BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Benim vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların refahını kapsıyor” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Benim vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların refahını kapsıyor”
Tarih: 14.07.2015 > Kaç kez okundu? 1874

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası’nın ara bölgede Chateau Status’da düzenlediği “Çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisi ile ilgili vizyonumuz” temalı etkinlikte yaptığı konuşmada “Benim çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisine ilişkin vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların esenliğini ve refahını kapsıyor” dedi.

Empati olmadan, iki toplumu yeniden yakınlaştıracak ve çalışabilir bir siyasi modele yönlendirecek olası bir ortak anlayış yaratmanın mümkün olmadığını kaydeden Akıncı, “Müzakere masasında karşımızda oturanlar, düşman değil, gelecekte ortak gelecek üreteceğimiz ortağımızdır” ifadesini kullandı.

Kıbrıs sorununun yarım yüzyıldır global ajandada olduğunu ve müzakerelerin başladığı 1968’den beri tarihin pek çok başarısız girişime, acı hayal kırıklıklarına ve umutların tekrar tekrar azalmasına tanık olduğunu kaydeden Akıncı, “Nikos ve ben, kendimizi somut sonuçlar üretmeye ve bu sorunu sona erdirmeye adadık” dedi.

Akıncı, iyi bir başlangıç yaptıklarını ve makul şekilde ilerlediklerini ancak sonuçta başarılı olup, bir hayal kırıklığına neden olmamanın, iyi başlamaktan daha da önemli olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs sorununun, farklı boyutları ve taraflarıyla, uluslararası bir karakteri bulunduğunu ancak sorunun özünde, iletişim kurmada başarısız olan Kıbrıslıların bulunduğunu ve sorunu da, BM ve uluslararası toplumun desteğiyle, onların çözmesi gerektiğini kaydetti. Akıncı, “Empati olmadan, bizi yeniden yakınlaştıracak ve çalışabilir bir siyasi modele yönlendirecek olası bir ortak anlayışı yaratmak mümkün değildir” dedi.

Kendi jenerasyonlarının doğrudan veya dolaylı olarak sorunun kurbanı olduğun kaydeden Akıncı, çözümsüzlüğün birçok sosyal, ekonomik ve psikolojik eksikliğin kaynağı olduğunu ve ortak vatanın potansiyelinden tam anlamıyla yararlanmayı engellediğini belirtti.

Akıncı, toplumları çözüme hazırlamanın liderlerin görevi olduğuna işaret ederek, “Müzakere masasında karşımızda oturanlar, düşman değil, gelecekte ortak gelecek üreteceğimiz ortağımızdır” dedi.

Hayatı boyunca Kıbrıs sorununun çözümü ve toplumların yakınlaşması için çalıştığını kaydeden Akıncı, “Adadaki mevcut durumu kimse hak etmiyor ve bu durumu gelecek nesillere aktarmaya hakkımız yok” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “arkadaşı Nikos” ile yarattıkları yeni momentumla, her iki toplumun barış, refah, eşit ve güven içinde yaşayacağı koşulları yaratabileceklerine inandığını söyledi.

Kıbrıslıların yaşam kalitesini artırmanın esas hedef olması gerektiğini kaydeden Akıncı, hiçbir siyasi ya da ekonomik dizaynın, insan unsuru olmadan sürdürülmesinin mümkün olmadığını belirtti. Akıncı, “Bu nedenle insanların, çözüme desteklerini sağlamak için, sürecin bir parçası haline getirmeliyiz. İnsanların çözümün ne getireceği ve bir sonraki günün nasıl olacağı konusunda net fikri olmalı. Gelecek bulanık olmamalı ve her iki toplum da bir sonraki günün, bir öncekinden daha iyi olacağından emin olmalı” ifadesini kullandı.

Akıncı, şöyle devam etti:

“Benim çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisine ilişkin vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların esenliğini ve refahını kapsıyor. Kıbrıslı Türkler 10 yıllardır uluslararası topluluktan izole edilmiştir. Dünyanın geri kalanıyla sağlıklı, bağımsız ve yararlı ticari ilişkiler kuramıyorlar. Çözüm bu izolasyona son verecek ve Kıbrıslı Türklerin federal Kıbrıs’ta kendi ekonomilerini omuzlamalarına imkan sağlayacak. Gelecekteki Kıbrıs her iki topluma ve vatandaşlarına eşit fırsatlar garantilemeli ki herkes adamızın tamamının refahına katkı koyabilsin”

Tüm gayretlerin iki ekonomi arasındaki boşluğun daraltılmasına yönelik olması gerektiğini kaydeden Akıncı, iki ekonominin yakınlaşmasının çözüme desteği artırmanın yanı sıra siyasi durumdan dolayı harcanan, olası potansiyelleri ortaya çıkarabilecek sinerjiyi yaratabileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Brüksel ziyareti sırasında temaslarda bulunduğu AB yetkililerinden Kıbrıslı Türkleri olası AB üyeliğine hazırlamaya yardımcı olmalarını istediklerini söyledi. Olası çözümün başarıyla uygulanması için maddi desteğe ihtiyaç olacağını kaydeden Akıncı, görüştüğü üst düzey AB yetkililerinin, devam eden bölünmüşlüğün bedelinin, çözümün faturasından daha yüksek olduğunu farkında olduğunu belirtti.

Kıbrıslı Türklerin de ev ödevlerini yapması gerektiğinin bilincinde olduğunu kaydeden Akıncı, olası çözümün sadece AB değil, diğer uluslararası topluluklar tarafından da desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın küçük olduğunu ve kaynaklarının da kıt olduğuna işaret ederek, işbirliğinin olmamasının bu kıt kaynakların israf edilmesine ve istismar edilmesine neden olduğunu belirtti. Akıncı, “Eş güdüm sağlayıp, fiziksel alt yapı, kaynaklar ve çevremizi koruyabilmek için zekice bir dizayn yapmalıyız” dedi.

Çözümden önce elektrik konusunda işbirliğine gitme kararlarının da ortak sorunlarına uzun ömürlü çözüm bulma kararlılıklarının göstergesi olduğunu kaydeden Akıncı, temiz, sürdürülebilir ve ucuz enerji üretebilmek için federal düzeyde enerji strateji geliştirmek gerektiğini söyledi.

Akıncı, Kıbrıs’ın çevresindeki doğal kaynakların enerji sorununu çözme potansiyeline sahip olduğunu ancak hidrokarbonun nasıl ve ne zaman ekonomik fayda sağlayabilecek duruma geleceğinin bilinmediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ın, yenilebilir enerji konusunda ideal coğrafyada bulunduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hidrokarbonla ilgili tartışmalara da değinerek, Kıbrıs sorununun çözümünün, doğal kaynakların, bütün Kıbrıslıların yararına olacak şekilde çıkarılıp satılabilmesine imkan sağlayacak planlar geliştirip, uygulanmasına da yardımcı olacağını söyledi. Akıncı, “Doğal kaynaklar tüm Kıbrıslılara aittir. Çatışmadan çok işbirliğine kaynak olmalı” dedi.

Suyun adanın bir diğer kıt kaynağı olduğuna işaret eden Akıncı, mevcut kaynakları korumak için birlikte hareket etmek gerektiğini belirtti ve adaya borularla getirilecek suyun yaratacağı imkanlara değindi.

Olası çözüm sonrası ekonomisini sektörel bazda irdeleyip, getirilerini irdeleyen Akıncı, ekonomik ve siyasi istikrarını sağlamış federal Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’de gemicilik merkezi olma potansiyeline sahip olacağını söyledi. Akıncı, çözümden sonra tüm Kıbrıs gemilerinin Türk limanlarına girebileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı, çözümün, Kıbrıs’taki her iki ekonominin de sürükleyici gücü olan turizmde sınırsız imkanlar sağlayacağına işaret ederek, bu konuda da işbirliği yapıp, strateji oluşturmak gerektiği belirtti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, federal Kıbrıs’ın ekonomisinin bütün vatandaşlarına refah sağlayabilmesi, bunun da kriz ve şoklara dirençli, rekabet edebilir ve farklı alanlara yönlendirilebilen ekonomi yaratmayı gerektirdiğini söyledi.

Akıncı, federal Kıbrıs’ta ilk atılacak adımlardan birinin de, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Federal Rekabet Kurulu oluşturmak olduğunu belirtti.

Akıncı, federal Kıbrıs’ta, öncelikle eğitime yatırım yaparak, barış kültürü yaratmaya ve Türkçe ile Rumcayı ana dili gibi konuşan yeni nesiller oluşmasına yardımcı olmak gerektiğini kaydetti.

Konuşmasının sonunda devam eden müzakerelere değinen Akıncı, 11 Şubat belgesinde tarif edilen iki toplumlu ve iki bölgeli federasyonu yaratmak için uğraştıklarını söyledi. Çözümün her iki tarafın da endişe ve beklentilerini karşılaması cevaplaması gerektiğinin bilincinde olduklarını kaydeden Akıncı, federal Kıbrıs’ın gerekli yapılarıyla yeni sistemin çalışabilirliği arasında iyi bir denge kurmak zorunda olduklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasını, “Ülkemizi dönüştürmek zorundayız ve bunu daha fazla geciktirmeden yapmalıyız. Mevcut durumdan yaratmak istediğimiz Kıbrıs’a geçiş işbirliği yapmak ve çok çalışmak zorundayız. Bunu genç nesillere borçluyuz” sözleriyle tamamladı.

Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ise, Kıbrıs’ta iki halkın geleceğinin, insan hakları ve temel haklar gibi konulara saygılı, AB üyesi birleşik bir Kıbrıs’ta olduğunu belirtti.

Rum lider Anastasiadis, iki ticaret odasına böyle bir çalışma yaptıkları için takdirlerini belirterek başladığı konuşmasında, 11 Şubat ortak açıklamasında, “Statüko kabul edilebilir değildir ve bunun Kıbrıslı Rumlar ve Türkler için olumsuz sonuçları vardır” denildiğini anımsatarak, bir anlaşmanın iki tarafa da sağlayacağı faydaları sıraladı.

Anastasiadis, kabul edilemez statükonun, sadece bir toplumu değil her iki toplumu da olumsuz etkilediğini belirterek, vizyonunun Akıncı’nın vizyonuyla kesiştiğini, bunun da tüm Kıbrıslılar için daha iyi bir gelecek sağlayacak ümit ve beklentilerin hayata geçmesini mümkün kılacak bir vizyon olduğunu söyledi.

Nikos Anastasiadis, bu vizyonun kalıcı ve adil bir çözümü içerdiğini kaydettiği konuşmasında, bunun şu ana kadar üzerinde uzlaşılan temellerde; siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu, tek bir uluslararası kimliği, tek bir vatandaşlığı ve tek egemenliği olan bir yapı olduğunu kaydetti.

Anastasiadis, vizyonunun, “İki toplum arasındaki güveni sağlayacak, Kıbrıslı Rumların ve Türklerin dayanışma, işbirliği, uyum karşılıklı saygı içinde yaşamasını sağlaması için gerekli refahı ve koşulları yaratacak, her vatandaşı için insan haklarını ve temel hakları güvence altına alacak, Kıbrıslıların kendilerinin ve devletlerinin geleceklerine ve kaderine özgürce karar verebilecekleri” bir anlaşmaya ulaşmak olduğunu ifade etti.

Rum lider, böyle bir anlaşmaya ulaşmanın Kıbrıs’ta büyük bir potansiyeli olan ekonomik refah ve büyümeye ulaşılmasını güvence altına alacağını; tüm Kıbrıslılar için kalkınma ve refah getireceğini; siyasi ve ekonomik güvenceyle istikrarı sağlayacağını söyledi.

Anastasiadis, bir anlaşmayla birlikte, coğrafi konumunun da sağladığı rekabet edebilirlik avantajını da kullanarak Kıbrıs’ın yatırımlar, çok uluslu büyük şirketler için çekici bir uğrak yeri olabileceğini söyledi.

Anlaşmaya varılması halinde uluslararası finans kaynaklarına, dünyadaki keşfedilmemiş pazarlara ulaşmanın da kolaylaşacağını ifade eden Anastasiadis, şu an sorunlar yaşayan ekonomik sektörün yenilenme içine gireceğini ve bunun diğer sektörlere de yansıyacağını kaydetti.

Maraş konusuna da değinen Anastasiadis, burada yaşanacak yeniden yapılanmanın istihdam ve iş alanları sağlayacağını; başta inşaat olmak üzere yatırım faaliyeti yapan sektörler için fırsatlar yaratacağını söyledi.

Denizcilik konusuna da değinen Anastasiadis, bu konularda Euro Bölgesi’nde ortaya çıkacak imkanların yanı sıra, Akıncı’nın da dediği gibi, çözümden sonra Türk limanlarının da açılmasıyla Kıbrıs bayrağı taşıyan gemilerin yapacağı faaliyetlerin tüm adaya sağlayacağı yararları dikkate getirdi.

Anastasiadis, iki tarafın Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından yaptırılmış bir çalışmaya atıfta bulunarak, buna göre bir çözüm olması halinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yirmi yıl içerisinde ikiye katlanacağının tahmin edildiğini anımsattı.

Ekonomik sektörlerin gelişmesinin yaratacağı “yayılma etkisinin”, tüm sektörleri olumlu etkileyeceğinin açık olduğunu, bu sayede işsizliğin oranlarının düşeceğini kaydeden Anastasiadis, Kıbrıs sorunun çözümünün ekonomiye getireceği yük konusunda bazı endişeler de bulunduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Yukardakilere dayanarak kendinden emin şekilde söylüyorum ki; bir anlaşmaya ulaşıldığı anda sağlanacak ekonomik yararlar herhangi bir geçici veya kısa vadeli ekonomik sorunu etkisiz hale getirecektir.”

Ulaşılacak bir çözümle, küresel güvenliğin giderek önem taşıdığı bir çağda, farklı din ve etnik kökenden gelen toplumlar arasında bile, barışa, sosyal ve ekonomik alanlarda işbirliği içinde refaha ulaşmak için çalışarak, uzun süren sorunların çözümlenebileceğinin dünyaya gösterilebileceğini kaydeden Rum lider, bir çözümün sadece Kıbrıslıların değil, Türkiye ve Yunanistan gibi ilgili diğer tarafların da çıkarına olacağını vurguladı.

Rum lider, bir çözümün Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkiyi de geliştireceğini ve Türkiye-AB müzakerelerinde itici bir güç oluşturacağını belirterek, Türkiye’nin bölgedeki uzlaşmazlıkların çözümünde ve enerji konularında daha aktif rol oynamasını sağlayacağını kaydetti.

Anastasiadis, tüm bunlar çerçevesinde, hem Kıbrıs’taki ticaret ve sanayi odalarının, hem de Türkiye ve Yunanistan’daki ticaret ve sanayi odalarının bu etkinliğe yaptıkları katkıyı selamlayarak, sivil toplum örgütlerinin çözüm sürecindeki önemine işaret etti.

Anastasiadis konuşmasının sonunda Kıbrıs müzakerelerine işaret ederek, “Bu fırsat kaçırılmamalı, gelecek nesillere ve Kıbrıs’taki tüm insanlara çağdaş bir Avrupa ülkesinde yaşamaları için bunu borçluyuz” dedi.

AB Komisyonu’nun Kıbrıs Temsilcisi Georgios Markopouliotis de konuşmasında, dönüm noktası niteliğinde böylesi bir etkinlik düzenlediklerinden dolayı her iki ticaret odasını tebrik etti.

Her iki lideri de son aylarda müzakerelerin ilerlemesi yönünde ortaya koydukları çabalardan dolayı kutlayan Markopouliotis, AB’nin bütün Avrupa’ya getirdiği barış ve istikrarın Kıbrıs’a da gelmesi temennisinde bulundu.

Markopouliotis, adanın birleşmesinin, bütün ada genelinde geleceğe dair umutları güçleri güçlendireceğine işaret ederek, olası çözümün ekonomik getirilerine vurgu yaptı.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Fikri Toros ise yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüme bağlılığının Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçilmesiyle yeniden teyit edildiğini söyledi.

Kıbrıs Türkü’nün çözüme olan bu güçlü bağlılığının, Kıbrıs Rum toplumunun desteğiyle, Anastasiadis tarafından karşılık görmesinden dolayı memnuniyet duyduklarını ifade eden Toros, çözüm için siyasi iradenin öneminin vurgulanması gerektiğini ancak, iş dünyasının ve bir bütün olarak sivil toplumun çözüme desteğinin “mutlak bir gereklilik” olduğunu vurguladı.

Toros, bu vizyonu ekonomik ve ticari konularla ilgili teknik komiteye katkı koymak dahil bir çok platformda ortaya koyduklarını söyledi. Toros, konuşmasında bir çözümün tüm Kıbrıs’a sağlayacağı faydaları anlattı.

Öte yandan, Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Phidias Pilides ise konuşmasında, etkinliğin düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kıbrıs’ın işleyebilir, adil ve kalıcı bir çözüm çerçevesinde birleştirilmesinden sonra yaratılacak ekonominin, Kıbrıs’taki toplumlara yapacağı direkt etkinin yanında, iki toplumun birbiriyle entegrasyonu ve çözümün sürdürülebilirliğine katkı yapacağını vurguladı.

Pilides, “Vizyonumuz işleyebilir ve rekabet edebilir bir ekonomik çerçeve yaratmaktır” dedi.



Anastasiadis: “Üniter devlet iki bölgeli iki toplumlu federasyon’a dönüşecek”



Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis “Üniter devlet İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’a dönüşecek. Zürih Anayasası üniter devlet içinde bir çeşit federasyon öngörür” dedi.

Rum Simerini gazetesi, Anastasiadis’in Sigma TV’nin bir programında Kıbrıs sorunuyla ilgili sorulara verdiği cevapları aktardı.

Habere göre, müzakerelerde, her iki tarafın da çeşitli endişelerini dile getirmesine olanak tanıyan çok farklı bir atmosfer bulunduğuna işaret eden Anastasiadis, şu ana kadar anlaşmazlıkların ve yakınlaşmaların listelendiğini, sorunların, takılmaların veya anlaşmazlıkların müzakere edilmekte olduğunu anlattı.

Anastasiadis, yönetim başlığının hangi konularında anlaşmazlık bulunduğu sorulduğunda, önümüzdeki günlerde Rum Ulusal Konseyi’ni toplayıp bilgilendirme yapacağı gerekçesiyle cevap vermedi.

Dönüşümlü Başkanlık konusunun Kıbrıs Türk tarafının kırmızıçizgisi mi olduğu sorusuna karşılık “öyle görünüyor” diyen ve Rum tarafının konuyla ilgili tutumunu açıklamayı reddeden Anastasiadis, “Geçmişte siyasi liderlik tarafından izlenen, diyalog başlatmak ve çoğu zaman havadan müzakere etme taktiği yararlı olmadı. Ne kadar az şey söylenirse o kadar çok, o kadar iyi şey oluyor” dedi.

Anastasiadis Toprak başlığındaki kriterlerin, toprak ayarlamalarını ayırt etmesi gereken şeyler olduğunu ve bunların, daha önceki çözüm planlarına dayanmadığını söyledi ve şunları ekledi:

“Görüşülmekte olan kriterlerle, 4 özgürlüğün tesis edilmesiyle birlikte, olabildiğince iyi çözümler elde edip edemeyeceğimizi görmeye çabalıyoruz. En önemlisi bizim tarafın AB üye ülkesi sıfatını ilk kez değerlendiriyor olmasıdır. 11 Temmuz ‘un önemli unsurlarından biri, varılan doruk anlaşmalarının ve ortak açıklamaların Avrupa müktesebatına, insan haklarına ve dört temel özgürlüğe saygılı şekilde eklenmesidir.”

Mülkiyet görüşmelerinin, Rum “göçmenlerin” veya Kıbrıslı Türklerin mülklerine adil bir yaklaşım sergilenmesi ana kriteriyle yürütüldüğünü söyleyen Anastasiadis “Çünkü hepsinin ya bir tarafta veya öteki tarafta mülkleri var” dedi, şunları ekledi:

“Bizim yasal devlet olarak insan haklarını -Kıbrıslı Türklerin haklarını, her Avrupa vatandaşının haklarını- reddetmeden; hakların tam olarak güvence altına alınmasına özen göstermektir. Mal sahibinin (malına) geri dönmesinin mümkün olmadığı yerlerde, 4 temel özgürlük bağlamında adaletsizlik duygusunu önemli ölçüde hafifletecek bir dizi telafi yöntemi izlenecek.”

Anastasiadis’e dönüşümlü başkanlık ile Kıbrıs sorununda çözüme varılıp varılamayacağı da soruldu.

Sözlerine “Lütfen. Detaylara girmeyeceğim. Şunu veya bunu belirleyecek birçok şey var” diyerek başlayan Anastasiadis şunları ekledi:

“Bizim tarafın tutumu farklı, Kıbrıslı Türklerin tutumu farklı. Ancak, bugün paradoks gibi görünen birçok konu hafifletilebilir. Korumamız gerektiğini söyleyerek Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bahsederken unutulmamalıdır ki Kıbrıs Cumhuriyeti vardır, en azından çözüm bulunmadıkça, 1960 Anayasası tahtında var olacaktır. Yakından takip etmek isteyenler veya en azından konuşurken ciddi olmak isteyenler Anayasa’yı biraz okurlarsa seçimlerin ayrı seçmen listeleriyle, her toplumdan temsilcilerin ayrı seçilmesiyle olduğunu görecekler. Bugün bunu, genel oylama ile ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.”

Ortaya çıkacak çözümün “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin devamı mı olacağı sorulduğunda ise Anastasiadis “İstesek de istemesek de bu olacak. BM’ye yeniden katılım başvurusu yapmayacağız. Yeniden AB’ye katılım başvurusu yapmayacağız” dedi.

“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tasfiyesinden söz edenler olduğu hatırlatıldığında ise “Ben ortaya çıkacak olanın, Makarios’un, Kiprianu’nun, müteveffa Papadopulos ve diğerlerinin kabul ettiği gibi üniter devletin İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon’a dönüşümü olacağını söylüyorum. Keza Zürih Anayasası, üniter devlet içinde bir çeşit federasyon öngörür” dedi.

“Her şeyde anlaşılana kadar hiçbir şeyde anlaşılmış sayılmayacak” ilkesi hatırlatılarak, kapanan her başlık hakkında Rum halkına bilgi verilip verilmeyeceği sorulan Anastasiadis “Bütün konularda anlaşma olması gerektiği için her başlık kapatılır gibi bir yanılgıya düşülmemelidir. Söylediklerimizin artık basına sızdırılmayacağı ümidiyle siyasi parti başkanlarını bilgilendireceğiz. Müzakerelerle ilgili olguların yeni bir düzene girmesini istiyorum. Mesele kendi aramızda müzakere değildir. Türklerin veya Kıbrıslı Türklerin söylediklerini tartışmamız ve bunun Kıbrıs Rum tarafının tezi olduğunu düşünmemiz yanlış olur. Akıncı ile öteki toplumda sorun çıkaracak açıklamalardan kaçınmak konusunda anlaştık.”

New York’ta konferans konusuna da değinen Anastasiadis “New York’ta dörtlü konferansla ilgili -ne açık ne de gizli- hiçbir anlaşma yoktur. Bizim söylediğimiz mümkün olduğunca kısa sürede çözüme ulaşılması için yoğun çalışmamız gerektiğidir. Kısa süre (ifadesi) Eylül’ü, Kasım’ı, Şubat’ı vb. belirlemez” dedi. Anastasiadis çözüm takvimi olduğu söylemlerini de reddetti.

Anastasiadis Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin canlandırılmasına yönelik son çabaların tesadüf olmadığına işaret ederek “İlişkilerinin eski haline dönmesini ben de diliyorum çünkü Ankara’nın, dostumuz bölge ülkelerinin de çıkarına olacak enerji projeleri ışığı altında Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesiyle Kıbrıs daha büyük bir önem kazanacak” ifadesini kullandı.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesinin Güney Kıbrıs’a zarar verme ihtimalinin sorulmasına karşılık da Anastasiadis “Nerden nereye? Rusya da Türkiye’yle dosttur ancak Rusya ile ilişkilerimiz bozulmadı” dedi.

Anastasiadis’e sondaj platformlarının ne zaman bölgeye döneceği ve bölgeden çekilme nedenlerinin Kıbrıs sorunu mu olduğu soruldu. “Böyle bir şey yok” diyen Anastasiadis uluslararası petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün şirketleri, projelerini yeniden düzenlemeye sevk ettiğini söyledi.



“Eide dışında müdahil taraflar coşacak noktaya varmadı”



Rum Fileleftheros, müzakerelerde yapıcı görüşmeler yapıldığını ancak BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide dışında, müdahil tarafların coşacak noktaya varmadıklarını yazdı.

Bilgi sahibi kaynakların, bütün konuların görüşülmekte olmasının önemine vurgu yaptığını ve şu ana kadarki görüşmelerden, bazı temel konularda da tarafların görüşleri arasında uçurum denilebilecek kadar büyük bir mesafe bulunduğuna işaret ettiğini yazdı.

Gazete müzakerecilerin, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in cuma günkü görüşmesi öncesinde müzakerecilerin görüşmelerine devam ettiklerine vurgu yaptı.



Rum çevrecilerden Juncker ve Schulz’a karşı faaliyet



Rum Çevreciler ve Ekologlar Hareketi’nin, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a karşı faaliyet başlatma girişiminde bulunduğu belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, Rum Çevreciler ve Ekologlar Hareketi Genel Sekreteri Yorgos Perdikis’in, Pansendikal Forum’a bir mektup göndererek, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in Ada’ya 16-17 Temmuz tarihinde gerçekleştireceği ziyaret nedeniyle, halk gösterilerinin ileriye götürülmesi çağrısında bulunduğunu yazdı.

Habere göre Perdikis, sendikaların, 16 veya 17 Temmuz’da protesto gösterisi düzenlemesini önerdi.

Perdikis, Avrupa’nın güçlü devletlerinin kararlarının sonuçlarını yaşayan vatandaşların, seslerinin duyulması gerektiğini ifade etti.

Perdikis ayrıca Rum Avrupa Parlamentosu üyelerine gönderdiği mektupta ise, Yunanistan’daki referanduma ilişkin açıklamaları nedeniyle Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un açıklamalarına karşı güvensizlik oyunu ileriye götürmelerini istedi.



Eide bugün cvar/severıs vakfı’nda sohbet toplantısına katılıyor



Kıbrıs müzakerelerinde özlü görüşmelerde geçilmesinden sonra adada kalış süresini uzatan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide bugün Güney Lefkoşa’daki Görsel Sanatlar ve Araştırma Merkezi/Severis Vakfı’nda (CVAR/Severis Foundation) sohbet toplantısına katılıyor.

BM Barış Gücü Sözcülüğü’nden elde edilen bilgiye göre, adada kaldığı süre içinde benzeri etkinliklere katılmaya çalışacak olan Eide, siyasilerin yanı sıra toplumun her kesimiyle de bir araya gelmeyi amaçlıyor.



Yorgancıoğlu: “Herhangi birisinin kararını reddetmek veya parasını ödememek gibi bir niyetimiz yoktur”



Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Taşınmaz Mal Komisyonu bütçesinde problem yaşandığının doğru olduğunu ancak hükümetin; “Herhangi birisinin kararını reddetmek veya parasını ödememek gibi bir niyeti ve düşüncesi olmadığını” vurguladı.

Yorgancıoğlu, ödeme sırası gelmeyen bir karar sonrası iki bakan aracına el konulmasına itiraz etmediklerini ifade ederek, “Karar mahkemenin kararıdır, bunu inkar etmek doğru değildir. Ancak sırada henüz 12 kişi vardır, bu sırayı bozmamak niyetindeyiz, çünkü sıra bozulursa düzen bozulur” dedi.

Başbakan Yorgancıoğlu, bu konuyu hükümet olarak değerlendirdiklerini de ifade ederek, ileriki günlerde bütçeye ek kaynak koymayı planladıklarını ve bu bütçeye daha fazla kaynak aktarılması için gerekli mercilerle gerekli görüşmeleri yaptıklarını kaydetti.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Bakanlar Kurulu çıkışında basın mensuplarından gelen bir soru üzerine Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili gelişmeler ve iki bakan aracına el konulması olayını değerlendirdi.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun uluslararası alanda kabul gördüğünü ifade ederek, daha önce bu komisyona başvuran Rumların sayısı 700 civarı iken Rum tarafındaki ekonomik kriz nedeniyle bu sayının 7 binlere yükseldiğini kaydetti.

Yorgancıoğlu, dolayısıyla bütçede öngörülen rakamların bu talepleri karşılamaktan uzak kaldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bizim izlediğimiz bir metot vardır; hangi mahkeme hangi tarihte bitti bunu bir sıraya koyduk ve biz bu sırayı takiben alınan her kararı ödüyoruz. Bunun takibi korumak ve mali imkanlarımızı gözetmek kaydıyla.

Henüz sırası gelmiş olmamasına rağmen, bu karara bağlanan kararlardan bir tanesinin avukatı bu kararı sivil mahkemelerde onaylatarak öyle bir talep ortaya koymuştur. Karar mahkemenin kararıdır. Bunu inkar etmek doğru değildir. Ancak sırada henüz 12 kişi vardır. Biz herhangi birisinin kararını reddetmek veya parasını ödememek gibi bir niyetimiz ve düşüncemiz yoktur.

Ancak biz bu sırayı bozmamak niyetindeyiz, çünkü sıra bozulursa düzen bozulur.”

Yorgancıoğlu, “Eğer bir mahkeme sonuçlanır ve sivil mahkemede de kayda geçirilirse ilgili Rum vatandaş gelip malından feragat ettiğini ispatlamak veya imzalamak zorundadır, ancak bu davada henüz feragatname imzalanmamıştır” diyerek, bu konunun uluslararası önemini bildiklerinden bu araçların el konulmasına itiraz etmediklerini kaydetti.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, KKTC hükümeti olarak herhangi bir yükümlülüklerini yerine getirmeme gibi bir durumlarının söz konusu olmadığına vurgu yaparak, daha önce başvuranların sayısına göre kaynak konduğu için bu konuda bir problem olduğunu söyledi.

Bu konuyu hükümet olarak değerlendirdiklerini ifade eden Yorgancıoğlu, ileriki günlerde bütçeye ek kaynak koymayı planladıklarını ve bunun sorumluluğu ile bu bütçeye daha fazla kaynak aktarılması için gerekli mercilerle gerekli görüşmeleri yaptıklarını kaydetti.



Paraschos: “Kıbrıslı Türk ve Rumlar ilk kez bu kadar yakınlaşıyor”



Yeniden başlayan Kıbrıs müzakerelerini Sputnik'e değerlendiren Yunanistan'da yayınlanan Kathimerini gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Andreas Paraschos, KKTC lideri Akıncı'nın sorunlara yaklaşımıyla çözümü hızlandıracak bir siyasi olduğunu vurguladı ve "Tanıdığım birçok Kıbrıslı Rum, Akıncı'nın profiline sahip bir Kıbrıslı Türk'e oy verebileceğini söylüyor. Kıbrıslı Türk ve Rumlar ilk kez bu kadar yakınlaşıyor." dedi.

Uzun bir aradan sonra 15 Mayıs'ta yeniden başlayan Kıbrıs müzakerelerinde, çözüm yolunda umut verici bir hava gözlemleniyor. En son 29 Haziran'da ara bölgede bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis, 3 ana başlıkta toplanan ‘temel sorunları' ilk kez ele aldı. İki liderin, yeni kurulacak devletin yönetimini paylaşma şekli, mülkiyet ve toprak konularını masaya yatırmasıyla, BM gözetimindeki görüşmelerde ilk kez ‘özlü müzakereler' aşaması da başlamış oldu.

Türk ve Rum liderleri ile BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Barth Eide'in müzakerelerin ardından yaptıkları açıklamalar, çözüm umudunu artıyor. Mevcut müzakerelerin çözüm için ‘son şans' olduğunu sıklıkla vurgulayan KKTC lideri Akıncı, geçen hafta gerçekleştirdiği Brüksel ziyaretinde, mevcut hız ve kararlılıkla devam edilmesi halinde çözüme aylar içinde ulaşabileceğini söyledi.

BM Özel Temsilcisi Eide de, müzakerelerin daha yoğun ve yapıcı bir safhaya girdiğini belirterek gün geçtikçe iyimserliğinin arttığını dile getirdi.

Müzakerelerin hep çözümsüzlükle sonuçlanan geçmişine rağmen liderlerin yanı sıra ada halkında da iyimser bir beklenti hakim.

Nitekim Paraschos da, izlenimlerini Sputnik'e aktarırken, müzakerelerin yeniden başlamasının tüm Kıbrıslılara umut verdiğini söyledi. Kuzey Kıbrıs'ta Akıncı'nın iktidara gelmesi ile çözüme daha yaklaşıldığını kabul eden Paraschos, "Bence Akıncı, sorunlara yaklaşımıyla çözüm sürecini hızlandıracak biri. Tanıdığım birçok Kıbrıslı Rum, Mustafa Akıncı'nın profiline sahip bir Kıbrıslı Türk'e oy verebileceğini söylüyor. Bu çok önemli. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar ilk kez bu kadar yakınlaşıyor" dedi.

Müzakerelerin gidişatını da değerlendiren Yunan gazeteci, ilk görüşmelerde karara bağlanan elektrik ve cep telefonu ağı gibi sorunların küçük görünseler de aslında iki toplum arasında güven tesis edici nitelik taşıdıklarının altını çizdi. Türk ve Rum liderlerin üç haftada bir gerçekleştirdiği görüşmelerin yanı sıra baş müzakereciler Özdil Nami ve Andreas Mavroyiannis'in de temaslarını sürdürdüğünü hatırlatan Paraschos, yönetim, mülkiyet ve toprak sorunu gibi temel konularda çözüm ihtimalinin bu kez daha yakın olduğunu vurguladı.

Paraschos'a göre Kıbrıs sorununun ‘Kıbrıs halklarının çıkarları doğrultusunda' çözülmesi halinde bundan sadece ada değil diğer bölge ülkeleri de ekonomik açıdan kârlı çıkacak.

Kıbrıslı taraflar, müzakereler neticesinde iki kesimli ve iki toplumlu federatif yapı planını en kısa zamanda oluşturup bunu eşzamanlı halkın onayına sunmayı amaçlıyor.



İşçilerin yarısı kaçak



Güney Kıbrıs’ta çalışan işçilerin neredeyse yarısından fazlasının kayıt dışı olduğu haber belirtildi.

Rum Politis gazetesine göre önceki gün bir etkinlikte konuşan Rum Çalışma Bakanı Zeta Emilianidu, Bakanlık müfettişlerinin yılda 3 bin işveren ve 8 bin çalışanı denetlediğini ifade etti.

Emilianidu 2014 yılında Güney Kıbrıs’ta kayıt dışı çalıştırılan işçilerle ilgili verileri paylaştı.

Buna göre, Güney Kıbrıs’ta önemli miktarda AB vatandaşının çalıştığına işaret ederek, bunların yaklaşık yüzde 50’sinin kayıt dışı olduğunu kaydeden gazete, kayıt dışı çalıştırılan Kıbrıslı Rumların oranının ise yüzde 34 olduğunu aktardı.

En büyük kayıt dışı işçinin çalıştırıldığı sektörün yüzde 23 oranıyla inşaat olduğunu aktaran gazete, bu sektörde çalışan Kıbrıslı Rumların yüzde 34, AB vatandaşlarının ise yüzde 51'inin kayıt dışı olduğunu yazdı.

Eğlence merkezilerindeki yüzde 19 oranındaki kayıt dışı işçilerin yüzde 28’inin Kıbrıslı Rum, yüzde 49’unun da AB çalışanı olduğunu belirten gazete, otellerde ise işçilerin yüzde 8’inin kayıt dışı çalıştırıldığını belirterek, bunlardan yüzde 34’ünün Kıbrıslı Rum, yüzde 54’ünün de AB vatandaşı olduğunu aktardı.

DİSİ Milletvekili Nikos Nuris ise başka verilere göre, Kıbrıslı Rumlar arasında kayıt dışı işçi oranının yüzde 25, yabancı uyrukluların yüzde 17 ve AB vatandaşları yüzde 55,6 olduğunu belirtti.

Nuris, Sosyal Sigortalar Fonu kaybının ise 40 milyon Euro olduğunu işaret etti.

Gazetede Rum Çalışma Bakanlığı’nın kayıt dışılığın önlenmesi çabaları çerçevesinde Belçikalı uzmanlardan yardım aldığı belirtildi. Habere göre uzmanlar Eylül ayı sonlarına doğru konuyla ilgili önerilerini bakanlığa sunacak.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 42
Dün Tekil 1097
Bugün Tekil 529
Toplam Tekil 4072456
IP 18.117.251.51






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























14 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


K peklerin dudaklar de di diye deniz kirlenmez.
(MEVLANA)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu