BASIN BÜLTENİ Eide: “Müzakereler sonsuza kadar devam edemez” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Eide: “Müzakereler sonsuza kadar devam edemez”
Tarih: 21.10.2015 > Kaç kez okundu? 1372

Paylaş


BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, müzakere sürecinde belirlenmiş herhangi bir takvim ya da zaman sınırı olmadığını ancak müzakerelerin sonsuza kadar da devam edemeyeceğini kaydetti.

Espen Barth Eide, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yaklaşık 2 saat süren görüşmesinin ardından basına yaptığı açıklamada, oldukça yapıcı ve üretken bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanlığındaki görüşmede, Akıncı’ya, Kıbrıs Türk Müzakerecisi Özdil Nami ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu eşlik etti.

Görüşmede, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim da hazır bulundu.

Müzakerelerde oldukça yoğun bir sürece girilmekte olduğuna işaret ederek, her iki liderin de gelecek cumadan itibaren ya da kasım ayında daha sık bir araya gelme konusunda anlaştığını kaydeden Eide, şu an, görüşme günlerinin yanı sıra yoğunlaşacak müzakerelerin içeriklerini de konuştuklarını belirtti.

Eide, “Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yaptığı açıklamada da vurguladığı gibi, sürecin kolay olmamasının kimseyi şaşırtmaması gerektiğini” söyledi.

Kıbrıslıların nesillerdir müzakere ettiğine işaret eden Eide, şu an çözüm yönünde gerçek bir isteklilik ve fırsatın bulunduğunu ancak sürecin şu aşamasında bazı çok zor konuların

derinliğinde bulunduklarını kaydetti.

Bazı çevrelerin süreçte sorun var demesinin de, ‘bazı uzlaşıların var olduğu konulardan, daha önce hiç gerçek uzlaşının olmadığı konulara girilmesinden’ kaynaklandığını söyleyen Eide, bir taraf için önemli olan prensipleri sağlamaya çalışırken diğer taraf için de önemli olan unsurları gözetecek bir anlayış geliştirmeye çalıştıklarını belirtti.

Eide, “Bu zaman alacak. Zor da olacak. Ancak her iki liderle gerçekleştirdiğim uzun görüşmelerden sonra tarafların sürece bağlılığının devam ettiğini söyleyebilirim. Çözüm için uygun zaman olduğundaki inançları sürüyor. BM olarak da biz de başarılı olmaları ve mayıs ayında müzakerelere başlarken belirledikleri hedefe ulaşmaları için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Espen Barth Eide, liderlerin daha sık görüşme yönündeki kararlılığının sürece büyük katkı sağlayacağını kaydetti.

Eide, basında yer alan takvimlerle ilgili bir soruyu yanıtında, Kıbrıs’ta iki liderin de kaybedecek zamanı olmadığı ve şu an yakalanan momentumun iyi değerlendirilmesi gerektiği yönündeki görüşlerini kendisine dile getirdiklerini belirtti.

Sürecin bir Kıbrıslı süreci olduğunu ve Kıbrıslı liderler tarafından yürütüldüğüne işaret eden Eide, liderler ve mükemmel ekiplerinin, halklarına referandumda sunabilecekleri bir çözüm üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Süreçte belirlenmiş herhangi bir takvim ya da zaman sınırı veya son tarih denebilecek bir zaman sınırı olmadığını ancak sonsuza kadar da devam edemeyeceğini kaydeden Eide, ivmenin gelip geçici olabileceği gibi mevcut koşulların yeniden sağlanıp sağlanamayacağının da belirsiz olduğunu belirtti. Eide, sürece uluslararası toplulukların desteğine vurgu yaptı.

Espen Barth Eide, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin süreci tehlikeye sokup sokmayacağına ilişkin soruyu yanıtında ise, “Sanmıyorum. Tam tersine, iyi değerlendirilirse, çözüme katkısı olabilir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide arasında gerçekleşen görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, bir durum değerlendirilmesi yapılan görüşmede konuları özlü ve geniş bir şekilde değerlendirdiklerini söyledi.

Burcu, “İki bölgeli, iki toplumlu bir çözüm yönündeki kararlılığımız ve çalışmalarımız devam edecektir. Bu amaca yönelik kasım ayında liderlere düzeyinde çok daha sık buluşma ve çok daha yoğun bir çalışma programı öngörüyoruz. Bu anlayışta uzlaştık” dedi.

Barış Burcu, el birliğiyle ve iyi niyetle Kıbrıs sorununa çözüm bulmanın mümkün olması temennisinde bulundu.

Al-ver sürecine ne zaman geçileceğine ilişkin bir soruyu yanıtında, mülkiyet konusundaki kriterlerin belirlenmesi aşlamasında olunduğuna işaret ederek, “Kriterlerin üretilmesi bile, bir al-ver sürecidir. Burada ne kadar ilerleme sağlanırsa, al-ver süreçlerinde de o kadar ilerleme sağladık demektir. Bu da çözüme o kadar yaklaştık demektir” dedi.

Rum tarafının Türkiye’nin AB sürecinde yeni fasıl açılmasına izin verilmemesi yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine, Burcu, bunu uygun bulmadıklarını ve katılmadıklarını belirtti.

Türkiye’nin AB üyelik sürecinin ilerlemesinin Kıbrıs’ın yanı sıra tüm taraflara da faydalı olacağına işaret eden Burcu, tüm ülkelere uygulanan şartlar ve koşullar ne ise Türkiye’ye de onların uygulanmasında yarar olduğunu düşündüklerini belirtti.

Barış Burcu, başka bir soruyu yanıtında, bu durumun müzakere sürecini olumsuz etkilemesinin mümkün olmadığını, bu pozisyonun eskiden beri bilinen bir pozisyon olduğunu söyledi.



Eide Anastasiadis ile görüştü



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, dün Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile yaklaşık iki saat süren bir görüşme gerçekleştirdi.

Rum radyosunun haberine göre görüşmede, Kıbrıs sorunundaki müzakere süreci ele alındı.

Görüşme sonrasında açıklamalarda bulunan Eide, kısa zaman içerisindeki bir çözümden çok, iyi bir çözümün olmasının daha önemli olduğunu ifade etti.

Mülkiyet konusunda, aşılması gereken çok engelin bulunduğunu ifade eden Eide, Kasım ayı içerisinde Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerin yoğunlaşacağını söyledi.

Diyalogda zaman takvimlerinin bulunmadığını belirten Eide, iki bölgelilik ve farklı yorumlar konusunda ise içeriğinde bu konunun da bulunduğu 11 Şubat anlaşmasına atıfta bulundu.

Derogasyonlar konusunda ise Eide, ΒΜ’nin, AB normlarına tam uyumlu ve insan haklarına saygı duyması gereken bir çözümü arzuladığını belirtti.



Akıncı Kanbay’a nezaket ziyaretinde bulundu



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay’a nezaket ziyaretinde bulundu.

Ziyarette konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı, görevine başlarken kendisine güven mektubunu sunan Kanbay’a bir ziyaret borcu olduğunu belirtti ve ziyaretin bugüne (dün) nasip olduğunu ifade etti.

Akıncı, hedefinin ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlara vakit buldukça ziyaretler yapmak ve görüş alış verişinde bulunmak olduğunu belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti ile yakın ilişkileri olduğunu ve Büyükelçi Kanbay ile sık sık bir araya gelebildiklerini kaydeden Akıncı, ancak görüşmelerinin genellikle Cumhurbaşkanlığı’nda olduğunu kaydetti.

Akıncı, bir arada olacakları dönem içerisinde iyi ve uyum içerisinde bir diyalogları olacağından emin olduğunu da söyledi.

Akıncı, “Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden kendileridir, biz de ülkemizde Cumhurbaşkanlığı görevine halkımızca layık görülmüş bir makamın sahibi olarak bu diyalogumuz en verimli şekilde devam edecek. Bu ziyaretimiz bir nezaket ziyareti çerçevesinde yapılıyor ama elbette ki görüş alış verişinde bulunacağımız konular da kuşkusuz olacaktır” diye konuştu.

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay da, “Akıncı’yla bir arada olmanın kendisi için her zaman bir gurur ve mutluluk vesilesi olduğunu ifade etti.

Kanbay, yürütmekte olduğu zorlu müzakere sürecinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya başarılar dileyerek, “İnşallah güzel bir sonuca ulaşılacak” dedi ve bu konuda Türkiye’nin tüm desteğinin Akıncı’nın yanında olduğunu belirtti.



Akıncı, iki toplumlu seramik sergisini açtı



Cumhurbaşkanı Akıncı önceki akşam “Together Again” isimli iki toplumlu seramik sergisinin Saçaklı Ev’deki açılışını yaptı.

Buradaki konuşmasında sanat etkinliklerinin yaşamı daha anlamlı kıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, iki toplumun sanatçılarının gerçekleştirdiği sanatsal faaliyetlerin önemine dikkat çekti.

Akıncı, “İki toplumun kültür ve sanat insanları çözüme ve barışa ciddi katkılarda bulunabilir, buna inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Lefkoşa Türk Belediyesi başkanı olduğu dönemde barış için sanatsal bir adım atıldığını anımsatarak, Türkçe bir oyunun Rum tiyatrosunda sahnelendiğini hatırlattı. Akıncı, iki toplumlu sanatsal faaliyetlerin artarak devamını diledi.



AP’de Kıbrıs Sorunu konulu bilgilendirme toplantısı



Kıbrıs sorunu, bugün, Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak “Kıbrıs müzakereleri, şimdiki durum ve perspektifler” konulu bilgilendirme toplantısında irdelenecek.

Avrupa Sol İttifakı’nın Brüksel’e davet ettiği CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile Güney Kıbrıs’taki AKEL’in Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun konuşmacı olacağı toplantı,15.00-18.30 saatleri arasında Avrupa Parlamentosu binasında yer alacak.

Konferansta CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu konuşma yapacak ve soruları yanıtlayacak. Talat konuşmasını Türkçe, Kiprianu ise Rumca yapacak.

CTP Sivil Toplum Örgütleri Sekreteri MYK üyesi Ahmet Barçın ile Dış İlişkiler Komitesi ve PM üyesi Çiçek Göçkün’ün eşlik ettiği CTP Genel Başkanı Talat, Brüksel’den Perşembe günü yurda dönecek.



Dedeoğlu: "Kıbrıs'ta görüşmeler olumlu”



Brüksel’de temaslarda bulunan AB Bakanı Beril Dedeoğlu, "Kıbrıs'ta müzakereler devam ediyor. Kıbrıs'taki müzakerelerin sonuçlanmasıyla hareketlenebilecek başlıklar hangileri olabilir, hazırlık dereceleri neler olabilir, bu konuda farkı farklı komiserlerle görüşerek hem Komisyon'un tutumu hakkında bilgi alıyoruz hem de kendi hazırlık derecemiz hakkında bilgi veriyoruz. 'Bugün açabileceğimiz başlıklarımız var. Yeter ki siyasi irade gösterilebilsin' diyoruz. Kıbrıs'ta da gayet olumlu gidiyor görüşmeler. Dolayısıyla önümüzdeki yıl çok hareketli geçecek diye tahmin ediyorum bu konuda'' dedi.

Görüşmelerinden genel olarak AB Komisyonu'nun Türkiye bakışının olumlu olduğu yönünde izlenim edindiğini söyleyen Bakan Dedeoğlu, fasılların açılmasına bazı ülkelerce getirilen blokajların kaldırılmasına Komisyon'un herhangi bir itirazının olacağını zannetmediğini belirtti. Dedeoğlu, yayınlanması beklenen Türkiye ilerleme raporunun hiçbir görüşmede gündeme gelmediğini ifade etti.

Bakan Dedeoğlu, Almanya'nın 23. ve 24. başlıklarla ilgili açıklamasına dair bir soruya şu yanıtı verdi:

"Niyetinin bu konu olduğunu duymak çok sevindirici. Çünkü uzun yıllar Almanya'nın Türkiye'nin üyeliği konusunda farklı arayışlar içine girdiğini biliyoruz. Bu konuda Sayın Merkel'in ağzından faslın çıkmış olmasını ben olumu bir gelişme olarak düşünüyorum. Çünkü bu Türkiye'deki hevesi de artırıcı bir izlenim yaratabilir ama unutmayalım onun blokajını koyan Almanya değil."

Almanya Başbakanı Angela Merkel, pazar günkü Türkiye ziyaretinde, "Almanya, bu yıl içerisinde 17. başlığın açılmasına hazır" diyerek 23. ve 24. başlıkların açılması hazırlıkları konusunda ise konuşulması gereken bazı konular bulunduğunu söylemişti. Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı İoannis Kasulides de 23. ve 24. fasılları bloke etme gerekçelerinin hala geçerli olduğunu belirtmişti.



Beşparmak Düşünce Grubu: “Su projesi, bölge barışı için de fırsat yaratabilir”



Beşparmak Düşünce Grubu, su projesinin Kıbrıs başta olmak üzere, bölge barışı için de fırsat yaratabileceğini kaydederek, Rum tarafının açıklamalarının bu iyimserliği zedelediğini söyledi.

Güney’deki resmi ağızların su konusunda yaptıkları açıklamaların bağnazlığı, vizyon eksikliğini ve hakimiyetçiliği yansıttığını savunan Beşparmak Düşünce Grubu, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, “Projeye ‘barış suyu’ adı verilmesi Türk tarafının iyi niyetinin, barışa yönelik kararlılığının ve güveninin göstergesidir. Rum tarafının olağan olumsuz tavırlarını sürdürmesi ne kendilerine, ne adaya ne de bölge barışına yarar sağlar” ifadesine yer verildi.

Rum tarafındaki benzer görüşlerin KKTC’deki bazı çevrelerce de dile getirildiği kaydeden Beşparmak Düşünce Grubu, bunun üzüntüyle izlendiğini belirtti.

Düşünce Grubu’nun açıklamasında her konunun artıları ve eksileriyle ele alınıp objektif şekilde değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilerek şunlara yer verildi:

“Artıların yanında olası olumsuzlukları giderecek bütünlüklü yaklaşımlara ihtiyaç var. Bu anlamda Anavatanımız Türkiye’den getirilen suyun yönetimi ile işletme konusunun ivedilikle çözüme kavuşturulması ve projelerin bir an önce yaşama geçirilmesi büyük önem arz ediyor.”

“Suyun iyi yönetilmesi siyasete güvensizliği azaltabilir” diyen Beşparmak Düşünce Grubu, “Bu konuda da kötü yönetim sergilenmesi, giderilmesi zor, yeni ve daha güçlü bir güvensizlik dalgası yaratır. Buna fırsat verilmemeli” dedi.



Denktaş, AB Kıbrıs Temsilciliğini eleştirdi



Demokrat Parti Ulusal Güçler (DPUG) Genel Başkanı Serdar Denktaş Avrupa Komisyonu’nun Bölgesel Politikalardan Sorumlu Üyesi Corina Cretu’nun Kıbrıs’ı ziyareti sırasında AB Kıbrıs Temsilciği tarafından yapılan açıklamayı eleştirerek, “Üzüntüyle şahit olurken, kabul edilemez bu tavrı şiddetle kınıyoruz” dedi.

DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş yaptığı yazılı açıklamada, AB kurumlarıyla ilişkilerin sağlıksız geliştiği ve sürdürülemez olduğuna ilişkin bir süre önce rapor hazırladıklarına işaret ederek, “AB Kıbrıs Temsilciliği’nin Sayın Cretu’nun ziyareti vesilesiyle yapmış olduğu bu açıklama da maalesef AB ile olan ilişkilerimizde gelinen noktanın ne kadar sağlıksız olduğunu bir göstergesidir. KKTC acilen AB kurumlarıyla olan ilişkilerini yeniden yapılandırmalıdır” dedi.

Denktaş, tüm kurumlarla AB içerisinde yer almanın savunulması ve AB ile ilişkileri kurumsallaştırmak için gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.

AB’nin Kıbrıs Türklerine ilişkin 26 Nisan 2004 tarihinde açıkladığı politikaya değinen Denktaş, bu politikaya bağlı olarak Komisyon’un Yeşil Hat Tüzüğü ile Mali Yardım Tüzüğü’nü geliştirdiğini ve yürürlüğe koyduğunu, AB ile kurumsal ilişkilerin de büyük ölçüde bu iki tüzük etrafında şekillendiğini anlattı.

Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanmasında Ticaret Odası işlev yüklenirken Mali Yardım Tüzüğü’nün uygulanmasının koordinasyonunu da Başbakanlığa bağlı AB Koordinasyon Merkezi’nin üstelendiğini hatırlatan Denktaş şöyle devam etti:

“Ancak süreç içerisinde, KKTC olarak zamanında doğru politikaları üretemememizin sonucu olarak, AB ile siyasi ilişkilerimizi de teknik bir birim olan AB Koordinasyon Merkezi’ne devretmiş olduk. Bu birim AB ile siyasi ilişkilerimizi geliştirecek kapasiteye sahip değildir. Görevi AB Yardım Tüzüğü’nün uygulanmasını koordine etmektir.” Denktaş, bürokrasinin kendi içindeki güç dengeleri ve işleyiş mekanizması sonunda KKTC’nin neredeyse AB ile tüm ilişkilerinin bu Merkeze ve neredeyse şahıslara bağımlı kılındığını, bu yapının aşılarak siyasi alandaki ilişkilerin kurumsallaştırılması gerektiğini kaydetti.

1 Mayıs 2004 sonrası gelişen ortamda AB’nin, Kıbrıslı Türklere yönelik politikanın uygulama sorumluğu dönemin Genişleme Müdürlüğü’ne verdiğini, bu karar ve uygulamanın Kıbrıslı Türkler açısından çok önemli olduğunu belirten DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş, Avrupa Birliği Genişleme Müdürlüğü’ne bağlı olmanın, Kıbrıs’ın AB’ye katılım sürecinin tamamlanmadığını ve bu sürecin ancak bir çözüm sonrasında Kıbrıslı Türklerin de etkin katılımı ile gerçekleşeceği mesajını taşıdığını aktardı.

DPUG Genel Başkanı Serdar Denktaş açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Şapkayı önümüze koyup düşünmek ve geçmişte yapılan hataları veya alınmayan önlemleri görmek düzeltmek gerekmektedir.

Kıbrıs Türk Masası’nın Genişleme Müdürlüğü’nden alınıp, Bölgesel Politikalar Müdürlüğü’ne taşınması, Kıbrıs’ın artık genişleme sürecini tamamladığı mesajını vererek AB’nin bizimle olan ilişkisini toplumsal bir ilişki dışında, bir coğrafi ilişki olarak tanımlamak anlamını taşımaktadır.

Kıbrıslı Rumların uzun bir süreden beridir ısrarla istemiş olduğu bu politik değişiklik gerçekleşene kadar ne haberdar olduk ne de müdahale edebildik. Çünkü bu müdahaleyi yapabilecek yapıları kurmadık.”

Karar açıklandıktan sonra KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın tavrının da ilginç bir seyir gösterdiğini ifade eden Denktaş, “Dışişleri’nin önce sert tepki koyduğunu sonra ikna edildiğini açıkladığını, ancak nasıl ikna olunduğu konusunda bilgi sahibi olmadıklarını” belirtti.

Yaşanan gelişmelerin AB ilişkilerini kurumsallaştıramamanın doğal sonucu olduğuna değinen Denktaş, AB ile ilişkilerin yıllardır AB Koordinasyon Merkezi ile götürülmeye çalışıldığını ve gelinen durumun başarısızlık olduğunu öne sürdü.

AB Koordinasyon Merkezi’nin insan kaynakları olarak AB Mali Yardım Programı’nı koordine edebilecek, uzman ve teknik kapasitesi yüksek insan kaynaklarına sahip olduğunu kaydeden Denktaş bu birimin kapasitesinin bu kadarla sınırlı olduğunu, AB ile siyasi ilişkilerin başka bir uzmanlık alanına girdiğini vurguladı.

“AB ile ilişkilerimizi artık kişiye endeksli yürütmeye çalışmaktan vazgeçmeliyiz” diyen Denktaş, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde AB Siyasi Temsilciği veya birimi oluşturularak AB ile siyasi süreç ve ilişkilerin adresinin de burası olması gerektiğini belirtti.

AB tarafından Kıbrıs Türk Liderliği olarak tanınan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde AB ile siyasi ilişkileri kurumsallaştırmak gerektiğini anlatan Denktaş, açıklamasını şöyle tamamladı:

“Cumhurbaşkanlığı nezdinde oluşturulacak siyasi mekanizma, AB ile ilgili siyasi temsilcilik işlevini yürütürken, hükümetlerin de AB kurumları ve üye ülkelerle ilişkilerini yürütecek Bakanlık düzeyinde oluşuma ihtiyaç olacaktır. Bununla ilgili önerimiz de Dışişleri Bakanlığı’nın, AB ve Dışişleri Bakanlığı olarak isimlendirilip, Dışişleri Bakanlığı’nın ileriye dönük personel gereksinmelerinde AB uzmanlık alanlarına öncelik vermesi, var olan diplomatik personelin de AB konusunda gerekli eğitimlerden geçmesidir”



Kiprianu: “Zaman lehimize değil ama müzakerelerde takvime yer yok”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakerelerin olabildiğince hızlı ilerlemesi için elinden geleni yapması gerektiğine işaret ederek “çünkü zaman lehimize değil” dedi; ancak takvimlerin müzakerelerde yeri olmadığını da söyledi.

Rum Simerini gazetesi, Kiprianu yaptığı açıklamada, “Hükümet sürekli olarak Brüksel’e, Kıbrıs sorununun çözümü ve yine Kıbrıs konusunda AB’nin verdiği kararları uygulaması için dikkatleri Türkiye’ye çevirmesi gerektiği net mesajını vermeli” dedi.

Anastasiadis’in, Mart’ta referandum öngörmediği açıklaması da sorulan Kiprianu “Açıkça söylemek isterim ki Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerinde takvimlerin yeri yoktur. Kıbrıs sorunu zaman meselesi, çözülür mü çözülmez mi meselesi değil, müzakere masasına konulan tezler meselesidir” ifadesini kullandı.

“Zaman lehimize işlemiyor. En kısa zamanda Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin kabul edebileceği bir anlaşmaya varmayı başarmamız büyük önem taşıyor” diyen Kiprianu’ya, diğer siyasi partilerin, Türkiye’den KKTC’ye su temini konusunda AKEL’e, o zaman konuşmadığı ve inşaat çalışmaları sürerken herhangi bir şey yapmadığı gerekçesiyle yönelttiği eleştiriler de soruldu.

Kiprianu “AKEL, projeyle ilgili bütün gelişmeler boyunca projenin yasadışı olduğunu, Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye’ye bağımlılığını artırma tehlikesi taşıdığını, Erdoğan ve Türk hükümetinin bu konuda da egemen davrandığını belirttiği açıklamalar yaptı” dedi.



BM Raporunda Türkçe yer isimleri için girişim



Birleşmiş Milletlerin (BM) Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin faaliyetlerine ilişkin hazırladığı raporda Kıbrıs’taki yerleşim yerlerinin Türkçe isimlerine de yer verdiği, Rum hükümetinin bu konuda girişimde bulunduğu bildirildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, İngilizce yayınlanan ve Rum siyasi partileri ile milletvekillerine de gönderilen “The Technical Committee On Cultural Heritage” başlıklı raporda Kıbrıs’taki yerleşim yerlerinin Türkçe isimlerine de yer verildiğini, bu durumun Rum milletvekili Yorgos

Perdikis tarafından Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’e gönderilen mektupla şikayet edildiğini yazdı.

Habere göre Kasulidis mektuba verdiği yanıtta, sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” konuya ilişkin yasasına uyulması amacıyla gerekli tüm girişimlerin yapılmakta olduğunu vurguladı.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 38
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1462
Toplam Tekil 4076243
IP 3.138.125.2






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.692 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu