BASIN BÜLTENİ Liderler bugün yeniden bir araya gelecek - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Liderler bugün yeniden bir araya gelecek
Tarih: 18.09.2015 > Kaç kez okundu? 1513

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakereleri çerçevesinde bugün yeniden bir araya gelecek.

Ara bölgede müzakereler için tahsis edilen binada yer alacak olan görüşme saat 10.00’da başlayacak.

Görüşmeye, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide de katılacak.



Nuland 14–15 Eylül tarihlerinde adada temaslarda bulunacak



ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nuland 14–15 Eylül tarihlerinde adada temaslarda bulunacak.

KKTC’ye de geçeceği ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile bir araya geleceği belirtilen Nuland, adada olacağı süre içerisinde, iki toplumdan sivil toplum örgütleriyle de bir araya gelecek.



Anastasiadis: “Her karış toprağımız için mücadele ediyoruz”



Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Karpaz kökenli Rumların önceki akşam bir mitinge yaptığı konuşmada “mücadelemiz yalnız Karpaz veya Mağusa için değil, her karış toprağımız için” ifadesini kullandığı bildirildi.

Rum Alithia gazetesinin aktardığı habere göre, Anastasiadis, bütün Rum siyasi güçlerini, “mücadeleye el vermeye ve itirazların, siyasi oluşumların ve ideolojilerin üzerinde, adına vatan denilen daha büyük bir ideal olduğunu anlamaya” çağırdı.

Habere göre, Anastasiadis, mitingde “Benim için, vatanı Türkleştirmeye sürükledi; işgal altındaki bir karış toprağın bile kurtarılmasına izin vermedi; işgal ordusunun varlığıyla elindekileri tutmaya devam etmesine ve Helenizm’in geriye kalanını da tehdit etmeyi sürdürmesine müsaade etti diye yazılmasını istemem” dedi.

Anastasiadis, AB üyeliğinin “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından beri belki en önemli başarı olduğu” görüşünü ortaya koyarak, “Çünkü Avrupa ilke ve değerleri temelinde, insan hakları ve müktesebat temelinde konuşabiliyoruz” ifadesini kullandı.

Gazete, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un da mitingde Rum Ortodoks Kilisesi’nin ve Rum halkının, Anastasiadis’i destekleyeceğini, koruyacağını ve önünde kalkan olacağını” söylediğini yazdı.



Tusk: “Kıbrıs sorununda ileriki aylar kritik”



Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Anastasiadis ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta güven ve gerekli karşılıklı anlayışın sağlanmasında var olan engellerin kaldırılması çabaları için ileriki ayların kritik olduğunu belirtti.

Kıbrıs sorununun çözümü için gerçek bir fırsatı gördüğünü belirten Tusk, iki tarafın kalıcı bir çözüme bağlı olduğunu söyledi. Tusk ayrıca müzakerelerin yeniden başlamasını da selamladı. Tusk, AB’nin, iki tarafa ve BM’ye destek vermeye devam edeceğini ifade etti.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ise Kıbrıs sorununda yaşayabilir bir çözüme varılması için Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile yorulmadan çalışacaklarına dair taahhüdünü yineledi.

Anastasiadis, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasında Ankara’nın rolünü ve sorumluluğunu da vurgularken, Türkiye’nin siyasi irade göstermesine ilişkin temennisini yineledi.



Akıncı: “Azınlık olmayı kabul etmeyiz”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, varılacak çözümde adadaki kesimlerin birinde, Kıbrıs Türk diğerinde de Rum toplumunun nüfus ve mülkiyet açısından çoğunlukta olacağını, Kıbrıslı Türklerin bölgeyi yönetip aynı zamanda kendi alanlarında azınlıkta olacağı bir durumun yaratılamayacağını vurguladı.

Bu neticeyi elde etmenin yollarını ve kriterlerini bulmaları gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, iki kesimliliğin 1990’lı yıllardan bu yana bir BM parametresi haline geldiğini de hatırlattı.

Bunun bireysel mülkiyet hakkının inkarı anlamında da gelmediğini kaydeden Akıncı, farklı çarelerle tatmin yaratılabileceğini anlattı.

Mülkiyet hususunda iadenin, tazminat ya da takasın yaşanacağı farklı durumlar olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, kısmı iade ya da alternatif mülkiyet gibi yollarla bunun çözümüne ulaşılabileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Avrupa Komisyonu’nun yetkilileriyle temaslarını en üst düzeyde yürüttüklerini kaydetti ve AB’ da yabancı ülkeler KKTC’yi resmen tanımasalar da Kıbrıs Türk halkının ve seçilmiş organlarının varlığının inkar edilemeyeceğini kaydetti.

Tusk ile yararlı bir görüşme yaptıklarını ve Avrupa Konseyi’nin çözüm sürecini ve müzakereleri sonuna kadar desteklediğini kaydeden Akıncı, bu desteğin süreceğinin güvencesini aldıklarını ifade etti.

Tusk’un ilişkilerinin bunda sonra artarak süreceği konusunda kendilerini tatmin ettiğini kaydeden Akıncı, Kıbrıs’ta bir çözümle birlikte federal yapının iki kurucu devletinden biri olarak kendilerini Avrupa Birliği’nin içinde bulacaklarını dolaysıyla o güne giderken AB ile ilişkilerini sürdürüp bu yeni duruma kendilerini alıştırmaları gerektiğini anlattı.

Avrupa Birliği ile bir harmonizasyona ihtiyaçları olduğunu da kaydeden Akıncı, bu konuları da konuştuklarını ve her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını söylediklerini belirtti.

Müzakerelere AB’nin müdahiliyetiyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, Müzakerelerin BM gözetiminde sürdürüldüğünü, masada AB temsilcisinin sandalyesinin bulunmadığın söyledi. Akıncı, Avrupa Birliği mevzuatına göre bazı hususların nasıl olduğunu öğrenme ihtiyacı doğduğunda AB Komisyonu Başkanı’nın Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) nezdindeki temsilcisi Pieter Van Nuffel’e baş vurulduğunu ifade eden Akıncı, AB yetkilisinin tamamen yardımcı rolü olduğunu dile getirdi.

Bir soru üzerine mülkiyet konusunun kolay bir konu olmadığını kaydeden Akıncı, 2014 Şubat ayında Liderler açıklamasında ön görüldüğü gibi iki toplumlu iki kesimli bir federasyon yaratmak istediklerini kaydetti. Aynı zamanda AB prensiplerine ve değerlerine uymak istediklerini de dile getiren Akıncı, ama iki kesimli ve iki toplumlu olması gerektiğini kaydetti.

Akıncı esas noktanın ne elde etmek istendiğin olduğunu belirti ve iki toplumlu iki kesimli bir federasyon istendiğine göre, buna götürecek kriterleri ortaya koymak gerektiğini dile getirdi. Akıncı mülkiyet komitesi üyelerini karanlıkta bırakamayacaklarını, ne yapacaklarını bilmeleri için önlerine net veriler koymaları gerektiğini vurguladı.



“Yaşanan tatsızlıklardan şehit yakınları değil, onları yok sayanlar sorumludur”



Muratağa Atlılar Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Ahmet Aşır, 9 Eylül 2015 Çarşamba günü şehitliklerde yaşanan tatsızlıklardan şehit yakınları değil, şehit yakınlarını yok sayanların sorumlu olduğunu söyledi.

Aşır, yaşadıklarını başkalarının da yaşamaması için adil ve yaşayabilir bir anlaşmayı herkesten çok istediklerini ancak ortada bir anlaşma yokken şehitliğe gelerek anlaşma yapılamayacağını kaydetti.

Rum ailelerin şehitliği ziyaret ettiklerini ve kendilerinin de onlara rehberlik edip, ağırladığına işaret eden Aşır, “Bugüne kadar şehitliğe gelen Rumlara misafirperverlik gösterdik, hiçbir laf etmedik” dedi.

Ahmet Aşır önceki gün yaptığı açıklamada, Muratağa, Atlılar ve Sandallar’da katledilenlerin tamamının çocuk ve kadın olduğuna işaret ederek, “126 şehidimiz 41 yıldır Muratağa ve Atlılar Şehitliklerinde kucak kucağa yatmaktadırlar ve kimseye ne bir şey söylüyor, ne de birini rahatsız ediyorlar. Hayatta kalan şehitlerimizin yakınları da 41 yıldır onların hatıralarıyla acılar içinde yaşamış onların rahat uyumaları ve rahatsız edilmemeleri için caba harcıyor” dedi.

Son zamanlarda bazı kişilerin siyasi emelleri için şehitleri ve kendilerini rahatsız etmeye başladığını söyleyen Aşır, şöyle devam etti:

“Herkesin bilmesini istiyoruz ki Kıbrıs’ta en çok acıları çekmiş, dünyada yapayalnız kalmış şehit yakınları olarak, bir daha hiç kimsenin bizim yaşadıklarımızı yaşamasını istemediğimizden adil ve yaşayabilir bir anlaşmanın olmasını herkesten çok istemekteyiz. Şehitlerimizi ve şehit yakınlarımızı taciz ederek provakasyon yaparak ağıza alınmayacak küfürler ederek bizleri üzmeye kimsenin hakkı yoktur”

Aşır, şehitlikte çarşamba günü yaşanan tatsızlıklardan şehit yakınlarının değil, şehit yakınlarını yok sayanların sorumlu olduğunu söyledi. Aşır, “Bilinmelidir ki, burası bizim evimizdir ve biz bu evin içinde acılarımızla yaşıyoruz. Anlaşma yapılacaksa bu şehitliklere en son gelinmesi gerekir. Ortada bir anlaşma yokken şehitliğe gelip anlaşma yapamazsın” dedi.

Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Başkanı İzzet İzcan’ı da ağır bir dille eleştiren Aşır, “Sayın İzzet İzcan bu tepkinin olacağını bile bile gittik diyor. Bile bile gitmek oradakileri yok saymaya eşdeğerdir. Resmen tahrip etmektir. Kıbrısın her yeri onlarca şehitliklerle doludur. İlle Muratağa, Atlılar,Sandallar inadı niye? Amaç barış yapmak değil, barışı bozmaktır” ifadesini kullandı.



RIK’te iki dilli yayınlanan programlar, bir gün sonra Kanal SİM’de yayınlanacak



Televizyon kanalı Kanal SİM, bu aydan itibaren Rum devlet televizyonu RIK’in iki dilli programlarını, yayınlandıktan bir gün sonra kendi kanalında yayınlayacağını açıkladı.

Kanal SİM ile RIK arasında şubat ayında varılan mutabakat çerçevesinde, adanın her iki tarafından kültürel, tarihi, sosyal içerikli çekimler ve sohbetlerin yer aldığı “BİZ-EMEİS” ile “Aynı Gökyüzü Altında” isimli programlar, 14 Eylül’den itibaren RIK-2 televizyonunda gösterildikten bir gün sonra Kanal SİM’de ekrana gelecek.

Kanal SİM Genel Yayın Yönetmeni Sami Özuslu, Kıbrıs’ta çözüm sürecine katkı koymak için herkesin yapacak bir şeyi bulunduğunu, özellikle medyanın toplumlar arası diyalogda son derece kritik bir misyona sahip olduğuna işaret ederek, RIK ile yapılan işbirliğinin sürece pozitif katkı koyacağına inanç belirtti.

RIK ve diğer Rum televizyon kanallarıyla işbirliğini geliştirmek istediklerini kaydeden Sami Özuslu, özellikle iki dilde ortak yayınlar yapabilmenin önemine değindi. Özuslu, RIK ile başlatılan işbirliğinin bir tür ‘güven yaratıcı önlem’ olduğuna inandıklarını belirterek, liderlerin sürdürdüğü müzakere sürecine katkı yapmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.



“Talat, Kıbrıs sorununa çözüm bulunacağı konusunda iyimser”



Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum Fileleftheros gazetesine verdiği röportajlarda Kıbrıs sorununa çözüm sağlanacağı konusunda iyimserliğini dile getirdi. Talat, Türkiye’nin çözüme destek vereceğine ilişkin inancını da belirtti.

Çözüme bu kez varılacağı görüşünde olduğu ve bu görüşünü nelerin desteklediği şeklindeki soru üzerine Talat, birçok şeyin değiştiğini, Annan Planı’na ilişkin 2004 referandumun ardından 4 yıl Tasos Papadopulos uzlaşmazlığıyla karşı karşıya kaldıklarını, Papadopulos’un döneminde çözüme ulaşmayı başaramadıklarını anımsattı.

Talat, Papadopulos’un ardından Dimitris Hristofyas’ın seçilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu, Eylül 2008’de başlayan müzakerelerin Şubat 2010’a kadar sürdüğünü belirtirken, bu dönemde bazı başarılar ve bazı görüş birliklerinin sağlandığını ifade etti.

Kıbrıs sorununa ilişkin müzakereler tarihinde ilk kez iki liderin, müzakereler aracılığıyla ortak noktalar bulduğunu kaydeden Talat, geçmişteki müzakerelere atıfta bulunarak, müzakerelerin iki lider arasında yapıldığını, ancak pratikte BM’nin bazı öneriler sunduğunu, liderlerin, bazılarını kabul ettiğini veya etmediğini söyledi.

Hristofyas ile neden çözümü sağlayamadıkları sorusu üzerine Talat, Hristofyas ile bir buçuk yıl müzakere edebildiklerini, bu zaman zarfı içerisinde her şeyi sonuçlandıramadıklarını, çünkü o dönemde yeni bir sürecin ortaya çıktığını belirtti. “Bir buçuk yıl yeterli değil miydi?” sorusu üzerine ise Talat, bunun mümkün olabileceğini ancak süreci etkileyen bir çok neden bulunduğunu, Hristofyas’ın tezlerinin halk tarafından tamamıyla desteklenmemesi nedeniyle Hristofyas’ın çok dikkatli ve yavaş olduğunu, halkın daha çok desteğini garanti altına almaya çalıştığını ifade etti.

O dönemde KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun anımsatılması üzerine Talat, “Evet, çözüm taslağına sahip olmazsak seçimleri kaybedeceğimi söylemiştim, ki olan da bu idi, bunu da çoğu kez Hristofyas’a söylemiştim” ifadesini kullandı.

“Hristofyas ile sağladığı görüş birliklerinin ne kadarı Akıncı ve Anastasiadis tarafından kabul edildi” sorusu üzerine Talat, “hemen hemen hepsi” yanıtını verirken, bildikleri kadarıyla Akıncı ve Anastasiadis’in bütün görüş birliklerini gördüğünü ve sorun çıkacağını sanmadığını belirtti.

“Türkiye’den şu ana kadar çözümü istediğine dair herhangi bir hareket görünmediği” şeklindeki söylem ile ilgili olarak ise Talat, bunun sürekli olarak Kıbrıslı Rumlar tarafından söylendiğini belirterek, “Ne çeşit bir hareket bekliyorsunuz?” sorusunu sordu.

Türkiye’nin müzakere masasında bulunmadığını ifade eden Talat, müzakere masasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami’nin bulunduğunu söyledi.

Talat bir başka soru üzerine, Türkiye’nin, çözüm konusundaki politikasının değişmediğini ve yakın gelecekte değişmesinin de söz konusu olmadığını, çözüm için hazır göründüğünü ifade etti.

İki lidere dikkatli olmaları konusunda ne tavsiye edersiniz” sorusuna karşılık da Talat, bu kez halkı hayal kırıklığına uğratmamaları tavsiyesinde bulunarak, bunun son fırsat olduğunu söylemek istemediğini, ancak büyük bir fırsat olduğunu, bir sonraki fırsat için çok zaman geçeceğini belirtti.

Talat, Güzelyurt’ta yaşayan Kıbrıslı Türklerin, 2004’te referandumda “evet” dediklerini, ancak bugün “evet” diyeceklerine dair tereddütleri bulunduğunu, bir beş yıl sonra ise “hayır” diyeceklerinden emin olduğunu, çünkü 1974 öncesindeki hatırlara sahip neslin hala hayatta olacağını söyledi.

“Hangi hataları yaptınız?” şeklindeki soru üzerine Talat, hata yaptığını sanmadığını, en iyisi için çaba gösterdiğini ve hiçbir şey için pişman olmadığını belirtti.

Talat bir başka soru üzerine, liderlere ve müzakerecilere çözümü sağlamaları mesajını gönderdi.

Talat başka bir soruya karşılık ise, AKEL’in, argümanlarının çöktüğünü görmesine bağlı olarak bu kez çözümü destekleyeceğine inandığını söyledi.

Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğunun, çözümü desteklemeye hazır olup olmadığı sorusu üzerine de Talat, “O kadar emin değilim, fakat sanırım evet. Anlaşmanın koşullarına bağlı” ifadesini kullandı.

“Kıbrıslı Rumların çözüme daha çok hazır olduğunu mu görüyorsunuz” sorusu üzerine Talat, iki tarafın da aynı derecede hazır olduğunu düşündüğünü belirtti.

Müzakerelere ilişkin bir soru üzerine ise Talat, iki sorun bulunduğunu, en zorunun mülkiyet konusu olduğunu, diğer iki hassas konu, toprak ve garantilerin ise o kadar büyük sorunlar olmadığını, mülkiyetin, hemen hemen herkesi etkileyeceği için çok büyük sorun olduğunu ifade etti.

Çözümü kimin finanse edeceği sorusu üzerine Talat, bunun zor olduğunu, ancak çözüm ile birlikte ilk günden itibaren ekonomik büyük bir kalkınmanın olacağının da unutulmaması gerektiğinin altını çizdi. Talat, çözümden elde edilecek gelirlerin çözüm için kullanılabileceğini söyledi.

Talat bir başka soru üzerine, iki garantör ülkenin, belki şimdi değil ama, bir ara, müzakereler sürecine müdahil olabileceği fikrini ortaya koyduğunu, uluslararası gelişmelere ilişkin vizyona sahip olmalarından dolayı Türkiye ve Yunanistan’ın başka konulara da yardımcı olabileceğini ifade etti.

Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum Alithia gazetesine verdiği röportajda ise, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin, geçmişe göre ortamın daha iyi ve insanların daha olumlu olduğunu söyledi.

Kıbrıs sorununun çözümünün, partisi için büyük bir vizyona sahip olduğunu belirten Talat, çözümden sonra Kıbrıs’ta ekonomik patlamanın gözlemleneceğine inandığını ifade etti.

AB’nin, Avrupa’nın birleştirilmesi anlamına geldiğini, Kıbrıs’ın bölünmüş olması nedeniyle, sonuç olarak AB’nin iki tarafı, adayı birleştirmeye mecbur etmesi gerektiğini ifade eden Talat, bir başka soru üzerine, Kıbrıslı Rumlara, mevcut konjonktürün büyük bir fırsat olduğunu ve kaçırılmaması gerektiği mesajını gönderdi.

Talat, güven yaratıcı önlemelere ilişkin olarak ise, bütünlüklü çözüm hedefine odaklanılması gerektiğini, bunun 2016 yılı içerisinde tamamlanması durumunda iki taraf arasında başka geçiş kapılarının açılmasına zaten gerek olmayacağını söyledi.

Talat bir başka soru üzerine, çözüm anahtarının Türkiye’de olduğu fikrine katılmadığını belirtti. Mehmet Ali Talat, hidrokarbonun bulunmasının, bölgede istikrar sağlanmasına katkı sağlayacağını da söyledi.



Kıbrıslı Rumlarda çözüme ulaşılacağı inancı “yüksek”



Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirilen bir anketin sonuçları, katılımcıların yüzde 74’ünün, yürütülen Kıbrıs sorunu müzakerelerinin çözümle sonuçlanabileceğine inandıklarını ortaya koydu.

Rum Politis gazetesi “Noverna” şirketi tarafından “29 Temmuz – 12 Ağustos tarihleri arasında, bin 12 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen anketin Kıbrıs Rum toplumunun çözüme yönelik olumlu düşünceleri ancak aynı zamanda endişelerini de ortaya koyduğunu yazdı.

Habere göre ankette, “bugünkü müzakereler anlaşma ve referandumla sona ulaşabilecek mi?” sorusuna katılımcıların yüzde 74’ü olumlu yanıt verdi.

Katılımcıların yüzde 24’ü bu soruya “kesinlikle evet” yanıtını verirken yüzde 50’si “muhtemelen evet”, yüzde 19’u “muhtemelen hayır” ve yüzde 5’i “kesinlikle hayır” yanıtını verdiler.

Müzakerelerin başarılı olmasını isteyip istemedikleri şeklindeki soruya ise katılımcıların yüzde 68’i “evet” ve yüzde 9’u “hayır” derken, yüzde 21’lik bir kesim ise “konunun kendisini etkilemediği” yanıtını verdi.

Müzakerelerin bir planla sonuçlanması ve referanduma gidilmesi durumunda ne oy vereceklerinin sorulması üzerine ise katılımcıların yüzde 16’sı “kesinlikle hayır”, yüzde 10’u “muhtemelen hayır”, yüzde 40’ı “evet ya da hayır’a eşit mesafede bulunduğu”, yüzde 14’ü “muhtemelen evet” ve yüzde 16’sı “kesinlikle evet” yanıtını verdi.

Gazete, katılımcılara mülkiyet konusunda yöneltilen “(kendilerine iade edilecek) taşınmazlarıyla ne yapacakları” sorusuna ise, katılımcılardan yalnızca dörtte birinin, Kıbrıs Rum yönetimi idaresi altındaki taşınmazlarına kalıcı döneceklerini, bu rakamın Kıbrıs Türk yönetimi idaresi altındaki taşınmazlar söz konusu olduğunda ise yüzde 13’e düştüğünü aktardı.

Ankete göre, Kıbrıs Rum yönetimi altında olacak bölgelerdeki mülklerine ilişkin olarak, bu soruya katılımcıların yüzde 30’u “taşınmazlarını yazlık olarak ellerinde tutacakları”, yüzde 16’sı “kiralayacakları”, yüzde 12’si “nakit olarak tazminat kabul edecekleri” ve yine yüzde 12’si “işletme kuracağı” ve yüzde 8’i “başka yerdeki bir taşınmazla takas kabul edeceği” yanıtlarını verdiler.

Taşınmazın Kıbrıs Türk idaresi altındaki bölgede kalması durumunda ise yüzde 25’i “yazlık olarak ellerinde tutacaklarını”, yüzde 18’i “kiralayacaklarını”, yüzde 10’u “işletme kuracaklarını”, yüzde 18’i “nakit tazminat kabul edeceklerini” ve yüzde 12’si de “başka bir yerde eşit değerde başka bir taşınmazla takas edebileceği” yanıtını verdiler.

Gazete, “gerçekçi olarak başarılabilecek şeyin ne olduğu” şeklindeki bir soruya ise, katılımcıların yüzde 40’ının “geri alma, takas ve tazminat karışımı”, yüzde 17’sinin “sadece tazminatlarla”, yüzde 25’inin “geri alma ve taşınmazına geri dönme” ve yüzde 13’ünün ise “iade edilene kadar taşınmazını bir süreliğine kullanıcıya kiralama” seçeneklerini dile getirdiklerini aktardı.

Garantilerin kaldırılması veya devamı konusundaki soruya ise katılımcıların yüzde 30’u “tamamen kaldırılması” ve yüzde 44’ü “AB’nin garantörlüğünü kabul ettiği” şeklinde yanıt verirken, diğer seçeneklerin oranları sıfıra yakın oldu.

Gazete, Türkiye kökenlilerin tamamının çözümden sonra gitmesini isteyenlerin oranının yüzde 27 olduğunu, yüzde 29’luk bir kesimin “Kıbrıslı Türklerle evli olanlar veya aileleri olanların”, yüzde 31’lik bir kesimin ise “sadece Kıbrıs’ta doğanların kalmasını istediklerini” belirttiklerini yazdı.

Yüzde 9’luk bir kesim ise “hepsi kalsın” yanıtını verdi.

Gazete, anketin bir diğer ilginç sonucunun ise, beklenenin aksine Kıbrıslı Rumların dönüşümlü başkanlık ve çapraz oylamaya karşı olmadıklarının ortaya çıkması olduğunu yazdı.

Ankete göre katılımcıların yüzde 33’ü “Kıbrıs Rum başkanın daha uzun görev süresi olması kaydıyla dönüşümlü başkanlığı desteklediğini” belirtirken yüzde 20’lik bir kesim ise “karşılığı alınması durumunda kabul edilebilir” yanıtını verdi.

Yüzde 13’lük bir kesim ise dönüşümlü başkanlığı “kabul edilemez” bulduğunu dile getirdi.

Başkanın çapraz oyla seçilmesi konusunda ise yüzde 32’lik kesim “evet”, yüzde 27’lik kesim “karşılığı alınması şartıyla evet” ve yüzde 14’lük kesim “şiddetle karşı” ve yüzde 9’luk kesim ise “karşı” olduklarını vurguladılar.









Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 37
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 1250
Toplam Tekil 4074526
IP 18.222.67.251






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.597 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu