BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Bazı şeyleri çözüm sonrasına ertelemeden sağlamak için uğraş vermeliyiz” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Bazı şeyleri çözüm sonrasına ertelemeden sağlamak için uğraş vermeliyiz”
Tarih: 17.06.2015 > Kaç kez okundu? 1668

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununda çözümün birçok kapıyı açacağını, birçok çözülmez gibi görünen şeyi de çözeceğini ancak bazı şeyleri, çözüm sonrasına ertelemeden sağlamak için uğraş vermek gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı önceki akşam Karpaz Gate Marina’da gerçekleşen Doğu Akdeniz Yat Rallisi'nin (Emry) açılış gecesine katıldı.

Emry ve Caretta Caretta rallileri katılımcılarının bulunduğu gecede bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, güzelliklerin hayallerle başladığını söyleyerek, 1999-2001 yılları arasında Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı iken yat rallisi hayallerinin kendisiyle paylaşıldığını anlattı. Akıncı, bazı zorluklara rağmen, hayalin gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Belediye başkanlığı döneminden beri Lefkoşa surlarının etrafında kesintiye uğramadan yaya olarak dolaşılabilme hayali olduğunu dile getiren Akıncı, hayalini, yat rallisinin de tüm Kıbrıs’ı çevreleyen bir etkinliğe dönüştürülmesi hayaline benzetti.

Cumhurbaşkanı, oradan aldıkları mesajı güven yaratıcı önlemler çerçevesinde değerlendirebileceğini ifade etti.



Müzakereciler bugün ve pazartesi gün boyu sürecek görüşmeler gerçekleştirecek



Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, görüşme sürecine yoğunluk kazandırma çabaları doğrultusunda bugün ve 15 Haziran Pazartesi günü, gün boyu sürecek görüşmeler gerçekleştirecek.

Her iki görüşme de ara bölgedeki BM İyi Niyet Misyonu Ofisi’nde yer alacak.

Dün bir araya gelen müzakereciler, görüşmelerin daha verimli sürdürülebilmesi için her iki tarafın Teknik Komiteleri’nin birlikte çalışması prensibini geliştirmiş ve ilk olarak ekonomi komitelerinin bir araya gelmesi kararlaştırılmıştı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis 17 Haziran Çarşamba günü bir araya gelecek. Liderler görüşmesinde BM Genel Sekreteri Özel Danışmanı Espen Barth Eide de hazır bulunacak.



Meclis heyeti Strazburg’da temaslarda bulundu



CTP-BG Milletvekili Armağan Candan, UBP Milletvekili Ersan Saner ve DP-UG Milletvekili Fikri Ataoğlu'ndan oluşan Meclis heyeti Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nun gerçekleştirildiği Strazburg'ta Avrupa Parlamentosu milletvekilleriyle temaslarda bulundu.

Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi grup yetkilileriyle görüşen Meclis heyeti temaslarında, yeniden başlayan Kıbrıs müzakereleri, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsiliyeti ve Kıbrıs'ta çözüme katkı koymak için Avrupa Birliği’nden beklentilerine ilişkin konuları gündeme getirdi.

Heyet, muhataplarına Kıbrıs sorununun çözümü için kaçırılmaması gereken bir fırsat oluştuğunu ve bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde tüm tarafların kaybedeceğini ifade ederek, Kıbrıslı Türklerin federal çözüme bağlılığını sürdürdüğünü ve siyasi irade gösterildiği takdirde makul bir zaman içerisinde çözüme ulaşmanın mümkün olduğunu belirtti.

Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda oylanan Türkiye Raporu hakkındaki görüşlerini de paylaşan heyet, raporda Kıbrıs'taki çözüm sürecinin desteklendiğine yönelik ifade edilmesinin olumlu olduğunu, diğer yandan Kıbrıs'taki gerçekleri tam olarak yansıtmayan ifadeler de bulunduğunu, oysa Avrupa Birliği'nin müzakerelerin yeniden başladığı ve toplumlar arasında olumlu bir havanın oluştuğu dönemde sürece güçlü destek vermesinin ve üzerine düşenleri gerçekleştirmesi gerektiğinin beklendiği vurgulandı. Heyet muhataplarına iki lider tarafından açıklanan güven artırıcı önlemler hakkında da bilgi verdi.

Cumhuriyet Meclisi heyeti temasları sırasında Sosyal Demokrat Grup, Hristiyan Demokrat Grup, Liberal Grup, Yeşiller ve Muhafazakar Reformcular gruplarından birçok milletvekili ve Başkan Yardımcılarıyla ikili temaslarda bulundu.



“Çözüm sürecinde ve sonrasında Kıbrıs Türk Ekonomi Komitesi” kuruldu



Kıbrıs sorununa iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüm bulunması olasılığının artmış olmasını dikkate alan Kıbrıs Türk Ticaret Odası Meclisi, çözüm sürecinde ve sonrasında Kıbrıs Türk ekonomisinin şekillendirilmesine ilişkin görüş ve önerileri belirlemek üzere bir komite kurulmasına karar verdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:

Çözüm isteğinin sonuçlandırılabilmesinin iki toplumun ve garantörlerin ortak çıkarlarının kesiştirilmesi ve ayrıntıların çözülebilirliği ile mümkün olacağını saptayan KTTO Meclisi, tarafların bu süre içinde kendi çıkarlarını analiz etmelerinin ve bu süreç öncesinde tüm ayrıntıları çalışmalarının bir gereklilik olduğunu saptayarak, ihtiyaçların ve toplumsal çıkarın tek taraflı olmaması ve ortak çıkarlar şekline dönüştürülmesi, sürdürülebilir ve birlikte yaşayabilir olmasına katkı koymayı gerekli görmüştür.

Görüşme süreci öncesi ve sonrasında toplumların ve Federal Kıbrıs’ın refah ve barış içerisinde yaşamını sürdürebilmesi için hukuk ve ekonomi kuralları içinde rekabet edilmesinin ve ortak menfaatler ön plana çıkarılarak uluslararası topluluk ile bütünleşmenin sağlanmasının yönetsel idareler kadar sivil toplum örgütlerinin de görevi olduğunu saptayan KTTO Meclisi, oluşturulan komitenin bu doğrultuda çalışmasını istemiştir.

Federal Kıbrıs Cumhuriyetinde Kıbrıslı Türklerin ekonomik faaliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumsallaştırılması ve rekabet gücünün artırılarak rekabet edebilir seviyelere yükseltilmesi, sürdürülebilir bir anlaşma için olmazsa olmazdır. Ekonomik olarak var olmayan bir toplum siyasi olarak da var olamaz.

Çözüm anından itibaren, çözümün gerektirdiklerinin yapılabilmesi için on milyarlarca Euro harcama yapılması gerekecektir. Bu harcamaların miktarının tespit edilmesi, kaynağının yaratılması başlı başına bir çalışmadır. Federasyonun ortağı olacak Kıbrıs Türk Devleti özellikle altyapı ve yeni yerleşim birimleri ihtiyaçları için projeleri ve icraatı nasıl yapabileceğini hazırlanmalıdır. Bu arada Kıbrıs Türk ekonomisinin yeni rekabet koşullarına hazırlanması, bunun için müzakere masasındaki Kıbrıs Türk toplumu temsilcilerine gerekli desteğin verilerek geçiş süreçlerinin saptanması ve etkili bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Bu anlayışla hareket eden Kıbrıs Türk Ticaret Odası Meclisi, 8 Haziran-Pazartesi gecesi gerçekleştirdiği toplantıda Özalp Nailer başkanlığından Saber Andır, Mustafa Erk, Mustafa Genç, Alp Cengiz Alp, Serhan Kaner, Hüseyin Kemaler, Erol Atakan, Erhan Bolkan, Mustafa Defteratlı, Fikri Şener ve Asım Vehbi’nin katılımı oluşturulan komitenin hedefleri şöyle belirlemiştir:

-Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarını yakından takip etmek;

-Çözüm sürecinde ilgili diğer aktörlerle gerekli işbirliği yaparak katkı koymak;

-Kıbrıs Türk halkının sürecin ilerleyişi ve çözümün yararları konusunda doğru bilgilendirmesi için çalışma yapmak;

-Kıbrıs Türk halkı ile ekonomisinin Avrupa Birliği ile bütünleşmeye hazırlanmasına yardımcı olmak.



Müzakereciler belge hazırlanması üzerinde çalıştı



Kıbrıs sorununun çözüm müzakereleri çerçevesinde önceki gün bir araya gelen Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in, görüş birlikleri, ayrılıkları ve her iki tarafın yakın olduğu konulara ilişkin bir belgenin hazırlanması üzerinde çalıştıkları belirtildi.

Rum basını, müzakereciler arasında önceki gün gerçekleştirilen ve 4 saat süren görüşmenin yanı sıra Kıbrıs Türk müzakereci Özdil Nami’nin, Kıbrıs gazetesine yapmış olduğu “7 adet yakınlaşma kağıdı hazırladıkları” şeklindeki açıklamasına da geniş bir yer verdi.

Rum Alithia gazetesi, her iki müzakerecinin, iki toplum lideri arasındaki özlü müzakerelerin gerçekleştirileceği zemini teşkil edecek görüş birlikleri ve ayrılıklarının yanı sıra her iki tarafın yakın olduğu konulara ilişkin bir belgenin hazırlanması üzerinde çalıştığını yazdı.

Müzakerecilerin bugün de tam gün sürecek bir görüşme gerçekleştireceğini yazan gazete, müzakerecilerin, 15 Haziran tarihinde de tam gün görüşeceklerini belirtti.

Gazete liderlerin, 17 Haziran tarihinde yapacakları görüşmede, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin de hazır bulunacağını, Eide’nin bir gün önce ise, sabahleyin liderlerle ayrı ayrı görüşme yapacağını da yazdı.

Rum Fileleftheros gazetesi ise, Türk tarafının, müzakerecisi aracılığıyla, 7 yakınlaşma kağıdının hazırlandığını ifade ettiğini; Kıbrıs Rum tarafında ise yapılan şeyin görüşme olduğu ve tezlere ilişkin belgelerin büyük bir bölümünün, her iki taraftaki farklı görüşlere atıfta bulunan kırmızı ve mavi olmak üzere iki rengi kapsamakta olduğunun söylendiğini belirtti.

Habere göre, bir yabancı diplomatik kaynak ise 11 Şubat 2014 ortak açıklama ışığında Talat-Hristofyas belgesinin görüşülmekte olduğunu ifade etti.



Anastasiadis: “Türkiye’den sinyal bekliyoruz”



Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis, “Türkiye’den müzakere sürecine ciddi şekilde angaje olduklarını gösteren bazı sinyallere ihtiyacımız var” dedi. AB-Latin Amerika zirvesi için Brüksel’de bulunan Anastasiadis, Hürriyet’e konuştu. Anastasiadis’e göre Türkiye’de kurulacak koalisyon hükümetinin ya da alınabilecek erken seçim kararının Kıbrıs sürecini etkileme potansiyeli var.

Adadaki iki liderin oyun sonu planının ilk kez aynı olduğu kanaatindeyim. Yanılıyor muyum?

Hayır yanılmıyorsunuz. Kıbrıs için umut dolu, hakikaten çok önemli bir an. İkimiz de aynı vizyonu paylaşıyoruz. O da üzerinde anlaşılmış temeller üzerinde siyasi eşitliğe tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kişiliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon için çözüm bulmak amacıyla yorulmaksızın çalışmak. Akıncı’nın siyasi geçmişi ve tabii ki benim gayet iyi bilinen çözüme bağlılığım sayesinde ortam gayet olumlu. Bu nedenle mümkün olan en kısa zamanda kaybedenler ve kazananlar yaratmayacak bir çözüm bulmak için çalışmamızın tam zamanı.

Çözüm için son ve en iyi fırsat mı?

Son fırsatlardan bahsetmiyorum ancak 41 yıl sonra ve adanın yeniden birleşmesinde kararlı iki liderin varlığıyla büyük bir şansa sahip olduğumuzu düşünüyorum. Sorun yaratıldığından bu yana sahip olduğumuz en iyi fırsatlardan biri söz konusu.

Bu durumda yıldan ya da yıllardan değil aylardan bahsediyoruz…

Bir zaman çerçevesinden değil mümkün olan en erken zamandan bahsediyorum çünkü eğer takvim belirlerseniz bu baskı altında olduğunuz anlamına geliyor. Bu yöntemin zarar verici ve etkisiz olduğu en uygun örnek olan Annan Planı’na götüren süreçle geçmişte kanıtlandı.

Müzakereler yeniden başladığından bu yana etrafta birçok gülen yüz görüyoruz. Bu ruh hali ana konulara geçildiğinde de sürecek mi?

Asıl ve en hassas konuların özüne geçtiğimizde de gülücüklerin süreceğini umuyorum. Ancak en erken şekilde çözüme ulaşmamız için Türkiye’nin katkısının yaşamsal olduğunun altını çizmeliyim. Güven Artırıcı Önlemler’le (GAÖ) ilgili bir örnek vereyim. Çok sayıda geçiş noktasının açılmasını konuşuyoruz. Bununla birlikte iki toplumun da faydalanacağı en önemli geçiş noktaları diğer tarafça askeri bölge olarak tanımlanmış durumda. Bu bağlamda bazı ya da mümkün olan en fazla bölgenin askerden arındırılması en önemli GAÖ’lerden biri olacaktır. Ancak bunu yapabilmek için Türkiye’nin desteğine ihtiyacımız var ve asker çekilmesi, toprak düzenlemesi ve yerleşikler gibi ana konular bağlamında kesinlikle Türkiye’nin katkısına ihtiyaç duyuyoruz.

Ne zaman ana konulara geçmeyi planlıyorsunuz?

Şu aşamada müzakereciler nerede durduğumuzun resmini görebilmek için önceki liderler tarafından yürütülen çalışma ve sunulan çeşitli belgeler üzerinde çalışıyor. Bunun ardından ana konularla sorunun özüne eğileceğiz. İki lider arasında önceliği kendi toplumlarının endişelerine veren birbirine bağlı müzakere olması konusunda anlaştık. Örneğin bizim için oldukça önemli olan bir başlık mülkiyet ve toprak düzenlemesi, Kıbrıs Türk tarafı aynı anda paralel bir şekilde yönetim ve kuvvet paylaşımının müzakere edilmesini istedi. Bunlar iki lider tarafından müzakere edilecek ilk başlıklar olacak.

Dönüşümlü başkanlık hala büyük bir sorun sanırım.

Masada bir dizi farklı fikir var ve benim de bu konuda gündeme getirme niyetinde olduğum önerilerim var ancak bu önemli konuyu müzakerelerin öz kısmına girdiğimizde ele alacağız.

Önemli konulardan biri de Türk askeri varlığı. Sizin için çekilme bir ön şart mı yoksa daha sonra adım adım yapılabilir mi?

Eğer çözüm bulursak yabancı askerlerin varlığını modern bir Avrupa devleti için çağı geçmiş bir konsept olarak addedeceğimizi söylememe gerek bile yok. Bu nedenle zamanı geldiğinde tüm ana konuları görüşüp bir çözüm bulma durumunda olacağımızı umuyorum.

Adanın askerden arındırılması konusunda bir yaklaşım değişikliği söz konusu mu?

Avrupa Birliği’nin bir üyesi olarak Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (CSDP) misyonları ile “arama ve kurtarma” faaliyetleri bağlamındaki bazı yükümlülüklerimize katkı sağlamak ve terörizm gibi asimetrik tehditlerle mücadele için küçük bir askeri güce ihtiyaç olabilir. Yoksa askerden arındırmayı destekliyoruz.

Bir başka sorun olan Maraş konusunu ilk aşamalarda mı daha sonra mı gündeme getireceksiniz?

Şu aşamada bu konu GAÖ listesinde. Maraş konusunda ilk adım şehrin durumu hakkında bir çalışma yapıp daha sonra bize rapor sunacak olan bir uzmanlar ekibi atamak olacak. Daha sonra kademeli olarak Maraş ve diğer GAÖ’ler hakkında atabileceğimiz daha ileri adımlara bakacağız.

Sanki ana konular hakkında yavaş ama emin adımlarla ilerleme niyetindesiniz…

Tam tersine mümkün olan en erkenden bahsediyorum ama tabii ki her iki tarafın iradesine ve hazır olmasına bağlı olacak.

Kısa vadede yeni bir gaz arama planı var mı?

İtalyan şirketi ENI’nin sözleşmesi var ve keşif amaçlı iki sondaj yaptılar ama teknik nedenlerle ara verdiler. Şu aşamada Afrodit alanında bulunan doğalgazın idaresi dışında daha fazla sondaj planı yok. Tabii ki ENI’nin yükümlülükleri devam ediyor. Teknik sorunları gidermeleri için zaman tanıma konusunu kendileriyle müzakere ediyoruz.

Garantör sistemine karşı mısınız?

Modern devletlerin kesinlikle herhangi bir garantöre ihtiyacı yok. Ama tabii ki Kıbrıslı Rumların Türkiye’ye karşı güvensizliğini göz önünde bulundururken yurttaşlarımız Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rumlara karşı güvensizliğini dikkate almalıyız. Bir yol bulmak zorundayız. Bir Avrupa ülkesiyiz bu nedenle hem Kıbrıslı Rumlara hem de Kıbrıslı Türklere maksimum koruma sağlama açısından Avrupa en iyi çözümlerden biri. Belki de bir geçiş sürecinde Birleşmiş Milletler güçleri çözümün uygulanmasını denetleyebilir. Çözüm için en önemli unsur kazan-kazan durumu yaratması ve halkın kabulü. Kimse Kıbrıslı Rumların ya da Kıbrıslı Türklerin çekincelerini görmezden gelemez. Dengeli bir uzlaşı olmalı ve insan haklarının korunması ve AB müktesebatını görmezden gelmemeli.

Diğer Rum liderlere göre Türkiye’de daha olumlu bir imaja sahipsiniz. Siyasi olarak diğerlerinden farklı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Kendimi diğer Kıbrıslı Rum liderlerle karşılaştırmak istemiyorum. Bu konuda söyleyebileceğim denendiğim, test edildiğim ve ciddi olduğumu kanıtladığımdır. 2004’te kamuoyunun çoğunluğunun aksine Annan Planı’nı yapılan olumsuz eklemelere rağmen destekledim. Bununla birlikte Kıbrıslı Rumların yüzde 76’sının planı reddettiğini görmezden gelemem. Halkın kararına saygı duymalı ve endişelerini dikkate almalıyım.

Türkiye’nin soruna bakışında bir değişiklik görüyor musunuz?

Müzakereler sırasında istekli olduklarını görmeliyiz. Yeni bir çabanın başındayız, güven oluşturmaya çalışıyoruz tamamen Türkiye’ye bağlı bazı sorunlarla karşı karşıyayız. Örneğin daha önce bahsettiğim askeri alanlar konusunda ciddi olduklarını kanıtlamak amacıyla bazı adımlar atabilirler. Türkiye’den bu kez müzakere sürecine ciddi şekilde angaje olduklarını gösteren bazı sinyallere ihtiyacımız var. Tabii ki biz derken değerli dostum Mustafa Akıncı ve kendimi kastediyorum.

Geçiş noktalarının askerden arındırılmasından mı yoksa Türk askerlerinin çekilmesinden mi bahsediyorsunuz?

Askerlerin, örneğin, geçiş noktalarından bir kilometre geri çekilmesinden bahsediyorum. Çabalarımızın karşılık bulduğunu gösteren işaretlere ihtiyacımız var. Şu aşamada uygulanması zor olan herhangi bir şey talep etmiyoruz. Askeri bölgelerin yeri herkesin malumu kimse kan dökülmesiyle karşı karşıya bırakacak bir şey yapma niyetinde değil. Herkes, özellikle de bu dönemde, barışçıl çözüm arayışında.

Türkiye’de yeni bir siyasi durum söz konusu. Bu durum müzakereleri etkileyebilir mi?

Evet etkileyebilir. Koalisyon hükümetini kimin kuracağına ya da yeni seçimler olup olmayacağına bağlı. Türkiye’deki iç konular hakkında yorum yapmak istemiyorum. Bu konuda söyleyebileceğim tek şey Kıbrıslılar olarak ana unsurun veya kararların alındığı yerin Ankara olduğunu bildiğimizden tamamen iktidarda olan hükümetin ne kadar yardımcı olacağına bağlı.

İyi dostunuz Akıncı ilginç bir başlangıç yaptı, ortam oldukça olumlu. Dostça ilişkilerimiz var ama bizi yönlendiren sadece dostluk değil ikimizin de paylaştığı vizyon. Güvenin yeniden sağlandığını ve geçmişte üzerinde anlaştıklarımıza saygı duyulacağını görmenin zamanı.

Gerekmesi halinde Akıncı’nın Türkiye’yi ikna edebileceğini düşünüyor musunuz?

Umuyorum. Akıncı kararlı, ihtiyaç duyduğu Türk Hükümeti’nin teşviki ve desteği.

Kıbrıs konusu AB’yle de bağlantılı. Örneğin başlık açma konusundaki tutumunuzda değişiklik var mı?

GAÖ’ler kapsamında bir öneri yapmış ve Türkiye’nin Kıbrıs bandıralı gemilerin limanlarına girmesini yasaklamayı bırakması halinde vetoyu kaldırmamız ve bir değil hemen hemen tüm başlıkları açmamız için bir neden olmadığını söylemiştim. Bu süreçte Kıbrıs’ın engelmiş gibi algılanmasını istemiyorum. Türkiye’nin katılım sürecinden ve Türkiye’yi bir AB üyesi olarak görmekten yanayız. Tercihimiz AB dışında bir Türkiye’den ziyade Avrupalı bir Türkiye. Başlıkların açılmasına karşı değiliz ama karşılıklılığa ihtiyacımız var. Bu bağlamda çağrımı yineliyorum.

AB’nin müzakerelerde müdahil olmasından yanasınız.

Evet tüm Kıbrıslıların yararı için. Sonuçta Kıbrıslı Türkler de AB vatandaşı, Kıbrıs pasaportları, Kıbrıs vatandaşlıkları ve bu sayede de Avrupa vatandaşlıkları var. Dolayısıyla AB’nin müdahil olması iki toplumdan birinin diğerine karşı yararına olmayacak. AB ilke ve değerleri, Birlik müktesebatı ve temel insan hakları tüm Avrupalılar için ayrım yapılmaksızın korunuyor. Bunun yanı sıra çözüm bulmamız halinde Kıbrıslı Türkler de Türkiye’nin katılım sürecinde söz sahibi olacak. Mümkün olan en erken zamanda kalıcı, yaşayabilir ve müktesebata saygılı bir çözüm bulmaya katkıda bulunmak hepimizin çıkarına.

Genç nesillerin adanın ortak geleceğine yönelik net bir fikri olduğunu düşünüyor musunuz? Sonuçta hiç bir arada yaşamadılar.

Kesinlikle haklısınız. Tuhaf olan yurt dışında eğitim görürken birlikte yaşayan arkadaş olan gençlerin Kıbrıs’a gerdiklerinde ayrı yaşamalarını görmek. Gerekli ortamı oluşturmalıyız. Kıbrıs sorununa çözüm bulmanın onlar için en iyi yol olduğunu ve geleceği birlikte paylaşabileceklerine yönelik mesaj ve inancı vermek atacağımız adımlara, GAÖ’lere ve müzakerelerdeki ilerlemeye bağlı olacak. Eğer refah istiyorsak bunu ancak yeniden birleşmeyle sağlayabiliriz.

Liderler arasında anlaşma olsa bile referandumdan bu kez evet çıkacağından emin misiniz?

Bu kez Kıbrıs Türk toplumunun “evet” diyeceğinin de garantisi yok bu nedenle her ikimizin de müzakerelerde iki toplumun da endişelerini görmezden gelmememize bağlı olacak. Dengeli, kazan-kazan durumu yaratan bir çözümü herkesin ya da çoğunluğun kabul edeceğinden eminim. Annan Planı’nın reddedilmesinin güvensizlik, takvimler, yabancı askeri güçlerin varlığı, garantiler gibi spesifik nedenleri olduğunu akılda tutmalı ve bunları dikkate almalıyız. İrade varsa yol da bulunur ve irade var, biz bu konuda ciddiyiz.

Kişisel gündeminizde birleşmiş Kıbrıs’ın ilk başkanı olmak var mı?

Kişisel gündemimde her şeyden önce Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi ve ortak Avrupalı ülkelerinde birlikte yaşayabilecek genç neslimizin geleceği var.



Hristodulis: “Akıncı ve Anastasiadis aynı yolu yürüyor”



Rum Sözcü Nikos Hristodulis, “Nikos Anastasiadis ve Mustafa Akıncı ayni yolu yürüyor ve birbirlerine inanıyor. Sosyal buluşmalara devam edecekler. Bunu inandıkları için yapıyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından hız kazanan müzakere sürecinde liderlerin peşi sıra attığı adımlar, çözüm sürecine pozitif etki yapmaya devam ediyor.

İki liderin çözüme inandığını ve birbirine güvendiğini söyleyen Hristodulis, zor bir süreç yaşanacağını ifade ederek, “Buna karşın, Kıbrıslı Rumlar, Annan Planı sürecine göre şimdi çözüme daha yakın” ifadesini kullandı.

Nikos Hristodulidis “günümüzde modern devletlerin herhangi bir garantöre ihtiyacı yok. 1974’te ve öncesinde yaşananlardan dolayı Kıbrıslı Rumlarda ve Kıbrıslı Türklerde endişeler vardır. AB bu konularda maksimum koruma sağlayabilir ”dedi.

Müzakerecilerin, liderlerini kontrolünde şu anda “gelinen noktayı belirleyecek” bir süreç yürüttüğünü anlatan Hristodulidis “Müzakerecilerin şu anda müzakere etme görevi yok. Önlerinde 11 Şubat ortak açıklaması var. 11 Şubat ortak açıklamasına uygun olmayan belgeleri ve pozisyon kağıtlarını direkt olarak elimine ediyorlar” diyerek müzakere masası ile ilgili bilgi verdi.

Anastasiadis-Akıncı yakınlaşmasının topluma da pozitif yansıdığını söyleyen Hristodulidis, “Bu tür sosyal buluşmalar devam edecek. Liderler bunu tiyatro olsun diye değil inandıkları için yapıyorlar” ifadesini kullandı. (Havadis Gazetesi)



Kasulidis: “Anlaşma zamanı geldi”



Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, müzakerelerde sürecin en başında olunmadığını belirterek, artık hesaplaşarak anlaşma zamanının geldiğini söyledi.

Kıbrıs’a konuşan Kasulidis, iki liderin müzakerelerin masada ve kapalı kapılar arkasında yapılacağına dair anlaşmaya vardıklarını ifade ederek her şeyin sonunda üzerinde anlaşması hedefiyle müzakere edileceğini kaydetti.

Kasulidis, takvimin müzakerelerde üretilen ilerlemelerle bağlı olduğunu söyleyerek, zamanlama yerine anlaşmanın niteliğinin daha önemli olduğu görüşünü ortaya koydu.

Müzakerecilerin 17 Haziran’da liderlerin önüne müzakere etmeleri için bekleyen konularla ilgili tam resmi koyabileceklerini yönündeki düşüncesini dile getiren Kasulidis, sürece kalınan yerden devam edileceği mesajını verdi.

Kasulidis sürecin bu aşamasının tek başına boşlukta durmadığına işaret ederek, geçmiş müzakerelerde ilerleme sağlanmamasına rağmen, bu sürecin Ortak Metin’le bugüne kadar devam eden ve şu anda hangi konulara odaklanılmasını gösteren bir süreç olduğunu anlattı.

Anastasiadis başta olmak üzere Rum yetkililerin AB’nin sürece daha çok müdahil olması yönündeki girişimleri sorusu üzerine Kasulidis sürecin BM himayesinde devam ettiğini ve kimsenin bunu değiştirilmesini önermediğini kaydetti.

“AB’nin tavsiyesine ihtiyacımız var” diyen Kasulidis, kendilerinin AB üyesi olduklarını ve tecrübeleri bulunduğunu, Kıbrıslı Türklere de üye ülke olarak işlevde neler gerektirdiğinin anlatılması gerektiğine işaret etti. Kasulidis, AB’nin müzakerelere müdahil olmasına değil, tavsiyelerine ihtiyaç olduğunu anlatarak, bunun bir AB yetkilisinin gelip müzakere masasına oturacağı anlamanı gelmediğini vurguladı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Junker’in Temmuz ayında adaya geleceğini bilgisini paylaşan Kasulidis, Junker’in iki liderle bu konuda görüşeceğini belirtti. ( Kıbrıs gazetesi)



Kocas: “ AB üyesi Kıbrıs’ın yabancı askerlere ihtiyacı yok”



Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas “AB üyesi Kıbrıs’ın yabancı askerlere ihtiyacı yok” dedi ve soruna “Kıbrıslı Türklerin Ada’yı evleri, Rumların da kendilerini güvende hissedecekleri” bir çözüm istediklerini savundu.

Kocas Oxford Üniversitesi St. Anthony’s College Avrupa Bilimleri Merkezi’nde Çarşamba akşamı yaptığı konuşmada “Kıbrıslı Türklerin ve üç azınlığın (Ermeni, Maronit, Latin) haklarını, Rumların da güvenliğini şiddetle destekliyoruz” dedi.

Rum Fileleftheros’un haberine göre, Kıbrıs’ın işlevsellik sorununun kaynakların paylaşımı veya toplumlararası anlaşmazlık değil “işgal sorunu olduğunu” da savunan Kocas, Yunanistan’ın soruna kapsamlı ve gerçek bir çözüm bulunmasını samimiyetle istediğini de ileri sürdü, şunları söyledi:

“Ancak hiçbir şekilde kendimizi kandıracağımız göstermelik bir çözüm istemiyoruz. Tarihin esiri de olmak istemiyoruz. Bu nedenle gerçekten özlü çözüm tercih ediyoruz. Bu nedenle toplumlararası görüşmeleri destekliyor, bu nedenle garantör güçler rejimine son vermek istiyoruz. AB üyesi olan Kıbrıs’ın yabancı askerlere ihtiyacı yok.”

Kocas, ekonomik kriz içerisinde Yunanistan’ın dış politikasını anlatırken de Türkiye-Yunanistan arasında daha iyi bir güven ortamı yaratılması için Yunanistan’ın Türkiye’ye önerdiği bazı güven yaratıcı önlemler üzerinde mutabakat sağlandığını söyledi. Yunan Dışişleri Bakanı, “istikrarsızlık üçgeni” (Yunanistan-Türkiye-Kıbrıs) tehditlerinin göğüslenmesi için, Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail, Türkiye ve Filistinlilerle işbirliği yaparak mümkün olan her tedbiri almakta olduklarını da ekledi. (Kıbrıs Postası)



Su Projesi deniz geçişinde 52 km'lik mesafe tamamlandı”



Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a su temini projesinin deniz geçişinde 52 km'lik mesafenin tamamlandığını açıkladı.

Dinçyürek, Ahmet Benli başkanlığındaki Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu’nu kabul etti.

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye'den KKTC'ye su temin projesinde sona doğru yaklaştıklarını anımsatarak, bugün itibariyle deniz geçişinde 52 km'lik mesafenin tamamlandığını söyledi.

Kara yapılarının Türkiye'de tamamımın, KKTC'de de tamamına yakınının bittiğini ifade eden Dinçyürek, mevsimsel şartlardan kaynaklanan gecikmeler sonrası, artık deniz geçişinin tamamlanmasının beklendiğini belirtti.

Kullanılan teknolojiye bakıldığında dünyada bir ilk oluşundan dolayı projenin herkesi heyecanlandırdığını vurgulayan Dinçyürek, bütün ülkelerin de takibinde olan prestij bir proje olduğunu söyledi.

Suyun gelmesinin projenin bir bacağını oluşturduğunu belirten Dinçyürek, suyun dağıtılması, etkin kullanılması ve yönetilmesinin de etkin bacaklarından diğerlerini oluşturduğunu ifade etti.

Bakan Dinçyürek, Belediyeler Birliği’nin şirket kurma girişimiyle suyun adaya geldikten sonraki bacağında belirli görevlere talip olmalarının kendileri için olumlu olduğunu belirtti.



Türk ve Rum yaşlılar Bandabulya’da bir araya geldi



Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Yaşlılar Birimi ile Lefkoşa Rum Belediyesi Yaşlılar Birimi üyeleri Bandabuliya’da bir araya geldi.

Her iki taraftan 20’şer yaşlı üyenin katıldığı etkinlikte yaşlılar birlikte yemek yediler ve Lefkoşa Belediye Orkestrası’nın çaldığı Kıbrıs müzikleri eşliğinde dans ettiler.

Etkinliğe LTB Başkanı Mehmet Harmancı ile bazı belediye meclis üyeleri ve Lefkoşa Rum Belediyesi Asbaşkanı Eleni Loukaidou ile bazı meclis üyeleri de katıldı.

Rum yaşlılar yemek öncesinde Lefkoşa’daki Etnografya Müzesi’ni gezerek müze yetkililerinden eserlerle ilgili bilgi aldılar.

Geçtiğimiz aylarda LTB Yaşlılar Birimi üyeleri de Güney Lefkoşa’da Lefkoşa Rum Belediyesi tarafından sosyal bir etkinlikte ağırlanmış ve bu etkinliklerin karşılıklı daha sık yapılması konusunda fikir birliğine varılmıştı.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 32
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 697
Toplam Tekil 4064905
IP 3.145.59.187






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.382 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu