BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Varılan mutabakatlar var, ayrılık noktaları var, farklı görüşler var” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Varılan mutabakatlar var, ayrılık noktaları var, farklı görüşler var”
Tarih: 14.10.2015 > Kaç kez okundu? 1523

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs konusunda iki tarafın da onaylayabileceği ortak sonuca ulaşmak için ellerinden geleni yapacaklarını kaydederek, “Varılan mutabakatlar var, ayrılık noktaları var, farklı görüşler var. Bütün mesele bu farklılıkları gidermek ve iki tarafın da onaylayabileceği ortak sonuca ulaşmaktır. Bu kolay bir süreç değil” dedi. Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile yaklaşık bir aylık aranın ardından, bir araya gelen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yaklaşık 4 saat süren görüşmenin ardından basına açıklama yaptı.

Cumhurbaşkanlığı’nda dün akşam basının karşısına çıkan Akıncı, dün ilk önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin katılımıyla üçlü bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Akıncı, konular hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını ve görüşlerini ifade ettiklerini dile getirdi.

Daha sonra çalışmaların müzakerecilerin katılımıyla sürdüğünü belirten Akıncı, en son da her zaman olduğu gibi tüm heyetle bir araya gelip son durumu gözden geçirdiklerini aktardı

Akıncı, “Müzakerecilerimize verdiğimiz talimat önümüzdeki günlerde mülkiyete ilişkin kriterler konusuna yoğun bir şekilde başlamaları oldu. Sanırım yarından itibaren bir araya gelmeye başlayacaklar” dedi.

Daha önceden açıklandığı gibi bir sonraki liderler görüşmesinin 30 Ekim’de olacağını anımsatan Mustafa Akıncı, “Bugünkü (dünkü) görüşmede Kasım ayından itibaren daha yoğun bir şekilde müzakerelerimizi sürdürmeye devam etme kararlılığını da teyit ettik” dedi.

“Önümüzde ciddi bir süreç var. Yoğun çalışma istiyor, varılan mutabakatlar var” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Ayrılık noktaları var, farklı görüşler var. Bütün mesele bu farklılıkları gidermek ve iki tarafın da onaylayabileceği bir ortak sonuca ulaşmaktır. Bu kolay bir süreç değildir, zor bir süreçtir, inişli çıkışlı bir süreçtir. Ama bu süreci başarıya ulaştırmak için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.

Akıncı, Rum liderliğinin son dönemlerdeki açıklamaları ve “kırmızı çizgiler” ile ilgili bir soru üzerine, sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı şunları kaydetti:

“Bu konuda kırmızı çizgi diye bir şey konuşulmuyor. Bu konuşulanlar aradaki görüş farklılıklarını nasıl aşabiliriz, nasıl kapatabiliriz… yani iki taraf da bu konuyu çözmek için çaba harcıyor.

Biliyorsunuz maalesef bir çözüm olmadan bir taraf AB’nin üyesi oldu. Dolayısıyla AB müktesebatına biraz fazla referans yapılıyor ama hatırlanacağı gibi 2014 11 Şubatı’nda varılan ortak mutabakat belgesinde bir yandan AB ilkelerine bağlı kalınacağı ifade edilirken aynı zamanda bir BM parametresi haline gelmiş olan iki kesimli ve iki toplumlu federal yapıya, siyasi eşitliği içerecek olan federal yapıya da bağlı kalınacağı, çözümün bu niteliğinin de korunacağı çok açık ve net bir şekilde ifade edildi.

Burada sanıyorum iki kesimlilikten ne anladığımız öne çıkıyor, ben ne anladığımı çok defalar izah ettim, tekrarlamama gerek yok. Onlar da kendi ne anladıklarını anlatıyorlar. Onları da zaten görüyorsunuz, basında çıkıyor. Dolayısıyla o noktada bir uzlaşma olduğunu yani bu kavramların ne anlama geldiği konusunda bir uzlaşma olduğunu söyleyecek durumda değiliz şu an itibarıyla.”



Eide: “Akıncı ile Anastasiadis, ‘henüz çözümlenmemiş konuları’ müzakere etti”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, dün gerçekleşen liderler görüşmesinin tamamlanmasının ardından liderler adına hazırlanan ortak açıklamayı okudu. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, dünkü görüşmelerinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın henüz çözümlenmemiş konularla ilgili müzakere ettiğini söyledi.

Liderlerin mevcut ivmenin üzerine eklenti yapılmasına yönelik ihtiyacın bilinci içerisinde farklılıklarla ilgili yapıcı bir fikir alış verişinde bulunduğunu kaydeden Eide, sürecin ilerletilmesi konusunda müzakerecilere talimat verildiğini ifade etti.

Eide, liderlerin, olası çözüm sonrasında “Kıbrıs Türk Kurucu Devleti”ni AB müktesebatına hazırlamak amacıyla kurulan iki toplumlu ad –hoc komitenin çalışmalarının başlamasını memnuniyetle karşıladığını da kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, liderlerin önlerinde hala ciddi bir çalışmanın durduğunun farkında olduklarını ve bir sonraki görüşmenin gerçekleştirileceği 30 Ekim’den sonra müzakereleri önemli ölçüde yoğunlaştırmaya yönelik taahhütlerini yeniden vurguladıklarını da dile getirdi.

Ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin himayesinde yaklaşık 4 saat görüşen liderler, saat 23.00 sıralarında ara bölgedeki Chateau Status Restorant’ta yemekte bir araya geldi.

Anastasiadis’in daveti üzerine gerçekleşen yemekte, liderlere Eide ile müzakereciler ve sözcüler de eşlik etti.



Siber, Crans Montana Formu toplantısı için Cenevre'ye gidiyor



Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Crans Montana Formu tarafından düzenlenen “Göç ve Evrensel Güvenlik” toplantısına katılmak üzere Cenevre’ye gidiyor.

14–16 Ekim tarihleri arasında İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenecek olan toplantı, 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük göç ve mülteci krizinin görüşülmesi, söz konusu krizin insani boyutuyla ele alınması ve çözüm üretilmesi ile birlikte uluslararası suç ve güvenlik konularını kapsayacak.



Akıncı, TC Büyükelçiliği’nde açılan taziye defterine duygularını aktardı



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Ankara’da terör saldırısında hayatını kaybedenler için Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde açılan taziye defterine duygularını aktardı.

Büyükelçiliğe gidişinde Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Akıncı, taziye defterine şunları yazdı:

“An itibarı ile 97 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara’daki terör eylemi hepimizi derinden yaralamıştır.

Katliama dönüşen bu korkunç ve insanlık dışı olaya Ankara ağlarken, Lefkoşa da ağlamaktadır. Türkiye yas tutarken, KKTC de yas tutmakta bu büyük acıyı paylaşmaktadır.

Şahsım ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı adına bu menfur saldırıyı kınıyorum, lanetliyorum. Yaşamını yitiren kardeşlerimize Tanrıdan rahmet, yaralılara ve yakınlarına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bu badireden demokrasi içinde çıkış yolu bulacağına ve en erken zamanda barış ve huzur ortamına kavuşacağına olan inancımı da ifade etmek istiyorum.

Hepimizin başı sağ olsun”

Öte yandan, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Başbakan Ömer Kalyoncu, ve Dışişleri Bakanı Emine Çolak da Ankara’da terör saldırısında hayatını kaybedenler için Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde açılan taziye defterini imzaladı.



Özersay’dan Akıncı’ya destek



Eski Müzakereci Prof. Dr. Kudret Özersay, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın iki kesimlilikte sarih çoğunluk ve AB birincil hukuku konularında kısa süre önce yaptığı açıklamalara destek verdi.

Özersay, “Cumhurbaşkanı, iki kesimlilik konusunda ortaya koyduğu bu çerçeve içerisinde kaldığı ve bu BM parametresi temelinde müzakere ettiği sürece kendisine desteğim tamdır” ifadesini kullandı.

Özersay, İstanbul’da Kıbrıs Türk Kültür Derneği tarafından organize edilen söyleşiye katıldı ve NTV televizyonuna konuştu.

İki kesimlilikte sarih çoğunluk derken, 21. yüzyılda sadece Kıbrıslı Türklerden oluşacak bir kurucu devlet anlamında konuşmadığını belirten Özersay, ancak Kıbrıslı Türklerin hem nüfus hem de taşınmaz mal açısından sarih çoğunluğu ellerinde bulunduracakları bir düzenlemenin gerekli olduğunu kaydetti. Özersay “Üstelik bu Kıbrıs Türk tarafının talebi olmanın ötesinde yerleşmiş bir BM parametresidir” dedi.

İstanbul’da düzenlenen söyleşide konuşma yapan ve ardından da ağırlıklı olarak Türkiye’de yaşayan KKTC vatandaşlarının sorularını yanıtlayan Kudret Özersay, iki-kesimlilik konusunda Kıbrıs Rum tarafının ortaya koyduğu “dört özgürlük” yaklaşımının sadece BM parametrelerinin değil 2014’te tarafların kabul ettiği ortak açıklamaya da aykırı olduğunu ifade etti.

Özersay, Anastasiadis’e Kıbrıs Rum toplumunu gereksiz ve elde edemeyecekleri bir beklenti içerisine sokmaması çağrısında bulundu.

Özersay konuşması sırasında aylar önce müzakereler konusunda yaptığı açıklamalarda özellikle iki-kesimliliğe ve birincil hukuka dikkat çektiğini anımsatarak şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı Akıncı’nın son dönemdeki açıklamalarıyla iki-kesimlilik ve birincil hukuk konusunda netleştirdiği bu çerçeve Kıbrıs Türk toplumunun büyük çoğunluğunun içine sinecek bir çözümün çerçevesidir. Bizim için tam da bu çerçeve içerisinde yapılacak olan adil bir pazarlık makul olandır. Cumhurbaşkanı bu çerçeve içerisinde kaldığı sürece kendisine bu konudaki desteğimiz tam olacak” dedi.

Özersay, Rum lider Anastasiadis’in Akıncı ile AB müktesebatının uygulanması konusunda anlaştıklarını söylediğini hatırlatarak şunları kaydetti:

“Anastasiadis de çok iyi biliyor ki Ortak Açıklamada yer alan taahhüt AB müktesebatına tam uyum değil, AB temel prensiplerine uyumdur ve bunlar arasında çok önemli bir fark vardır. Kıbrıs Rum liderinin bunu biliyor olması gerekir. AB prensiplerine uygun bir çözümden bahsettiğinizde, bu iki-kesimliliği ortadan kaldıran bir çözüme neden olmaz. Ancak AB müktesebatına tam uyumlu bir çözüm olacak dediğinizde, o zaman devreye dört özgürlük ve benzeri kurallar girer ki bu da iki-kesimliliğin ortadan kaldırılması sonucunu doğurur. Dolayısıyla eğer Anastasiadis ortak açıklamayı kastediyorsa, orada öyle bir anlaşma yoktur. Yok, eğer Kıbrıs Türk tarafından bu yönde bir başka taahhüt aldığını iddia ediyorsa da buna açıklık getirmelidir.”

İki-kesimliliğin BM Genel Sekreteri tarafından yapılan tanımının Güvenlik Konseyi tarafından da teyit edildiğini hatırlatan Özersay, hem nüfus hem de mal açısından her bir toplumun kendi kurucu devletinde sarih çoğunluğa sahip olmasının, toplum temelli saf bölgeler yaratılması şeklinde anlaşılmaması gerektiğine de dikkat çekti.

Özersay, şöyle devam etti:

“Birleşmiş Milletler tarafından getirilen Annan Planı’nda, oradaki rakamları beğenirsiniz yahut beğenmezsiniz, hem taşınmaz mal hem de nüfus açısından üst limitler, tavanlar vardı. Tekrar ediyorum, oradaki rakamları çok fazla bulabilirsiniz ama orada bu iki konuda tavan uygulaması vardı. Neden? Çünkü BM’nin anladığı iki-kesimlilik, sarih çoğunluğu içerir de ondan. Peki, neden ‘sadece Kıbrıslı Türklerden oluşacak saf bir kurucu devletten bahsedilmiyor’ diyorum? Çünkü geçmişte BM tarafından sunulan metne bakarsak, çözüm ertesinde 18 yılda, Kıbrıs Türk nüfusunun yaklaşık %18’i kadar Kıbrıslı Rum’un Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’ne yerleşmesi mümkün olabilecekti. Yani bu da yaklaşık 60 bin kişi demek oluyordu. Oysa şimdi Kıbrıs Rum tarafı bu sınırlamanın bütünen kaldırılmasını talep etmektedir. Taşınmaz mal olarak da nüfus olarak da Kıbrıslı Türkler kendi kurucu devletlerinde çoğunlukta olmayabilirler demektedir Anastasiadis. O zaman Anastasiadis’in cevaplaması gereken soru şudur; Kıbrıs Türk Kurucu Devleti bir tabela devleti mi olacak yoksa Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bir devlet mi olacak? Bunu sadece birilerine oy hakkı verip birilerine oy hakkını sınırlayarak sağlayamazsınız. Nüfus yapısında bu oranda değişiklikler yapılmasına izin verirseniz ve tedbir almazsanız, o zaman Türk kurucu devletinde bazı bölgelerin belediye başkanları da Kıbrıslı Rumlar olmaya başlar ve bir süre sonra burayı Kıbrıslı Türkler değil Kıbrıslı Rumlar yönetmeye başlar. Oysa 750 Sayılı Güvenlik Konseyi kararı ile teyit edilen iki-kesimlilik tanımında sadece her toplumun kendi kurucu devletinde kendi kendini yönetmesinden bahsedilmez. Buna ilaveten her toplum kendi devletinde sarih mal ve nüfus çoğunluğuna da sahip olacak ifadesi de vardır. Bu nedenle mesele sarih çoğunluk olacak mı olmayacak mı meselesi değildir. Mesele bu sınırlamanın oranının ne olacağı meselesidir ki bu da yapılacak müzakereye bağlıdır” dedi.

Kıbrıs Rum tarafının AB üyeliğini ve AB müktesebatını, yerleşmiş BM parametrelerini sulandırmak için istismar etmeye çalıştığını belirten Özersay, “gerek AB üyelikleri gerekse 2004 yılındaki ‘Hayır’ kararlarını kullanarak müzakerelerdeki dengeleri değiştirmelerine kesinlikle müsaade etmemeliyiz” ifadesini kullandı.

Özersay, şu ifadeleri kullandı:

İşte tam da bunun için müzakereler aylar önce yeniden başladığında bir uyarıda bulunmuştum. Birincil hukuk konusuna ve iki-kesimliliğe dikkat çekmiştim. AB temsilcisi ve AB müdahiliyeti konusunda Kıbrıs Türk tarafının açıklamaları maalesef Rum tarafında gerçekle örtüşmeyen bir beklenti yarattı, şimdi de beklenenin olmayacağını gördüklerinden bir hayal kırıklığından bahsediyorlar. Özellikle Anastasiades’in gerçekle örtüşmeyen böyle bir beklenti yaratmaması gerekirdi. Yerleşmiş BM parametreleri dışında serbest yerleşimin olamayacağını bilmesi ve kendi toplumunu da buna hazırlaması gerekirdi. Bundan sonrasıyla ilgili olarak da yapması gereken budur diye düşünüyorum. Kuzeyde hangi oranda Kıbrıslı Rum’un ikamet hakkına sahip olacağını müzakere ederek belirlemeye, artırmaya çalışmasını anlarım. Ama ‘dört özgürlük ve serbest ikamet kırmızı çizgimdir’ demesinin, iki-kesimlilik olmayacak demekle aynı anlama geldiğini ve bunun da Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmeyeceğini bilmesi gerekir. Üstelik bu temel ilkeye ve yerleşmiş anlamına sahip çıkmak Kıbrıslı Türkler kadar Birleşmiş Milletlerin de görevidir, sorumluluğudur”



Kıbrıslı Türk ve Rum Müteahhitlerden Akıncı’ya ziyaret



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer ve Kıbrıs İnşaat Birlikleri Federasyonu (OSEOK) Başkanı Kostas Rouhas ve beraberindekileri kabul etti.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ara bölgede bir ofis açma konusunda girişimin sonuçlanma aşamasında olduğunu, ayrıca ekonomi başlığı altında “inşaat” alt başlığıyla bir komite kurulmasını talep ettiklerini ve her iki liderin bu konuya sıcak baktığını söyledi.

Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Kıbrıs’ta çözümle birlikte çok büyük bir inşaat patlaması yaşanabileceğini ifade eden Gürcafer, iş dünyası olarak her iki liderin yakaladığı bu tarihi fırsata gerekli desteği vermeye hazır olduklarını kaydetti.

Cafer Gürcafer, ara bölgede Kıbrıs’ın kültür mirasına ait birçok tarihi yapı olduğundan da bahsederek, kuzey ve güneyde eş zamanlı UNDP kaynaklı ihalelere yoğunlaşmak istediklerini ifade etti. Gürcafer, (Maraş konusunda) ülkenin çözümle birlikte ortaya çıkaracağı inşaat potansiyelinin ülke içinde kalmasını ve bunu olabildiğince Kıbrıslı müteahhitlerin lehinde kullanmak istediklerini belirtti.

Gürcafer’in mevkidaşı Roushas da, bahsi geçen konuları en üst düzeyde anlatma fırsatı buldukları için memnun olduklarını ifade ederek, inşaat ve inşa etmekten bahsederken aynı zamanda insanlar arasında güven ve dostluk inşa etmekten bahsettiklerini, çocuklar için daha güzel bir gelecek yaratmak arzusu taşıdıklarını kaydetti.

Roushas, 1963 yılından bu yana atıl durumda bulunan Yeşil Hat üzerinde bazı çalışmalara öncelik vermek istediklerini kaydederek, “Oradaki binaları kullanılabilir hale getirerek binaları yeşilden beyaza çevirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Kıbrıslı Türk ve Rum müteahhitlerin birlikte hazırlayarak Cumhurbaşkanı Akıncı’ya sundukları ortak metinde şunlar kaydedildi:

“Bizler, her iki toplumun sektör temsilcileri olarak, adamızın yeniden birleşmesine yönelik ortak çabaları artırmak, örnek teşkil ederek çözüm sürecine katkıda bulunmak ve her iki kurumun karşılıklı anlayış içerisinde sektörel bazda ortak işbirliği girişimlerini teşvik etmek amacıyla, 23 Mayıs 2014’te KTİMB ve OSEOK olarak aramızda bir ‘İşbirliği Protokolü’ne imza atmış bulunmaktayız. Protokolümüzün bir örneğini de ekte bilginize sunarız.

Her iki toplumun sektör temsilcileri olarak kendi aramızda yapmış olduğumuz sayısız toplantılarda, aşağıdaki konularda ortak uzlaşı için zemin oluşturmamızın, sektörel bazda işbirliği içerisinde olmamız, inşaat sektörünün ilerleme kaydedebilmesi açısından büyük önem teşkil ettiğine inanmaktayız.

Aşağıdaki konularda uzlaşı sağlamış bulunmaktayız;

1-Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde ve sonrasında, her iki kurumun temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak olan ve inşaat sektörüne ilişkin konuların konuşulup tartışılabileceği özel ve teknik komitelerin oluşturulması.

Ayrıca, bu komitelere katılımın, her iki kurumun ayrı ayrı kendilerine de olumlu etkiler sağlayacağına inanmaktayız.

2-Ara Bölge’deki kültürel ve tarihi anıtların ve diğer binaların restorasyonunun ağırlıklı olarak Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum inşaat şirketlerinin ortak girişimleri ve işbirlikleri ile gerçekleştirilmesi.

Böylesine bir işbirliğinin her iki toplum ve kurum arasındaki iş ilişkilerini de güçlendireceğine inanmaktayız.

3-Her iki toplumun müteahhitlerinin kaynaşmasına, aralarında ortak işbirlikleri geliştirmelerine, bilgi alışverişinde bulunmalarına, çeşitli eğitim, seminer v.b. aktivitelerle gelişimlerine katkıda bulunmak ve uluslararası toplumun finans sağlayacağı projelerde birlikte hareket etmek amacıyla ara bölgede, her iki kurumun temsil ettiği ortak bir ofis oluşturulması.

4-Kıbrıs sorununun çözümü sonrasındaki tekrar inşa çalışmaları.

Çözüm sonrasında adada gerçekleştirilecek inşaat projelerinin, tamamen veya kısmen yerel müteahhitler tarafından gerçekleştirilmesini sağlamak ve yerel firmaların gelişimlerine olanak sağlamak amacıyla sermayenin ülkemizden kaçmasından kaçınarak ülkemizin ekonomik gelişimine katkıda bulunmak, her iki toplumun sektör temsilcileri olarak en büyük ortak hedefimiz olmaktadır.

Bizlerin bu yöndeki fikir ve önerilerimizin sizin konu ile ilgili beklentileriniz ile uyuşmakta olduğunu ve çözüm sürecindeki görüşmelerinize olumlu yaklaşımlar kazandıracağını umut etmekteyiz.”



Kenan Coygun, ölümünün 10. yıldönümünde anıldı



Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) 1962-1967 döneminde görev yapan bayraktarlarından, “Bozkurt” olarak da bilinen Kenan Çoygun, ölümünün 10’uncu yıldönümünde anıldı.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği tarafından düzenlenen törende, konuşan TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, TMT’nin ikinci bayraktarı Bozkurt Kemal Coşkun kod ismi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emekli Generali Kenan Çoygun’un Kıbrıs’ta en uzun süre görev yapan kişi olduğunu belirtti.

Çoygun’un 1962 yılında en kritik ve zor dönemde üstlendiği kutsal görevi, TMT’nin önderliğinde Mücahitleri ile birlikte başarıyla tamamladığını ve 1967’de Ada’dan ayrılırken asla gözünün geride kalmadığını ifade eden Bora, Çoygun’u diğer komutanlardan ayıranın gizli bir yeraltı teşkilatını yeryüzünde savaşan bir ordu haline getirmesi olduğunu vurguladı.



15. Uluslararası Dr. Fazıl Küçük Spor Oyunları başladı



Varoluş mücadelesi önderi Dr. Fazıl Küçük anısına bu yıl 15’incisi düzenlenen Uluslararası Dr. Fazıl Küçük Spor Oyunları başladı.

Bu yıl 8 ile 18 Ekim tarihleri arasında yapılan oyunlara, 27 ülkeden çoğu milli takım düzeyinde olmak üzere yaklaşık 250 yabancı sporcuyla 100’ü aşkın milli sporcu katıldı.

Organizasyon Komitesi Başkanı Aşkın Burcu’nun verdiği bilgiye göre, oyunlarda Atletizm, Badminton, Bilardo, Güreş, Herkes İçin Spor, Masa Tenisi, Tenis ve Judo Federasyonları yer alıyor.



DİKO’dan DİSİ ve AKEL’e eleştiri



DİKO’nun DİSİ ve AKEL’in Kıbrıs sorununda aynı çizgiyi takip etmelerini ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i desteklemelerini eleştirdi.

Rum Simerini gazetesi, Rum siyasi partilerin dünkü liderler görüşmesi öncesinde seslerini yükselttiğini yazdı.

Habere göre DİKO, “DİSİ ve AKEL’i, Hristofyas tarafından başlatılan ve Anastasiadis tarafından sürdürülen çıkmaz politikasına doğru giden Kıbrıs sorununda özdeşleşmelerini” eleştirdi.

“DİSİ Başkanı Averof Neofitu ve AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun önceki gün verdikleri röportajlarıyla iki partinin tam olarak özdeşleştiğinin aleni olarak teyit edildiğini” savunan DİKO, “Kıbrıs sorununun önemli boyutlarından taviz verildiği, Türkiye’nin suçlarından arındırıldığı, Akıncı’nın sözde uzlaşmacılığına tehlikeli ve pervasızca yatırımın yapıldığı bir politikadan” söz etti.

“Neofitu ve Kiprianu’nun da kabul ettiği üzere DİSİ ile AKEL’in politikalarının ortak noktasının Hristofyas görüş birlikleri olduğunu” belirten DİKO, “Anastasiadis’in 2013 yılında kendilerinin desteğini almak için bunları bir kenara kaldıracağı taahhüdünde bulunduğunu” iddia etti.

“Bir tarafta ortak olarak Anastasiadis’in yanlış stratejisini destekleyen güvenilmez DİSİ ve AKEL, diğer tarafta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kaldırılmasını ve Kıbrıs’taki Türk hakimiyetini yasallaştırmasını kabul etmeyen DİKO ve diğer güçlerin bulunduğuna” işaret eden DİKO, “Halkın hafızası da karar yeteneği de var” dedi.

Haberlere göre önceki günkü röportajında, Talat-Hristofyas yakınlaşmalarının müzakere masasında iyi bir maya olduğuna işaret eden Neofitu, DİSİ’nin ve Ulusal Konsey’in tamamının Talat-Hristofyas yakınlaşmalarında kabul ettiği meselelerin var olduğu ve bunları kimse çöpe atamayacağı gibi sözler sarf etmişti.

Kiprianu ise AKEL’in pozisyonunda bir değişiklik olmadığını vurgularken, Anastasiadis’in, Talat-Hristofyas görüş birliklerine dayanır dayanmaz Kıbrıs sorununda ilerleme olmasının, tezlerinin doğruluğunu ortaya koyduğunu savunmuştu.

EVROKO Başkan Vekili Mihalis Yorgallas ise katıldığı bir anma törenin ardından yaptığı açıklamada, “Ankara’nın Türk garantilerinin Kıbrıs’ta muhafaza edilmesi ısrarlarından kurtulmak için 1974 istilasının ‘barışçıl bir müdahale’ değil, kanlı etnik temizlik olduğunu uluslararası topluma göstermeleri gerektiğini” iddia etti.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 54
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 1422
Toplam Tekil 4074698
IP 18.116.63.236






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.597 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu