BASIN BÜLTENİ ANT İÇME VE DEVİR TESLİM TÖRENİ BUGÜN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ ANT İÇME VE DEVİR TESLİM TÖRENİ BUGÜN
Tarih: 03.05.2015 > Kaç kez okundu? 1702

Paylaş


KKTC’de geçtiğimiz pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı, bugün Cumhuriyet Meclisi’nde ant içerek görevi devralacak.

Meclis’teki ant içme töreni saat 16.00’da; Cumhurbaşkanlığı’ndaki devir teslim töreni ise saat 17.30’da başlayacak.

Yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve eşi Meral Akıncı, saat 20.30’da halka açık resepsiyon verecek ve tebrik kabul edecek.

ARINÇ’IN PROGRAMI

Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen ant içme ve devir teslim törenlerine katılmak üzere bugün saat 15.00’te özel uçakla KKTC’ye geliyor.

Cumhurbaşkanlığı’ndan ve Enformasyon Dairesi’nden verilen bilgiye göre Arınç ilk olarak saat 15.30’da Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile görüşecek; ardından da Cumhuriyet Meclisi’nde yer alacak ant içme törenine katılacak.

Saat 17.00’de 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Cumhurbaşkanlığı’nda baş başa görüşme gerçekleştirecek olan Arınç, devir-teslim törenin ardından saat 18.30’da da Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüşecek.

Saat 19.00’da heyetler arası toplantıya geçilecek ve saat 20.00’de de Cumhurbaşkanı Akıncı ile TC Başbakan Yardımcısı Arınç ortak basın toplantısı düzenleyecek.

Basın toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve eşi Meral Akıncı, saat 20.30’da halka açık resepsiyon verecek.

Arınç saat 21.00’de adadan ayrılacak.



BAHÇELİ: “YAVRU-ANAVATAN ÇEKİŞMESİ SAMİMİYETTEN UZAK”



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yavru-anavatan çekişmesi samimiyetten uzak, meseleleri omurgasından kavrayan milli yoruma terstir. İster yavru diyelim, ister kardeş diyelim; KKTC milli vicdanlarda vatan olarak mühürlenmiş, Türk milletinin Akdeniz'deki incisi olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.

Bahçeli, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, tarihini bilmeyen toplumların talihinin de yaver gitmeyeceği gibi yaşadıkları coğrafyalarda tutunmalarının da çok güç olacağını belirtti.

Var olmak için katlanılan sıkıntıları önemsemeyen, ödenen bedelleri ruhunda ve şuurunda duymayanlar için geleceğin zifiri karanlık olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Vatan kavramına yabancı ve uzak duranların, tarihin yüklediği sorumlulukları idrak edemeyenlerin yolu her zaman fırtınaya açılacaktır. Bu fırtınada alabora kaçınılmazdır. Bu fırtınada devrilmek, gömülmek, ummanda kaybolup derinlere çakılmak vahim bir akıbettir. KKTC'de yapılan Cumhurbaşkanı seçimi ve sonrasında yaşanan tartışma ve polemik kabusu ister istemez bana bunları düşündürdü. Kıbrıs, bize ecdat yadigarı vatan toprağıdır. Kıbrıs gazidir, Kıbrıs şehittir, Kıbrıs milli davadır ve davadan dönmek kaybetmek, yenilmektir.

KKTC, 15 Kasım 1983'de Akdeniz üzerinde bir umut gibi doğdu, bir onur nişanesi gibi parladı, bir fedakarlık numunesi gibi çağladı. Kıbrıs 307 yıl hakimiyetimizde kaldı. Kıbrıs Türk halkı 1974'den beri varlık ve birlik yolunda can ve kan pahasına mücadele verdi. Kıbrıs Türkü'nün 1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin anayasal kurucu ortağı olmasına rağmen hep hakkı yendi, hep mağdur edildi. Rumlar rahat durmadı, Türk varlığına sürekli diş biledi. Emperyalist çevreler boş durmadı, devamlı tuzak ve tahriklerle huzur kaçırdı. Kıbrıs davasının köşe taşı, Kıbrıs Türk’lüğünün yılmaz savunucusu Merhum Denktaş'ın neler çektiğine, neleri göze aldığına tarih şahittir. Kıbrıs bizim için etrafı sularla çevrili stratejik önemde, siyasi değerde, jeopolitik özelde bir adadan ziyade, vatanadır, vatan toprağıdır."

Adada adil, eşit, kalıcı ve barışçı bir temelde; iki toplumlu, iki kesimli bir devlet oluşturulmasının geciktikçe istismar ve inkar siyasetinin durmayacağı görüşünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"Kıbrıs Türklüğü çözüm yorgunudur. Bitmeyen, netice almayan, yılan hikayesine dönen müzakereler aslında Türklüğün tasfiyesine odaklıdır. KKTC bir Türk devletidir. Ayakta durması, varlığını uluslararası topluma tescil ettirmesi, meşruiyet kazanması en tabii hakkıdır. Kıbrıs Türk toplumu Akdeniz'den çıkarılmak istenmektedir. Yavru vatan kavramına laf olsun diye itiraz edenler dünkü 'ver kurtulcu' zihniyettir. Denktaş'ı kast ederek 'çözümsüzlük çözüm değildir' diyorlardı. 'Yes Be Annem' diyerek teslimiyetçiliği övüyorlardı. Şimdi ise vatan diyorlar.

Türk askerine işgalci muamelesi yapanlarla masalara kurulup sevgi yumağı oluyorlardı. Şimdi ise verilen şehitlerden bahsediyorlar. 41 yıldır Kıbrıs'ta çözüm olsun deniyor. 2008'den beri diplomasi turları atılıyor. Ancak bir arpa boyu mesafe alınamıyor, sonuç çıkmıyor. Esasen dayatılan çözümsüzlüktür, gerçekte planlanan Türksüz bir Kıbrıs, Türkiye'den koparılmış bir Kıbrıs varlığıdır. Hesap budur. Hedef budur. KKTC'nin 4. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı önce bu tabloyu özümsemeli, 'yavru büyümek istiyor' demeden önce tarihi tehlikeleri idrak etmelidir. Yavru-anavatan çekişmesi samimiyetten uzak, meseleleri omurgasından kavrayan milli yoruma terstir. İster yavru diyelim, ister kardeş diyelim; KKTC milli vicdanlarda vatan olarak mühürlenmiş, Türk milletinin Akdeniz'deki incisi olmuştur.

MHP'ye de yavru muhalefet diyen 17-25 Aralık zanlısının, Kıbrıs üzerinden vatan müşahitliği yapması elbette dürüst bir tavır değildir. Süleyman Şah Türbesini kaçarak terk edenlerin, Ege'deki adaları Yunan işgaline teslim edenlerin vatan sızlanması yalandır, kuru gürültüdür. Her şeye rağmen KKTC'nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı'na başarılar dilerken, yürümeden koşmaya çalışmasının akıllıca olmadığını hatırlatırım. 'Ağzından çıkanı kulağın duysun' diyerek KKTC'ye ayar vermeye gayret eden malum şahıs, bugüne kadar ne ağız, ne de kulak bırakmıştır. Fakat Türk milleti de, inanıyorum ki yakında enkaz ve hezimet dolu yıllardan eser ve iz bırakmayacak, adalet son sözü söyleyecektir."



ÇELİK: “KARŞI BİR TUTUM SERGİLEMEK, DOĞRU BİR YAKLAŞIM OLMAZ”



TC Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, KKTC ile ilgili bir meseleyi, siyasi sorunu ifade ederken 'anavatan, yavru vatan' yaklaşımına karşı bir tutum sergileyerek ifade etmenin doğru bir tutum olmadığını söyledi.

AA Editör Masası'na katılan ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın başlattığı ''yavru vatan'' polemiğine ilişkin de değerlendirmede bulunan Çelik, ''Bu 'yavru vatan, anavatan' meselesi Kıbrıs'tan gelen siyasetçilerin bir kesiminin zaman zaman dillendirdiği bir meseledir. Doğrusunu söylemek gerekirse bundan niye rahatsız olunuyor, anlamış değiliz. Türkiye açısından KKTC herhangi bir ülke değildir. KKTC açısından da Türkiye herhangi bir ülke değildir. KKTC'nin yeni seçilen Sayın Cumhurbaşkanı şunu söylüyor: Sanki anavatan, yavru vatan kelimelerinin kullanılması, KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durmasına aykırıymış, buna karşıymış ya da bunu zedeleyen bir şeymiş gibi, açıklamaları vardı'' ifadesini kullandı.

Anavatan-yavru vatan ilişkisini çok önemsediklerini vurgulayan Çelik, ''KKTC'nin bağımsız bir devlet olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi için Türkiye, özellikle AK Parti hükümetleri, geçmişteki gibi bir yardım stratejisi yerine KKTC'nin kurumlarının standartlarının yükseldiği, kurumsal standartlarının daha ileri noktalara varabileceği, çeşitli sektörlerde KKTC'nin cazibe merkezi olabileceği planlama yaptı'' dedi.

Bu planlamalar çerçevesinde bugünden yarına, dünden bugüne KKTC'nin nereden nereye geleceği konusunda çok ciddi bir takvimlendirme ortaya konulduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu:

''Burada biz anavatan olarak, yavru vatana ebediyen büyük bir kardeşlik bağıyla bakarken bu yaklaşım KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kendine pek çok sektörde başarılı olan bir ülke olmasına aykırı bir durum değildir. O yüzden bu tartışmanın başlığını bence Sayın Cumhurbaşkanı yanlış bir yerde koyuyor. Kastettiği şey KKTC'nin sürekli, standartları yükselmeyen, kendi kendine yetmeyen bir ülke konumunda tutulmasıysa, buna son veren biziz. 2002'den bu yana, KKTC'ye dönük yaklaşımımız, Bürgenstock Zirvesi'ndeki tutumumuz, ekonomik yardımları planlarken, KKTC'nin pek çok sektörde cazibe merkezi haline gelmesi için ortaya koyduğumuz yaklaşım da bunu gösteriyor. Hiç kimse KKTC ile ilgili bir meseleyi, siyasi sorunu ifade ederken 'anavatan, yavru vatan' yaklaşımına karşı bir tutum sergileyerek ifade etmesin, bu doğru bir yaklaşım olmaz. Siz baştan anavatan, yavru vatan yaklaşımıyla kavga ederseniz, ondan sonra söylediğiniz sözü hiç kimse dinlemez.''

Bakan Çelik, ''Annan Planı'ndan bu tarafa, Türkiye'nin Kıbrıs 'a, Avrupa Birliği ya da diğer alanlarda çıkartılan sorunları çözme yaklaşımıyla getirdiği açılımların son bulduğu anlamına mı geliyor, bir gerilim anlamına mı geliyor?'' sorusunu ise ''Hayır. Türkiye, orada garantör ülkedir. Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki ilişki, hukuki kanunlara sığmayacak kadar etle tırnak ilişkidir'' diyerek yanıtladı.



ŞAHİN: "ACABA GELECEKTE BİR BİRLİKTELİK Mİ DÜŞÜNÜLÜYOR”



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı'nın, "Yavru vatan, ana vatan değil, iki kardeş ülkeyiz" yönünde açıklamalarına ilişkin "Acaba Güney Kıbrıs Rum Kesimi'yle gelecekte bir birlikteliği düşünerek mi böyle bir cümleyi kullanmıştır, doğrusu kafamda böyle bir soru belirdi" dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın başlattığı "yavru vatan" tartışmalarına yönelik görüşü sorulan Şahin, Türkiye Cumhuriyeti devleti dışında KKTC'yi tanıyan başka bir ülke olmadığını dile getirdi.

Şahin, Akıncı'nın sözleriyle "Yavru vatan olmaktan sıkıldık, artık başka ülkelerinin de tanıdığı, kendi ayakları üzerinde duran bir müstakil devlet olacağız, yavru değil büyümüş bir devlet olacağız" niyetini kastediyorsa buna saygı duyacağını kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanı'nın bu sözü söylemesinin altında başka nedenlerde mi yatıyor? Acaba Güney Kıbrıs Rum Kesimi'yle gelecekte bir birlikteliği düşünerek mi böyle bir cümleyi kullanmıştır, doğrusu kafamda böyle bir soru belirdi. Çünkü seçim kampanyası boyunca bu anlama gelen bir takım açıklamalarda bulundu. Yani AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nin içerisinde yer almayı amaçlayan ve böylece orada bizim vatan olarak gördüğümüz toprakları bu birliğin içerisinde eritmeyi hedefleyen bir düşünce yapısının mı ürünüdür? Önümüzdeki günlerde Sayın Akıncı ilk ziyaretini Ankara'ya gerçekleştirecektir. Benim ve çok sayıda vatandaşımızın hafızasında beliren bu sorulara sağlıklı bir cevap vermesini kendisinden bekliyoruz."



DEMİRTAŞ: “HAYIRLI OLSUN DEMEDEN 'AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞIN DUYSUN' DİYOR”



HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözlerini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisini nasıl karşılıyorsunuz?" sorusu üzerine “ KKTC’nin Cumhurbaşkanı yeni seçilmiş. Hayırlı olsun demeden daha 'Ağzından çıkanı kulağın duysun' diyor” ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözlerini hatırlatarak, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisini nasıl karşılıyorsunuz?" sorusu üzerine Demirtaş, şunları söyledi:

“KKTC’nin Cumhurbaşkanı yeni seçilmiş. Hayırlı olsun demeden daha 'Ağzından çıkanı kulağın duysun' diyor. Hani mili irade, hani sandığa saygı? Onun istediği aday seçilmemiş diye bağımsız bir ülkenin cumhurbaşkanına fırça çekiyor. 'İlla bizim yavrumuz olsun' diyor. Hayır diyoruz, eşit olsak olmaz mı diyoruz. O, 'hayır yavrumuz olacaksınız, et tırnak gibi olacağız' diyor. Kürtlere de böyle diyor. Tırnak biz, beyefendi et olacak. Kusura bakmasınlar bütün dünyada adalet eşitlik lafta sözde olmamalı."



ÖZ :“KIBRIS TÜRK HALKI ANAVATAN SÖZÜNDEN RAHATSIZ OLMAZ”



Türkiye-KKTC Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı, TBMM İdare Amiri, AK Parti Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz, Kıbrıs’ın, anavatan ve KKTC halkının büyük bir bedel ödemesiyle bugünlere geldiğini, dolayısıyla Kıbrıs Türk halkının, hiçbir zaman anavatan sözünden rahatsız olmadığını söyledi.

Öz, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'in barış ve dostluk denizi olması için Kıbrıs sorununun çözümüne dış politikada öncelikli yer verdiğini ifade etti.

Faruk Öz, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı'yı kutladı ve görevinde başarılar dileyerek, Türkiye'nin tüm KKTC hükümetleri, Cumhurbaşkanları ve siyasi partileriyle şimdiye kadar sürdürülen güven ve kardeşliğe dayalı diyaloğun, Akıncı döneminde de devam edeceğini söyledi.

Kıbrıs konusunda her açıdan sorumluluklarının farkında olan Türkiye'nin, anavatan ve garantör olarak üzerine düşen hak ve yükümlülükleri titizlikle yerine getirdiğini ve bundan sonra da getirmeye devam edeceğini belirten Öz, "Bugün biz ülke olarak; KKTC ekonomisine her yıl kayda değer bir mali katkı yapmanın yanı sıra, KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaya yönelik ekonomik programın uygulanması ve KKTC'nin ihtiyaç duyduğu kalkınma projelerinin finansman ihtiyacının karşılanması için samimi bir çaba ortaya koymaktayız" dedi.

Öz, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'in barış ve dostluk denizi olması için Kıbrıs sorununun çözümüne dış politikada öncelikli yer verdiğini kaydetti.

Kıbrıs'ta iki halkın asli kurucu iradeleri ve siyasi eşitlikleri temelinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması noktasında, Türkiye'nin garantör ülke olarak yapıcı katkı sunmaya devam edeceğine işaret eden Öz, "Sayın Mustafa Akıncı dönemi ve sonrasında da anavatan Türkiye, her zaman Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında olacak ve her koşulda, uluslararası platformda parlamento ve diplomasi ölçeğinde KKTC'nin meşru çıkarlarını savunmaya devam edecektir" diye konuştu.

Ömer Faruk Öz, "Anavatan-yavru vatan" tartışması ile ilgili soru üzerine, Türkiye'nin KKTC'nin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olduğunu ve uluslararası alanda tanınır bir devlet olması için AK Parti hükümetleri döneminde büyük bir gayret gösterildiğini söyledi. Öz, şöyle konuştu:

"Genel seçimler öncesinde Türkiye'de siyaseti dizayn etmek isteyen uluslararası üst akıllar, Kuzey Kıbrıs'taki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve seçim sonrasında yeni seçilen Cumhurbaşkanının söylemleriyle, belki Türkiye'deki seçimler noktasında farklı bir algı oluşturmaya çalışıyor olabilirler. Sayın Akıncı'nın da 7 Haziran'dan sonra güçlü bir şekilde tekrar iktidara gelecek AK Parti ile en yakın çalışma mesaisi içerisinde olacağından zerre kadar kuşkumuz yoktur.

7 Haziran seçimleri öncesindeki açıklamalarını ben sadece Sayın Akıncı'nın değil, belli uluslararası üst aklın ortaya koyduğu bir proje olarak görüyorum. İnanıyorum ki Sayın Akıncı da Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını koruma ve kollama noktasında Türkiye ile ilişkileri, kendisinden önceki Cumhurbaşkanları ve yöneticilerin devam ettirdiği gibi devam ettirecektir."



ÖZYİĞİT: “KIBRIS TÜRK HALKININ İRADESİNE SAYGI GÖSTERİLMELİ”



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya net irade koyduğunu belirterek, herkesin bu iradeye saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.

Özyiğit, Mustafa Akıncı’nın seçim döneminde ortaya koyduğu görüş ve düşüncelerinin halkın yüzde 60’ından fazlasının onayını aldığını kaydetti.

Özyiğit konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti:

“Mustafa Akıncı’nın seçim döneminde ortaya koyduğu görüş ve düşünceler halkın yüzde 60’ından fazlası tarafından onay gördü. Bu gerçeklik ortada iken gerek Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerekse yetkili yetkisiz kişilerin Akıncı’ya yönelik saldırıları aynı zamanda Kıbrıs Türk halkına yapılmış ve kabul edilemez. Kıbrıs Türk halkı ana-yavru ilişkisi değil, karşılıklı saygıya dayalı eşitler düzeyinde bir ilişki istemektedir. Sn. Akıncı’nın onay bulan görüşlerinden biri de budur. Herkes de Kıbrıs Türk toplumu ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın örtüşen bu irade ve düşüncesine saygı göstermelidir.”

TDP olarak Akıncı’nın seçim dönemi sıkça dile getirdiği; ‘Biz kimseyle çatışma istemiyoruz, uzlaşma istiyoruz” görüşünde hemfikir olduklarını da belirten Özyiğit, “Kıbrıslı Türkler olarak adadaki varlığımıza, siyasal kişiliğimize, eşitliğimize, ada üzerindeki haklarımıza ve halkımızın iradesine saygı istiyoruz. Ayrıca, karşılıklı saygıya dayalı kişilikli ilişkinin tüm tarafların yararına olacağına da inanıyoruz” dedi.



SCHULZ VE LİDİNGTON AKINCI’YI KUTLADI



Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ve İngiltere AB Bakanı David Lidington Cumhurbaşkanlığına seçilen Mustafa Akıncı’yı telefonla arayarak kutladı ve iyi dileklerini iletti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Schulz ve Lidington seçim sonuçlarından doğan umutlu hava fırsat penceresinin kendilerine de umut verdiğini ifade ederek, Kıbrıs’ın geleceğine katkı koymak amacıyla Akıncı’yla önümüzdeki süreçte diyalog, yapıcı ve dostane işbirliği içerisinde olacaklarını kaydettiler.

Mustafa Akıncı da, Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa yönelimi olan bir toplum olduğunu ifade ederek, on yıl önceki referandum sonucunda bireysel olarak Avrupalı olmakla birlikte toplumsal olarak Avrupa Kurumları içerisinde yer alamadığına işaret etti.

Akıncı, Kıbrıs Türk toplumunun gelecekte Avrupa kurumları içerisinde yer alması ve eşitliğe dayalı adil ve kalıcı bir çözüm için var gücü ile çalışacağını sözlerine ekledi. Akıncı, Kıbrıs Türk tarafıyla Avrupa’nın kuracağı yapıcı diyalogların da bu sürece katkı yapacağını ifade etti.



KAROYAN AKINCI’YI KUTLADI



Rum Meclisi ve DİKO Partisi eski Başkanı Marios Karoyan’ın, önceki gün Mustafa Akıncı’yı telefonla arayarak, Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinden ötürü kendisini kutladı.

Rum Politis gazetesinde yer alan habere göre Karoyan, görüşmede Akıncı’yı kutladı ve Kıbrıslı Türklerin liderliğine seçilmesinin, Kıbrıs sorununun çözümüne ivme kazandırmasını umduğunu ifade etti.

Gazeteye göre, Akıncı da Karoyan’a teşekkür etti ve Kıbrıs sorununa en kısa zamanda çözüm bulunmasına dair arzusunu dile getirdi.

Öte yandan Fileleftheros gazetesinde yer alan haberde ise, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Mustafa Akıncı arasında yaşanan anlaşmazlığın, Rum siyasi partilerin açıklamalarına konu olduğu ve partilerin Türkiye’nin tavrını eleştiren açıklamalarda bulundukları belirtildi.



ÇİPRAS: “AKINCI’NIN SEÇİLMESİ DİKKATE DEĞER BİR GELİŞME”



Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi’nin de katılımıyla Güney Kıbrıs’ta yapılan üçlü zirve sonunda, adadaki müzakerelerin yeniden başlamasını desteklediklerini söyledi ve Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk liderliğine seçilmesini “dikkate değer” bir gelişme olarak nitelendirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi de açıklamasında, değişmeyen tezlerinin “Kıbrıs halkının tüm toplumlarıyla, bağımsızlık ve egemenliğiyle birlikte bütünlüğü” olduğunu söyledi.

El Sisi ayrıca, “barış, hoşgörü, istikrar ve sosyal adaletle halklarımız için parlak bir geleceği şekillendirme hedefiyle işbirliğini arzuluyoruz” ifadesini de kullandı.



TÜRK-SEN VE HÜR-İŞ AKINCI’YA DESTEK BELİRTTİ



Türk-Sen, Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı’ya destek belirtti.

Türk-Sen Genel Başkanı Arslan Bıçaklı yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın yüzde 60,5 oyunu alarak 4. Cumhurbaşkanı seçilen Akıncı’yı yürekten kutladıklarını ve başarılar dilediklerini belirtti.

Bıçaklı, halkın çoğunluğunun desteğini alan Akıncı’nın daha görevini devralmadan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Milletvekili Buran Kuzu’nun bazı açıklamaları olduğunu; bunların hiç yakışmadığını ve hiç hoş olmadığını söyledi.

“Özelliklede Kuzu’nun Sayın Cumhurbaşkanımızın Rum tarafına gitmesi” söyleminin profesörlük unvanı olan birine hiç yakışmadığını belirten Bıçaklı, şunları kaydetti:

“Yüzde 60,5 Kıbrıs Türkü’nün oyunu alan bir Cumhurbaşkanına sayın Kuzu ‘sen kimsin’ diye soru soramaz bu kabul edilebilir bir davranış değildir. Herkes ne saygı görmek isterse karşı tarafa da aynı saygıyı göstermek zorundadır.

Bu konularla ilgili sayın Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu açıklamalara tam destek verir var gücümüzle yanında olduğumuzu bir kez daha kamuoyuna duyurmak isteriz.”

LATİFOĞLU

Hür-İş Genel Başkanı Yakup Latifoğlu da, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 60,5’ini alarak halkın desteğini alan Mustafa Akıncı’nın KKTC’nin 4. Cumhurbaşkanı olduğunu kaydetti.

Latifoğlu, bu seçimin siyasi partileri sorgulayan, toplumsal olayları ortaya koyan, parlamenter sistemin tıkandığını gösteren bir seçim olduğunu savunarak, “Halkın oyları ile iktidara gelen hükümet olan ve/veya muhalefette toplumun isteklerini karşılamayan düşüncelere ve icraatlara taviz verilmemiş sadece farklı renk ve görüşlerin birleştiği bir seçim olmuştur” görüşünü dile getirdi.

Latifoğlu, bu bağlamda halkın büyük bir desteğini alarak 4. Cumhurbaşkanı olan Mustafa Akıncı’nın tüm halkı ve düşünceleri hedefleyen açıklamalarını hayata geçireceğine inanç belirterek, yeni görevinde başarılar diledi.



UBP’DE TÜZÜK KURULTAYI 6 HAZİRAN, OLAĞAN KURULTAY 31 EKİM’DE



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Parti Meclisi 6 Haziran’da tüzük kurultayı, 31 Ekim’de ise Olağan Kurultay kararı aldı.

Ulusal Birlik Partisi Parti Meclisi, dün yaptığı toplantı sonucu parti içinde disiplinin sağlanması konusunda Genel Başkan Hüseyin Özgürgün’e tam yetki verdi.

UBP Parti Meclisi toplantısı sonrasında açıklama yapan Genel Başkan Hüseyin Özgürgün, partiden kopmalar yaşanacağını öngördüğünü ancak bu kopmaların yönetici düzeyinde olmayacağını kaydederek, yönetici düzeyinde olması durumunda kendisinin de istifasını vereceğini söyledi.

Parti Meclisi’nin 6 Haziran tarihinde Tüzük Kurultayı yapma kararı ürettiğini anlatan Özgürgün, burada Kadın ve Gençlik kotaları koymayı hedeflediklerini, Olağan Kurultay’ın ise 31 Ekim tarihinde yapılacağını açıkladı.

UBP Parti Meclisi’nin, parti içinde alınan kararlarla alâkalı olarak dışarıda yıpratıcı faaliyetlerde bulunanlarla ilgili gereğini yapması konusunda kendisine tam yetki verdiğini de kaydeden Özgürgün, önümüzdeki süreçte partiden kopmalar yaşanmasını beklediğini de sözlerine ekledi.



CTP GENÇLİK ÖRGÜTÜ İSTİFA ETTİ



CTP Gençlik Örgütü yöneticileri Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısız sonuçlar sonrası istifa etme kararı aldı.

CTP Gençlik Örgütü önceki akşam gerçekleştirdiği Genişletilmiş Gençlik Meclisi toplantısında partinin kurultay gündemini değerlendirdi.

CTP Gençlik Örgütü Başkanı Ongun Talat’ın yaptığı açıklamaya göre, başta CTP Gençlik Örgütü Genel Başkanı olarak Talat olmak üzere, Gençlik Örgütü MYK üyeleri, Gençlik Meclisi üyeleri, Gazimağusa, Girne ve Lefkoşa İlçe Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri görevlerinden 28 Nisan tarihi itibarı ile istifa etti.

Talat açıklamasında, partinin içinden geçtiği süreci iyi okumak, sebep ve sonuçlarını iyi değerlendirmek ve ayakları yere basan bir şekilde tahlil edip gerekli dersleri çıkarmanın parti ve üyelerin en önemli görevi olduğunu kaydetti.

Talat, açıklamasında “Bizce partimizin önümüzdeki süreçte izlemesi gereken yol, Parti Meclisi’nin geçtiğimiz Pazartesi günü almış olduğu sadece Genel Başkanlık seçimi gündemiyle Olağanüstü Kurultay yapılması kararının aksine, Genel Başkanlık ile birlikte Parti Meclisi seçiminin de gündemde olacağı bir Olağanüstü Kurultay toplanmalı.” ifadelerini kullandı.

CTP-BG MYK: “14 HAZİRAN'A KADAR GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ”

Öte yandan, Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Merkez Yönetim Kurulu (MYK), kurultayın toplanacağı 14 Haziran'a kadar görevlerinin başında olacaklarını, 15 Haziran itibarıyla görevlerini Parti Meclisi'ne iade edeceklerini açıkladı.

“CTP MYK’nın yönettiği seçim süreci sonrasında yaşanan başarısızlığın siyasi sorumluluğunun üzerimizde olduğunun bilinci ile hareket etmekteyiz” diyen CTP-BG MYK’nın açıklaması şöyle:

“Bilindiği üzere, 27 Nisan akşamı gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısında Parti Başkanımız Özkan Yorgancıoğlu tüzüğümüzün verdiği yetkiyle 14 Haziran tarihinde olağanüstü kurultay çağrısı yapmıştır. Söz konusu toplantıda, tüm MYK üyelerinin, Parti Meclisi tarafından tevdi edilen görevlerini iade etmeye hazır olduğu da açıklıkla ortaya konmuştur.

Parti Meclisi’nin vereceği karar doğrultusunda en erken zamanda yeni bir MYK seçilebileceği gibi mevcut MYK’nın 14 Haziran tarihindeki olağanüstü kurultay gerçekleşene kadar görevlerini sürdürerek kurultayın hemen ardından yeni bir MYK’nın seçilmesi de alternatifler arasındadır.

Mevcut MYK üyelerinin hiçbir biçimde bu demokratik sürecin önünü tıkamak ve 14 Haziran’da seçilecek yeni Genel Başkan’ın yeni bir MYK ile çalışmasını engellemek gibi bir iradesi yoktur. Ancak Parti Meclisi’nin tercihine bağlı olarak sağlıklı bir kurultay sürecinin yaşanabilmesine katkı yapmamız gerekmesi halinde de sorumluluktan kaçınmayacağımızın altını çizmek isteriz. Bugünkü koşullarda, 14 Haziran'a kadar görevimizin başında olacağımızı, 15 Haziran itibarıyla görevimizi Parti Meclisi'ne iade etmiş olacağımızı vurgularız. CTP MYK’nın 14 Haziran’a kadar tüzüğümüzün tevdi ettiği görevler ışığında kurultay sürecini yöneteceğinden hiç kimsenin bir şüphesi olmamalıdır. Parti yetkili organlarında görev alan ve almayan tüm üye ve sempatizanlarımızın da CTP’lilere yakışır biçimde bu süreci ele alacağından ve hiçbir biçimde partimize zarar verecek yaklaşımlar sergilemeyeceğinden eminiz. 14 Haziran Olağanüstü Kurultayı, CTP’nin 45 yıllık birikimleri ışığında olgunlukla ve tüzüğümüzün öngördüğü biçimde gerçekleştirilecektir.

Son iki yıl içerisinde gerçekleştirilen yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görevlerimizi etkin şekilde yerine getirebilmemize katkı sağlayan ve partimizin başarısı için çalışan başta Parti Meclisi üyeleri olmak üzere tüm parti üyelerimize ve sempatizanlarımıza teşekkür ederken, önümüzdeki dönemlerde CTP’nin temel ilkeleri olan eşitlik, özgürlük, dayanışma, barış, adalet, demokrasi ve insan hakları için partimizin yürüteceği güçlü politikalara inancımızı tüm kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz. İnancımız odur ki Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından kısa zamanda yeniden başlayacak olan müzakerelerin başarıyla sonuçlandırılabilmesi için partimize de büyük görevler düşecektir. CTP’nin bu sürece de en verimli biçimde katkı yapacak şekilde yeniden yapılanma çalışmalarını kısa sürede tamamlayacağından eminiz.“



ÖZERSAY PARTİ KURACAĞI İDDİALARI KONUSUNDA AÇIKLAMA YAPTI



Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağımsız aday olarak katılan Prof. Dr. Kudret Özersay, bugünkü aşamada siyasi parti kurma kararı vermediklerini, gerekli istişareleri yaptıktan sonra siyasi bir oluşuma gidip gitmeme konusunda kararını kamuoyu ile paylaşacağını belirtti.

Kudret Özersay, istişarelere bir süredir başladığını, çok farklı kesimlerle toplantılar yapıp bölge ziyaretleri gerçekleştireceğini ve ona göre karar vereceğini kaydetti.

Özersay, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri ertesinde düzenlediğimiz basın toplantısında da vurguladığım üzere bundan sonra nasıl bir yol yürüneceğine yapacağımız istişareler sonucunda karar vereceğiz” diyerek, şunları ifade etti:

“Biz Cumhurbaşkanlığı seçimine parti kurmak için girmedik dedik. Nitekim seçimi gerçekten kazanabileceğimize inandığımız için girdik ve kazanmaya çok yaklaştığımızı, en iddialı adaylardan birisi olduğumuzu da kanıtladık. Bugün için de parti kurmak yönünde bir kararım yoktur. En baştan itibaren söylediğim üzere bundan böyle yürünecek olan yolun ne olacağını, talebin de, ihtiyacın da, potansiyelin de sağlıklı şekilde belirlenmesi ertesinde kararlaştırmak gerekir. Bu nedenle önceden sözünü ettiğim istişarelere bir süredir başladık. Çok farklı kesimlerle toplantılar yapıp, bölge ziyaretleri gerçekleştireceğiz ve ona göre karar vereceğiz. Yani yapacağımız istişareler çerçevesinde bir değerlendirme yapacağız ve bir karar vereceğiz.”

“Özetle yeni bir siyasi oluşum kurma yönünde alınmış bir kararımız yoktur. Önce istişare edeceğiz, değerlendireceğiz ve günü geldiğinde kararımızı kamuoyu ile paylaşacağız” diyen Özersay, “Kamuoyundan ricam o gün gelene değin benim yapacağım açıklamalar dışındaki açıklamalara ya da yapılacak haberlere kimse itibar etmesin” ifadesini kullandı.

Prof. Dr. Kudret Özersay açıklamasında, gelinen aşamada yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç duyulduğunu söyleyen, bunu açıktan talep edenler bulunduğunu ancak bunun yeni bir siyasi oluşum konusunda mutlaka yeterli ve gerekli talep ve potansiyel olduğu anlamına gelmeyeceğini kaydetti.

Özersay şöyle devam etti:

“Sağlıklı sonuçlar almak için sağlıklı değerlendirmeler yapmak gerekir. Ancak bu aşamada bildiğim net bir şey var: Vatandaşların beklentisi yeni bir yolun yeni yüzlerle, yeni siyaset anlayışına sahip olan isimlerle yürünmesidir. Günün sonunda vereceğim karar ne isterse olsun Halkın bu beklentisine ters bir şey yapmayacağımı şimdiden herkesin bilmesini isterim. Toplumdaki nabzı tutmak için tüm kesimlerle tabi ki görüşeceğim ve görüşmekteyim de. Ancak bu, toplumun yeni, genç, dinamik ve eğitimli insanlarla yeni bir yol yürünmesi yönündeki talebine ters davranacağımız anlamında yorumlanmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda halk iradesine çeşitli algı oyunlarıyla ve anketler kanalıyla yapılan tüm müdahalelere rağmen almış olduğumuz ciddi oy oranı bazı kesimleri ciddi şekilde rahatsız etmiş olmalı ki sürekli kendi istedikleri ya da beğendikleri şekilde söylentiler ortaya atıyorlar. Kaygılanmakta tabi ki haklıdırlar çünkü bugün toplumda bize dönük, ortaya koyduğum yeni siyaset anlayışına dönük çok geniş bir destek olduğunu görmemek mümkün değil. Ancak kimseyi ve kendilerini kandırmaya çalışmasınlar. Kıbrıs Türk halkı, istişarelerimiz sonucunda böyle bir karar verirsek olası bir yeni yolu, yeni bir siyaset anlayışıyla ve yeni yüzlerle birlikte yürüyeceğimi çok iyi bilir.”



AVRUPA KONSEYİ'NDEN, KIBRIS RUM YÖNETİMİ'NE UYARI



Avrupa Konseyi'nin Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO), dün yayımladığı raporda, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY), “yolsuzlukla etkili bir şekilde mücadele etmediği” gerekçesiyle uyardı.

Raporda, Rum kesiminin yolsuzlukla ilgili suçlarla mücadele edilmesi konusunda son olarak 2011 yılında yapılan önerilerin önemli bir kısmına uymadığı bildirildi.

GRECO raporunda, "Rum kesimi daha önce 2011 yılında yayımlanan raporda yapılan 8 öneriden sadece ikisini tatmin edici bir şekilde yerine getirdi" ifadesi kullanıldı.

13 sayfalık raporda, Rum kesiminde "özellikle siyasi parti finansmanının yeteri kadar şeffaf olmaması" eleştirilirken, parlamentoya sunulan "partilere finansman sağlayanların kimliklerinin açıkça belli olması, bütün bağışların kayıt altına alınması" gibi maddeler içeren yasa tasarısının hala onaylanıp yürürlüğe girmemesinden üzüntü duyulduğu kaydedildi.

“Yolsuzlukla ilgili suçların yasal çerçevesinin iyi çizilmediği” suçlaması da getirilen raporda, yolsuzlukla bağlantılı suçların etkili bir şekilde isnat edilebilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin de vakit kaybetmeden yapılması istendi.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 38
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 524
Toplam Tekil 4075305
IP 18.222.117.109






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.597 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu