Dokuzuncu İslami Şura Meclisi Seçimleri Sonrasında İran - Pınar ARIKAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Dokuzuncu İslami Şura Meclisi Seçimleri Sonrasında İran - Pınar ARIKAN
Tarih: 05.03.2012 > Kaç kez okundu? 4644

Paylaş


Dokuzuncu İslami Şura Meclisi Seçimleri Sonrasında İran

Pınar ARIKAN, ORSAM Ortadoğu Danışmanı, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü

Dokuzuncu İran İslami Şura Meclisi’nin seçimleri 2 Mart 2012 Cuma günü gerçekleştirildi. 3,467 adayın Meclisteki 290 sandalye için yarıştığı seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre oy kullanma hakkı olan 48 milyon kişiden yüzde 64,2’sinin sandığa gittiği açıklandı.[i] Milli seferberlik havasında geçmesi arzulanan seçimlere olan yüksek katılım İran yönetimi tarafından “halkın zaferi (pirooziye mellat)” olarak ilan edildi.



Seçim yarışı muhafazakâr gruplar arasında geçti. Kendilerine İlkeciler (Osoulgara) diyen muhafazakâr gruplar kendi içlerinde bölünerek farklı listelerle seçime katıldılar. İlkecilerin sapkın cereyan olarak adlandırdıkları muhafazakâr Cumhurbaşkanı Ahmedinecad yandaşları da kendi listeleri ile seçime katıldılar. Ülkenin en büyük muhalif grubu olan Yeşil Hareket ise seçimleri boykot etti. Seçimlere katılan reform yanlısı grup olan Halk Egemenliği (Mardomsalari) grubunun lideri Mostafa Kavakebian Meclis’e seçilemezken şu ana kadar 28 reformcu, 10 Ahmedinecad taraftarı ve 112 İlkeci (Birleşik İlkeciler Cephesi, Mukavemet Cephesi ve bağımsız adaylar) temsilci adayının Meclis’e girmeye hak kazandığının kesinleştiği ilan edildi.[ii] Tahran Seçim Kurulu Başkanı’nın açıklamasına göre Tahran eyaletinde seçimlere katılım oranı %55 olurken Meclis Eski Başkanı ve Birleşik İlkeciler Cephesi adayı Gholam Ali Haddad-Adel en çok oyu alan aday oldu. Mohammad Hassan Aboutorabifard, Ali Reza Marandi, Morteza Agha-Tehrani, Massoud Mir-Kazemi, Bijan Nobave, Ahmad Tavakkoli ve Ali Motahhari gibi muhafazakâr adaylar 30 temsilci ile Meclis’te temsil edilen Tahran eyaletinde başı çeken adaylar oldular.[iii] Şimdiki Meclis Başkanı Ali Larijani, aday olduğu Kum şehrinden birinci temsilci olarak seçilirken Meclis Milli Güvenlik ve Dış Politika Konseyi Başkanı Alaaeddin Boroujardi de yeniden seçilen adaylardan oldu.



Her ne kadar İran yönetimi %64,2 ile milletin zaferini ilan etmiş olsa da “Yeşil Hareket”in baskı ile yıldırılarak seçimlere katılmamasından dolayı halkın geçmişte reformcu grupları desteklemiş olan kesiminin görüşünün bu yüzde içinde temsilini bulmadığını söylemek yanlış olmaz. Reformcular, 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki gibi bu seçimde de hile yapıldığını iddia ediyorlar. Reformcu haber kaynaklarında cep telefonlarıyla gizli çekilen ve kimsenin oy vermeye gelmediği boş sandıkların görüntüleri dolaşıyor. Reformcu haber sitesi olan Kaleme’de İran’ın resmi haber sitelerinden Mehr News’de Ilam eyaletinde oy verme şartlarına uygun 373 bin kişi bulunduğu haberi ile Ilam’da 380 bin oyun kullanıldığına dair iki haberi alt alta verilerek bu haberden sonra ajansın rakamı değiştirdiği ancak bu farkın açıklamasının yapılması gerektiği çağrısında bulunuluyor.[iv] Yine başka bir reformcu haber sitesi Baztabe Emrooz’un haberine göre Tahran’da seçmen sayısının 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerine göre istatistiklerde 2,5 milyon kişi daha az gösterildiği ve bunun bir hata değil, aksine seçime katılım oranının yüksek çıkması için yapılmış bir düzen olduğu yazılıyor.[v] Bütün bunlar gösteriyor ki İran yönetimi bir taraftan halkın seçimlere olan ilgisini kullanarak İslam devrimi ve velayet etrafında birlik mesajları verilirken diğer yandan halkın bir kesimi seçimlerin yapılış biçimini ve sonuçlarını ciddi şekilde sorgulamaktadır.



İran Siyasi Sisteminde ‘Halk Egemenliği’ Kavramı



Seçimler, 1979 yılında İran İslam Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana İran’da halk egemenliğinin simgesi olarak görüldüğü kadar halkın İslami yönetime ve Velayet-i Fakih sistemine olan bağlılığını test eden en önemli araç oldu. Başka bir deyişle İslam Cumhuriyeti, meşruiyetini halkın seçimlere katılımıyla sağladı. Nitekim İran anayasasının 57. ve 58. maddelerine göre velayet-i emr denetiminde olan egemen güçlerden biri yasama olup yasama gücü halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan İslami Şura Meclisi tarafından kullanılır. Dolayısıyla İran yönetiminin iki meşruiyet kaynağı vardır ki bunlardan biri din, diğeri halk egemenliğidir. Dolayısıyla halkın seçimlere katılımı İslami yönetim için her zaman önemli olmuştur.



Ancak halk, egemenlik hakkını kullanırken serbest değildir. İran yönetiminin dine ve halka dayalı ikili yapısı bu hakkın kullanılmasında önemli bazı sıkıntılar doğurmaktadır. İran anayasasının işaret ettiği sistemin dini kurumlarından biri olan Koruyucular Şurası’nın görevlerinden biri de seçime katılacak adayların salahiyetinin onaylanmasıdır. Bu mekanizma ile İslam rejimine zarar verdiği düşünülen görüşlerin savunucuları seçime katılmaktan menedilmektedirler. Bu da ülkedeki teokratik yapıyı güçlendirirken aynı zamanda kaynağını dinden alan oligarşik bir düzenin ülkeye egemen olması anlamına gelmiştir. Dolayısıyla halk, egemenlik hakkını kullanırken seçimle işbaşına gelmeyen üyelerden oluşan bir konseyin onay verdiği adaylar arasından seçim yapabilmektedir.



Yine de İran’da devrimci miras doğrultusunda halk egemenliği kavramına verilen önem İran sisteminin diktatörleşmesini engellemektedir. İkili yapıdan dolayı sistem dışına itilen siyasi gruplar tarafından mevcut rejimin “diktatör” olarak görüldüğü doğrudur. Ancak İran’da yine bu ikili yapının ortaya çıkardığı oligarşik yönetim, halkın nispeten söz sahibi olduğu ve bu nispette halkın taleplerine açık bir yönetimdir. Bu anlamda düzenli olarak yapılan seçimler İran rejimi için önemli bir onay mekanizmasıdır.



Son Meclis Seçimlerin Hâkim Söylemi: İç ve Dış Düşmanlar



İran’da 2000’deki 6. Meclis seçimlerinden 2008’deki 8. Meclis seçimlerine kadar seçim yarışı ülkedeki reformcu ve muhafazakâr gruplar arasında geçmekteydi. Reformcular seçime katılırken halka demokratikleşme, insan hakları ve hukuku savunma, daha fazla siyasi ve sosyal özgürlük vaatleri verirken muhafazakârlar dini değerlerin yozlaşmadan ve Batı’nın kültürel saldırısından korunması, İslam Devriminin sürdürülmesi ve ileriye taşınması, Velayet’in güçlendirilmesi, tüm Müslümanların ve ezilenlerin savunulması gibi İslam Cumhuriyeti’nin geleneksel söylemlerini öne çıkarmaktaydılar. Geçtiğimiz Cuma günü yapılan seçimlerde ise İran siyasi yelpazesinin farklı cenahlardaki gruplarının yarışını değil kendi içinde bölünmüş de olsa muhafazakâr kanadın -tabiri caizse- gövde gösterisini izleyebildik. Hal böyle olunca seçimler “iç ve dış düşmanlara karşı birlik olma” söyleminin egemenliğinde yapıldı. Peki, kimdi bu iç ve dış düşmanlar?



Dış düşmanlar Batı ve yandaşlarıydı. Amerika, İngiltere, İsrail ve bu devletlerin görüşleri doğrultusunda İran’a karşı siyaset izleyen bütün devletler. İran’ın Velayet-i Fakih’e dayalı din adamları yönetimi sisteminin yıkılması ve yerine “Batı demokrasisini benimseyen liberal” bir İran kurulması amacı güttükleri düşünülen bu devletler İran rejiminin baş düşmanlarıydı. Özellikle İran’ın “barışçıl” olduğunu savunarak sürdürdüğü nükleer enerji geliştirme politikasının gizli amacının nükleer silaha sahip olmak olduğunu iddia eden Batılı ülkeler son altı ayda İran’a yönelik yaptırımları artırarak ülke ekonomisinde ciddi bir sıkıntı yaratmışlardı. Üstelik Amerika ve İsrail’in nükleer silaha kavuşmadan önce İran’a savaş açacakları iddiaları İran rejimine karşı ciddi bir tehdit oluşturmaktaydı. Öyle ki varılan gerilim noktasında Batılı ülkelerin İran’a petrol ambargosu uygulama seçeneği konuşulurken İran böyle bir durumda Hürmüz boğazını kapatarak boğazdaki petrol geçişini durduracağı tehditlerini dile getirmişti. Bu siyasi gerginliklerin İran halkı nezdinde kaçınılmaz yansımaları oldu. Yaptırımlarla birlikte ülkede fiyatların her geçen gün artması, dolar kurunun aniden fırlaması ve dolar alım-satımına getirilen kısıtlamalar, bankaların dünya ile iş yapmasının neredeyse imkânsızlaşması halkın canını yakmış ve yaptırım uygulayan Batılı ülkelere olan düşmanlık değilse bile antipatiyi artırmıştı. Savaş sözleri ise yakın geçmişinde sekiz yıl gibi uzun bir süre devam eden bir savaşı tecrübe etmiş bir milletin zihninde gerçek ve tedirginlik vericiydi.



İç düşmanlar ise dış düşmanların bu emellerine ulaşmasının araçları olarak görülen fitneciler ve sapkın cereyandı. Muhafazakârlar tarafından toplumda fitne çıkaranlar ve halkı kine sevk edenler olarak tanımlanan grup 2009 seçimleri sonrasında oyların çalındığı ve seçim sonuçlarının değiştirildiği iddiasıyla “Benim oyum nerede?” sorusuyla sokaklara dökülen ve devlet güçleri tarafından kanlı şekilde bastırılan büyük protestolar yaşanmasına neden olan “Yeşil Hareket” idi. Pek çok reformcu protestocunun öldüğü, çok daha fazlasının da hapse girdiği bu protestolardan sonra hareketin liderleri Mir Hossein Musevi ve Mehdi Karroubi ev hapsine alınmışlardı. Seçimlerin adil ve şeffaf olmayacağına inandıkları için seçime girmeme kararı alan Yeşil Hareket aynı zamanda taraftarlarını sandığa gitmeyerek ve seçimi protesto ederek tepkilerini göstermeye çağırmıştı.



Sapkın cereyan ise Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın dünürü ve başdanışmanı Rahim Meshaee ve taraftarlarıydı. Ahmedinecad ile Dini Lider Hamanei’nin geçtiğimiz yıl yaşadıkları istihbarat bakanı krizinden sonra Meshaee’nin ‘İran İslami’ söylemi ile rejimin sınır-ötesi ümmetçi söylemine meydan okuması, ardından gelen 3 milyon dolarlık banka yolsuzluğu skandalına Meshaee ve Ahmedinecad’la ilişkili bürokratların ve iş adamlarının adının karışması bir zaman destek buldukları muhafazakârlar ile yollarının ayrılmasına sebep oldu. Öyle ki Ahmedinecad’ın her iki dönemde de cumhurbaşkanı seçilmesinde büyük rolü olduğu ileri sürülen Devrim Muhafızları dahi desteğini çekerek yine bir zamanlar Ahmedinecad’ı desteklemiş olan Ayetullah Mesbah Yezdi’yle işbirliğine gittiler. Sonuçta 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en güçlü rakipler olarak sandığa gitmiş Yeşil Hareket ve Ahmedinecad, bir sonraki seçim olan 2012 Meclis seçimlerinde muhafazakâr gruplar tarafından fitneciler ve sapkınlar olarak aynı potaya konmuş ve İran’ın iç düşmanları olmuştu.



Böyle bir ortamda Meclis seçimlerine bu iç de dış düşmanlara karşı İran milletinin güçlü ve birlik içinde duruşunu sergileyerek verilebilecek en kuvvetli mesajın yerine ulaştırılması çağrıları damgasını vurdu. Çünkü İran yönetimine göre bu düşmanların amacı halk arasında kin ve düşmanlığı yayarak toplumsal bir ayrışma yaratmaktı. Dini Lider Ali Hamanei, oy kullanmak için sandığa gittiğinde yaptığı açıklamalarda seçimlerin İran için her zaman önemli olduğunu ve hem dostlar hem de düşmanlar için seçimlerin ülke içindeki hakikati gösterdiğini ifade ettikten sonra bu zamanda da İran halkının düşmanlara söyleyeceği en iyi sözün amelleri olacağını, bu nedenle ne kadar çok sandık başına giderlerse ülke için o kadar önemli olduğunu ifade etti. Hamanei, oy kullanmanın İran halkı için bir vazife ve sahip olunan bir hak olduğunu ve bu haktan yararlanmak gerektiğini, bunun ülkenin güvenliği ve geleceği için faydalı olacağını belirtti.[vi] Lideri seçmek ve denetlemekle görevli Uzmanlar Konseyi’nin Başkanı ve seçimlerin en güçlü grubu Birleşik İlkeciler Cephesi’nin lideri Ayetullah Mahdavi Kani de seçimlere katılmanın hukuki, dini ve milli bir hak olduğunu belirttikten sonra 9. Meclis seçiminin düşmanın ağzına atılmış sıkı bir yumruk olmasını umduklarını ifade etti. Aday olduğu Kum şehrinde oyunu kullanan Ali Larijani, milletin kaderini belirlemek için seçimi kullanacağını ve bu şekilde İslam Cumhuriyeti’ne karşı olanların İranlıların devrimlerini korumak için birlik içinde ve kararlı olduğunu göstereceklerini söyledi.[vii]



Bu açıklamalar da gösteriyor ki tek bir siyasi görüşün farklı yorumlarını yapan grupların katıldığı 9. Meclis seçimleri önceki seçimlerden farklı olarak siyasi bir rekabet olarak değil İran İslam Cumhuriyeti’nin milletiyle bir bütün olarak ülke içindeki ve dışındaki düşmanlarıyla rekabeti olarak görüldü. Halkın seçimlere katılım oranı ise bu rekabette İran yöneticileri için mizan olacaktı. Seçim günü boyunca İran resmi devlet televizyonu Seda va Sima’da yayınlanan kalabalık seçim merkezlerinin, sandıklarının önündeki kuyrukların, mikrofon uzatıldığında “vazifem olduğu için, ülkemi sevdiğim için oy veriyorum” diyen toplumun her kesiminden İran vatandaşının görüntüleri “halkın zaferi” sloganı eşliğinde, coşku ve sevinç havası içinde yayınlandı. Ertesi gün ilan edilen resmi olmayan sonuçlara göre %64,2 olduğu ifade edilen halkın seçime katılım oranı da hangi grubun daha fazla oy aldığından daha önemli oldu. 9. Meclis seçimleri, İran’ın içinde bulunduğu ülke içi muhalefet ve ülke dışı tehdit ortamında hangi grubun/grupların galip geldiğine değil “ortak/işbirlikçi düşmanlara” ne kadar güçlü mesaj verildiğine odaklanan bir seçim oldu. Elbette Meclis’te hangi grupların çoğunluk sağlayacağı İran siyasetinin geleceği açısından çok önemlidir. Ancak görünen o ki bu tartışma bir sonraki aşamada yapılabilecektir.









Kaynaklar



[i]http://icana.ir/en/



[ii] http://icana.ir/en/NewsPage.aspx?NewsID=191484



[iii] http://www.farsnews.net/newstext.php?nn=13901214001422



[iv] http://www.kaleme.com/1390/12/13/klm-93285/



[v] http://www.baztab.net/fa/news/3715/اعلام-رسمی-آرای-تهران-بعداز-شمارش-دومیلیون-و-200هزار



[vi] http://majlesenohom.ir/رهبر-معظم-انقلاب-اول-وقت-در-سر-صندوق-ها/



[vii] http://www.mehrnews.com/en/newsdetail.aspx?NewsID=1550498





KAYNAK: http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3286





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 21
Dün Tekil 1787
Bugün Tekil 1501
Toplam Tekil 4069422
IP 3.138.125.2






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























11 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Sevgim - Millete!
Vurgunlu um - Azadl a ve adalete!
itaatim - Hocalar ma!
Borcum - Dostlar ma ve meslekta lar ma!
Nefretim - Yalanc lara ve iki y zl lere!

(Eb lfez EL BEY)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.716 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu