BASIN BÜLTENİ Akıncı, temaslarına başladı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı, temaslarına başladı
Tarih: 02.10.2015 > Kaç kez okundu? 1356

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Kurul çalışmaları çerçevesinde temaslarda bulunmak ve Genel Sekreter Ban Ki Moon ile görüşmek üzere gittiği New York’taki yoğun temaslarına başladı.

Akıncı Azerbaycan Dışişleri Bakanı Mammadyarov, ve Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü.

4 Ekim’e kadar New York’ta temaslarını sürdürecek olan Cumhurbaşkanı Akıncı sonraki günlerde ise AB Yüksek Komisyonu Temsilcisi Federica Mogherini, İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Kıbrıs Türk Yardım Cemiyeti temsilcileriyle bir araya gelecek.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Iyad Medeni, Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile de görüşecek olan Cumhurbaşkanı Akıncı’nın BM Genel Sekreteri Ban’la programlanan toplantısı 2 Ekim Cuma günü.



Moon ve Davutoğlu Kıbrıs sorununu görüştüler



BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, BM 70. dönem Genel Kurul çalışmaları çerçevesinde önceki gün New York’ta bir araya geldiler.

Taraflar görüşmede Kıbrıs sorununa bir çözümün bulunması amacıyla yapılan müzakerelerin önemi üzerinde ve Türkiye'nin söz konusu süreci destekleyici bir rol oynaması gerektiği konusunda mutabık kaldılar. ( Kıbrıs Postası)



Anastasiadis: “Türkiye’nin desteğinin artık pratiğe de dökülmesinin zamanı geldi”



New York’ta devam eden 70. BM Genel Kurulunda dün akşam bir konuşma yapan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış yönünde teoride olan desteğinin artık pratiğe de dökülmesinin zamanının geldiğini söyledi.

Konuşmasının devamında BM Genel Kurulunu müzakerelerle ilgili olarak bilgilendiren Rum Lider, hemen hemen bütün konularda ve bütün başlıklarda ilerlemeler olduğunu belirtti ancak bazı özlü konularda çözülmesi gereken sorunlar olduğunu da ifade etti.

Anastasiadis “bu çözülmeyen konular, adanın kuzeyinde hala daha ordusunu bulunduran Türkiye’nin aktif ve kararlı katkısı ile çözülebilir” diye konuştu.

Türkiye’nin çözüme teoride verdiği desteğin pratiğe dönüşmesi gerektiğinin zamanın geldiğini belirten Rum Lider, bu konuda Türkiye’ye çağrıda da bulundu.

Konuşmasında adanın Münhasır Ekomonik Bölgesinde bulunan hidrokarbon yatakları konusunda da değinen Anastasiadis şu ifadeleri kullandı;

“Doğu Akdeniz Bölgesinde keşfedilen hidrokarbon yataklarının adadaki işbirliği atmosferi için bir sinerji yaratacağı ve adadaki toplumlara faydalar sağlamasının potansiyeli yüksektir. Böyle bir gelişme adadaki gelişmelere pozitif katkılar sağlayacağı ve bölgede çok arzulanan istikrarı ve barışı getirecektir.”

Anastasiadis, adadaki çözümün, sadece adadaki toplumlara değil, bölge ülkelerine de bir kazan-kazan durumu yaratacağını, bunun da bölgedeki aktörlerin yanı sıra daha büyük kapsamda uluslararası topluma faydalar getireceğini sözlerine ekledi.

Rum Lider yaklaşık 20 dakika süren konuşmasında, adada varılacak olan bir anlaşmada bir kazanan ya da kaybeden olmaması gerektiğinin altını çizerek bir anlaşma konusunda arzulu olduğunu belirtti.

Anastasiadis, adada 1964’ten beri görev yapan BM Barış Gücünü de selamladığı konuşmasında, adada varılacak olan bir çözümün, tüm bölge için bir örnek teşkil edeceğini belirterek, bunun da diplomasinin ve uzlaşının nasıl en zor uluslararası meseleleri bile çözmede başarılı olduğunu göstereceğini söyledi.

Anastasiadis “Kıbrıs adasının BM Barış Gücünü misafir etmede kendi özel bir tarihi vardır. Kıbrıslılar, BM’nin bu barış ve güvenliği sağlama çabalarını her zaman büyük bir minnetle anarlar. Ayrıca BM’nin adada devam etmekte olan kabul edilemez statüko ve bölünmüşlük halini defalarca kınayan kararlar almasını, adanın yeniden birleşmesi ve yabancı orduların geri gitmesi çağrılarına da minnettarız. Ancak bütün bu kararlar ve çağrıların bir bağlayıcılığı olmamış, durum değişmemiştir” diye konuştu.

Adada Mayıs 2015 itibarıyla yeniden başlayan Kıbrıs Müzakerelerine de değinen Anastasiadis “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi üzerinde süregelen ihlallerin sona ermesi ve Kıbrıs Türk liderliğinde yaşanan değişimden sonra, büyük bir fırsat penceresi açılmış bu da çözüm umutlarını artırmıştır” diye konuşurken, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya da övgülerde bulundu.

Anastasiadis “Mustafa Akıncı Kıbrıs Sorununun yaşayabilir, sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir çözüm vizyonu bulma konusunda benimle aynı siyasi cesarete sahiptir” diye ifadeler kullanırken, adadaki çözümün 1977-79 Doruk anlaşmaları ve 11 Şubat 2014’te imzalanan Ortak Belgesindeki prensipler ışığında olacağını belirtti.

Çözümün iki bölgeli, iki toplumlu, Kıbrıs Cumhuriyetinin bir Federal Devlete dönüşmüş; siyasi eşitliğe dayalı, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimliğe dayalı olacağını ifade eden Rum Lider, yeni devletin BM, AB ve diğer üye olduğu organizasyonlara üyeliğinin devam edeceğini belirtti. Anastasiadis çağ dışı garanti sisteminin ise artık söz konusu olamayacağını da belirterek, yeni kurulacak olan devletin 3.ülkelerin baskısı altına girmesinin söz konusu olmadığını vurguladı.

Anastasiadis, çözümün şartlarını şöyle sıraladı;

“Buna göre varılacak olan anlaşma;

-Bir kazanan ya da kaybeden yaratmayacak

-İki toplumun da hassasiyet ve endişelerini göz önünde bulunduracak

-İki toplumun da Rum ya da Türk olmasına bakmaksızın bütün temel insan haklarına saygı duyacak

-Sadece adanın değil, toplumların, kurumların ve ekonomisinin de yeniden birleşmesini sağlayacak

-Adada iki toplumun birlikte yaşamasını sağlayıp, gelecek nesillerin faydasına yarayacak işbirliğini geliştirecek

-Bir anlaşma, Kıbrıs adasının potansiyelini ortaya çıkararak, Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ortasındaki eşsiz coğrafik durumumuzdan dolayı süren ‘sömürüyü’ ortadan kaldıracak siyasi bariyerlerden kurtulmamızı sağlayacak

-Kıbrıs adasını Müslüman ve Hristiyan toplumları arasındaki etnik, kültürel, dini ve dili işbirliğini dünyaya örnek olacak şekle çevirecek

-Ve bir anlaşma, son derece sıkıntılı ve sorunlu bir bölgede olan Kıbrıs Adasını bir rol-model ülkeye döndürecek.” (Kıbrıs Postası)



Eide, Lagarde’dan teknik yardım sözü aldı



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin IMF Başkanı Christine Lagarde ile kısa süre önce yaptığı görüşmede Kıbrıs sorununa bulunması muhtemel çözümün ekonomik parametreleri konusunda IMF’den yardım sözü aldığı bildirildi.

Rum Politis gazetesi, haberinde IMF’nin yapacağı yardımın şimdilik bir fon oluşturulması değil, ortaya çıkacak ekonomik konulara teknik destek üzerinde yoğunlaştığını yazdı.

Gazete New York’taki kaynaklarına dayanarak Eide’nin Lagarde’dan IMF’nin önümüzdeki aylarda şu üç parametreye dayalı bir inceleme hazırlamasını istediğini belirtti:

“1-Kıbrıs’taki iki ekonominin bir çözüm çerçevesinde birleştirilmesi, 2- Yabancı yatırımların çekilmesi için teşvik verilmesi ve 3- Federal Kıbrıs’ın ekonomik kalkınma modelinin hazırlanması.”

Lagarde’nin böyle bir ekonomik incelemeyle ilgili prosedürü hazırlama görevini üstlendiği de belirtilen haberde Eide’nin New York’ta yatırım fonları ve yatırımcı gruplarıyla da görüşüp Kıbrıs sorununun çözümü halinde açılacak perspektifleri anlattığı, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Victoria Nuland’la görüşmesinin içeriğinin de aynı çerçevede olduğu kaydedildi.

Habere göre Eide’nin çözümü finanse edecek bir fon kurulması çabalarının Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e de soruldu. Anastasiadis çözümden sonra devletin ortaya çıkacak ekonomik yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için böyle bir fon kurulması amacıyla birçok tarafça çaba harcandığını doğruladı.

Gazete Kıbrıs’ta, müzakereler çerçevesinde, çözümün ekonomik parametreleriyle ilgili bir teknik komite kurulmasına karar verildiğini yazdı.

Rum tarafı bu komitede prestij sahibi 5 teknokratla temsil edileceğini, Türk tarafından da 5 temsilci olacağını kaydeden gazete kurulacak teknik komitenin görev-yetkilerinin halen çalışmakta olan ekonomi komitesinin görev-yetkilerinden farklı olacağını vurguladı, iki tarafın, yardımcı olabileceklerine kanaat getirmeleri halinde komiteye yurtdışından kişiler de önerebileceğini yazdı.



Kiprianu: “Çözüme en büyük ekonomik katkıyı Türkiye yapmalı”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, çözümün ekonomik açıdan desteklenmesi için hangi kaynakların nasıl bulunacağını tartışmak için henüz erken olduğunu ancak adaya, çözümden sonra en çok ekonomik destek vermesi gereken ülkenin Türkiye olduğunu ileri sürdü.

Rum Simerini gazetesi, haberine göre Kıbrıs sorununun çözümünden sonra Türkiye’nin ekonomik katkısı sorulan Kiprianu, “Bu çabada en büyük katkıyı koyması gereken, istila ve süregelen işgaliyle sorunu yaratan Türkiye’dir ancak herhangi bir şey söylememiz için henüz erken” dedi.

Kiprianu, “Zannederim şu anda nasıl, hangi kaynaklar bulunacağını hatta ne kadar kaynak bulunacağını kimse tahmin edemez. Bekleyip meselelerin nasıl gelişeceğini görelim. O zaman çok daha büyük ölçekte yorum yapabilecek durumda olacağız” ifadesini kullandı.

Andros Kiprianu, Rum Yönetimi’nin IMF ve Avrupa Yatırım Fonu’ndan kredi alma ihtimali sorulduğunda ise, “Kıbrıs Cumhuriyeti, son yıllardaki gibi bir (ekonomik) çözümü daha kaldıramaz. Acele etmeyelim, bekleyip olguların nasıl gelişeceğini görelim. Bütün bu konuları tartışacak zamanımız olacak” ifadesini kullandı.

New York’ta yürütülen çözüm sonrası dönemin finanse edilmesine ilişkin kulisler de sorulan Kiprianu, “Bu konuda hiçbir şeye karar verilmedi ve devletin, çok büyük olacak bu bedeli karşılayacağını söylemek için de daha çok erken” dedi. AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, “Devletin böyle bir maliyeti üstlenme olanağı yoktur, aksine çaba, başka yerden bazı kaynaklar bulunmasıdır” vurgusunu yaptı.

Andros Kiprianu, Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak seçimlerle ilgili görüşü sorulduğunda, iktidarda kim olacağının önemli olduğunu ve Kıbrıs sorunu açısından katalizör olup olmayacağının seçim sonuçlarına bağlı olacağını söyledi.

Kiprianu, HDP’ye işaret ederek şunları söyledi:

“Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili tezleri Kıbrıs Rum tarafınınkilere çok yakındır. Tayyip Erdoğan’ın partisinde farklı yaklaşımlar var ve Sayın Ahmet Davutoğlu ve Ahmet Çavuşoğlu, Türkiye’de farklı bir şey olabileceğine dair umut veren tezler ortaya koydu. Önemli olan çıkacak sonuç ve hükümetin hangi güçlerden oluşacağıdır. Zannederim bütün bunlar daha sonra, Kıbrıs müzakerelerinin gelişimini bir dereceye kadar etkileyecek.”

EDEK çözümün ekonomik yönüyle ilgili açıklamasında, Anastasiadis hükümetinin, çabalarını desteklemek ve ekonomik açıdan tehlikeli maddeleri kabul etme hatasından kaçmak için kullanacağı herhangi bir ekonomik inceleme yapmadan ilerlemekte olduğuna işaret etti.

EDEK, Anastasiadis hükümetinin, yurtdışından ekonomik bağışçı arama varsayımları konusunda da 2004 referandumu öncesinde Londra’da düzenlenen bağışçılar toplantısında, çözümün maliyeti 14,5 milyar Kıbrıs Lirası (KL) olmasına rağmen yarım milyar KL’lık yardım vaadi verildiğini hatırlattı. Eleştiri oklarını Eide’ye de çeviren EDEK “IMF Başkanı Christine Lagarde ile yaptığı görüşme çok tehlikeliydi” vurgusunu yaptı.

Ekologlar ve Çevreciler Hareketi ise çözüm finansmanının Türkiye’den gelmesini mülkiyet açısından çok tehlikeli bulduğuna vurgu yaptığı açıklamasında “Çözümün ekonomik yönünün müzakere masasına konulması, çözümün sürdürülebilirliği açısından önemli unsur olacağından, doğru bir harekettir. Çözümün uygulanmasının ekonomik olguları (tazminatlar, nüfusun yer değiştirmesi, vb.) ve federal devletin işleyişi (3 meclis, 3 kamu hizmetleri vb.)çözüm modelinin sürdürülebilir olmadığını gösterebilir” ifadelerini kullandı.



II. Hrisostomos ufukta çözüm görmüyor



Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos ufukta çözüm görmediğini belirtti ve bunu gerekçelendirirken “maalesef Türkler her şeyi istiyor” ifadesini kullandı.

Rum Simerini gazetesi, önceki bir etkinlikte konuşan II. Hrisostomos’un şu sözlerini öne çıkardı:

“Türkiye yetkililerinin de Kıbrıslı Türklerin de birçok kez Kıbrıs’ta var olan gerçeklerden söz ettiklerini işittik. Gerçekler evlerdir, mülklerdir ve atalarımızın mezarlarıdır. Kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Vermemiz mümkün değil. Halkımızın istediği böyle bir çözüm mü? İnanmıyorum.”

Türkiye’de, seçimlerden dolayı çok fazla popülizm yapılacağını söyleyen II. Hrisostomos sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin doğru bir çözüme yardımcı olması beklenmiyor. Biz

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tasfiye edileceği değil halkın, Helenler ve Türklerin istifade edeceği bir çözüm istiyoruz. Bunu herkesin anlamasını ve tavrını sertleştirmesini dilerim çünkü Türkiye ancak o zaman her şeyi istemekten vazgeçecek.”



Meclis yeni yasama yılına yarın başlıyor



Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, yaz tatilinin ardından yeni yasama yılına 1 Ekim Perşembe günü başlıyor.

Cumhuriyet Meclisi’nin 8. dönem 4. yasama yılına gireceği 1 Ekim’de törensel nitelikli toplantısında 3’üncü yasama yılına dair faaliyet raporu okunacak, Meclis Başkanı Sibel Siber Cumhurbaşkanlığı’na vekalet ettiği için Meclis Başkan Vekili Ünal Üstel konuşma yapacak. Ardından hükümete ve siyasi parti başkanlarına söz verilecek.

Milletvekilliği seçiminin ardından 3 yıl dolduğu için Meclis Başkanlık Divanı’nın yeniden oluşturulması için yapılacak seçimlerin tarihine karar verilecek. Halen 6 üyeden oluşan Başkanlık Divanı, partilerin sandalye dağılımına göre yeniden hesaplanacak ve temsiliyetler belirlenecek.

Belirlenecek tarihte Meclis Başkanı, Başkan Yardımcısı, katipler ve idare amirleri için seçim yapılacak. Komitelerin oluşumu da yeniden belirlenecek. Yeniden oluşacak Başkanlık Divanı 2 yıl boyunca görev yapacak.

Meclis Genel Kurulu’nun 5 Ekim Pazartesi günü yapacağı ikinci toplantısının gündeminde şu anda 5 yasa tasarısı ile Cumhurbaşkanı tarafından Ombudsman olarak atanması önerilen Emine Dizdarlı için yapılacak seçim var.

Dizdarlı’nın bu göreve seçilebilmesi için 3’te 2 çoğunluk yani 34 kabul oyu gerekiyor. Aksi halde ikinci tur oylamaya geçilecek ve ikinci turda da salt çoğunluk yani 26 oy aranacak. İkinci turda da bu çoğunluk sağlanamazsa, Cumhurbaşkanı’na yazı gönderilerek başka bir aday belirleyip sunması istenecek.



Karada da petrol ve doğal gaz arayacaklar



Amerikan “NEOS GeoSolutions” isimli şirketin, Güney Kıbrıs topraklarında, petrol ve doğal gaz yatakları tespit edilmesi için araştırmalara başlayacağı ve bu amaçla geçtiğimiz Cuma günü Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis ile bir anlaşmaya imza atıldığı haber verildi.

Rum Fileleftheros gazetesi haberinde, 12 deniz miline kadar olan deniz bölgesi ile toprak altı tabakasının üç boyutlu olarak haritalanması için, karadan ve havadan sismografik, manyetik, elektromanyetik, radyometrik ve manyototellürik araştırmalar yapılacağını belirtti.

Hedeflenen şeyin, toprakta ve kara suları bölgesinde olası petrol ve doğal gaz yatakları tespit edilmesi olduğunu yazan gazete, buna paralel olarak toprak altı tabakanın tümünün haritalanacağını ve bunun da bilim adamlarına denizaltı jeolojisi ve kara alanları ile denizlerin nasıl birleştiğini göstereceğini kaydetti.

Araştırmaların, 6 bin metreye kadar olan yeraltının haritalanmasına yol açacağını kaydeden gazete, şirketin uzmanlarının, petrol ve doğal gaz yatakları tespit edilmesine ilişkin önemli olasılıklar gördüğünü belirtti.

MEB’de yapılan sismografik araştırmalarda da olduğu gibi, toprak altı tabakasını verilerinin yer alacağı haritaların ilgililere satışa sunulacağını yazan gazete, bundan elde edilecek gelirlerin de Rum kesimi ile şirket arasında paylaşılacağını ifade etti.

Gazete, “NEOS GeoSolutions” isimli şirketin yatırımcıları arasında, “Microsoft’un” kurucusu Bill Gates, (Amazon, Google ve Sun Microsystems’in desteklemekte olduğu) “KCPG” yatırım şirketi ile “Goldman Sachs’ın” bulunduğunu da yazdı.

Gazete iç sayfalardan geniş yer verdiği haberinde ise, “elindeki bilgilere dayanarak” (kara sularından MEB sınırlarına kadar olan) Rum MEB’indeki bütün parsellerle ilgili imtiyaz haklarının Norveçli PGS şirketine ait olduğunu, “NEOS GeoSolutions” ile olan anlaşmanın şirkete imtiyaz hakları vermediğini ekledi.

Rum Haravgi gazetesi ise yukarıdaki başlıkla yayımladığı haberinde, enerji alanındaki hukuki meselelerde uzman olarak addedilen Dr. Andre Liakof’un, kısa zaman önce http://eutoday.nette yer alan makalesinde, Mısır MEB’inde keşfedilen Zohr yatağının, İsrail ve Güney Kıbrıs aynı zamanda Delek ve Noble şirketleri için bir darbe olduğunu söylediğini yazdı.

Gazeteye göre Liakof, ENI şirketinin Mısır açıklarındaki tespitinin, Doğu Akdeniz’deki güçler dengesini değiştirdiğini belirterek, Delek ile Noble şirketlerinin zemin kaybettiklerini ve LNG’den CNG’ye dönmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.



Taner bugün Kazan’da konser verecek



Konser Piyanisti Rüya Taner, bugün “Misafir Odası Solistleri” ile birlikte Tataristan’ın başkenti Kazan’da konser verecek.

Rüya Taner’in; Ankara Devlet Operası Solisti Soprano Leyla Çolakoğlu, TC Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Baş Kemancısı Bilgehan Erten ve CSO Vurmalı Çalgılar Sanatçısı Dinçer Özer’den oluşan “Misafir Odası Solistleri” ile vereceği konser, TC Tataristan Başkonsolosluğu, Tataristan Kültür Bakanlığı ve Yunus Emre Derneği'nin daveti, işbirliği ve katkıları ile yapılacak.

Konser, bugün Salih Saydasev Konser Salonu’nda yer alacak.



Hala Sultan Tekkesi bugün ziyaret ediliyor



Din İşleri Başkanlığı, Kurban Bayramı dolayısıyla bugün Larnaka'da bulunan Hala Sultan Tekkesi’ne toplu ziyaret düzenliyor.

Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay’ın, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’tan “ricasına binaen” gerçekleştirilecek ziyaret, bin kişiyle sınırlı olacak.

Ziyaretçiler, saat 14.00’de kılınacak öğlen namazının ardından in geri dönüşü, Hala Sultan Tekkesi’nden ayrılacak.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 22
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 52
Toplam Tekil 4066187
IP 18.117.182.179






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu