözülmemiş tüm konularla ilgili yapıcı bir değerlendirme yaptığı ve önlerindeki müzakerelere yönelik yol gösterici bir hazırlık yaptıklarını da ifade edilen BM açıklamasında “Liderler Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözümün bölgenin geriye kalanı için de örnek teşkil edeceğini göz önünde bulundurarak, 2016’nın Kıbrıs’a ve ötesine barış, güvenlik ve refah getirmesini umuyor” denildi.

Açıklamada, Liderlerin tüm çalışma grubu, teknik komite ve en erken zamanda barışa ulaşılması yönündeki ortak amaçları doğrultusunda çalışan partilere teşekkür ettikleri ve tüm halkın yeni yılını kutladıkları da yer aldı.



Anastasiadis: “Annan Planı temelinde iade edilecek olan bölgeler olmazsa olmaz”



Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Rum basının Güzelyurt’un iadesi konusundaki bir sorusunu yanıtlarken, “Annan Planı temelinde iade edilecek olan bölgelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini, olmazsa olmaz olarak addettiğini” ifade etti.

Rum radyosunun haberine göre, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile dün sabah gerçekleştirdikleri 2015 yılının son görüşmesinden dönüşünde, Rum Başkanlık Sarayında gazetecilere açıklamada bulunan Anastasiadis, Kıbrıs sorunuyla ilgili çok taraflı konferans toplanmasının zamanının olmadığını söyledi.

Anlaşmazlıkların devam etmekte olduğunu ifade eden Anastasiadis, ancak iki liderin, iki toplumun da sahip olduğu anlaşmazlıkların aşılması için, karşılıklı anlayış ile çalışmaya kararlı olduklarını yineledi.

Akıncı ile dün yaptıkları görüşmeyi oldukça verimli ve olumlu olarak da nitelendiren Anastasiadis, görüşmede mülkiyet ile Kıbrıs sorununu ilgilendiren birçok başka önemli konuyu da görüştüklerini belirtti.

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, Ocak ayı sonunda Davos’ta, garantör güçlerin temsilcileriyle bir toplantı organize ettiği yönündeki haberle ilgili bir soruya karşılık ise Anastasiadis, buna olumsuz yanıt verdi.

Şimdi buna benzer bir şeyin zamanı olduğunu düşünmediğini dile getiren Anastasiadis, Davos’ta düzenlenecek ekonomik forumun organizatörlerinden gelen daveti kabul ettiğini ve buna katılacağını dile getirdi.

Anastasiadis, “ancak niyetinin herhangi birçok taraflı konferansa katılmak için oraya gitmek olmadığını, kendisinin uluslararası bir ekonomik foruma katılacağını ve bunun da Kıbrıs sorunuyla hiçbir ilgisi olmadığını” ifade etti.

Güzelyurt’un iadesi konusunda herhangi bir sorun olup olmadığının kendisine sorulması üzerine ise Anastasiadis, buna “hayır sorun yok” şeklinde yanıt verdi.

Kıbrıs Türk tarafının, Güzelyurt’un iadesini de içerecek olan toprak düzenlemelerini kabul edip etmediğini de açıklığa kavuşturması istenen Anastasiadis, henüz toprak başlığının görüşülmesine girmediklerini söyledi, ancak “Annan Planı temelinde iade edilecek olan bölgelerin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini, olmazsa olmaz olarak addettiğini” sözlerine ekledi.



Tatar: “Anastasiadis iyi niyetli değil”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, “Rum lider Anastasiades’in iyi niyetli olmadığını, şu ana kadar görüşülen tüm konularda Kıbrıs Türk Halkı’nı 1974 öncesine götürecek taleplerde bulunduğunu” savundu.

Tatar, yazılı açıklamasında, Türk tarafının mülkiyet, toprak ve garantiler konusunda Rum tarafının ayak oyunlarına gelmemesi gerektiğini belirtti.

Ersin Tatar, mülkiyet konusunda mevcut kullanıcı tanımı ve kriterlerde anlaşılmadığı, Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik durumu garantiye alınmadığı sürece ‘ilerleme oldu “ denmesinin bir aldatmaca olduğunu ileri sürdü ve toprak konusunun görüşülmesine geçilmemesi gerektiğini savundu.

“Mart ayına kadar, ya da en geç 2016 sonuna kadar Kıbrıs konusunun bir çözüme kavuşturulacağı söyleniyor ama Kıbrıs Türk Halkı masada güvenliği, özgürlüğü, malı, mülkü, egemenliği, özgürlüğü ile ilgili neler konuşulduğunu, Rum tarafının ne istediğini bilmiyor” diyen Tatar, “süratle bir çözüme gidiliyorsa artık süreç zarar görür” iddiasıyla halktan bilmesi gerekenleri saklamanın doğru olmadığını kaydetti. Tatar, şöyle dedi:

“Rum lider, net bir şekilde Türkiye’nin bizim için vazgeçilmez olan etkin ve fiili garantisini ortadan kaldırmakta ısrarcıdır. Anastasiadis, bulunacak çözümün Avrupa Birliği’nin birincil hukuku olmasını değil, kendi çıkarlarına uygun bir şekilde olduğunu düşündüğü, öyle yorumladığı Avrupa Birliği’nin müktesebatına uygun bir çözüme varılmasını istiyor. 4 özgürlükte ısrar eden Rum liderin yegane gayesi iki kesimliliği ortadan kaldırmak, mülkiyet ve toprak konusunu 160 bin Rum’un canının çektiği gibi çözmek, içimize irademizi, yerel yönetimlerimizin yönetimlerini ve Avrupa Parlamentosu’ndaki temsiliyetimizi de etkileyecek oranda nüfus yerleştirmek peşinde koşuyor. Eğer bunlar doğru değilse çıksın Sayın Akıncı ve yalanlasın.

Bir kez daha vurguluyorum; Türk tarafı mülkiyet, toprak ve garantiler konusunda Rum tarafının ayak oyunlarına gelmemesi lazım. Mülkiyet konusunda mevcut kullanıcı tanımı ve kriterlerde anlaşılmadığı, Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik durumu garantiye alınmadığı sürece ilerleme oldu aldatmacasıyla toprak konusunun görüşülmesine asla geçilmemesi lazım.”

Tatar, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın varılacak bir antlaşmanın Kıbrıs Türk Halkı’nın bugünden geriye götürmeyeceği, üzmeyeceği garantisini verdiğini unutmadan, parlamentoyu ve halkı devreye koyarak görevini yapması gerektiğini de ifade etti.



“Davos’ta gayrı resmi konferans”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin garantör güçleri de müzakerelere katarak gayrı resmi çoklu konferans organize etmekte olduğu iddia edildi.

Rum Haftalık Kathimerini gazetesine göre Eide yeni yıla hazırlanıyor. Eide’nin ilk hedefi, garantör güçleri, iki liderin doğrudan veya dolaylı katılacağı gayrı resmi bir ‘çoklu konferansta’ bir araya getirmek.

Eide’nin fikrinin, Akıncı, Anastasiadis ve üç garantör ülkenin liderlerini (düzey henüz bilinmiyor) 22-23 Ocak 2016’da Dünya Ekonomi Forumu’nun düzenleneceği İsviçre’nin Davos kentine davet etmek olduğunu belirten gazete Eide’nin genel müdürlüğünü yaptığı Dünya Ekonomi Forumu’nun daha önce de Arafat-Peres, Özal-Papandreu gibi birçok tarihi üst düzey görüşmeye sahne olduğunu hatırlattı.

Habere göre Rum Yönetiminden bir kaynak, Anastasiadis’in Davos daveti aldığını doğruladı ancak henüz katılıp katılmayacağına dair cevap vermediğini belirterek, “Belki. Başkan henüz bilmiyor” dedi.

Diplomatik kaynaklarsa Eide’nin garantörlerin de prosedüre katılma vaktinin geldiği düşüncesiyle halen müdahillerin nabzını yoklamaya başladığına işaret etti.

Yunan hükümeti şu ana kadar BM tarafından yapılan ve en yenisi BM Genel Kurulu çerçevesinde New York’ta gerçekleşen Eide –Dışişleri Bakanı Kocas görüşmesinde olan bütün yoklamalara olumsuz cevap verdi. Ancak Eide ile Kocas 4 Ocak’ta Atina’da yeniden görüşecek.

Rum Yönetimi ise yakın geçmişe kadar müzakereler anlaşma düzlemine girene kadar -ki bu mülkiyet başlığının kapanmasıyla alakalıdır- çoklu konferansa gerek olmadığı görüşüne sahipti.

Anastasiadis’in ve diğer Rum yetkililerin resmi açıklamalarının, iki tarafın anlaşma düzlemine ulaşmadığını gösterdiğine dikkat çekilen haberde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Ada’da, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un da BM merkezinde düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamalar, anlaşma yakın olsun-olmasın, Rum tarafına baskı ortamı yaratmak maksatlı olabileceğine dikkat çekildi.

Gazete Rum tarafından diplomatik bir kaynağın, anlaşma düzlemine ne kadar yakın olunduğu sorusuna karşılık “mülkiyet, toprak, güvenlik ve diğer başlıkların birçok ciddi yönü henüz açık” cevabını verdiğine işaret etti.

Eide’nin Davos’tan hemen sonra BM merkezine gideceği ve Lisa Buttenheim ile birlikte 25 Ocak’ta Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs sorunu ve BM Barış Gücü’nün durumuyla ilgili bilgi vereceği belirtilirken Genel Sekreter’in raporunun Güvenlik Konseyi üyelerine ya Aralık sonu veya Ocak ayının ilk haftasında dağıtılacağı kaydedildi.

Gazete diplomatik kaynaklara dayanarak bu aşamada Ban’ın ayrı bir “iyi niyet misyonu raporu” yayımlamayacağı, Kıbrıs sorunundaki gelişmelere, Barış Gücü’yle ilgili raporunda birkaç paragrafla yer vereceğini yazdı.

Habere göre Barış Gücü raporu daha çok teknik nitelikli olacak ancak “çözüm olursa ‘olağanüstü hale’ hazırlık çalışması yapılmış olmasına karşın, bunlar rapora eklenmeyecek.

Rum Fileleftheros gazetesi ise haberinde Eide’nin Kıbrıs sorununda beşli konferans fikrini yeniden gündeme getirmesinin, yine kendisi tarafından dillendirilen takvime uygun senaryoları da gündeme taşıdığını yazdı.

Brüksel’de, -Eide’nin Avrupalıları bilgilendirmesinden sonra- referandumların 26 Mart’ta yapılacağına inanıldığına işaret eden gazete şunlara dikkat çekti:

“Kıbrıs Türk heyetinin 5’li veya herhangi başka bir oluşumla düzenlenecek konferansa sahte devlet kisvesi altında katılması ‘yeni düzenin KKTC’nin ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘federasyonun oluşturucu devletçiklerine dönüşmesini gündeme getirecek. Tabii bir uluslararası konferansa, Kıbrıs Cumhuriyeti 60 Anlaşmaları’nın tarafı, iki toplum da gözlemci olarak katılmazsa.”



Rum-Yunan güvenlik formülü



Haftalık Rum Kathimerini Gazetesi, Anastasiadis’in, Ada’ya dün gelen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile bugün yapacağı görüşmesinde Kıbrıs sorunu masaya yatırılacak. Yi’ye Kıbrıs müzakerelerinde bugüne kadar cereyan eden gelişmelerle ilgili bilgi verecek olan Anastaiadis, Kıbrıs’ta çözüm sonrası dönem için Atina’yla birlikte çalıştıkları güvenlik sistemiyle ilgili formülü anlatacak.

Gazete Rum ve Yunan hükümetlerinin üzerinde çalıştıkları ve Anastasiadis’in, Çin heyetinin nabzını yoklamak ve tepkisini ölçmek istediği formülle ilgili şunları yazdı:

“Formül, garanti sisteminin tasfiye edilmesini ve çözümün uygulanmasını güvence altına almak için Güvenlik Konseyi’nin, BM Anayasası’nın 7’nci maddesi tahtında müdahil olmasını öngörüyor. Lefkoşa bu öneriyi halen İngiltere, ABD ve Rusya’yla (Ada’yı ziyaret eden Dışişleri bakanları aracılığıyla) görüşüp tepkilerini not etti.

Kıbrıs-Yunan formülü daha sonra da Fransa’ya anlatılacak çünkü François Hollande’ın Sarl De Gaulle uçak gemisini ziyareti sonrasında Larnaka Havaalanı’nda Anastasiadis’le yaptığı görüşmede bu konu ele alınmamıştı.

Diplomatik düzeydeki görüşmelerde BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üyesinden biri, Fransa AB üyesi bir ülke için çözümün uygulanmasının BM Anayasası’nın 7’nci maddesi tahtında garanti edilmesini en başta reddettiği için Kıbrıs-Yunan formülünün geçersiz olduğu bilgisi Lefkoşa’yı, konuyu bir daha düşünmeye sevk etti.

Güvenlik sistemiyle ilgili Kıbrıs-Yunan formülü henüz tamamlanmamış olsa da temel unsurlarında, çözümün uygulanmasını garanti etmede 7’nci madde altında BM Güvenlik Konseyi’nin değerlendirilmesi öneriliyor, yani bu güvenlik sisteminin uygulanmasını geçiş dönemine havale ediyor.

Ancak masaya, BM dışında AB’ye de atıfta bulunarak müdahil tarafları genişleten çeşitli alternatif fikirler konulmaya devam ediyor. Atina ve Lefkoşa biri geçiş dönemi, diğeri de Kıbrıs sorununun olası çözümünden sonra ortaya çıkacak yeni durumun tam aktifleşme dönemiyle ilgili iki güvenlik sistemi önerip önermeme konusunda henüz karar vermedi.”



Neofitu: “Çözümden önce Türkiye’yle doğal gaz alanında işbirliği mümkün değil”



DİSİ Başkanı Averof Neofitu, Türkiye’yle doğal gaz alanında bir iş birliğinin ancak Kıbrıs sorununun çözümü sonrası ciddiyetle ele alınabileceğini söyledi.

Rum Alithia gazetesi, DİSİ Başkanı Averof Neofitu’nun Türkiye ile İsrail arasında Güney Kıbrıs’ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesi’nden (MEB) geçecek bir boru hattıyla doğal gaz alış verişi yapılması ihtimallerine ilişkin değerlendirmede bulunduğunu yazdı.

Habere göre Neofitu, Türkiye ile İsrail’in doğal gaz alanında iş birliği yapmalarının olumlu bir gelişme olacağını belirtirken, İsrail doğal gazının Güney Kıbrıs’ın sözde MEB’inden geçecek bir boru hattıyla Türkiye’ye ulaşmasının ise ancak Kıbrıs sorununun çözümü ve Güney Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesiyle gerçekleşebileceğini iddia etti.

Neofitu, Güney Kıbrıs’ın MEB’inin uluslararası sular olmasına karşın AB normlarına göre boru hatlarının geçişinde Güney Kıbrıs’ın hak sahibi olduğunu savundu.



Bozkır: "Kıbrıs sorunu, çözüme en yakın olduğu bir noktadadır”



Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, "Kıbrıs sorunu 50 yıllık tarihinde çözüme en yakın olduğu bir noktadadır ve inşallah ilkbaharda bir anayasayı referanduma sunacak noktaya getirebileceklerdir" dedi.

Bozkır, İnsani Yardım ve Kriz Yönetiminden Sorumlu AB Komisyonu Üyesi Christos Stylianidis'i Bakanlıktaki makamında kabul etti.

Kıbrıs'taki olumlu havayı da değerlendiren Bozkır, Ada'daki sorunun Suriye, Ukrayna, Filistin sorunlarının çözülmesinden daha kolay çözülebilecek hale geldiğini ifade etti.

Kıbrıs sorunun çözülmesiyle çok önemli yeni fırsatlar ortaya çıkacağına işaret eden Bozkır, Türkiye olarak çözümün en kısa zamanda olmasını umut ettiklerini söyledi.



Kasulidis: “Müzakereler olumlu ya da olumsuz 2016’da bitecek”



Rum Alithia gazetesi, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in önceki gün Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamalarda, “müzakerelerin, olumlu veya olumsuz, 2016 yılında biteceğini ancak takvimlerin olmadığını” söylediğini yazdı.

Habere göre Kasulidis, “gelecek yıla varılmadan ya da gelecek yıl içerisinde Kıbrıs sorununun çözüleceği şeklindeki aşırı iyimser yaklaşımlara katılmadığını, çünkü hala alınması gereken mesafenin bulunduğunu” belirterek, “Buna karşın, mevcut sürecin, olumlu ya da olumsuz, 2016 yılı içerisinde biteceğini düşündüğünü” açıkladı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin açıklamaları ve garantiler konusunda beşli konferans gerçekleştirilmesi ihtimalinin sorulması üzerine ise Kasulidis, “şu anda böyle bir şeyin görüşülmediği” yanıtını verdi.

“Böyle bir şeyin olabilmesi için ilk önce garantöre ülkelerin kendi aralarında görüşmeleri gerektiğini ve bu aşamada Yunanistan’ın böyle bir fikri bulunmadığını” belirten Kasulidis, “garantör güçler garantilerin kaldırılmasında hemfikir olmalı ve güvenlik konusu Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkleri güvende bırakacak şekilde çözülmeli” şeklinde konuştu.

Kasulidis, “Bu tür bir toplantı olursa Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de toplantıda hazır bulunması gerektiğini” ifade etti.

Habere göre Kasulidis müzakere sürecine ilişkin olarak ise, “müzakerelerin, mülkiyet başlığının tamamlanması ve el değmemiş bir konu olan toprak konusuna geçilmesiyle süreceğini” sözlerine ekledi.

Gazete ayrıca, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs sorununa ilişkin yaptığı açıklamalarını yansıttı.

Gazete haberinde çözüm müzakerelerinin Aralık ayından sonra da yoğunlaştırılmış şekliyle devam edeceğini yazdı.

Gazete, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın pazar günü yapacakları görüşmede, Ocak ayında gerçekleştirecekleri görüşmelerin programını belirleyeceklerini yazdı.

Habere göre Akıncı ve Anastasiadis ayrıca, bugüne kadar ele alınan konuları yeniden değerlendirecekler.



Hristodulidis “Türkiye’nin devlet bütçesi aracılığıyla desteklenmesi söz konusu değil”



Rum Hükümeti Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Rum Yönetimi’nin, devlet bütçesi aracılığıyla, Türkiye’yi mülteci krizi konusunda desteklemesinin söz konusu olmadığını söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesinde yer alan habere göre Hristodulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “Rum Yönetimi’nin payına düşen 2,3 milyon Euro’luk miktarın, mülteci sorunuyla baş etmeleri için Lübnan ve Ürdün’e verilmesini güvence altına aldığını” da açıkladı.

Elindeki bilgilere dayanarak, Rum kesiminin tezini Fransa ile Lüksemburg AB dönem başkanlığının desteklediğini, Komisyon’un ise bunu desteklemediğini yazan gazete, Komisyon’un Rum kesiminin bu parayı Türkiye’nin desteklenmesi için yatırmasını istediğini iletti.

Öte yandan haberde, Rum kesiminin Türkiye’nin mülteci krizi konusunda desteklenmesine AB bütçesi aracılığıyla iştirak edeceğini; 28 AB üyesi ülkenin Türkiye’ye 3 milyar Euro tahsis edilmesine ilişkin taahhüdüne bağlı olarak, Rum kesiminin bundan kaçamayacağını ekledi.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre ise Hristodulidis, konu hakkında yaptığı açıklamada, “üzerinde anlaşmaya varılmış şeylere, gerek AB, gerek de Türkiye tarafından saygı duyulacağını görmeleri gerektiğini” söyledi.

Hristodulidis, Rum hükümetinin eline bugüne kadarki gelişmelerin kayda geçirildiği bir rapor ulaştığını ve bu raporun “Türkiye’den Avrupa’ya geçen mültecilerin sayısının azalmadığını gösterdiğini” sözlerine ekledi.



Güney Kıbrıs ile Fransa bugün ortak tatbikat yapıyor



Güney Kıbrıs ile Fransa arasında, Kıbrıs’ın güneydoğusundaki deniz bölgesinde, bugün uluslararası bir ortak arama-kurtarma tatbikatı icra ediliyor.

Rum radyosu, “CYPFRA- 05/15” kod adını taşıyan tatbikatın, Kıbrıs’ın güneydoğusundaki deniz bölgesinde gerçekleştirileceğini ve tatbikata Güney Kıbrıs ile Fransa’dan hava ve deniz kuvvetlerinin katılacağını duyurdu.

Haberde, tatbikata katılacak olan hava ve deniz araçlarının koordinasyonu ile operasyonel kontrolünün, Fransız Deniz Kuvvetlerine mensup “COURBET- F712” firkateyniyle işbirliği halinde, Larnaka’daki Arama-Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından sağlanacağını belirtildi.

Tatbikatın, iki ülke kuvvetleri arasındaki arama-kurtarma konularında, 2015 yılı içerisindeki beşinci planlı işbirliği olduğu da ifade edildi.



Rumlar, Rus Askerini istiyor



Kıbrıslı Rumların yüzde 73’ünün, Güney Kıbrıs’ın Rusya’ya askeri kolaylıklar tanımasını istediği haber verildi.

Rum Simerini gazetesi haberinde, Rumların yüzde 53’ünün de Rum Yönetimi ile Rusya arasındaki ilişkilerin düzeyinin artırılmasını istediği, çünkü Rusya’yla daha yakın bir ilişkiye sahip olmayı istemeleri gerektiğini düşündüklerini kaydetti.

Gazete, 16–17 Aralık tarihlerinde, 500 kişinin katılımıyla “IMR/Lefkoşa Üniversitesi” tarafından gerçekleştirilen anketin önemli bir bulgusunun ise, 5 Rum’dan 3’ünün, Rusya’nın adada askeri varlığı olması halinde, kendileri daha fazla güvende hissedecek olmaları olduğunu aktardı.

Bölgedeki gerilimin tırmanmasına rağmen, Rumların bundan büyük ölçüde etkilenmediklerini yazan gazete, 10 Rum’dan 6’sının güvenlik hissiyatlarının aynı olduğunu; 5 Rum’dan 2’sinin ise bunun azaldığını hissettiğini dile getirdiklerini iletti.

Kıbrıslı Rumların, Moskova ile Ankara arasında sıcak bir olay yaşanması olasılığına dair görüşlerinin ise çeşitlilik gösterdiğini aktaran gazete, Rumların yüzde 28’inin bunun çok muhtemel bir senaryo olduğunu düşündüğünü, yüzde 29’unun ise bunun oldukça mümkün olduğunu düşündüğünü yazdı.

Gazete, bu araştırmaya dayanarak, Rumların, Güney Kıbrıs’ın Rusya’ya ne çeşit askeri kolaylıklar tanımasını isterdiniz şeklindeki bir soruya karşılık ise kısaca şu yanıtları verdiklerini aktardı;

“Rumlar, Rusya’ya çeşitli aşamalarda kolaylıklar sağlanmasına açıktır. Yüzde 37’si, Rusya’ya askeri üs vermemizi istediklerini söylüyor. Yüzde 36’sı insani yardım sağlanması, yüzde 35’i de Ruslara liman ve havalimanlarının kullanım haklarının verilmesini istiyor. Yüzde 23’lük bir kısım Rusya’ya ikmal olanakları verilmesini isterken, nüfus tahliyesinden yana olan kısım ise yüzde 12’dir. Rumların yüzde 3’ü de Moskova’ya istediği bütün kolaylıkların tanınması gerektiğine inanıyor.”

Rumların Moskova’ya askeri kolaylıklar vermeye hazır olmalarının, kendilerini güvende hissetmeleriyle alakalı olduğunu da kaydeden gazete, Rumların yüzde 66’sının, Rusya’nın adada askeri varlığı olması halinde kendilerini daha güvende hissedeceklerini söylediklerini iletti.

Rumların yüzde 34’ünün ise buna karşı olduğunu yazan gazete, öte yandan yüzde 42’lik bir kısmın da ABD ve Rusya ile eşit derecede yakın bir ilişkiye sahip olmaları gerektiğini düşündüğünü kaydetti.

Rumların yüzde 72’sinin, Rusya’nın, savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesine tepkisinin hafif ve makul, sıcak bir olaya karışmamasının ise doğru olduğunu düşündüğünü belirten gazete, Rumların yüzde 81’inin ise (10 Rum’dan 8’i), Rus şirketlerinin tek yanlı olarak ilan edilen Rum MEB’ine müdahil olmalarının, Rum Yönetiminin menfaatine olacağına inandığını ekledi.



Yeorgiyadis: “Çözüm sonrasında ekonomide uyulması gereken önemli bazı koşullar olmalı”



Rum Maliye Bakanı Haris Yeorgiyadis, Kıbrıs sorununun çözümü sonrasında ekonomide uyulması gereken çok önemli bazı koşulların olması gerektiğini iddia etti.

Rum Fileleftheros gazetesi haberinde, Rum Maliye Bakanı Haris Yeorgiyadis’in Güney Kıbrıs ekonomisine ilişkin gazeteye yapmış olduğu açıklamalarda, Kıbrıs sorununun olası çözümü sonrası ekonominin durumuna ilişkin de açıklamada bulunduğunu yazdı.

Gazete, Yeorgiyadis’in açıklamasında, “Kıbrıs sorununun çözümünü istemelerinin ana sebebinin ekonomik olmamasına karşın ekonomik parametrelerin büyük önem taşıdığını, bu yüzden de bazı temel koşullara uyulması gerektiğini” söylediğini belirtti ve “Yeorgiyadis bu açıklamasıyla çözüm sonrası ekonomide bir memorandum programı öngördü” yorumunda bulundu.

Habere göre Yeorgiyadis söyleşisinde, Kıbrıs sorununun çözümü sonrasında ekonomik kalkınma beklentilerinin çok büyük olduğunu ancak uyulması gereken bazı çok önemli ön koşulların bulunduğunu iddia etti.

Yeorgiyadis, “bu koşullardan ilkinin, Federal Anayasa tarafından sağlanması gereken tam bütçe disiplininin varlığı olduğunu” belirterek, “hem eyaletlerin hem de Federasyonun kamu açığını artıracak açık bütçeler sunmamaları gerektiğini” ifade etti.

“İkinci koşulun ise, tüm ülkedeki bankacılık sisteminin düzenlenmesi ve gözetimi olduğunu” vurgulayan Yeorgiyadis, KKTC’de şu anda mevcut bankacılık sisteminin Avrupa Merkez Bankası’nın “ortak kanunları ve birleşik gözetimi altına girmesi gerektiğini” savundu.

Yeorgiyadis, “eğer bütçe maliyeti ve bankacılık sistemi en baştan sağlam temellere oturtulursa her türlü tehlike azalır ve dediğim gibi beklentiler çok olumlu olur” şeklinde konuştu.

Yeorgiyadis ayrıca, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası heyetlerinin geçtiğimiz hafta Kıbrıs’ta bulunduklarını belirterek çözüm sonrası ekonominin nasıl işlemesi gerektiği (IMF) ve çözümün maliyeti (dünya bankası) konusunda öneriler hazırlayabilmek amacıyla veri topladıklarını hatırlattı.



Papadouplos: “Çözüme evet diyeceğiz”



DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos partisinin, referandumda “evet” diyeceği çözümü Rum Alithia gazetesine anlattı.

Gazeteye göre 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklaması’ndan derhal kurtulmaları gerektiğini savunarak Anastasiadis’i Kıbrıs sorununda Hristofyas politikalarını devam ettirmekle suçlayan Papadopulos, “evet” diyebilecekleri çözümün içermesi gerekenleri şöyle sıraladı:

“Biz, bütün Kıbrıslı Rumların istediği çözümü, yani doğru, işleyebilir ve sürdürülebilir bir çözümü murat ediyoruz.

Türk askerinin derhal ve tamamen çekileceği, garantilerin ve müdahale hakkının olmayacağı, işgal altındaki mülklerin yasal sahiplerinin mülklerinde ilk söz hakkına sahip olacağı ve kimseyi mülkünden mahrum etmeyecek, bütün Kıbrıslılara Avrupa Birliği vatandaşlarının sahip olduğu bütün hak ve özgürlükleri tanıyacak, Türkiye’ye Kıbrıs devletinin içişlerinde ve kararlarında söz ve rol vermeyecek bir çözüme evet diyeceğiz.

Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin birlikte var olacağı ve iki toplumun siyasi eşitliğine, demokratik kişisel ve toplumsal haklara saygıyla devletlerini birlikte yönetecekleri, bütün yerleşikleri (TC kökenli) yasadışı bir şekilde meşrulaştırmayacak, Kıbrıs Helenizmi’nin bu ada üzerinde; sürekli vurgulamayım ama Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızı da herhangi bir hak ve özgürlüklerinden mahrum etmeden; yaşamaya devam edeceği bir çözüme evet diyeceğiz.

‘41 yıl çok fazladır’ iddiası zaman açısından doğrudur ancak yanıltıcıdır da. Göçmenler, ölü ve kayıp yakınları için 3 yıl da 5 yıl da fazlaydı. Ama mesele çok yıl geçti diye Kıbrıs sorununu kötü bir çözümle kapatmamaktır çünkü kötü çözüm 30-40 yıl değil, sonsuza dek kötü olacak. Dolayısıyla ‘artık bitirelim’i savunanlar, çocuklarının ve torunlarının gözlerine bakmalı ve biz yorulduk diye onlara belirsiz ve tehlikeli bir gelecek bırakmaya değip değmeyeceğine karar vermelidir.”



Hacıgeorgiyu :“Şimdi Kıbrıs’ın geleceğinin planlandığı zaman”



Rum tarafının Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) milletvekillerinden Takis Hacıgeorgiyu, şimdi Kıbrıs’ın geleceğinin planlandığı bir zaman olduğunu ve herhangi bir ihmale izin verilmediğini söyledi.

Rum Fileleftheros gazetesine verdiği söyleşide Hacıgeorgiyu, işin aslında, şu an Kıbrıs sorununun çözümünü sağlayacak koşulların bulunduğunu, ayrıca “çözüm geldiği zaman bunun anlaşılır olması gerektiğini” dile getirdi.

Memleketin geleceğinin başka devletlerin politikasıyla bağlanmış olmaması gerektiğini de ifade eden Hacıgeorgiyu, öte yandan Kıbrıs sorununda meydana gelen gelişmelerle alakalı endişesini de dile getirdi ve “2004 yılından 2014 yılına kadar on yıl değil yüz yıl geçtiğini” ileri sürdü.

“İnsanların barış içerisinde bir arada yaşamaya olan inancının azaldığı” görüşünü ifade eden Hacıgeorgiyu, sözlerinin devamında ise Türkiye faktörüne değindi.

Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde, Türkiye’nin AB ile yeniden ilişki kurmayı başaracağını savunan Hacıgeorgiyu, “Türkiye’nin AB başlıklarının açılmasıyla ilgili artan baskının kendi silahları olduğunu” ve “AB katılım başlıklarının açılmasına dair talep ne kadar yüksek olursa, Kıbrıs’ın öneminin de o derece artmakta olduğunu” sözlerine ekledi.



CTP ve DİSİ heyetleri bir araya geldi



Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile Rum Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) heyetleri bir araya geldi.

Güney Lefkoşa’da bulunan DİSİ genel merkezinde gerçekleşen görüşmede CTP heyetinde Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Dış İlişkiler Sekreteri Muhittin Özsağlam, MYK Üyesi Ürün Solyalı ve Parti Meclisi Üyesi Çiçek Göçken; DİSİ heyeti Genel Başkan Averof Neofitu, Başkan Yardımcıları Stella Kyriakides, Yorgo Georgiou ve Satiris Sampson, Parlamento Sözcüsü Nikos Tornaridis ile Siyasi Planlama Sekreteri Haralambus Stavridis yer aldı.

Talat ve Neofitu heyetler arası görüşme öncesi bir süre baş başa görüştü ardından heyetler arası görüşmeye geçildi.

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, iki partinin en yüksek seviyede bir araya geldiğini belirterek, partiler arası ilişkilerin daha da gelişeceğini ve daha sık bir araya gelineceğini belirtti.

Talat, ivedi şekilde bir çözüm istediklerini, zamanın çözümün aleyhine çalıştığını ifade ederek, şimdi bulunacak bir çözümün daha kalıcı olacağını söyledi.

Talat, çözümün getireceği faydalar konusunda halkı bilinçlendirmeye ve olası bir planın ortaya çıkması halinde bunun desteklenmesi yönünde çalışmalar sürdürmeye devam edeceklerini dile getirdi ve DİSİ’yle çeşitli ortak faaliyetleri hayata geçirmek istediklerini belirtti.

Talat, görüşmede iki partinin çözüme nasıl katkı yapacağının, varılacak anlaşmanın iki toplumun onayına nasıl mazhar olacağının ve çözümün kalıcılığı için neler yapılması gerektiğinin de görüşüldüğünü aktardı.

Talat, kendisine sorulan bir soruya karşılık Kıbrıs görüşmelerinde herhangi bir takvim veya zaman limitinin Rum tarafını rahatsız ettiğini bildiğini bu sebeple bu konuda yorum yapamaya zorlanmaması gerektiğini kaydetti.

Bir Rum gazetesinde yayınlanan “Bir Türk firkateyninin Kıbrıs açıklarında Rum tarafına ait kablo döşeyen bir gemiyi taciz ettiği” iddiasıyla ilgili yorumunun sorulması üzerine Talat, böyle bir haberi henüz okumadığını ancak okuduktan sonra bu konuda yorum yapabileceğini söyledi.

Talat, başka bir soru üzerine eski Rum lider Hristofyas’la mülkiyet konusundan fazla yönetim ve güç paylaşımına odaklandıklarını anlattı ve mülkiyet konusunun şu an masada olup bu konuda ilerlemeler kaydedildiğini belirtti. Talat, mülkiyet konusunda herhangi bir sorun çıkması durumunda CTP’nin de bir çıkış yolu bulunması adına yol gösterici rol oynayabileceğini sözlerine ekledi. DİSİ Genel Başkanı Averof Neofitu da, CTP heyetiyle yararlı ve yapıcı bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve Kıbrıs konusundaki son gelişmeler ve her iki tarafın önünde bulunan zorluklar hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti.

Neofitu, birleşik ve AB üyesi bir Kıbrıs konusunda iki tarafın da hemfikir olduğunu söyleyerek, bundan sonraki süreçte kurulacak ortak komiteyle birlikte ne gibi aktiviteler yapılabileceğinin ele alınacağını, ayrıca iki parti liderinin çapraz ziyaretlerle diğer partinin yetkili organlarına görüşler sunacağını ifade etti.

Neofitu bir soruya karşılık DİSİ’nin geniş bir vizyona sahip olduğunu ve hem sağ hem sol Kıbrıslı Türk partilerle ortak komite kurulmasına çekinceli bakmadığını ifade ederek, nihai hedef olarak çözüm için yürüdüklerini söyledi.



IMF ve Dünya Bankasından yetkililer Eide ve müzakerecilerle görüştü



Geçtiğimiz haftadan bu yana adada bulunan Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasından yetkililerin, önceki gün, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide; geçtiğimiz Cuma ve Pazartesi günleri ise müzakerecilerle görüştü.

Rum Fileleftheros gazetesi, Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in, geçtiğimiz Cuma ve Pazartesi günleri, adada temaslarda bulunmakta olan IMF ve Dünya Bankası heyetleriyle bir araya geldiğini yazdı.

Heyetlerin bu görüşmelerde müzakerecilerden “yön verici ilkeleri ve görev tanımlarını aldıklarını” aktaran gazete, heyetlerin çözümün maliyeti ve finans sektörü gibi, çeşitli alanlarda çalışmaya başladığını kaydetti.

IMF ve Dünya Bankasından heyetlerin 10 Aralık’tan bu yana adada bulunduklarını ve temaslarını bugün tamamlayacaklarını yazan gazete, heyetlerin dün de BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile görüştüklerini ifade etti.

Gazete, Eide’nin şahsi twitter hesabından yaptığı açıklamada “görüşmenin koordinasyonla alakalı olduğunu” ifade ettiğini iletti.

Öte yandan, müzakere gruplarının, önceki gün yeni bir görüşme yaptığını ve mülkiyet konusunu görüşmeyi sürdürdüğünü yazan gazete, “görüşmede üzerinde hem fikir olunan kategorilerin kriterle ilişkilendirilmesi konusunun ele alındığını” ifade etti.

Elindeki bilgilere dayanarak, özlü bir ilerleme yaşanmadığını ve görüşmelerin çeşitli aşamalarda süreceğini yazan gazete, liderlerin Pazar günü gerçekleştirecekleri görüşmede, hedeflenen şeyin bir sonraki görüşmelerin takviminin belirlenmesi olmasına rağmen, görüşmenin, müzakereciler tarafında da ele alınan konular ışığında, mülkiyete de dokunmasının ihtimal dışında olmadığını belirtti.

Gazete, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın dün Türkiye Müteahhitler Birliği heyeti ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamaları da aktardı.



Filistinli Büyükelçi Hassan: “Çözüm Filistinliler için ümit mesajı”



Filisitin’in Güney Kıbrıs Büyükelçisi Walid Hassan, Kıbrıs sorunundaki müzakerelerin olumlu sonuçlanması ve çözüm sağlanması durumunda, bunun Filistin ve tüm bölge için ümit mesajı göndereceğini belirtti.

Rum Haravgi gazetesi, Hassan açıklamasında ayrıca Filistin halkının kendi egemen devletini istediğini ifade etti.

Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ise etkinlik nedeniyle Hassan’a teşekkürlerini sundu ve teröre karşı mücadelede herkesin gücünü birleştirmesi gerektiğini dile getirdi.

Gazete, Kasulidis’in etkinlik çerçevesindeki konuşmasında yüzeysel bile olsa Filistin konusuna değinmemesinin yabancı ve Rum diplomatlarda şaşkınlık yarattığını yazdı.



Netanyahu: “Türkiye ile yeniden yakınlaşma sizi ve planları etkilemeyecek”



İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, İsrail-Türkiye ilişkilerinin Güney Kıbrıs’ı ve aralarındaki planları etkilemeyeceği teyidinde bulundu.

Rum Fileleftheros gazetesi, Anastasiadis’in önceki gün Netanyahu ile telefon görüşmesi yaptığını ve görüşmenin önceden planlandığını kaydederek, Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmayla ilgili haberler üzerine görüşmenin daha da ilgi çekici hale geldiğini belirtti.

Gazete edindiği bilgilere göre Netanyahu’nun görüşmede kaygıları giderici konuşarak, Türkiye ile aralarındaki herhangi bir yakınlaşmanın ne Güney Kıbrıs’ı, ne de iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyeceği teyidinde bulunduğunu aktardı.

Görüşmede 28 Ocak tarihinde Lefkoşa Rum kesiminde gerçekleştirilecek olan Güney Kıbrıs-Yunanistan-İsrail Liderler Zirvesi’nin de ele alındığını belirten gazete, Netanyahu’nun, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile işbirliğini bırakmasının söz konusu olmadığı teyidinde de bulunduğunu, ancak Türkiye ile de yeniden yakınlaşmanın gerekliliğinin de açık olduğunu kaydetti.

Haberinde İsrail ile Türkiye arasında görüşülen konularla da ilgili bilgiler veren gazete, enerji konusunun henüz görüşülmediğini, ancak iki ülkenin yakınlaşması durumunda bu konunun daha sonra görüşülme ihtimalinin olduğunu belirtti.

Enerji konusunun gündeme gelmesi durumunda Türkiye üzerinden boru hattıyla doğalgaz nakli konusuyla da karşılaşılacağına işaret eden gazete, bunun olması için, boru hattının Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”nden geçeceğinden Rumların onayının gerekeceğini belirterek, Kıbrıs sorununun çözülmemesi durumunda Güney Kıbrıs’ın “bu perspektifi bozmaması için” bazı ülkeler ve şirketlerin baskısı altında olacağını yazdı.

Rum Alithia gazetesi ise, Güney Kıbrıs’ın Türkiye ile İsrail’in enerji konularında olası anlaşması durumunda boru hatlarının sözde “MEB”in içerisinde geçmesi gerekeceği için rollerinin güçleneceği değerlendirmesinde bulunduğunu yazdı.

Öte yandan Rum Haravgi gazetesi AKEL’in Avrupa Parlamentosu’ndaki Milletvekili Neoklis Silikiotis’in AB Enerji ve İklim Değişikliği Komiseri Miguel Arias Canete ile görüştüğünü yazdı.

Habere göre Canete, yakın zamanda gerçekleşen doğalgaz keşifleri çerçevesinde Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki dinamiğin farkında olduklarını ve Güney Kıbrıs doğalgaz yatağının ve bölgedeki diğer doğalgazla ilgili kalkınma planlarını ilgiyle takip ettiklerini belirtti.



Güney Kıbrıs, Katar ve BAE’yle hava taşımacılığı memorandumu imzaladı



Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait uçakların Güney Kıbrıs'taki havaalanları üzerinden Avrupa’ya uçuş gerçekleştirmelerine olanak sağlayacak bir memorandumun imzalandığı, Güney Kıbrıs’a kayıtlı havayolu şirketlerinin ise buna tepki gösterdikleri bildirildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı Genel Müdürü Alekos Mihailidis’in 10-15 Aralık tarihlerinde Katar ve BAE yetkilileriyle söz konusu işbirliği memorandumuna imza attığını belirterek, memorandum sonrasında bu iki ülkenin havayolu şirketlerinin Larnaka ve Baf Havaalanları ve buradan da diğer ülkelere uçuşlar gerçekleştirebileceklerini yazdı.

Haberde, bu durumun rekabet yarattığı gerekçesiyle Güney Kıbrıs’a kayıtlı havayolu şirketlerini rahatsız ettiği vurgulandı.



“Ya liman, ya da sondaj ertelenir”



Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde 11’inci parselde sondaj planları yapan Total şirketinin Larnaka limanını kullanmalarına izin verilmemesi durumunda sondajın erteleneceği tehdidinde bulunduğu haber verildi.

Rum Politis gazetesi haberinde, Larnaka yerel yönetiminin, Total’in sondaj çalışmalarında platforma destek hizmetlerinin verilmesi için Medserv şirketinin Larnaka Limanı’ndaki tesislerini kullanma yönündeki talebi üzerine korkunç bir ikilem içerisinde kaldığını yazdı.

Edindiği bilgilere göre konunun dün Total yetkilisi Daniel Sellie de katılımıyla Larnaka Belediye Meclis toplantısında görüşüldüğünü kaydeden gazete, görüşmede Sellie’nin şirketinin niyetleriyle ilgili Belediye Meclis üyelerini bilgilendirdiğini kaydetti.

Gazete Total’in, 2016 Eylül ayında sondaja başlamak için Larnaka Limanı’ndaki Medserv şirketine ait tesislerinin kullanım izninin 6 ay uzatılması talebinde bulunduğunu belirtti.

Bunun onaylanması durumunda Rum Hükümeti’nin hidrokarbon şirketleri tesislerinin 2016 Ağustos ayında bölgeden taşınacağı yönündeki Larnakalılara verdiği sözün tutulamayacağına dikkat çeken gazete, edindiği bilgilere göre Larnaka yerel yönetiminin Total’in Eylül ayında kentin limanını kullanma yönündeki “ültimatomu” üzerine çok zor durumda kaldığını yazdı.

Gazete Total’in, Larnaka Limanı tesislerini kullanmasına izin verilmemesi durumunda araştırma sondajını erteleme ihtimalinin de bulunduğunu belirtti.

Önceki günkü toplantıda bir anlaşmaya varılmadığını belirterek, Belediye Meclis üyelerinin limanın geleceği konusundaki tepkiler yağmurunu göz önünde bulundurarak izin verilmesi konusuna temkinli yaklaştığını kaydeden gazete, Larnaka Kalkınma Komitesi’nin üyelerinin de katılımıyla Belediye’de yeni bir toplantı yapılmasına karar verildiğini aktardı.

Haberde Total’in önce Rum Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na başvurduğu, yetkili Bakan Marios Dimitriadis’in de şirketi Larnaka Belediyesi’ne havale ettiği anımsatıldı.

Rum Haravgi gazetesi ise Total’in Limasol Limanı’na kendi tesislerini yapmak yerine zaman ve paradan tasarruf ederek Larnaka Limanı’nda bulunan tesisleri kullanmak istediğini kaydederek, Total’in, Larnaka Belediye Başkanı Andreas Luruciatis’e gönderdiği mektupta “Larnaka Limanı’ndaki tesisleri kullanamazsak araştırma sondajının uygun liman tesisi bulunana kadar ertelenmesi gerekecek. Böyle bir şey Total EP Cyprus’un araştırma sondajında –iki tarafa da zarar verecek- gecikmeye neden olacak” dediğini aktardı.



21-25 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası



“21-25 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası” bugün başlıyor. Bugün, başkent Lefkoşa ve ilçelerde anma törenleri düzenlenecek.

Hafta kapsamında 25 Aralık Cuma günü “27 Aralık Atatürk Koşuları” da yapılacak.



TDP Genel Başkanı yeniden Cemal Özyiğit



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanlığı’na yeniden Cemal Özyiğit seçildi. TDP’nin dün yapılan 5. Olağan Kurultayı’nda, Genel Başkanlık için yapılan seçimde, 762 oy kullanıldı; adaylardan Gazimağusa İlçe Başkanı Mustafa Emiroğluları 272, Genel Başkan Cemal Özyiğit ise 487 oy aldı; 3 oy da geçersiz sayıldı. TDP Kurultayı’nda, Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerinin belirlenmesi için de seçim yapıldı.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 52
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1650
Toplam Tekil 4076431
IP 3.17.128.129






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.382 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu