BASIN BÜLTENİ Akıncı, Sivil Toplum Örgütlerini bilgilendirdi - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı, Sivil Toplum Örgütlerini bilgilendirdi
Tarih: 25.09.2015 > Kaç kez okundu? 1465

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla yürütülen müzakerelerle ilgili olarak sivil toplum örgütü temsilcilerine yönelik “Sivil Toplumla Diyalog ve İşbirliği Toplantısı” düzenledi.

Toplantıda Akıncı’ya Dışişleri Bakanı Emine Çolak eşlik etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakerelerin bu safhasında, mülkiyette kriterlerin ne olacağı, toprak düzenlemeleri, dönüşümlü başkanlık konuları netleşmeden ve diğer bazı detaylar ortaya çıkmadan “evet” veya “hayır” kamplarına bölünmenin yanlış olduğunu kaydetti.

Sivil toplumun ve vatandaşların bunu yapmamasını isteyen Akıncı, her şey ortaya çıktıktan sonra iki liderin önce kendilerinin anlaşmayı hazmederek imza koyacağını ve daha sonra topluma sunacağını kaydetti.

Akıncı, anlaşmanın ilkelerini vatandaşların anlaması ve neye “evet” neye “hayır” diyeceğini bilmesinin öneminin de altını çizerek, halka bunun için yeterli zamanın verileceğini söyledi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile mümkün olduğunca sık bir araya gelmek için anlaştıklarını ve erken bir çözümü hedeflediklerini de dile getiren Akıncı, Mayıs 2016’da Güney’de parlamento seçimleri olduğunu ve bu tarihe yaklaşılmadan bir çözüme ulaşılabilirse ve çözüm referanduma sunulursa bunun başarılı olacağını söyledi. Ancak bunun kolay olmadığını kaydeden Akıncı, Kasım-Aralık aylarından bunun mümkün olup olmayacağını göreceklerini ifade etti.

Garantiler konusunun müzakere edilmediğini, önce garanti edilmesini istedikleri yapının kurulması için bunun sona bırakıldığını da belirten Akıncı, Kıbrıslı Türk’lerin çözümde kendini güvende, diğer tarafın da kendini tehdit altında hissetmeyeceği formüller bulunabileceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, günü geldiğinde bunların konuşulup akıl yolunda buluşacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasında görevi devralışının ardından zaman kaybetmeden kısa süre içerisinde müzakerelere başladıklarını kaydetti ve 4 ay içerisinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile 9 kez bir araya geldiklerini, müzakerecilerin 41 ve teknik komitelerin de 89 kez görüştüğünü kaydetti.

Akıncı 11 Şubat 2014’te varılan mutabakat ve BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde müzakereleri sürdürdüklerini dile getirdi ve bu anlaşmasının maddeleriyle ilgili hatırlatmada bulundu.

Akıncı, müzakere sürecinde 6 ana başlığın masada olacağının, nasıl bir çözüm olacağının, anlaşmanın nasıl yürürlüğe gireceğinin, her şey üzerinde mutabakata varılmadan hiçbir şey üzerinde mutabakata varılmış olmayacağı ve temsilcilerin müzakere edeceği, ancak liderlerin de sıklıkla bir araya geleceğinin, liderler tarafından üzerinde mutabakat sağlandıktan sonra referanduma gidileceğinin ve tarafların bir birlerini karşılıklı suçlamaktan vazgeçmeleri gerektiğinin bu anlaşmada yer aldığını anlattı.

Doğu Akdeniz’in kan gölüne dönüşmüş bir bölge olduğunu kaydeden Akıncı, iki tarafın da haklarını koruyan çıkarlarını gözeten eşitlik ve özgürlük içerisinde olunmasını sağlayacak, geçmişte yaşananları bir daha yaşatmayacak bir yeni düzene ulaşmanın sadece kendileri için değil tüm dünya ve bölge için de iyi bir örnek teşkil edeceğini söyledi.

Akıncı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının akıl yolunda kullanılmaması halinde bir tehdit unsuru olabileceğini, hatta savaşlara neden olabileceğini, fakat akıl yolunda kullanılırsa tüm tarafların kazançlı çıkabileceği durumlar yaratılabileceğini anlattı.

İsrail Mısır ve Kıbrıs’ın etrafında tespit edilen doğal gazın bir enerji koridoruyla Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye ve Türkiye üzerinde Avrupa’ya sevkinin en mantılı yol olduğu üzerinde nerdeyse bütün uzmanların hemfikir olduğunu kaydeden Akıncı, ancak bunun Kıbrıs’ta bir çözümle ve Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinin daha iyi olmasıyla mümkün olabileceğini dile getirdi.

Bu konuda çalışmalar olduğunu ve Türkiye’den bir takım şirketlerle Anastasiadis’in görüştüğünü bildiklerini de söyleyen Akıncı, Türkiye ile İsrail arasında ekonomik ilişkililerin sürdüğünü de kaydetti.

Akıncı, Türkiye’den KKTC’ye gelecek olan su projesinin başarılı ve sürdürülebilir olmasının çok önemli olduğunu da kaydetti ve bunun başarılı olmasının geleceğe dair başka atılımlara da neden olabileceğini, uzun vadede Güney’e ve hatta güney üzerinden başka bölgelere de su transferinin gündeme gelebileceğini kaydetti.

İki taraf arasındaki elektrik sisteminin inter konnekte yapılmasının aşama aşama ilerlediğini, Türkiye üzerinden adaya, İsrail’den de Güney Kıbrıs’a elektrik getirilmesinin konuşulduğunu belirten Akıncı, “Bütün bu ağın içerisinde Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasını hep birlikte hesap edelim” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, bugüne kadar liderler görüşmelerinde elde edilen bütün birikimlerden ve yakınlaşmalardan yararlanma sözü verdiğini ve bunu yaptığını da kaydetti. Yönetim ve güç paylaşımı konusunda ciddi mesafe kat ettiklerini, dönüşümlü başkanlık konunda ise henüz uzlaşma kaydedemediklerini dile getiren Akıncı, akıl ve mantığın bu konuda da anlaşmalarını ön gördüğünü, Rum tarafının da son tahlilde bu noktaya geleceğine inandığını dile getirdi.

Akıncı, “Çünkü bu Annan Planı’nda da vardı, Bir Kıbrıslı Türk’ün Türk’tür diye hiçbir zaman Kıbrıs’ın Federal Cumhuriyeti’nin başkanı olamaması gibi bir durumu bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Günün sonunda bu noktada da anlaşmaya varacağımızı ön görüyorum. Buna bir çıkış yolu bulmamız lazım ve bulacağız” diye konuştu.

Federal yapıyla ilgili bazı ayrıntılar da veren Akıncı, siyasal eşitlik içeren bir çözüm sağlayacakları konusunda iyimser olduğunu ve bu konuda ciddi bir sıkıntı olacağına inanmadığını dile getirdi.

Garantiler ve güvenlik konusunun da masada olan 6 başlıktan bir tanesi olduğunu söyleyen Akıncı, garantörler konusunu sadece 2 toplum liderinin konuşmasının yeterli olmadığını, 5 tarafın bu konuyu birlikte konuşması gerektiğini söyledi. Bu konunun müzakere edilmediğini, önce garanti edilmesini istedikleri yapının kurulması için bunun sona bırakıldığını belirten Akıncı, Türkiye’nin anlayışının da bu olduğunu söyledi.

Bazı gelişmeler olduğunu, ancak bu konuyu spekülatif bir şekilde gündeme getirmenin bir anlamı olmadığını kaydeden Akıncı, Yunanistan’ın ve İngiltere’nin “Artık ben yokum” dediğini, dolaysısıyla iki ülkenin tavrının önemli olduğunu belirtti.

Çözümde, Kıbrıs Türkü’nün kendini güvende, diğer tarafın da tehdit altında hissetmeyeceği formüller bulunabileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Akıncı, günü geldiğinde bunların konuşulup akıl yolunda buluşacaklarını söyledi.

Harita yüzdelik gibi konuşların da konuşulmadığını anlatan Akıncı, Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB ve Ekonomi başlığı altında sağlanan ciddi ilerlemeler olduğunu mülkiyet, toprak, güvenlik ve garantiler başlıklarının ise çetrefili konular olduğunu söyledi.

Mülkiyet konusunda etkilenmiş yerler ve mülklerin kategorisinin yapıldığını, 22 farklı kategori ortaya çıktığını anlatan Akıncı, kişinin mülkiyet hakkının ise yıllardır tanındığını, bunun yeni bir şey olmadığının altını çizdi. Akıncı, kişinin mülkiyet hakkının nasıl kullanılacağının ise iade, tazminat, takas, kısmı iade, alternatif mülk gibi 5 yolu olduğunu vurguladı.

İlk kez sadece ilk koçan sahibinin değil 41 yıldır o mülkü kullanan koçan sahibinin de mülk üzerinde hakkı olduğu ve bu hakkın dikkate alınması gerektiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına geçtiğini de anlatan Akıncı, bu hususta endişe yaratacak bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.

“Global olarak bu durum halledilirdi” yaklaşımının ise doğru olmadığını ve hiçbir zaman karşılıklı olarak kabul edilmediğini, bir çözüm olmamasının istenmesi halince ancak bu tavrın ortaya konabileceğini vurgulayan Akıncı, bunun yeni davalar yeni tazminatlar yaratacağını, kendilerinin ise aksine çıkış yolu aradıklarını belirtti.

Akıncı Rum tarafında yapılan bir ankette halkın yüzde 74’ünün “ben yerimde kalacağım ama oradaki mal da benimdir, satarım ya da tazminat alırım” dediğini, bunun önemli ve zamanın çözdüğü bir konu olduğunu kaydetti.

Akıncı, kendilerinin eskiden beri savundukları Kıbrıslı Türk’lere Kuzey’de nüfus ve mülkiyet anlamında sayı ve çoğunluk sağlayacak kriterler konusunda uzlaşmaya vardıkları takdirde Kıbrıs konusunda çok önemli bir engeli geride bırakmış olacaklarını ve çözümün daha yakın bir hale geleceğinin altını çizdi.

Akıncı mülkiyetle ilgili anlaşma sağlayacakları kriterler çerçevesinde çalışmalar yapacak bir komisyon kurulacağını da söyleyerek bununla ilgili bilgileri de aktardı.

Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümüyle birlikte vatandaşların ayırım gözetmeden Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşı olacaklarının da altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası hukuka dahil edilmesinin, mülkiyet ve Türk kökenli KKTC vatandaşları açısından da şart olduğunu vurguladı.

Akıncı, mülkiyet konusunda tazminatın başlıca rol oynayacağının aşikar olduğunu, dolayısıyla uluslararası camianın da mutlaka yardımının gerektiğini belirtti.

Akıncı, mülkiyet konusunda kullanıcı durumunda olanların da haklarının bulunduğunu vurguladı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Dimopulos olarak bilinen davayla ilgili kararına işaret etti. Akıncı, düzenlediği ilk Sivil Toplumla Diyalog ve İşbirliği Toplantısında sivil toplum örgüt temsilcilerinden soru ve görüşleri aldıktan sonra bir de kapanış konuşması yaptı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, toplantının kapanış bölümünde yaptığı konuşmada, farklı platformlarda sivil toplum örgütleriyle toplantı yapılmaya devam edileceğini, amaçlarının sivil toplum örgütlerinden yararlanmak olduğunu kaydetti. Akıncı, “Her kesimden insanın bu süreç içerisinde yer alması lazım” dedi.

Kıbrıslı Rumların federasyondan ne anladığı yönündeki bir soruya Akıncı, 11 Şubat 2014’te Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderinin yaptığı ortak açıklamada yer alan ilkelerin çözüm müzakerelerinde esas olduğunu ancak Güney Kıbrıs’ta iki kesimliliği parti programından kaldıran siyasi partilerin de bulunduğunu, diğer taraftan da söz konusu ilkelere sahip çıkacağını açıklayan partilerin de bulunduğunu belirtti.

Varılacak bir çözümün maliyetinin yüksek olacağını kaydeden Akıncı, “Uluslararası toplumun mutlak yardımcı olması gerekir” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özle Danışmanı Espen Barth Eide’nin uluslararası finans kuruluşlarıyla bir çözüm durumunda ihtiyaç duyulacak finansla ilgili temaslara başladığını, doğacak maliyeti Avrupa Birliği üst düzey yetkilileriyle kendisinin de görüştüğünü kaydetti.

Kıbrıs Rumların 1974’te adanın kuzeyinde bıraktığı malların Kıbrıs Türklerin adanın güneyinde bıraktığı mallardan fazla olduğu için tazminatın önemli rol oynayacağını kaydeden Mustafa Akıncı, “İki kesimliliği muhafaza etmek için tazminatların başlıca rol oynayacağı aşikardır” diye konuştu. Adanın etrafında keşfedilen doğal gaz rezervlerinde Kıbrıs Türklerin de haklarının bulunduğunu kaydeden Akıncı, söz konusu kaynaklardan elde edilecek gelirler üzerinden finans bulmanın da mümkün olduğunu söyledi. Akıncı, “Bu konuda kafa yormaya başladık” dedi.

Mülkiyet ve vatandaşlıklar üzerinde ise Akıncı, Kıbrıs Türklerinin artık uluslararası hukukun içerisinde girmesinin şart olduğunu, KKTC’ye yerleşen Türk kökenli vatandaşların AB vatandaşı olmasının da, mülkiyetteki belirsizliğin de bir anlaşma ile hallolabileceğini kaydetti. Akıncı, “O anlaşmayı yapıp uluslararası hukukun içerisinde girmediğimiz sürece, bu iş belirsiz olmaya devam edecek” dedi.

1974’te Kıbrıslı Rumlar tarafından kuzeyde bırakılan malları bugün kullananların da haklarının bulunduğunu söyleyen Akıncı, AİHM’de görülen ve Dimopulos davası olarak bilinen davanın kararına atıfta bulunarak, Dimopulos davasının kararında, AİHM’in KKTC makamlarının koçanını tanıdığının belirtilmediği, 41 yıldır söz konusu mülk üzerinde yaşayanın da haklarının olduğunu söylendiğini ifade etti. Kıbrıslı Rumların KKTC’ye gelerek Kıbrıslı Türklerin evlerinin kapılarını çalmasının zaman zaman yaşandığını kaydeden Akıncı, ancak bunun her gün yaşanmadığını, genellemenin yapılmasının da yanlış olduğunu söyledi.

Geçmişte Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumların da acılar çektiğini, 50’li 60’lı yıllarda Kıbrıslı Türklerin çok acılar çektiğini belirten Akıncı, “’Sadece bir taraf acı çekti’ dersek bencillik yapmış oluruz” dedi.

Akıncı, 20 Temmuz Harekatı gerçekleştirilmiş olmasaydı Kıbrıs’ın tümünün Yunanistan’a bağlanmasının engellenmiş olmayacağını da belirtti.

Üzerinde çalışılan ortaklığın 1960’ta yapılan ortaklıkla farklı olduğunu, bu kez ortaklığın iki bölgeli olacağını belirten Akıncı, “Eşitlik içinde, özgürlük içinde, haklarımızı alarak, karşı tarafın da haklarına saygı göstererek ve altını çiziyorum güvenlik içinde bir gelecek istiyoruz” dedi.

ÇOLAK

Toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Emine Çolak da, mülkiyet konusuyla ilgili olarak AİHM’de görülen Loizidu davasında tapu sahibinin haklarının devamının belirtildiğini ancak Dimopulos davasında mülkü kullanın da hakkının olduğunun vurgulandığını, kurulacak Mülkiyet Komisyonu’nun da özünün bunlara dayanacağını söyledi. Mülkiyet konusunda da sorunlu mülklerin çözümünün zaman alabileceği görüşü üzerine Emine Çolak, komisyonun çalışmasının hızlandırılabileceğine inandığını ifade etti.



İngiltere garantörlüğe kapıyı kapatmıyor



İngiltere’nin garantörlükle ilgili Kıbrıs’ta özel bir rol arayışında bulunmadığı fakat bir ol üstlenmeleri istenirse bunu çözüme destek ve yardım yönünde yapmaya çalışacakları yönündeki görüşünü korumaya devam ettiği bildirildi.

Kıbrıs gazetesinin, İngiltere’nin Güvenlik Garantiler konusundaki pozisyonun ile ilgili bilgi istemesi üzerine İngiliz Yüksek Komiserliği yetkilileri Birleşik Krallığın bu konuda, İngiltere Dışişleri Bakanı’nın Güvenlik ve Garantilerle ilgili temmuz ayında beyan etmiş olduğu pozisyonunu koruduğunu belirtti.

Ayrıca İngiltere Başbakanı David Cameron’un geçtiğimiz hafta Cuma günü Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le toplantısında Başbakan Cameron’un Birleşik Krallığın çözüm yönündeki çalışmalara tam desteğini yinelediği de aktarıldı. (Kıbrıs Gazetesi)



TDP-AKEL Ortak komitesi toplandı



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) ile Güney Kıbrıs’taki Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) arasında kurulan ortak komite çalışmalarını sürdürüyor.

AKEL Genel Merkezi’nde önceki gün gerçekleştirilen toplantıya TDP adına Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Hoşkara ile Dışilişkiler Komitesi Üyesi Hulusi Kilim katıldı.

İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için müzakereleri yürüten liderlerine yardımcı olmak, iki toplumun hem yakınlaşmasına hem de toplumları bilgilendirmeye yönelik etkinlikler düzenlemek amacıyla kurulan komite, önceki günkü toplantıda mülkiyet konusunu görüştü.

Bir sonraki toplantının 5 Ekim Pazartesi günü TDP Genel Merkezi’nde yapılmasına ve mülkiyetle ilgili görüşmelerin sürdürülmesine karar verildi.

Komite, iki partinin başkanlar düzeyinde haziran ayında gerçekleştirdiği toplantıda alınan karar uyarınca oluşturulmuştu.



Maronitler köylerinin birleştirilmesine karşı



Maronit cemaatinin Rum meclisindeki temsilcisi Andonis Hacirusos’un tek bir otonom bölge oluşturmak maksadıyla Maronit köylerini birleştirme tezini ortaya koyduğu ancak 4 Maronit köyü muhtarının bu teze karşı çıktığı bildirildi.

Rum Fileleftheros gazetesine göre Koruçam Muhtarı İlias Kasioludis, Özhan Muhtarı Andonis Karahannas, Gürpınar Muhtarı Partellis Hacifesas ve Karpaşa Muhtarı Hristakis Haciandonis, “özel bölge yaratılması cemaat gettolaştırılacak” yorumunda bulundu.

Rum meclisindeki temsilcilerine yönelik herhangi bir muhtıra hazırlanmasına veya verilmesine katılmadıklarına dikkat çeken muhtarlar, cemaatlerinin geleceğiyle ilgili her türlü temas ve eylemin, Rum yönetimiyle işbirliğinde ve Maronit cemaatinin seçilmişlerinin onayıyla yapılması gerektiğine işaret etti.

Muhtarlar, yayımladıkları ortak açıklamada özetle şunları dile getirdi:

“Bütün köylerimiz, idari ve coğrafi açıdan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri ait olmayı seçtiğimiz Kıbrıs Rum toplumunun denetimi altında kalmalı. Bu çerçevede, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Rum oluşturucu devletçiğinin ayrılmaz bir parçası olarak elbette Meclis’teki temsilcimizin rolü yükseltilmeli, cemaatimizle ilgili konularda söz ve oy hakkı olmalı. Ay. Marina, Asomato köyleri ile Karpaşa’daki 17 ev Güven Yaratıcı Önlemler çerçevesinde iade edilmelidir.”



Tatar: “Rum liderliğinin önemli tavizler koparma yönünde iştahı kabardı”



Ulusal Birlik Partisi Genel Başkan adayı, Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Akıncı ve ekibinin izlediği politika nedeniyle Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını hiçe sayan Rum liderliğinin önemli tavizler koparma yönündeki iştahının kabardığını iddia etti.

Tatar, yaptığı açıklamada, Kıbrıs konusunda Rum tarafının yıllardır izlediği politikalardan bir milimetre bile sapmadığını savunarak, sundukları önerilerin altında yatan gayenin egemenliklerini tüm Kıbrıs’a yayma, kaybettiklerini iddia ettiklerini geri almak olduğunu söyledi.

Kimsenin, “Rum basınının spekülatif haberleri ile konuşuyorlar” diyerek kendi söylediklerini geçiştirip Kıbrıs Türk Halkını kandırmaya çalışmasına izin vermeyeceklerini kaydeden Tatar, sağlanan olanaklar çerçevesinde görüşme sürecini takip ederek, Rum yetkililerin açıklamaları ve temaslarını inceleyerek halka karşı görevlerini yapmaya çalıştıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı ve etrafındakileri eleştiren Tatar, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;

“Evet, antlaşma olsun ama bu özgürlüğümüzü, egemenliğimizi, Devletimizi, sosyal ve ekonomik tüm kazanımlarımızı, güvenliğimizi yitirmemiz pahasına sağlanacaksa, eksik kalsın. Kimse merak etmesin, biz, mutlaka evimizi düzelteceğiz ve daha refah, daha gelişmiş bir KKTC ile Anavatan Türkiye ile işbirliği içinde geleceğe uzanacağız.”



“Federal Kıbrıs Hareketi” Güney’de ve KKTC’de bir dizi etkinlik düzenliyor



Rum tarafında faaliyet gösteren “Federal Kıbrıs” (KOK) isimli hareket, Rum tarafında ve KKTC’de Kıbrıs’ta federal bir devlet kurulması gerektiği görüşünün savunulacağı yeni bir dizi panel, seminer ve sunum gerçekleştiriyor.

Rum Alithia gazetesinin haberine göre KOK temsilcileri Niyazi Kızılyürek, Yakovos Meniku ve Sula Hacikiriaku dün basın toplantısı düzenleyerek, “çözüm ve yeniden birleşme için gerçeklerin aydınlatılması ve uzlaşı şarttır” sloganıyla başlatacakları yeni tur etkinlikleri açıkladı.

Düzenleyeceği etkinliklerde federasyon, federal devletlerin işleyişi hakkında bilgi vermeyi hedefleyen KOK “gerçeğin aydınlatılması, her iki toplumun yakınlaştırılması, geçmişin travmalarını atlatmaları ve geleceğe birlikte yürümeleri için elinden geleni yapacağı” iddiasıyla yola çıkıyor.

Habere göre KOK, Rum tarafında Kasım-Aralık döneminde kent merkezleri ve köylerde, üniversitelerde ve diğer yerlerde paneller, seminerler düzenleyecek, broşür ve el kitapçıkları dağıtacak. İlk etkinlik olarak, 25 Eylül’de Kızılyürek tarafından kaleme alınan “Bir Şiddet Dönemi. Karanlık 1958” isimli kitabın tanıtımı yapılacak. Ekim ayında Kıbrıs sorunundaki gelişmeler ve perspektiflerle ilgili panel düzenlenecek, Kasım sonuna doğru da Rum Gazeteciler Birliği lokalinde merhum gazeteci Stavru Angelidis’in ‘Cesaretle’ isimli eserinin tanıtımı yapılacak. KOK, soru-cevap şeklinde hazırlanmış “Kıbrıs’ta Çözüm ve Federasyon” isimli el kitapçığı da bastırıp dağıtacak. Kıbrıs’taki bütün dini grupların temsilcilerinin de katılacağı “Kıbrıs sorununun çözümünün şartı uzlaşı ve gerçek” isimli seminer düzenleyecek.

KOK faaliyetlerinin KKTC’ye de sarkacağını, Ocak-Şubat 2016’da siyasi paneller ve bilimsel seminerler düzenleneceğini belirten gazete, KOK’un çoğu etkinliğine Kıbrıslı Türk konuşmacı ve tartışmacıların da katılacağını, KKTC’de de Güney’de düzenleyeceklerine benzer etkinlikleri düzenleyeceğini belirtti.









Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 42
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1222
Toplam Tekil 4076003
IP 18.191.174.168






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu