BASIN BÜLTENİ BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs'taki Barış Gücünün görev süresini uzattı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs'taki Barış Gücünün görev süresini uzattı
Tarih: 16.08.2015 > Kaç kez okundu? 1572

Paylaş


BM Güvenlik Konseyi (BMGK), Kıbrıs'ta bulunan BM Barış Gücü'nün (UNFICYP) görev süresini 31 Ocak 2016'ya kadar uzattı.

BMGK'da oy birliği ile kabul edilen karar metninde, Ada'da müzakerelerin tekrar başlaması ve olumlu atmosferde sürmesi nedeniyle duyulan memnuniyet belirtildi.

Müzakerelerde henüz kapsamlı bir anlaşmaya varılamadığı da kaydedilen kararda, taraflardan henüz çözüm bulunamayan temel meselelere yoğunlaşmaları istenerek, mevcut durumun sürdürülemeyeceği ifade edildi.

Kıbrıs'ta hem tampon bölgenin hem de diğer bölgelerin mayınlardan arındırılması konusunda da daha fazla çalışma yapılmasını talep eden Konsey, iki taraf arasında yeni geçiş kapılarının açılması gibi güven artırıcı önlemlerin uygulanmasını önerdi.

Kıbrıs'taki olayların ardından 1964 yılında BMGK kararıyla oluşturulan UNFICYP, BM'nin en uzun süre görev yapan barış gücü operasyonlarından birisi konumunda.



“Netanyahu’nun Güney Kıbrıs’taki temaslarından güvenlik ve savunmayla ilgili 5 anlaşma çıktı”



İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun yeniden seçilmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini yaptığı Güney Kıbrıs’ta güvenlik ve savunmayla ilgili beş konuda işbirliği adımları atılması kararlaştırdı.

Rum Fileleftheros gazetesi, Güney Kıbrıs ile İsrail arasında enerji, teknik düzeyde görüşülmekte olan (hidrokarbondan) müşterek istifade, savunma ve güvenlik konularında bundan sonra atılacak adımların kararlaştırıldığını, bu çerçevede için Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis’in Eylül’de, Savunma Bakanı Fokaidis’in de Ağustos’ta İsrail’e gideceğini belirtti.

Netanyahu’nun hem Anastasiadis’le baş başa görüşmelerinde hem de heyetlerin de katılımıyla genişletilen görüşmelerde AB üyesi olarak Güney Kıbrıs’ın rolüne işaret ettiğine dikkat çekilen haberde önceki günkü görüşmelerde Güney Kıbrıs-İsrail-Yunanistan işbirliğinin İtalya’nın da katılımıyla genişletilmesi masaya yatırıldı.

Netanyahu ve beraberlerindekilerin güvenliğini sağlamak üzere Rum polisinin alarma sokulduğunu, geçeceği yer yerde yolların trafiğe kapatıldığını ve helikopterlerin de havadan takip yaptığını kaydeden gazete, Netanyahu’nun önceki günkü görüşmeler sırasında “bir dostluktan değil kardeşlik ilişkilerinden söz ediyoruz. Kıbrıslılar İsrail’e tatile gelsin” dediğine de işaret etti.

Haberde Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’un Eylül ayının ilk on günü içerisinde İsrail ve Filistin ve Güney Kıbrıs liderleriyle AB’nin Ortadoğu meselesine müdahil olma yöntemlerini görüşmek üzere bölgeye geleceği de kaydedildi.

Gazeteye göre Tusk 8 Eylül’de Anastasiadis’le görüşmek için Güney Kıbrıs’a, 9’unda Netanyahu ile görüşmek üzere İsrail’e ve 10 Eylül’de de Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas ile görüşmek üzere Ramallah’a gidecek.

Gazete özetle şunları yazdı:

“Netanyahu ve Anastasiadis Lefkoşa’daki görüşmeleri sırasında savunma ve güvenlik alanında şu önemli işbirliği adımlarını kararlaştırdı:

1-Enerji konusundaki hedefler belirlendi ve bundan sonra atılacak adımlar kararlaştırıldı.2-Güvenlik alanında işbirliği ve karşılıklı ziyaretlerde bulunulması konusunda mutabakata varıldı.3-İsrail ve Filistin liderlerinin ayrı ayrı Avrupa Konseyi’ne gitmesiyle ilgili atılacak adımlar kararlaştırıldı.4- Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail Dışişleri bakanları, zirve toplantısının hazırlık görüşmeleri için Eylül New York’ta bir araya gelecek.5-İki ülkenin Yunanistan’la birlikte var olan üçlü işbirliğine İtalya’nın da katılması perspektifi var.

Savunma Bakanı Hristos Fokaidis’in 2-4 Ağustos’ta İsrail’i ziyaret edecek olması iki ülkenin savunma alanındaki işbirliğine verdiği önemi gösteriyor. Edindiğimiz bilgilere göre iki ülkenin işbirliği gerek enerji tesisleri gerekse bölgenin güvenlik meseleleri ve özellikle terör tehditlerinin göğüslenmesiyle ilgilidir. Netanyahu-Anastasiadis görüşmesinde, iki ülkenin ortak düşmanları ve ortak istekleri olduğuna işaret edildi.

Görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Anastasiadis ‘ülkelerimize yönelik yoğun asimetrik tehditlere karşı milli kabiliyetlerimizi işbirliği ile geliştirme yöntemlerini görüştük’ dedi. Netanyahu ise ‘Bizi en fazla ilgilendiren şey terörizmdir’ dedi ve özellikle İran ile aralarında Avrupa’nın da bulunduğu 30’dan fazla ülkeye yayılan terör ağına sahip Hizbullah örgütüne değindi. Netanyahu İsrail’in IŞİD tehlikesini göğüslemeye yardım ve savunmasını takviye taahhüdünü de dile getirdi.

Netanyahu-Anastasiadis görüşmelerinin odak noktalarından biri olan enerji konusunda da sonuçlara varıldı ve bundan sonra atılacak adımlar belirlendi. Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, iki ülke MEB’lerindeki yataklardan müşterek istifade konusunu tamamlamak üzere gelecek Eylül ayında İsrail’e gidecek. Yine, doğal gaz yataklarının değerlendirilmesiyle ilgili kararlar alınacak.

Anastaiadis basın toplantısı sırasında ‘iki ülkenin enerji işbirliğini ileri götürme yöntemlerini, East Med boru hattı ve muhtemelen Eurasia Interconnector olanakları gibi bölgesel perspektiflerimizi ele aldık’ derken, Netanyahu da heyetler arası görüşme sırasında bölgede elektrik enerjisi üretilmesi ve Avrupa’ya verilmesi konusunu gündeme getirdi.

İtalya’nın, Kıbrıs-Yunanistan-İsrail üçlü işbirliğine katılma iradesine sahip olmasının yarattığı yeni perspektifler de dünkü görüşmede masaya yatırıldı, üçlü işbirliğinin İtalya’nın da katılımıyla genişletilmesi yönünde adımlar atılması gerektiği ortak kararına varıldı.

Anastaiadis, İtalya Başbakanı Matteo Renzi’nin, üç ülkenin (Rum-Yunan-İsrail) hedefleriyle aynı istikametteki son faaliyetlerini, Avrupa Birliği’nin ilgisini artırmaya katkı koyacağı gerekçesiyle kutladı.

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’la önceki gün yaptığı telefon görüşmesinde üçlü işbirliği konusunu ele aldığını söyleyen Anastasiadis ‘Sayın Çipras bu işbirliğimizi, ülkelerimizin ve tabii bölgenin karşılıklı çıkarları yönünde daha da geliştirmeye hazır olduğunu söyledi’ dedi. Anastasiadis sözlerini ‘Üçlü işbirliğimiz bölgedeki herhangi bir ülkenin aleyhine değil’ diyerek tamamladı.”

Rum Simerini gazetesi ise, “fazla söz edilmese bile Kıbrıs ve İsrail hükümetlerini güvenlik konusunun meşgul ettiği ortadadır. Netanyahu’ya Ulusal Güvenlik Danışmanı Yossi Kohen’in eşlik etmesi tesadüf değildir” vurgusunu yaptı, şu noktaları öne çıkardı:

“Anastasiadis’in dünkü basın toplantısında söylediklerinden, iki ülke arasındaki asimetrik tehditler ve terör konulardaki koordinasyonun takviyesi için gruplar da oluşturulduğu anlaşıldı. Netanyahu da doğal gazın derhal çıkarılması arzusunu dile getirdi ve Lefkoşa’ya, doğal gazın süratle piyasalara ulaştırılması için eşgüdüm çağrısı yaptı. Doğal gazı İsrail ve Kıbrıs toplumlarını geliştirecek ‘gökten değil denizden gelen kudret helvası’ olarak niteledi.

Hükümet kaynaklarının gazetemize söylediğine göre Kıbrıs ile İsrail arasındaki diyalog gerek doğal gaz gerekse -detay vermekten kaçındıkları- çok önemli konularda devam edecek. Yine, Kıbrıs-İsrail-Yunanistan üçlü görüşmesinin çok yakında yapılmasının beklendiği ancak Mısır ve Ürdün’ün de katılımıyla genişletilmesinin beklenmediği öğrenildi. Bu üçlü görüşmeden sonra AB, Ürdün ve Mısır’ın da katılımıyla çok uluslu bir toplantı yapılması ihtimali de göz ardı edilmiyor.”



Akıncı Perestrello’yu kabul etti



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Portekiz’in Lefkoşa Büyükelçisi Joao Perestrello’yu kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleşen kabulde basına herhangi bir açıklama yapılmadı, sadece görüntü olanağı verildi.



Eide: “ Sorunun çözümü için güven, irade ve liderlik gerekecek”



BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununun tamamen çözülebilir olduğu ancak güven, irade ve liderlik gerektireceğine inandığını ifade ederek, şu anda tüm bunların eş zamanlı olarak mevcut olduğuna işaret etti.

"Bu ivmenin yok olmamasına izin verilmemelidir" diye vurgulayan Eide, müzakerelerin büyük başarısının şimdiye kadar var olan davranışların neredeyse tamamen değişmesi olduğunu belirtti.

Norveç'in eski Dışişleri Bakanı Kıbrıs Haber Ajansı'na verdiği özel röportajda, Güvenlik Konseyi'ni bilgilendirdikten sonra, müzakerelerin mevcut aşamasını açıklayıp her iki tarafın çözümün Avrupa karakterini tanınmasının önemine atıfta bulundu.

Bununla birlikte, yapılması gereken çok şeyin olduğu ve siyasi bir anlaşmaya ulaşana kadar yoğun çalışmalarla dolu birkaç aya ve anayasanın hazırlanması için yeterli zamana işaret etti.

Eide, Kıbrıs'ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün üç garantör güçleri (İngiltere, Yunanistan ve Türkiye) ile ilgili olarak her üç ülke ile temas halinde olduğunu ve bu konularda nasıl ve ne zaman çalışılacağını görüştüğünü söyledi.

BM Genel Sekreteri'nin müzakerelere doğrudan katılımı ile ilgili olarak da, Ban Ki-moon'un kendisi ve liderler ile temas halinde olduğunu ve tamamen bilgilendirildiği ancak bulunmasının gerekli olarak düşünüldüğünde sürece katılacağını açıkladı.

Röportajın tam metni:

Soru: Şu anda müzakerelerin hangi aşamasındayız?

Cevap: Yaptığımız ilk şey, hala mevcut olan ve güncellenmesi gereken tüm yakınlaşmaları ve görüşlerin değiştiği noktaları yeniden sağlamaktı. Bunlar artık geçmişte kaldı. Bunlar ilk haftalarda yer aldı ve ben müzakerecileri bu konudaki yoğun ve yapıcı çalışmaları için övmek istiyorum. Anlaşmanın bunun üzerinde kurulan büyük bir kısmı var atık. Devamla bir dizi yeni alanla girmiş olduk ve hepsi her görüşmenin ardından okuduğum açıklamalarda belirleniyor. Gerçekten bazı alanlarda büyük bir ilerleme kaydettik, bazılarında da muhtemel bir çözümün hatlarını görüyoruz ama esas olarak hala oraya ulaşmış değiliz. İrade eksikliğinden değil konuların birbirine bağlı olduğu içindir. Bu yüzden, bazen “başka bir konunun nasıl geliştirildiği ve aralarındaki bağlantıyı görmek amacıyla şimdilik bu belirli konuda mola verelim” demek zorundayız.

Ayrıca bunu da söylemek istiyorum, neredeyse dönüştürücü nitelikte olan şeylerden biri çözümün Avrupa Birliği karakterinin önemidir, bu da sonucun içine Avrupa yapısında kurulan değer ve ilkeler ve aynı zamanda uygulamalar ve hukuki deneyimlerin yerleşmesinin anlamına geliyor. Bu, sadece AB şartı dediğimiz değildir, her şeyi ile ilgilidir, bu demek oluyor ki insan hakları ve hükümetin vatandaşlar ile ve her tür insanların hakları ile ilişkisi. Bu çok güçlü ve gelişmiş bir yasa kurumu, insanlar için iyidir, senin ve benim için faydalıdır ve çözümün parçası olacak.

Beklemekte olan büyük sorunlar vardır. Liderler ve şahsım arasında, sürecin bütünlüğünü korumak amacıyla her fasıldaki ayrıntıları ortaya çıkarmamak için bir anlaşmamız var. Çok şey yaptığımıza rağmen, henüz yapacak oldukça çok şey var. Kapsamlı bir siyasi anlaşmaya ulaşana kadar önümüzde yoğun çalışmalarla dolu aylar var. Ardından da tabii, belli bir süre içinde birçok avukatın çalışmasının sonucu olacak yeni bir anayasanın yazılması gerekecek zaman olacak.

Soru: Sizin ve liderlerin yaptığı açıklamalara dayanarak şu anda çoğunlukla yönetim konusunun ele alınmasını söylemek doğru mudur?

Cevap:. Hayır. Bu bir süre önce geçerliydi ama biz şimdi çok ötesinde bulunmaktayız. Başka alanlara girdik. Mülkiyet sorunları, toprak konusunun yeniden düzenlemelerinin ilkeleri - rakamlar değil kriterler. Ben de AB yönleri ve son zamanlarda daha da önemli hale gelmiş bir yönü olan yeni devletin ekonomik uygulanabilirliğinden söz ettim. Sizin de fark etmiş olabileceğiniz gibi, adaya ilk geldiğimden beri bir çözümün ekonomik potansiyeline işaret ediyorum. Kendi toprakları içinde ve çevresindeki komşuları ile barış içinde olan birleşik bir Kıbrıs önemli büyüme potansiyeline sahip olacak ama bunun için hazırlanmanız gerekir.

Aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti'nin son yıllarda, mali ve ekonomik krizden çıkmak için gösterdiği zor ama başarılı çabaların yeni federal yapılarda devam etmesini arzu ettiğimiz bir şey olduğunu söylemem gerekiyor. Bu yüzden ben şimdi uluslararası finans kurumlarının yanı sıra AB'yi de kamu finansmanı ve çağdaş kurumlar konuların ve nasıl iş dostu ve büyüme dostu kurumsal bir çerçeve ve iki ekonominin birbirine birleştirilmesi zaman ölçek avantajlarından faydalanacağınızı nasıl sağlayacağımız üzerinde düşünmeye, bize destek vermeye çağırıyorum.

Soru: Daha sonraki bir aşamada garantör güçlere daha fazla ihtiyacınız olacağını söylemiştiniz. Şimdiden her iki tarafı da ilgilendiren konular üzerinde bazı hazırlık istişarelere başladınız mı? Özellikle Yunanistan Dışişleri Bakanı çözümden sonra hiçbir garantör gücün veya yabancı askerin olmasını beklemediğini söyledi. Bu konuları ele aldınız mı?

Cevap: Ben her üç garantör ülkenin başkentleri ile temas halindeyim. Bu konular üzerinde hem nasıl, hem de ne zaman çalışacağımızı ve elbette sonuçların ne olacağını tartışıyoruz. Ama daha erken bir aşamadayız. Ben de üç hafta önce Yunan Dışişleri Bakanı ile bir araya geldim ve bu konular ile ilgili çok zengin ve yararlı bir görüşmemiz oldu.

Soru: Genel Sekreter hangi aşamada sürece daha fazla katılacak? Yoksa onun bulunması gerekli değil mi?

Cevap: Ben size Genel Sekreter Ban Ki-moon'un süreci çok yakından takip ettiğine dair güvence veriyorum. Onunla büyük sıklıkla temas halindeyim ve kendisi bu dosyanın içini dışını biliyor. Yardımcı olmak için güçlü bir ahlaki taahhüdü var. Bulunmasının gerekli olduğu zamanda tabii ki katılacak.

Soru: Son iki soru. Şimdiye kadar müzakerelerde en büyük başarı hangisi ve ikinci en büyük korkunuz nedir?

Cevap: Bazı somut başarılar hakkında konuşabilirsin ama birini seçmem gerekiyorsa, onun soruna karşı tutumun neredeyse tam değişmesinin olduğunu düşünüyorum.

Şimdiye kadar bir sorun bu durumun işleyemeyeceğini ya da diğer tarafın bunu istemediğinin kanıtı olarak kullanılırdı. Bugün bir sorun bizim birlikte kaldırmamız gereken bir engeldir. Ve bu zihniyet müzakerecilerde, liderlerde ve müzakere ekiplerinde yaygın ve insanlara ilham veriyor ve ben o belirli zihniyet değişmesinin

ve bunu yapmak için birlikte yapmak zorunda olmamızın kabul edilmesinin en büyük başarı olduğunu düşünüyorum.

Tabii ki anayasal düzenlemelerin uzun bir listesini ekleyebilirim, veya mülkiyet komisyonu ya da her neyse, ama buna odaklanacağım, çünkü Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak çözülmesinin kolay olduğunu söylemeye asla cesaret edemem; ama tamamen çözülebilir bir sorundur. Bu sorun kesinlikle çözülebilir ancak güven, irade ve liderlik gerekiyor. Biraz güven, az irade vardı ve çoğu kez liderlik yer aldıysa fakat sadece her seferde tek taraflı olmuştu. Şimdi aynı anda bunların hepsi mevcut ve bu ivmeyi kaçırmamamız gerekiyor.

En büyük korkum? Ben gerçekten müzakerelerin içinde bir kriz göremiyorum. Tabii ki bunun ortaya çıkabileceğini biliyorum ama ben gerçekten görüşmelerin içerisinde ne tür bir çökmenin yer alabileceğini göremiyorum. Ben açık ve net bir şekilde konuşmak istiyorum. Yapılacak çok zor bir çalışma var ve tabii ki sürprizler olabilir. Ben daha çok dış bir şok için endişe ediyorum. Yakın bölgede herhangi bir olay veya seyir değişikliği. Somut bir şey düşünmüyorum, sadece Kıbrıs tarihine bakarak, bazen bazı şeyler oluyor ve dikkati görüşmelerden başka bir yöne çekiyor. (Kıbrıs Postası)



Anastasiadis: “Birlik içinde çok şey başarabiliriz”



Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, Mağusa'da bulunan Othello Kalesi’nde Kültür Komitesi tarafından organize edilen iki toplumlu müzik grubu Kyprogenia tarafından verilen “Ay ışığı altında müziğimiz” isimli konserden sonra basına yaptığı açıklamalarda “birlik içinde çok şey başarabiliriz” dedi.

Etkinliğin ardından açıklamada bulunan Anastasiadis, “ülkemin bir kısmını ziyaret etmekten memnunum ve ben kuzey ve güney arasında ayrım yapan insanlardan biri değilim”

“Ben ortak vatanımıza inanan biriyim ve dostum Mustafa ile diğer AB’ye üye ülkeler gibi bir çağdaş ülke yaratmak amacıyla ve insan haklarını ve dört özgürlükleri koruyan bir temelde, iki bölgeli bir federasyonla adayı yeniden birleştirmeye çalışıyoruz” dedi.

Anastasiadis, Kıbrıs Türk toplumu lideriyle birlikte Kıbrıslılara ait olan hazineleri ve kültür mirasını özgür bir şekilde tüm Kıbrıslıların paylaşmaları için en kısa zamanda Kıbrıs sorununa bir çözümün bulunması amacıyla yorulmadan çalışmakla yükümlü olduklarını söyledi.

Kıbrıs Türk toplumu lideri Mustafa Akıncı ise yaptığı açıklamada, 8 Temmuz tarihinde “dostum” dediği Anastasiadis ile Limasol'da bir tiyatro izlediklerini anımsayarak “bu akşam Mağusa'dayız, dolayısıyla bir kez güneyde ve şimdi kuzeyde. Kıbrıs bizim ana vatanımız, ya Limasol ya Mağusa fark etmez” şeklinde konuştu. ( Kıbrıs Postası)



“CTP-BG ile DİSİ Parti başkanları karşılıklı toplantılara katılacak”



Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) ile Güney Kıbrıs’ta iktidardaki Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ), dün yaptıkları görüşmede, parti başkanlarının karşılıklı olarak parti yönetim kurulu toplantılarına katılarak görüşlerini ortaya koyması kararı aldı.

DİSİ Başkanı Averof Neofitu ve beraberindeki heyet dün CTP-BG Genel Merkezi’ni ziyaret etti.

Görüşmenin ardından CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile DİSİ Başkanı Averof Neofitu basına açıklama yaptı.

CTP-BG Başkanı Talat, yararlı bir görüşme yaptıklarını, iki büyük siyasi parti olarak çözüme bağlılıklarını teyit ettiklerini belirtti. Dikenli olabilecek konuları da görüştüklerini söyleyen Talat, parti başkanlarının karşılıklı olarak parti yönetim kurullarına katılıp görüşlerini ortaya koyma kararı aldıklarını kaydetti.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Talat, dikenli konuların arasında garantörler, mülkiyet, çapraz oy, dönüşümlü başkanlık gibi hassas konuların bulunduğunu, bunlar görüşülürken mutabakat peşinde olmadıklarını, iki partinin hassasiyetlerini ortaya koyduğunu ifade etti.

DİSİ Başkanı Averof Neofitu da bir kez daha diyalogu sürdürme ve adanın yeniden birleşmesi ile ilgili kararlılıklarını ve desteklerini ortaya koyduklarını söyledi.

Sorunları fırsatlara, tehlike ve korkuları umuda dönüştürmek konusunda işbirliği içinde çalışacaklarını belirten Neofitu, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için uğraşacaklarını kaydetti.

Garantörler konusundaki bir soruya yanıt veren Neofitu, amaçlarının müzakerelerin yerini almak değil, müzakere sürecini yürütmekte olan liderlere destek olmak olduğuna vurgu yaptı.



Hellim dosyası AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı



Hellim dosyasının son 10 yıl içerisinde ikinci kez AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandığı ve bu durumun, hellimin “Menşe İsmi Korumalı Ürün” olarak tescil edilmesi için yeni bir çaba başlatılmasına vesile olduğu bildirildi.

Rum Politis gazetesi, hellim dosyasının AB Resmi Gazetesi’ndeki ilk yayınlanışında, onaylanmadan önce geri çekildiğini, ancak bu kez, itirazlara rağmen dosyanın sonuna kadar gideceği konusunda iyimser bir havanın hakim olduğunu yazdı.

Gazete, hellimin tescil edilmesi halinde, süpermarketlerde bulunan ve yüzde 51 oranında keçi ve koyun sütü içermeyen tüm hellimlerin raftan indirileceğini ve hellim dosyasında, hellimin üretilebileceği coğrafi bölge sınırlarının Lefkoşa, Limasol, Larnaka, Mağusa, Baf ve Girne ilçeleri olacağını kaydetti.

Hellim üretiminde kullanılacak keçi ve koyun sütü oranının, inek sütü oranını aşması gerektiğiyle ilgili kriterin, inek besicilerinin tepkisine neden olmasının beklendiğini belirten gazete, hellim dosyasında bu konuyla ilgili net bir ifade bulunmadığını, ancak keçi veya koyun sütünün veya ikisinin karışımının oranının, inek sütü oranından fazla olması ile ilgili ifade bulunduğunu yazdı.

Gazete, hellim dosyasında, “Halloumi”nin Türkçe adının “Hellim” olacağının belirtildiğini; Kıbrıslı Türklerin, ürettikleri hellime Rumca ve Türkçe ismi aynı anda verebileceklerinin veya sadece Türkçe ismi kullanabileceklerinin ifade edildiğini kaydetti.

Habere göre hellim dosyasında, hellimin “taze hellim” veya “eski hellim” olarak iki çeşitte üretilebileceği belirtilirken, her iki çeşidin nasıl üretildiğiyle ilgili bilgiler de aktarıldı ve ağırlıkların, 150 ile 350 gram arasında olması gerektiği belirtildi.

Bu arada gazete, Avrupa Komisyonu’nun Yeşil Hat Tüzüğü ile ilgili bir değişiklik önerisini de onayladığını kaydederken, değişiklik önerisinin ne olduğu konusunda detay vermedi.

Haberde, Avrupa Komisyonu’nun “Bureau Veritas”a da, (Uluslararası bağımsız gözetim, uygunluk kontrolü, denetim, kalite, çevre, sağlık ve risk önleme hizmetleri) AB Tüzükleri kapsamında, coğrafi ürün ve gıdaların denetimini gerçekleştirecek yetkili kurum olarak onayladığı belirtildi.

Gazete devamla, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in, hellim dosyasındaki gelişmeler nedeniyle memnuniyet duyduğunu açıkladığını ve hellimin tescil edilmesi konusuna siyasi bir yaklaşım kazandırdığını yazdı.

Habere göre Juncker, bu adımın, adadaki iki toplumun, birleşme çalışmaları çatısı altında işbirliği yaptığının bir göstergesi olduğunu ve iki tarafın, Avrupa Komisyonu yardımıyla işbirliği yapma konusundaki niyetini ortaya koyduğunu söyledi.

Avrupalı yetkililerin, Rum Tarım Bakanı Nikos Kuyalis’e tebrik mesajı gönderdiğini kaydeden gazete, Kuyalis’in de açıklama yaparak, yıllar sonra büyük bir engelin aşıldığını ve artık, hellimin tescil edilmesi yolunun açıldığını söylediğini belirtti.

Kuyalis, itirazlar da dahil 6-7 aylık bir prosedür başlayacağını kaydederek, her şeyin yolunda gitmesini ve kısa süre içerisinde hellimin tescil edilmesini umut ettiklerini ifade etti.

Habere göre Avrupa Komisyonu’nun Tarım ve Zirai Kalkınmadan Sorumlu Komiseri Phil Hogan ile Bölgesel Politika Komiseri Corina Cretu da hellim dosyasıyla ilgili gelişmelerden memnuniyet belirtti.



Hellim karışıklığı: “Tescil, tartışmayı da beraberinde getirdi”



Tescil kararından sonra Türk tarafında üretilecek olan hellimin hangi yolla piyasaya sürüleceği en çok sorulan soru olurken, Yeşil Hat Tüzüğüne (YHT) göre, KKTC’deki süt ürünlerin AB’ye ihraç edilmesi mümkün değil.

Bu durumda hellim ürünlerinin Limasol’dan başka bir limandan ihraç edilemeyeceği şeklindeki tez çökerken, hellimin Mağusa limanından AB hariç dünyanın birçok ülkesine ihraç edilebileceği belirtildi

Öte yandan YHT’de yapılacak olan değişiklikle Bureau Veritas adlı kuruma kuzeyde kontrol yapma yetkisi tanınacağı ve bu yolla Kıbrıs Cumhuriyetine yasal bir kontrol mekanizması yaratılacağı öğrenildi. Ancak bu konuda resmi bir açıklama yapılmadı

AB Komisyonu’nun aldığı tescil kararına 3 ay itiraz süresi ve eğer itiraz gelirse incelenmesi için 2 ay ek süre alınacağı bildirildi. Karar hem Rum hem de Türk tarafında kafa karışıklığına yol açtı.

Dün, Avrupa Komisyonu’nun açıkladığı hellim tüm Kıbrıs adası üzerinden tescili konusundan sonra ortaya çıkan tartışmalar gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Komisyonun dün yayımladığı kararda hellim-halloumi isminin tüm ada üzerinde tescil edilmesi başvurusunun 17 Temmuz itibarıyla yapıldığı bildirilmiş ve konu AB Komisyonu resmi gazetesinde yayımlanmıştı.

Komisyonun aldığı 5 maddelik kararda;

“1-Bureau Veritas (AB’nin gıda denetimlerini yapan akredite edilmiş uluslararası kurum/mekanizma) söz konusu hellim tescili düzenlemesiyle iliği AB tarafından yetkili kontrol mekanizması olarak atanmıştır;

2-Komisyon söz konusu yetkilendirmeyi bir mektupla onaylayıp Bureau Veritas’a bildirecek;

3-Bureau Veritas’ın söz konusu hellim denetimleri sonucu elde edeceği raporlamalar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yetkili organlarına ve AB komisyonuna gönderilecek;

4-Kıbrıs adasında iki taraf arasında uygulanmakta olan Yeşil Hat Tüzüğü (YHT) yeniden düzenlenip, söz konusu ürünün ticareti yönünde yeniden düzenlenecektir. Bu konuda bir düzenleme önerisi yapılmıştır;

5-AB komisyonu söz konusu konuyla ilgili yapılacak olan düzenlemelerin AB hukukuna tamamen uygunluğunu gözetecek” demişti.

AB prosedürüne göre, taslak kararın resmi gazetede yayınlaması hellim tescilinin ufak bir iki detay dışında resmen tescillendiği şeklinde yorumlanıyor.

Şimdi prosedüre göre 3 ay kişilerden veya kurumlardan gelecek olan itirazlar beklenecek. Eğer itiraz olursa 3 ay sonunda, 2 ay da bu itirazların incelenmesi sürecek. Toplamda 5 ay sonunda konuyla ilgili pürüzler giderilecek ve hellim ismi hem Rumca hem de Türkçe olarak resmen ilan edilecek, PDO kapsamına alınacak.

Öte yandan YHT’de yapılacak olan değişiklikle Bureau Veritas adlı kuruma kuzeyde kontrol yapma yetkisi tanınacağı ve bu yolla Kıbrıs Cumhuriyetine yasal bir kontrol mekanizması yaratılacağı öğrenildi. Ancak bu konudaki tam değişiklik konusunda resmi bir açıklama henüz yapılmadı.

Kıbrıs Postası’na konuşan güvenilir bir kaynak hellim konusunun bazı ‘şehir efsanelerini’ de beraberinde getirdiği söyleyerek, sayısız spekülasyon yapıldığına dikkat çekti.

Kaynak “en başından söylemek gerekirse bizim AB’ye süt ürünleri satma gibi bir durumumuz zaten yok. Bu Yeşil Hat Tüzüğü’nde (YHT) açıkça yazılıdır. Dolayısıyla hellim üretiminin hangi limandan yapılacağı yönündeki tartışmalar gereksiz ve yersizdir çünkü biz AB ülkelerine süt ürünü satamayız. Bu durumda hellim de satamayız. Ancak Arap ülkelerine gibi dünyanın diğer ülkelerine satabiliriz ve buna AB hiçbir şekilde karışamaz” dedi.

Kaynak “Ancak bu durum ilerde bazı komplikasyonlar ortaya çıkarabilir o da şudur; düşünelim ki, Kıbrıs sorunu çözülmedi, taraflar uzlaşamadı. Biz de AB dışındaki ülkelere hellimi satmaya devam ettik. Bir gün AB ülkelerinden birisinin bir bakanı gidip o ülkeye ‘siz bize üye bir ülkenin tescilinde olan bir ürünü satıyorsunuz. Bu durum ikili ilişkilerimizi kötü etkiler derse, o zaman sorun yaşanabilir” diye konuştu.

Ayni kaynak “işin önemli tarafı hellimin Protected Designation Of Origin (PDO) (Coğrafi Tescilli Ürün) olarak kaydedilecek olmasıdır. Bu bir prestij meselesidir. İki taraf arasında sorun yaratan bir durum olmaktan çıkması da başka bir olumlu durumdur” diye konuştu.

“Hellimin tescil edilmesi Rum tarafında da tartışma yarattı. Orada ‘Türkler bize boyun eğdi, kurumlarımızı tanıdı’ derken, bizim tarafta da ‘bizi Rum boyunduruğuna soktu’ şeklinde tartışmalar vardır” diyen kaynak “bunlar bilgisizlikten ileri gelen konuşmalardır, her iki teori de geçersizdir” diye konuştu.

Öte yandan Kıbrıs Postası’na konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir başka kaynak ise hellim tescili konusunun çok enteresan bir hal aldığını belirtti.

“Bir kere AB bu konularda muhatap olarak Kıbrıs Cumhuriyetini almıştır. Aldığı kararın 3.maddesinde resmi kontrol mekanizması olarak atanan Bureau Veritas’ın denetim raporlarını AB ile birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti resmi makamlarına yollayacağı yazmaktadır. Bu resmi makam Rum Tarım Bakanlığıdır” diyen kaynak “bu birçok sorunu beraberinde getirebilir” diye konuştu.

Ayni kaynak “öte yandan, geçtiğimiz Nisan ayında Rum Tarım Bakanlığı söz konusu Bureau Veritas adlı kurumu zaten resmi denetçi olarak kendisine atamıştı. Yani bu kurum AB normlarına göre bakanlıkta denetimler yapmaktadır. Öyle yazıldığı gibi Rum Tarım Bakanlığı yetki devri filan yapmamıştır” dedi.



Özersay : “Mülkiyette kriterler önemli”



Eski Müzakereci ve DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kudret Özersay, Kıbrıs müzakerelerinde mülkiyet konusunun kriterlere dayalı çözümleneceğinin belirtilmesinin olumlu olduğunu ancak kriterlerin neler olacağının çok daha büyük önem taşıdığını belirtti.

Son liderler görüşmesi ertesinde tarafların mülkiyet konusunda yaptıkları açıklamayı yazılı bir açıklamayla yorumlayan Özersay, mülkiyete dair açıklamanın bazı olumlu yanları bulunduğunu, ancak bu metinde yer alan bazı noktalara açıklık getirilmesi gerektiğini belirtti.

Özersay “Bazı olumlu yanları bulunan bu açıklamadan, özellikle tarafların aynı şeyi anlıyor olduklarını umuyorum. Mülkiyetin, kriterlere dayalı olarak çözümleneceğinin belirtilmesi olumludur, ancak bu kriterlerin neler olacağı çok daha önemlidir. Kriterlerin neler olacağında anlaşılmadan mülkiyet rejimi ortaya çıkmayacak, kimin malının gelecekte ne olacağını bilmek de mümkün olamayacaktır” dedi.

Özersay ayrıca “eğer taraflar aynı metinden çok farklı şeyleri anlıyorlarsa, yaşamsal olan bazı kavramların tanımlarını farklı farklı yapıp istediklerine yakın sonuçlar elde etmeye çalışıyorlarsa, kamuoyuna bu konularda ilerleme olduğu mesajı vermekten çok, bu görüş ayrılıklarını gidermeye odaklanmalıdırlar diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Açıklamasında, yapılan açıklamalardan aynı şeyin anlaşılıp anlaşılmadığının netleşmesi için tarafların yanıtlaması gereken sorular bulunduğunu kaydeden ve bunları sıralayan Özersay, şu ifadelere yer verdi:

“Mülkiyet, Kıbrıs sorununda tam bir keşmekeşe dönüşmüş, belki de en karmaşık başlıklardan birisi haline gelmiştir. Bu nedenle tarafların bu konuda ilerleme elde etmelerinin zaman alması normaldir. Ancak uzlaşılan metinlerin muğlak olmamasına, her yere çekilebilir ifadeler içermemesine özellikle özen gösterilmelidir. Eğer taraflar aynı metinden çok farklı şeyleri anlıyorlarsa, yaşamsal olan bazı kavramların tanımlarını farklı farklı yapıp istediklerine yakın sonuçlar elde etmeye çalışıyorlarsa, kamuoyuna bu konularda ilerleme olduğu mesajı vermekten çok, bu görüş ayrılıklarını gidermeye odaklanmalıdırlar diye düşünüyorum.”



Siber ve Kalyoncu Kanbay’ı ayrı ayrı kabul etti



Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, görevine yeni başlayan Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay’ı kabul etti.

Meclis Şeref Salonunda yer alan görüşmede konuşan Büyükelçi Kanbay, resmen görevine başladığını ifade ederek, “sizinle komşuyuz, çok güzel ilişkilerimiz olacak. Birlikte bu güzel ülkenizde güzel işler yapacağız” dedi.

Kanbay, Siber’le çalışmaktan büyük mutluluk duyacağını dile getirerek, “İnşallah sizler de benim varlığımdan memnuniyet ve mutluluk duyarsınız” temennisini paylaştı.

Meclis Başkanı Sibel Siber de, Büyükelçi Kanbay’a görevinin hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek, güzel bir ülkede yaşadıklarını ve hep birlikte, el birliğiyle, işbirliğiyle güzel günlere ulaşacaklarını vurguladı.

Siber, “sizlerle yapacağımız işbirliği, çalışmalar ve görüş alışverişleri hepimizi ortak geleceğe, daha güzele daha iyiye götürecektir” dedi ve Büyükelçi Kanbay’a güzel bir görev dönemi geçirmesini temenni etti.

Öte yandan Başbakan Ömer Kalyoncu da Türkiye’nin yeni Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay’ı kabul etti.

Başbakanlık’ta gerçekleştirilen kabulde konuşan TC Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, KKTC’de göreve başlamaktan dolayı memnun ve mutlu olduğunu söyledi.

Hem gönlünde hem de zihninde çok güzel projeler olduğunu dile getiren Kanbay amaçlarının hep birlikte daha refah içinde yaşayan, daha güçlü ve daha rekabet edebilir, daha başı dik yürüyen bir Kıbrıs Türk halkı ve devleti oluşturabilmek olduğunu söyledi.

Bugüne kadar çok güzel işler yapıldığını dile getiren Kanbay, herkes binanın üstüne kendi çapında bir şeyler eklerse amaçlarına doğru emin adımlarla ilerlemiş olacaklarını vurguladı.

Kalyoncu’yu hem şahsı hem de devleti adına başbakanlık görevinden dolayı tebrik eden ve ona başarılar dileyen Kanbay, “Bana herkes geldiğiniz dönem zor bir dönem biraz uğraşacaksınız diyor ama bence sizin işiniz benimkinden daha zor. Hem bir müzakere süreci devam ediyor, hem de bir yapılanmalar var, yeni değişimlere hem toplumun hem devletin uyum sağlama çalışmaları var. Aslında hepimizin işi zor ama hepimizin işi de güzel” diye konuştu.

İçinde iyi bir amaç varsa, topluma katkıda bulunulacaksa istediği kadar zor olsun onun keyifle ve hevesle yapılabileceğini düşündüğünü ifade eden Kanbay, Büyükelçilik ve devletinin her zaman KKTC’yle iş birliğine ve birlikte iyi işler yapmaya hazır olduğunu vurguladı.

Başbakan Ömer Kalyoncu da önlerindeki dönemin iyi bir dönem olacağını düşündüğünü kaydetti ve bölgenin gittikçe karıştığını ancak kendilerinin Kıbrıs’tan bu karışıklığa farklı bir itme verme iddiasında olduklarını dile getirdi.

Toplumlar arası görüşmelerin hızlı bir şekilde devam ettiğini kaydeden Kalyoncu, bir sonuç alabilme konusunda herkesin umutlu olduğunu ve bunun da hükümetin daha hızlı hareket etmesini gerektiren bir konu olduğunu söyledi.

Herhangi bir anlaşmanın AB uyum çalışmalarının da hızlanmasını gerektirdiğini belirten Kalyoncu, kendi insanlarının daha sağlıklı, daha demokratik ve daha adil bir ortamda yaşamasını istedikleri için de bu uyum çalışmalarının önemli olduğunu kaydetti. Bunun için hükümetin üzerine düşen önemli görevler olduğunu kaydeden Kalyoncu bugün ilk bakanlar kurulu toplantısının yapıldığını ve hızlı bir şekilde yollarına devam edeceklerini belirtti.

TC’nin kendilerine yaptığı katkıları her zaman önemsediklerini ve değerli bulduklarını kaydeden Kalyoncu, bu katkıya ihtiyaçları olduğunu, bunun devam edeceğini bildiklerini ve katkılar nedeniyle de Türkiye’ye teşekkürü bir borç bildiklerini söyledi.

Kalyoncu önlerinin aydınlık olduğu inancında olduklarını ve yürüyüşlerine devam edeceklerini de kaydetti.



KTTO “Çözüm sürecinde ve sonrasında Kıbrıs Türk Ekonomisi Komitesi” bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi



Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) bünyesinde oluşturulan “Çözüm Sürecinde ve Sonrasında Kıbrıs Türk Ekonomisi Komitesi” diğer ekonomik örgütlerin de katılımıyla bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi.

“Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarını yakından takip etmek; çözüm sürecinde ilgili diğer aktörlerle gerekli işbirliği yaparak katkı koymak; Kıbrıs Türk halkının sürecin ilerleyişi ve çözümün yararları konusunda doğru bilgilendirmesi için çalışma yapmak ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomisinin Avrupa Birliği ile bütünleşmeye hazırlanmasına yardımcı olmak” amacıyla kurulan komite tarafından organize edilen toplantı KTTO Başkanı Fikri Toros’un açılış konuşmasıyla başladı.

Toros konuşmasında çözüm sonrasında Kıbrıslı Türklerin ekonomik faaliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumsallaştırılması ve rekabet gücünün artırılarak rekabet edebilir seviyelere yükseltilmesinin, sürdürülebilir bir anlaşma için elzem olduğunu ve bu çerçevede Kıbrıs Türk Ticaret Odası olarak üzerlerine düşen görevi yapacaklarını belirtti.

“Çözüm Sürecinde ve Sonrasında Kıbrıs Türk Ekonomisi Komitesi” Başkanı ve KTTO Meclis Üyesi Özalp Nailer de konuşmasında; KTTO olarak tüm sektörlere hassasiyet gösterdiklerini ve komite içerisinde sektörler bazında gruplar oluşturarak sektörel bazda durum analizi çalışmalarına başladıklarını ifade etti.

Nailer, uluslararası uzmanların da katılımıyla yapılacak olan konsolidasyon çalıştayı sonrasında tamamlanacak olan raporun iş dünyasına ışık tutacağını dile getirdi. Görüşme sürecini yürüten heyetle sistematik olarak bir mekanizma kurulmasının elzem olduğunu ifade eden Nailer, söz konusu mekanizmanın bir an önce oluşturulup komite ile işbirliği içerisinde çalışmasının hayati önem taşıdığını vurguladı.

Proje Müdürü Ömer Gökçekuş da projenin metodolojisi hakkında detayları aktardı.

Yöntem olarak sürecin üç aşamadan oluştuğunu ifade eden Gökçekuş, literatür taraması ve mevcut durum analizi, sektörel odak grup toplantıları ve son olarak da konsolidasyon çalıştayı yapılacağını belirtti.

Bilgilendirme toplantısı, çeşitli ekonomik örgüt temsilcilerinin soruları ve katkılarıyla sona erdi.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 35
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 754
Toplam Tekil 4066889
IP 3.144.28.50






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu