Seçim Öncesi Afganistan - Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Seçim Öncesi Afganistan - Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI
Tarih: 31.08.2010 > Kaç kez okundu? 4765

Paylaş


31/08/2010 13:36



Ülkemizin kamuoyu yoğun iç ve dış gündemlerle meşgulken, tarih boyunca bizi yakından ilgilendiren dost ve kardeş Afganistan’da da önemli siyasal gelişmeler cereyan etmektedir. İstikrar ve huzurun uzak olduğu bu ülkenin masum ve sivil halkı ABD önderliğindeki Batılı güçlerle Taliban militanları arasında bitmez tükenmez çatışmaların ortasında geleceğini aramaktadır.







Ne yazık ki bütün emare ve işaretler, bu çatışmanın daha uzun dönem süreceğini ve 30 yıldan beri yıkıcı bir iç savaş ve büyük devletlerin güç savaşı sahasına geldiğini ve getirildiğini göstermektedir. Bu ülkenin bahtsız vatandaşları da bu savaşın bedeli olarak ülkelerinin tahribi, can ve mallarının yok olmasıyla ödemektedirler.







Afganistan Parlamento seçimleri 18 Eylül 2010’da (yerel takvime göre Senbele ayının 27’si) yapılacaktır. 249 Meclis üyeliği için 2600 kişinin adaylığı kesinleşmiştir. Adayların 400’ü kadınlardan oluşmaktadır. Afganistan Anayasası’na göre meclis üyelerinin %25’i kadınlardan oluşmalıdır. Seçim Komisyonu daha önceden bazı kişilerin terörist örgütlerle münasebetlerinden dolayı adaylıklarını iptal etmiştir. Dolayısıyla, ülke seçimlere güvenlik ve istikrardan uzak bir ortamda gitmektedir.







Yazın başında Başkent Kabil’de ülkeye barış ve istikrar getirmek amacıyla düzenlenen Barış Kurultayı’nın (Cergeye Solh) beklenen etkisi cılız kalmış, hatta alınan sıkı güvenlik önlemlerine rağmen Taliban Militanları tarafından kurultayın yapıldığı dev çadırın ortasına tamda Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’nin konuşması sırasında bombalı saldırılar düzenlenmiştir. Taliban bu saldırıyla güç gösterisinde bulunmuş ve Afganistan’ın başkent dâhil her noktasında eylem yapabileceklerini göstermiştir. ABD ve müttefikleri de 2001 yılından beri işgal ettikleri bu ülkeye hâkim olamamış ve güvenliği sağlayamamıştır. Aslında bu işgalden sonra Afganistan dünyanın en istikrarsız ve güvensiz ülkesi konumuna gelmiştir.







Ellerinde son model teknolojik silahlar ve üzerlerinde uzaylıları andıran üniformalarıyla ABD ve müttefik askerleri zırhlı araçları ve tankları, helikopter ve uçakları, füzeleri ve insansız hava araçlarıyla bu ülkeye huzur ve güvenlikten çok kaos, kargaşa, istikrarsızlık ve yıkım getirmişlerdir. Gün geçtikçe saldırılarda yaşamını yitiren sivil kentli insanların, masum köylülerin, mayına basan çocukların, sakat kalan ve ölenlerin sayısı oldukça yüksektir. Zavallı Afgan vatandaşları, yabancı askerler ve Taliban militanlarının çatışması ve ateşi arasında cehennem hayatı yaşamaktadırlar. On yıla yaklaşan bu yıkıcı savaşta bir arpa boyu bile ilerleme sağlanmamasına rağmen tahrip edilmiş bir ülke, ölen ve yaralanan milyonlarca sivil, savaş uçakları ve füzelerin etkisiyle ruh sağlığını yitirmiş milyonlarca çocuğun bulunduğu açlık ve sefaletin kol gezdiği bir ülke konumuna gelmiştir dost ve kardeş Afganistan.









Ülkedeki güvenlik zafiyeti ve istikrarsızlık öylesine hat safhaya ulaşmıştır ki bunca savaştan sonra Taliban militanları ülkenin önemli bir bölümüne hâkim konuma gelmiş ve ABD destekli hükümet her yolu deneyerek ve her yöntemi kullanarak bu örgütle ilişki kurma ve müzakere etme peşine düşmüştür. Ülkedeki istikrasızlığın en bariz nitelendirmesini parlamento seçimleri arifesinde İçişleri Bakanı Münir Mengel yapmıştır. Bakana göre, Afganistan genelinde 364 ilçeden 355’inde güvenlik söz konusu değildir. Yani ülkenin bütününde yalnızca 9 ilçede güvenlik sorunu yoktur. Bu 355 ilçeden 114 tanesi hiçbir şekilde devletin otoritesinden söz konusu değildir.(1) İçişleri Bakanının bu tespitinden sonra Savunma Bakanı Abdülrahim Verdek, seçimleri ancak yabancıların desteğiyle yapabileceklerini ifade etmiştir.







ABD önderliğindeki NATO askerleri gün geçtikçe içinden çıkması zor bir bataklığın içine sürüklenmektedirler. ABD’li askerlerin başarısızlığının faturası, geçen aylarda verdiği Başkan Obama ile ilgili talihsiz bir demeç bahane edilerek komutan General Stanley McChyrstal’a kesilmiş ve merkeze alınmıştır. Onun yerine General David Petraeus’un atanması da çare olmamıştır. Taliban ve diğer silahlı gurupların saldırıları, giderek hız kazanmakta ve en önemli askeri karargâhlar, üsler ve birlikler devamlı suretle militanların saldırısına maruz kalarak önemli zayiatlar vermektedir. Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) askerleri dünyanın en güvensiz ortamında beyhude bir çaresizlik içinde gün geçtikçe içinden çıkılmayacak bir bataklığa sürüklendiklerinin farkındadırlar.







Parlamento seçimlerine hazırlanan ülke, güvenlik ve istikrarsızlık gibi sorunlarla uğraşırken sosyal, ekonomik, toplumsal ve çeşitli problemlerle baş etmeye ve çözüm üretmeye çalışmaktadır. Uluslararası kuruluşların verilerine göre halkın %75’inin yoksulluk altında yaşadığı ülkede her yıl on binlerce anne adayı doğum sırasında yaşamını yitirmekte, yüz binlerce çocuk en basit beslenme, barınma ve eğitim olanaklarından bile yoksun kalarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Milyonlarca patlamamış kara mayınlarının ortasında sakat kalma riski ve tehlikesiyle de karşı karşıya kalmaktadırlar. Büyük kentlerde yaşayan ailelerin çocukları yetersiz koşullarda eğitimlerine devam ederken özeklikle kız çocuklarının eğitim gördüğü liseler son zamanlarda kimyasal ve gazlı saldırılara maruz kalmaktadır. Bu saldırılar aşırı dinci karanlık güçler tarafından Afgan kızların eğitiminin önünü kesmeye yönelik girişimler olarak değerlendirilmektedir.







Afganistan mevcut olayları takip edenler bu ülkenin zengin yer altı kaynaklarıyla ilgili dünya medyasında çıkan haberleri hatırlayacaklardır. Açıklanan verilere göre, bu fakir ülke aslında yeraltında çok zengin demir, bakır, kobalt ve lityumun yanı sıra pek çok değerli madeni topraklarının altında barındırmaktadır. Afgan Hükümeti bu değerli madenlerin çıkarılması için girişimlerini sürdürmektedir. Sanayi ve Madenler Bakanı Vehidollaha Şehrani’ye göre, Bamiyan Eyaletindeki Hacıgecek demir rezervlerinin toplam değeri üç trilyon dolardır.(2) Bu zengin madenlerin yeraltından çıkarılması için gerekli olan kaynak, teknoloji ve yetişmiş işgücünün bulunmaması, şimdilik Afgan halkının yaşam seviyesinin yükselmesi ve ülke kalkınmasına fayda sağlayacak gibi görünmemektedir. Bu doğrultuda güvenlik ve istikrarsızlık da en önemli handikap ve sorun olarak kalkınmanın önündeki en büyük engeldir. Nitekim Taliban sözcüleri bütün yabancı şirketleri uyararak herhangi bir yabancı şirketin Afganistan’da maden arama girişiminde bulunduğu takdirde saldırıya maruz kalacağını bildirmiştir. Taliban yerel şirketleri de tehdit ederek herhangi bir yabancı şirketle maden arama doğrultusunda anlaşma imzaladıkları takdirde “Mürtet” (dinden çıkmış) olarak ilan edilip cezalandırılacaklarını duyurmuştur. (3)







Yabancı şirketlerden söz açılmışken, son dönemlerde bu şirketlerin ülkenin en önemli sorunlarından biri haline geldiğine değinmekte fayda vardır. Bildiğimiz gibi Taliban’ın düşüşüyle birlikte ülke, başta ABD askerleri olmak üzere batılı askerlerin istilasına uğramıştır. Bu askerlerin yanı sıra daha önce işgale uğramış Irak gibi ABD’li özel güvenlik şirketleri de kısa zamanda ülkeye akın etmeye başlamıştır. İşgal sırasında özel şirketler sayı olarak çoğalırken imkânlar ve yetkileri bakımından hızlı bir artış göstererek ülkenin kâbusu haline gelmişlerdir. Yıllardır ülkenin bütün yöneticileri özel güvenlik şirketlerinin kanun tanımaz, suça karışmış bir konum kazanarak önemli bir güvenlik sorunu haline geldiğini dile getirmektedirler. Nihayet Cumhurbaşkanı Hamed Karzai’nin de sabrı taşarak ABD’nin ABC kanalına verdiği demecinde özel güvenlik şirketlerini:





1- Ülkenin ulusal çıkarları karşısında durduğunu,

2- Halkın ve devletin şirketlerin faaliyetlerinden bıktığını,

3- Bu şirketlerin Afgan halkının hukukunu çiğnediğini,

4- Şirketlerin güvenlik ve istikrar ortamını tahrip ettiklerini,

5- Hırsızlık ve silahlı soygun yaptıklarını,

6- Geceleri yol kestiklerini,

7- Terörist olarak eylemler yaptıklarını





beyan ederek isyanını dile getirmiştir. Çeşitli kaynaklara göre, bugün Afganistan’da 60 civarında özel güvenlik şirketi faaliyet göstermektedir. Bunların yarısından fazlası yabancı şirketlerdir. Bu şirketler özel ticari, yatırım ve inşaat firmalarının, bankaların, büyük otellerin, NATO’nun ikmal ve lojistik kervanlarının ve yol yapım şirketlerinin çalışanlarının güvenliğini sağlamaktadırlar.







Meclis Ulusal Güvenlik Komisyonu’nun raporlarına göre, bu şirketlerin elinde 42.000 adet roketatar ve otomatik silah dâhil çeşitli silahlar bulunmaktadır. Raporlara göre, özel güvenlik şirketleri adam kaçırma, silahlı soygun, şantaj ve benzeri suçlara iştirak ederek ülkenin en önemli istikrarsızlık unsurlarından biri konumuna gelmiştir. Konuyla ilgili ülkenin üst düzey yöneticilerinden Vehit Ömer (4), Alişah Pektival (5), Ahmet Zahir Fagiri (6) ve Abdülhadi Halit (7) çeşitli demeç ve beyanatlarında özel güvenlik şirketlerinin yasadışı uygulamalarını dile getirmiş, ayrıca bu şirketlerin çoğunun çeşitli suçlara karıştıklarını ve önümüzdeki 4 ay içerisinde bu şirketlerin izin belgelerinin iptal edileceğini belirtmişlerdir.







Özel güvenlik şirketleri sorunu ortadayken, bu kez de cumhurbaşkanlığı ve hükümet içinden pek çok bürokratın ABD adına casusluk yaptıkları haberleri ortaya çıkıyordu. Washington Post gazetesi, Afganistan Cumhurbaşkanlığı çalışanlarının kahir ekseriyeti aldıkları paralar karşılığında ABD’ye casusluk yaptıklarını ve CIA elemanı olduklarını yazmıştır. Wall Street Journal ise, 1974 yılından itibaren Kabil’de görev yapan CIA’in Afganistan büro şefinin devamlı olarak Cumhurbaşkanlığı makamıyla irtibatta olduğunu yazmıştır. Unutulmamalıdır ki birkaç gün önce Afganistan Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinden Ziya Salihi yapılan bir soruşturma çerçevesinde CIA adına casusluk ve yolsuzluk yapma suçundan gözaltına alınmış, fakat kısa sürede Cumhurbaşkanının girişimiyle serbest bırakılmıştır. İlginç olan ABD birliklerinin istihbarattan sorumlu komutan yardımcısı General Michael Filin, CIA’in Afganistan bürosunu haber alma ve istihbarı konularda yetersiz ve başarısız olarak nitelendirmiştir.







ABD, komutanları, CIA büroları ve devamlı olarak Kabil’i ziyaret eden devlet adamları vasıtasıyla bu ülkenin iç ve dış işlerine müdahale etmektedir. Nitekim Afganistan Başsavcısı basın toplantısı yaparak ABD’nin Kabil Büyükelçisi Carl İ. Bri’nin kendisini tehdit ettiğini açıklamıştır. Başsavcı, Büyükelçinin kendisine kimlerin gözaltına alınıp alınmayacağına dair emirler verdiğini ve bunun diplomatik kural ve geleneklerine aykırı olduğunu açıklamış ve Anayasa gereği kendisinin yalnızca Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanına karşı sorumlu olduğunu, ABD Büyükelçisi’nin bu girişimleri gururunu incittiğini açıklamıştır.(8)







Yönetim kademesinde bu sıkıntılar, anlaşmazlıklar ve sorunlar sürerken yüz binlerce yabancı askerin varlığına, son model teknolojik silahların, tankların, topların, zırhlı araçların, savaş uçaklarının, CIA casuslarının, insansız uçakların ve daha nice teknolojik donanımlı işgal orduların bütün şiddet ve baskılarına rağmen Afganistan bugün dünyanın en güvensiz ve en istikrarsız ülkesi konumundadır. İçişleri bakanı ve diğer yetkililerin demeçlerine bakıldığında, ülkenin ancak %10 tam olarak güvenli sayılmaktadır. Devlet ve yabancı güçlerle savaş halinde bulunan:





1- Kuveyte Konseyi (Şoraye Koveyte) yani TALİBAN,

2- Hakkani Şebekesi (Mücahit komutanlardan Celaleddin Hakkaninin Oğlu Seracettin Hakkani’nin Birlikleri),

3- Hizbe İslami (Gülbettin Hikmetyar’ın Partisi)





gibi grupların militanları her koşulda ve her yerde NATO birliklerine ve yerel güvenlik güçlerine saldırılar düzenlemekte ve önemli zayiatlar vermektedirler. ABD, diğer batılı devletler ve Afgan hükümeti devamlı olarak bu gruplara diyalog çağrısı yapmaktadırlar. Ülkede barışın tesisi ve yeniden imarı için düzenlenen 6 uluslararası konferanstan da diplomasi ve diyalog çağrısı kararı çıkmasına rağmen, elle tutulur bir sonuç alınmamıştır. Uluslararası haber ajanslarına Karzai yönetiminin sürekli olarak Suudi Arabistan ve başka ülkeler aracılığıyla Taliban yetkililerle görüşmeler yaptığı haberleri sızmaktadır. El-Cezire Televizyonu’nun haberine göre, Hamed Karzai, Hakkani Hareketi lideri Seracattin Hakkani ile görüşmeler yapmaktadır. (9)







Taliban ve diğer örgütlerle sürdürülen müzakereler ve görüşmeler pek çok siyasetçi, aydın ve yazarı tedirgin etmiş ve kaygılandırmıştır. Özellikle ülkenin kuzey bölgesi idarecileri ve bazı aydınlar, bu görüşmeler sırasında Taliban ve diğer aşırı gruplara verilmesi muhtemel ödünlerden tedirginlik duyduklarını açıklamışlardır. Kadın hareketleri ve entelektüel gruplar, Taliban ve diğer aşırı dinci örgütlerle yürütülen müzakereler sırasında kadın haklarından feragat edileceğine dair şüphelerini duyurmaktadırlar. El Kaide ve Taliban benzeri çağdışı hareketlerin sosyal reformlar, kadın hakları, eğitim ve benzeri konulardaki taleplerine yönetimin olumlu bakışları sonucunda, Taliban yönetimindeki karanlık günlerin tekrar geri geleceği korkusunu yaşamaktadırlar. İşin başka bir boyutu da müzakereler sırasında Taliban ile yürütülen mücadelede sıkıntılara neden olacaktır. Hatta devletin üst kademesindeki bazı atamalar bu doğrultuda büyük eleştirilere neden olmuştur. Örneğin kimi muhalif yazar ve düşünür, Emrullah Salih’in Milli İstihbarat başkanlığından alınmasını Taliban’a verilen bir ödün olarak değerlendirmektedirler. Muhaliflere göre E. Salih, Taliban üyesi tutuklulukların serbest bırakılmasına karşıydı. E. Salih’in Pakistan’ın gizli emelleri hakkında bilgi sahibi olduğunu ve Pakistan’ın her zaman büyük Mücahit Komutanı Ahmet Şah Mesud’un silah arkadaşı olduğu için tasfiyesini arzulamaktaydı. Ayrıca muhalifler, bu görevden almanın “terörle mücadeleye önemli zararlar verecektir” demişlerdir (10).







Bütün emareler Afganistan savaşının yıpratıcı, sonu belirsiz ve kazanılması çok zor bir savaş olduğu yolundadır. Terörle mücadele bahanesiyle sürdürülen bu savaş, Afganistan halkının en çok zarar gördüğü, baskıya maruz kaldığı ve sivil insanların suçsuz yere ölüp yaralandığı bir faciaya dönüşmüştür. Otuz yıldan beri süregelen çatışmalarda, bombardımanlar ve iç savaş sonucunda ülkenin alt yapısı tahrip olmuş ve ülkede güvenlik ortamı kalmamıştır. Uluslararası yardımlar da yaygın yolsuzluk ve usulsüzlükler, devlet otoritesinin var olmayışı, yabancı şirketlerin suiistimali ve istikrarsızlıktan dolayı heba olmuş ve fakir Afgan halkına en küçük bir fayda sağlamamıştır. Çeşitli uluslararası kuruluşların ve devletlerin bu ülkenin gelişmesi, altyapısı ve yatırımlar için gönderdikleri milyarlarca doların batılılarca yasadışı yöntemlerle Kabil Havalimanından yurt dışına transfer edildiğine dair pek çok vaka basına yansımıştır. Özel güvenlik şirketlerinin bu amaçla kullanıldığı Afgan yerel yöneticiler tarafından açıklanmıştır.







Taliban ve diğer gruplar, halkın yoksulluğunu, işgal kuvvetlerinin halka karşı olumsuz tutum ve davranışlarını, sivil halka karşı aşırı güç kullanımlarını, savaş uçaklarının ve insansız hava araçlarının özellikle köyleri ve masum köylüleri defalarca hedef alarak binlerce suçsuz köylünün ölümüne neden oldukları ve benzeri uygulamalardan dolayı gün geçtikçe güç kazanmaktadırlar. ABD’li askerler, operasyonlar sırasında üzerlerinde uzaylıları andıran üniformaları, ellerinde son model teknolojik silahları halkın bütün gelenek, görenek, inanç, örf ve âdetini hiçe sayarak, insanların evlerinin kapılarını kırarak içeriye dalmakta, hakaretler ederek tutuklamalar yapmaktadırlar. Wikileaks internet sitesi bu savaşla ilgili yayınladığı 92.000 belgede sivil insanların ölümü ve bu konularla ilgili bazı gerçekleri kamuoyuna duyurmuştur.







Öte yandan giderek kaybettiği mevzileri geri almaya başlayan Taliban, önceleri Pakistan sınırındaki güney, güneydoğu ve orta Afganistan’daki var olan eylem sahasını bütün ülkeye yaymakta en korunaklı ve güvenlikli diye nitelenen askeri üslere ve garnizonlara saldırılar düzenlemektedir. Son olarak, Xost kenti yakınlarındaki NATO güçlerine ait Salerno ve yine ABD Hava Kuvvetlerine ait Kemp Çimen üssü saldırılara maruz kalmıştır. Taliban bu saldırıların yanı sıra denetiminde bulunduğu bölgelerde halka büyük baskı uygulamakta, şeriat mahkemeleri kurmakta ve bu mahkemelerde özellikle kadınlara yönelik insanlık dışı kararlar çıkararak infaz etmektedir. Afgan halkı ABD’lilerle Taliban arasında sıkışmış, iki ateş arasında kalmış ve çaresizlik içinde makûs kaderini yaşamaya mecbur bırakılmıştır.







Sonuç olarak parlamento seçimlerine üç haftadan az bir süre kala terör, çatışma, yoksulluk, yolsuzluk, güvensizlik ve en önemlisi belirsizlik ülkeye hâkim durumdadır. Seçimin önünde en önemli sorun seçimin güvenliğini sağlamak ve teknik altyapısını oluşturmaktır. Bu şartlarda sağlıklı, şeffaf ve çeşitli şaibelerden uzak bir genel seçimin yapılması muhtemel görünmemektedir. Son günlerde Taliban güçlerinin Badğeyis ve Kunduz eyaletlerinde kuzeye doğru harekete geçmeleri ve güney bölgelerindeki hâkimiyet alanlarını pekiştirerek kuzey bölgelerini de hâkimiyeti altına almayı hedeflediği tezinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Seçimlere çok az bir süre kalmasına rağmen halkın seçimlere ilgi duymaması, siyasi partilerin seçim faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmemesi, güvenlik kaygılarından ve seçim yasasında yapılan değişiklikler sonucunda küçük partilerin devre dışı bırakılmasının yansıması olarak değerlendirilmektedir. Kuşkusuz halkın parlamento seçimlerine yönelik duyarsızlığı ve umursamazlığının esas nedenlerinden biri de ekonomik sıkıntılar, zor yaşam şartları ve umutsuzluktur. Bütün olumsuz şartlar onurlu ve gururlu Afgan halkını ümitsizliğe sevk etmiş ve seçimler sonucunda ülkede hiçbir şeyin değişmeyeceği ve sorunların çözülmeyeceği inancı hâkim olmaya başlamıştır.













Dipnotlar:





1. http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2010/06/100616_k01_af_insecurity.shtml

2. http://farsi.ru/doc/2963.html

3. http://www.afghanpaper.com/nbody.php?id=11748

4. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü

5. Kabil Polis Departmanı Organize Suçlarla Mücadele Şube Başkanı

6. Afganistan Hükümet Sözcüsü

7. İçişleri Bakan Yardımcısı

8. http://www.afghanpaper.com/nbody.php?id=11769

9. http://www.kabulpress.com/modules.php?name=Artikel&op=view&sid=11909

10. http://www.kabulpress.com/modules.php?name=Artikel&op=view&sid=11872





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 27
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 1836
Toplam Tekil 4066043
IP 3.142.171.180






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu