Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi kabul etti.

Eide, Cumhurbaşkanı Akıncı ile gerçekleştirdiği görüşmenin çıkışında basına yaptığı açıklamada, kasım ayı başında yoğunlaştırılan müzakerelerde bazı konularda ilerleme kaydedildiğini belirtti.

Eide, Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesinin olumlu geçtiğini, yarın kasım ayında öngörülen 6’ncı liderler görüşmesinin yapılacağını, aralık ayının programının ise görüşülmekte olduğunu söyledi.

Yoğunlaştırılmış görüşmelerin, müzakerelerdeki başlıklar altındaki konuların birlikte ele alınmasını kolaylaştırdığını ifade eden Eide, “Bazı alanlarda ilerleme kaydedildi, bazı konularda da nasıl organize olmamız gerektiğini gördük” dedi.

Somut ilerleme konusunda kendisinin açıklama yapmasının doğru olmadığını, bunun liderlerin tasarrufunda olduğunu kaydeden Eide, “Yarın (bugün) bir açıklama olacak, yarınki (bugünki) görüşmede zaten yapılacak açıklama da görüşülecek” dedi.

Bir çözümü finanse edecek kaynaklar konusundaki çalışmalara da değinen Espen Barth Eide, öncelikle neyin finanse edileceğinin ortaya çıkmasının gerektiğini, mülkiyet ve kilit konular sonuçlanmadığından şu anda ihtiyaç duyulacak kaynak konusunda ellerinde bir sonuç olmadığını kaydetti.

Çözümü finanse etmek isteyen ülkelerin bulunduğunu, özel şirketlerden de finansman gelebileceğini kaydeden Eide, zaman içerisinde çözümün yaratacağı olanakların çözüm maliyetini karşılayacağına inandığını da söyledi.

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, dün Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le de görüştü.

Rum radyosuna göre görüşmenin ardından açıklamada bulunan Eide, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda önemli uluslararası ilginin olduğunu ve bunun değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.



Akıncı ve Anastasiadis bugün yeniden bir araya geliyor



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde bugün yeniden bir araya geliyor.

Ara bölgede BM tarafından görüşmeler için tahsis edilen binada yer alacak ve Kasım ayında planlanan altı seri görüşmenin sonuncusu olacak.



Rum Eğitim Komiseri Kıbrıslı Türklere yapılan saldırıları kınadı



Rum Eğitim Komiseri Lida Kursuba’nın, Kıbrıslı Türkler aleyhindeki saldırıları kınadığı bildirildi.

Rum Fileleftheros gazetesinin haberine göre Kursuba, saldırıyı yapan öğrencilerin, yasanın getirdiklerini göğüslemeleri gerektiğini ifade ederken, istenen şeyin “toplumsal lekelenme” değil, faillerin cezalandırılması ve yaptıkları şeyin ne kadar yanlış ve kınanası bir eylem olduğunu anlamalarına yönelik destek verilmesi olduğunu belirtti.

Habere göre Kursuba, olayı gerçekleştiren öğrencilerin, bundan sonraki yaşamlarında demokratik ahlakla yaşamalarına yönelik donanımı almaları için de destek verilmesi gerektiğine işaret etti.

Kursuba, Rum eğitim sisteminin şiddeti ve ırkçılığı teşvik etmediğini, ancak şiddet karşıtlığı ve barış içerisinde bir arada yaşama kültürünü de ileri götürmediğini söyledi.



Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin Fransızlara açılması teklif edildi



Rum Alithia ve diğer gazeteler İngiltere Başbakanı David Cameron’un, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüşmesinin ardından yapmış olduğu “Fransa’ya, DAEŞ’e karşı hava operasyonlarında kullanabilmesi için Güney Kıbrıs’taki Ağrotur Hava Üssü’nü açmayı teklif ettikleri” şeklindeki habere de geniş bir şekilde yer verdiler.

Rum Alithia gazetesi, İngiltere Savunma Bakanı’nın, “Fransa’ya yönelik destek hareketi olarak nitelendirdiği bu katkının, gerek Fransa, İngiltere ve gerekse Rum hükümetlerinin güçlü desteğine sahip olduğu” şeklindeki açıklamasına da yer verdi.

Habere göre İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon, açıklamasında üslerin, DAEŞ’e yönelik bombalamalardaki Fransız savaş uçakları için sadece hareket noktası olarak değil, Fransız uçaklarının, son günlerde Doğu Akdeniz’e gelen "Charles de Gaulle” Fransız uçak gemisi yerine, herhangi bir nedenden dolayı alternatif bir iniş noktasına ihtiyaç duyması durumunda, şaşırtma koridoru olarak da kullanılabileceğini ifade etti.



İngiliz BG şirketinin, Afrodit yatağının yüzde 35’ini alması yeni bir dinamizm yarattı



Rum Politis gazetesi, Noble Energy ile İngiliz BG şirketi arasında varılan büyük öneme sahip anlaşmanın, Afrodit yatağında tespit edilen doğal gaz yataklarının ve aynı zamanda Rum MEB’inin tamamında tespit edilmesi beklenen yatakların değerlendirilmesi konusunda yeni bir dinamizm yarattığını yazdı.

İki taraf arasında altı ay süren müzakerelerin ardından, iki şirketin, 12’inci parsel ve Afrodit yatağındaki kullanım haklarına eşit katılım (yüzde 35) konusunda mutabakata vardıklarını yazan gazete, Noble’ın 12’inci parseldeki yönetici rolünü muhafaza ettiğini, BG’nin ise Afrodit yatağındaki rezervlerin potansiyel alıcısı olarak ortaya çıktığını, çünkü İngiliz şirketin dünyadaki en büyük doğal gaz dağıtıcılarından olduğuna işaret etti.

Haberde, Afrodit yatağındaki hakların yüzde 35’inin satışının, 165 milyon dolar karşılığında gerçekleştiği de belirtildi.

Gazeteye göre, önceki gün konu hakkında açıklama yapan Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Noble Energy şirketinin, 12’inci parselde sahip olduğu hakların bir bölümünü İngiliz BG şirketine devretmek için hali hazırda Rum Yönetimi’ne başvuruda bulunduğunu söyledi.

Anlaşmanın onaylanması ve kabul edilmesinin artık Rum Bakanlar Kurulu’na kaldığını yazan gazete, böyle bir anlaşmanın Hükümet tarafından “sevinç verici bir olay” ve “ülkenin enerji planlaması açısından da büyük bir başarı olarak” kabul edilmesinin kesin olarak addedildiğini belirtti.

Gazete, Lakkotripis’in, Noble Energy ile BG şirketi arasındaki müzakerelerin olumlu bir şekilde sonuçlanmasına doğrudan katıldığını ve Rum bakanın bütün gelişmelerden tam anlamıyla ve sürekli haberdar olduğunu da ifade etti.

Gazete, Afrodit yatağındaki 3’üncü oyuncunun ise İsrailli Delek şirketi olduğunu anımsattı.

Bunun çok önemli bir gelişmeden ibaret olduğunu söyleyen Lakkotripis, bu durumun, gerek teknik, gerek de ticari-ekonomik açıdan büyük faaliyet alanına sahip bir şirketin Rum MEB’i ile bunun perspektiflerine duyduğu güvene işaret ettiğini dile getirdi.

Gazeteye göre DİSİ Başkanı Averof Neofitu’da açıklamasında, bunu ülkenin enerji planlaması açısından çok olumlu bir gelişme olarak nitelendirdi ve hem Hükümeti hem de Lakkotripis’i bu gelişmeden ötürü kutladı.

Öte yandan gazete, Noble Energy ile BG arasında varılan anlaşmanın, beklenmedik bir şey olmaması durumunda, Afrodit yatağının kullanım haklarının yüzde 35’inin çok yakında BG şirketi aracılığıyla Shell şirketinin eline geçeceği anlamına geldiğini de yazdı.

İngiliz-Hollanda ortaklığından oluşan Shell şirketinin, 2015 yılının Nisan ayında, BG Group’u 70 milyar dolar karşılığında satın alması konusunda bir anlaşmaya varıldığının açıkladığını anımsatan gazete, satın alım anlaşmasının tamamlanmasının, son aşamada olduğunu belirtti.

Gazete, Noble Energy ile BG arasındaki anlaşmanın tamamlanmasıyla, Afrodit yatağından Mısır kıyılarına doğal gaz nakli yapılması için, Rum kesimi ile Noble-Delek şirketlerinin Mısırlı şirketler ve Mısır’da faaliyet gösteren yabancı şirketlerle gerçekleştirdiği müzakerelere daha da ivme katılacağını yazdı.

Müzakerelerin Rum kesimi adına Rum Devlet Hidrokarbon Şirketi (EİK) tarafından yürütülmekte olduğunu da kaydeden gazete, EİK ile Noble-Delek şirketlerinin müzakere etmekte olduğu şirketlerden birinin de İngiliz BG olduğunu belirtti.

İngiliz BG’nin, Mısır’daki “Idku” doğal gaz sıvılaştırma terminalinin işletmecilerinden olduğunu anımsatan gazete, BG şirketinin, “Rum doğal gazını” sıvılaştırılmış şekilde Avrupa piyasalarında ileriye götürmek istediğini kaydetti.

BG’nin Afrodit’e girmesiyle, Güney Kıbrıs-Mısır işbirliğine ilişkin olasılıkların güçlenmesinin beklenmesinin mantıklı olduğunu kaydeden gazete, Rum sözde MEB’inden doğal gaz satışı yapılması konusunda ticari bir anlaşmaya varılmasına ilişkin müzakerelerin de ivme kazandığını yazdı.

Gazete, Enerji Bakanı Lakkotripis’in, iki şirket arasında varılan anlaşmayı duyurduğu önceki günkü basın toplantısında bunun çok önemli bir gelişmeden ibaret olduğunu “çünkü Afrodit yatağının sahip olduğu ticari menfaatlerin, doğal gazın Mısır’a gelişi olan kendi hedefleriyle aynı hizaya girdiğini söylediğini” aktardı.

Mısır’ın MEB’inde “Zohr” isimli büyük bir doğal gaz yatağı tespit edilmesinin ardından, Mısır’a doğal gaz satışı konusunda ortaya bazı soru işaretleri çıktığını dile getiren Lakkotripis, ancak dün Londra ve New York borsalarında eş zamanlı yapılan açıklamayla birlikte, Afrodit yatağının işletilmesine bir adım daha yaklaştıklarını sözlerine ekledi.

Noble Energy Şirketinin BG ile vardığı anlaşmadan ötürü, 165 milyon dolarlık satış işleminden ötürü otomatik olarak ekonomik bir ivme kazandığını yazan gazete, şirketin Afrodit yatağının kalkınmasıyla ilgili yatırım bedeli açısından da güçlü bir ortak edindiğini ifade etti.

Bunun ilk aşamada 2 veya 3 milyon dolar olarak hesaplandığını yazan gazete, öte yandan iki şirketin vardığı anlaşmanın Afrodit yatağıyla ilgili kalkınma planını resmileşmesinde gecikme yaşanmasına sebep olacağını, çünkü Enerji Bakanlığı’nın İngiliz şirketle de müzakere yapması gerekeceğini ekledi.



“İki Toplumlu Barış İnisiyatifi – Birleşik Kıbrıs” cumartesi “Barış ve Yeniden Birleşme” yürüyüşü düzenliyor



“İki Toplumlu Barış İnisiyatifi- Birleşik Kıbrıs”, cumartesi günü “Barış ve Yeniden Birleşme Yürüyüşü” düzenliyor.

Ledra Palas yakınlarındaki Dayanışma Evi’nde düzenlenen basın toplantısında 73 siyasi parti, örgüt ve sivil toplum kuruluşunun imza koyduğu ortak bildiri okunarak, Ada’nın birleştirilmesine gönül verenler yürüyüşe katılmaya davet edildi.

Cumartesi saat 11.00’deki yürüyüşün başlangıç noktası KKTC’de Cumhurbaşkanlığı olacak ve Barış İnisiyatifi temsilcileri burada Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya mektup takdim edecek, ardından Rum kesimine geçilerek benzer bir mektup da Rum lider Nikos Anastasiadis’e teslim edilecek.

Yürüyüşe Türk kesiminden katılacaklar, otobüsle geri getirilecek.

Basın toplantısında ortak bildirinin Rumca versiyonunu Dr. Christina Valanidou, Türkçesini ise Dev-İş Başkan Vekili Hasan Felek okudu.

Felek, görüşme sürecinin belirleyici bir döneme girdiğini belirterek, bu hassas dönemde iki toplumlu hareketin sesini yükselterek, geniş halk kitlesinin iradesinin daha yüksek duyulmasının sağlanması gerektiğini kaydetti.



Kıbrıs Türk İşadamları Derneği TÜRKONFED zirvesi’ne katılıyor



Kıbrıs Türk İşadamları Derneği (İŞAD), Türkiye’nin Çanakkale ilinde yapılacak “Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 19. Girişim ve İş Dünyası Zirvesine” katılıyor.

Dernek Başkanı Metin Şadi yazılı açıklamasında, 26-27 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek zirvede, İŞAD’ın TÜRKONFED’e üyeliğini resmileştirme arzusunda olduklarını bildirdi.

Şadi, 23 federasyon, 155 dernek ve 30 bini aşkın firmayı temsil eden Türkiye’nin en yaygın gönüllü sivil toplum örgütlerinden TÜRKONFED’in amaçları arasında; ortak amaç, ilke ve hedefleri benimseyen, bölgesel ve sektörel sanayici ve işadamları federasyonlarının ortak sesi olarak ekonomi politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunmak yanında bölgesel ve sektörel kalkınma vizyonları geliştirmek, iş dünyasını ilgilendiren sorunları ve çözüm önerilerini duyurmak amacıyla ortak çalışma zemini oluşturmanın yer aldığını kaydetti.

Söz konusu çalışmaları doğrultusunda ülke sınırları dışında faaliyet gösteren iş insanlarının kurduğu dernekler ile güç birliği yapmanın temel öncelikleri olduğunu belirten Şadi, bu amaçla, Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Hayali başkanlığında kurulan Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Komisyonu’nun “TÜRKONFED International” ismiyle bir inisiyatif başlattığını belirtti.

Şadi, çevre ülkelerden başlayarak geniş bir coğrafyaya yayılmasını planladıkları bu girişimin karşılıklı işbirliği ve fayda temelinde başarıya ulaşacağına inandıklarını vurguladı.



Ticaret Dairesi, SMIIC Dünya İslam İşbirliği Formu’na katıldı



Ticaret Dairesi, SMIIC Dünya İslam İşbirliği, Metroloji ve Standardizasyon Komitesi toplantısında KKTC’yi temsil etti.

Ticaret Dairesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, İstanbul’daki toplantısına, SMIIC Dünya İslam İşbirliği, Metroloji ve Standardizasyon Komitesi üyesi olan KKTC’yi temsil eden Ekonomi Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı Ticaret Dairesi’nin Müdürü Nalan Nazlı ve Bakanlık Ekonomi Uzamanı Mehmet Uluç katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti başkanlığında gerçekleşen toplantıda, Helal Gıda Akreditasyonu konusunun görüşüldüğü toplantıda bu yönde atılacak adımlar ele alındı.

Toplantıya KKTC ve Türkiye, İran, Birleşik Arap Emirlikleri’nin yanı sıra Senegal, Kırgızistan, Bosna Hersek, Endonezya, Kamerun, Bangladeş, Ürdün, Dubai ve Libya üye ülke olarak katıldı.



“Aile içi şiddet anket” sonuçları açıklandı



KKTC’de her 3 kadından 1’inin şiddet gördüğü belirlendi. Kadından Yaşama Destek Derneği’nin (KAYAD) Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Evrensel Özel Eğitim ve Psikolojik Hizmetler Derneği ile ortaklaşa yürüttüğü ve Avrupa Birliği tarafından “Kıbrıslı Sivil Toplum Harekette” programı altında desteklenen “şiddete karşı diren” projesi kapsamında KAYAD’da bin kişilik örneklerle yapılan “Aile İçi Şiddet Anketi” sonuçları, dün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Anket sonuçlarıyla, KKTC’de her 3 kadından 1’inin şiddet gördüğü verisine ulaşıldı.

KAYAD Yönetim Kurulu Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın eşi Meral Akıncı basın toplantısındaki konuşmasında, derneğin kurulduğu tarihten itibaren kadının güçlenmesi, toplumdaki yeri ve statüsünün yükseltilmesi ve gelenek ve göreneklerin içinde sistemin çarkıyla beslenen ve nesilden nesile aktarılan aile içi şiddet hakkında farkındalık yaratmaya çalıştığını söyledi.

Yaklaşık 20 yıldır bu bağlamda çalışmalar yürüten KAYAD’ın, Avrupa Birliği’nin kısmi maddi desteğiyle geçen yıl Kasım ayında Şiddete Karşı Diren Projesi’ne imza attığını dile getiren Akıncı, “Şiddete Karşı Diren Projesi, ülkemizde aile içi şiddet hakkında farkındalık yaratmanın yanı sıra aile içi şiddeti önlemek için hukuki ve kurumsal eksiklikleri gidermek adına lobi çalışmaları yürütmektedir” dedi.

Dünyada olduğu gibi ülkede de aile içi şiddetin var olduğunu ve tür ve coğrafya olarak sınır tanımayan aile içi şiddetin özellikle kadın ve çocukları etkilediğini yürütülen çalışmalarla raporladıklarını, bunun da bilimsel verilerle desteklenmesin önemli olduğunu dile getiren Akıncı, “Yola çıktığımız günden beri, her bireyin şiddetsiz bir yaşam hakkına sahip olduğunu vurguluyoruz. Aile içi şiddeti görmezden gelmek veya yaşam şekli olarak kabul etmek veya toplumsal ve evrensel bir sorun olarak kabul etmemek, aile içi şiddetin var olduğu gerçeğimizi değiştirmez” şeklinde konuştu.