BASIN BÜLTENİ Akıncı: "Biz siyasi eşitlik içinde yeni bir ortaklık istiyoruz, siyasi eşitlik içinde azınlık çoğunluk kavramına yer yoktur" - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: "Biz siyasi eşitlik içinde yeni bir ortaklık istiyoruz, siyasi eşitlik içinde azınlık çoğunluk kavramına yer yoktur"
Tarih: 07.03.2017 > Kaç kez okundu? 885

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Biz (Rum tarafı ile) siyasi eşitlik içinde yeni bir ortaklık istiyoruz.” dedi.

Pakistan’daki 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Zirvesi'nin ardından uçakta AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Akıncı, KKTC ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde kapsamlı çözüm müzakereleri devam ederken Rum Temsilciler Meclisinin okullarda "Enosis'in kutlanması" kararı almasını adadaki çözüm çabalarının ruhuna aykırı bir tavır olarak nitelendirdi.

Akıncı, 22 aydır devam eden müzakerelerde ciddi adımlar atıldığını ancak Rum tarafının artık sona doğru yaklaşıldığının düşünüldüğü bir süreçte, hala atması gereken adımları atmadığını belirterek şunları söyledi:

“GKRY, Rum halkını çözüme hazırlayacak adımları atmaktan uzak duruyor. Rum tarafı, KKTC’nin siyasi eşitliğinin simgesi olan hususlarda tutuk davranıyor ve karşı tavır belirliyor. GKRY’de gelecek yıl şubat ayında yapılacak seçimlerin gölgesi, çok erken müzakere süreci üzerine düştü. Meclislerinde geçen günlerde kabul ettikleri Enosis’i okullarda anmak, kutlamak yönündeki karar da aynı nedenle alındı.”

Akıncı, söz konusu kararı eleştirerek, “Tarihi değiştiremeyiz ama geleceği doğru şekillendirmek istiyoruz. Bunu da tarihte yapılan yanlışları derslerde anlatarak yapabiliriz. Enosis’i kutsayarak değil. Çünkü Enosis Kıbrıs’taki bütün kötülüklerin anasıdır. Enosis yitirilen binlerce canın sebebidir.” diye konuştu.

Rum Temsilciler Meclisi'nin okullarda "Enosis'in kutlanması" kararının geri çekilmesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, “Aksi takdirde müzakerelerin bir anlamı kalmıyor. Müzakere yapıp anlaşma ortaya çıkarıp onu imzalamak işin ilk adımı. Asıl önemli olan o anlaşmayı nasıl yaşatacağız? Onu da adada barış kültürü geliştirerek yapabiliriz. Bu geri çekilmeden masaya oturmanın bir anlamı var mı?” değerlendirmesinde bulundu.

Akıncı, Rum tarafının “Kıbrıslı Türkler azınlık olduğu halde çok imtiyaz veriyoruz. Onlar buna karşılık vermiyorlar.” iddiasına “Tam 54 yıldır hakları olmayan bir imtiyazı tek başlarına kullanıyorlar. Kıbrıs Türk halkı, yönetimde hakkı olmasına rağmen bugün izolasyon altında. Onlar asıl uluslararası imtiyazı kullanıyorlar. Biz, siyasi eşitlik içinde yeni bir ortaklık istiyoruz. Siyasi eşitlik içinde azınlık çoğunluk kavramına yer yoktur. Siyasi eşitlik her organda sayısal eşitlik talep etmedik. Mesela yargıda, senatoda eşit olacak.” yanıtını verdi.

AB'nin 12 yıl önce bir hata yaptığına değinen Akıncı, “AB, 12 yıl önce yaptığı hatanın bir şekilde düzeltilmesini görmek istiyor. Adadaki taraflar arasında sınır sorunu böyle kaldığı sürece kendi felsefeleri ile çelişiyorlar. Sınır ihtilafının çözüldüğünü görmek AB’nin işine gelir.” yorumunu yaptı.

Akıncı, müzakereler esnasında yapılan “Türk toprakları Rumlara verilecek” eleştirilerine dair, “Toprak müzakerelerin son safhasını oluşturuyor. Annan Planı’nda da toprak düzenlemesi vardı. Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa biz o çözümde siyasi haklarımızı alacağız, toprakta da bir düzenleme olacak.” şeklinde konuştu.

“Rum tarafı eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde yaşayacağımız, karşılıklı kabul edilebilir bir modeli kabul ederlerse o zaman Kıbrıs’ta her şeyi düzenleyecek bir formül bulmak için son aşamada çalışmamızı yapacağız.” diyen Akıncı, şunları kaydetti:

“Nasıl ki Rumlar ‘bütün Türk askerleri adayı terk edecek’ argümanı ile bir yere varamazsa biz de tek karış toprak verilmez argümanıyla bir yere varamayız. Son tahlilde siyasi eşitliğimizi ve güvenliğimizi temin ettiğimizi gördüğümüz noktada uzlaşmaya gideceğiz. Mümkün olan en az sayıda insanımızı yerinden oynatacak formülleri bulmaya çalışacağız. Bir miktar insan yerinden edilecekse, şu anda ikamet ettikleri yerin muadili ya da ondan daha iyi koşullarda konut ve iş imkanı sağlanmadığı sürece tek bir kişi bile yerinden edilmeyecek. Bu hususları içermeyecek bir anlaşmayı biz halkımızın önüne götürmeyiz.”

Akıncı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinin doğrudan Avrupa’ya ulaştırılmasına ilişkin, söz konusu gaz kaynaklarının Kıbrıs’ta tarafların ve bölge ülkelerinin kazançlı çıkabileceği bir alan olduğuna işaret etti. Bununla birlikte, Akıncı, “Eğer Ada’da çözüm ve uzlaşma olmazsa buradaki doğal gaz yatakları bir gerginlik unsuru olacak. Bizi yeni tartışma ve çatışmalara götürecek. Uzlaşma olur ise yeni işbirliği alanları doğacak.” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs’taki doğal gaz yatakları bizim de hakkımızdır.” ifadesini kullanan Akıncı, “Kıbrıs’ın güneyinden bir enerji koridoru barışa hizmet eder. 12 yıl önceki AB dinamiği yerine bu dinamik bize daha çok yardımcı olabilir.” diye konuştu.

Akıncı, benzer şekilde, İsrail, GKRY ve Yunanistan’ın deniz altından elektrik kablolarıyla bağlanmasının planlandığını belirterek, “Bunun yerine İsrail-Kıbrıs-Türkiye güzergahı daha az masraflı ve kolay olur.” dedi.

Türkiye’den KKTC’ye gelen suyun, adada barış olursa, daha anlamlı hale geleceğini belirten Akıncı, “Kapasite artırılabilir ve GKRY’ye de aktarılabilir. Enerji alanında yapılacak işbirliği bölgedeki herkese fayda sağlar. Akıl yolu budur. Bunun için Kıbrıs’ta çözüm şart.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, KKTC’nin EİT'e gözlemci üye olduğunu hatırlatarak, “Devlet başkanları düzeyinde yapılmış bu toplantıya KKTC cumhurbaşkanı olarak katılmış olmaktan ve ev sahibi Pakistan’ın sıcak karşılamasından duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum.” ifadesini kullandı.

KKTC’nin turizm ve eğitim konusunda da bölge ülkelere hizmet sunabilecek durumda olduğunu vurgulayan Akıncı, “Bölge ülkeleri ile ilişkilerimiz ne kadar gelişirse karşılıklı olarak o kadar kazanım sağlarız. İster çözüm olsun, isterse de KKTC’ye rağmen çözüm olmasın, EİT ile ilişkilerimizi geliştirebiliriz. İş birliği için çözüm sürecinin sonucunu beklemeye gerek yok.” diye konuştu.

Akıncı, EİT Zirvesi’nde KKTC’nin geçici üyeliğinin kalıcı üyeliğe dönüşmesini teklif ettiklerini belirterek, “Geçici üyelik demek her 3 yılda bir üyeliğin yeniden onaylanması demek. Onaylanacağından bir şüphemiz yok ama EİT, umarım kalıcı üyelik konusunda da bir karar alır.” dedi.



Akıncı: “Tarihimizdeki kötülüklerin anası Enosis'tir”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Tarihi değiştiremeyiz, bizim böyle bir talebimiz olmadı ama geleceği inşa ederken tarihimizdeki hatalardan dersler çıkarabiliriz. Tarihimizdeki kötülüklerin anası Enosis'tir. Kıbrıs'ta bütün olan bitenin gerek 1963 gerekse 1974'ün ana sorumlusu Enosis'in ta kendisidir" dedi.

Pakistan'daki temaslarını tamamlayarak, ülkeye dönen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, temasları ile ilgili Ercan Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında İslamabad'daki Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısını "Yararlı bir zirve oldu" sözleriyle değerlendirdi. Akıncı, zirvede, devlet başkanları ile en üst düzeyde yerlerini aldıklarını ve "Gözlemci üye" olarak bulundukları zirveye hitap ettiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, zirvede, hem ilişkilerin geliştirilmesi, hem de müzakere sürecinin anlatılmasıyla ilgili görüşmeler yaptığını ifade ederek, kendilerini en iyi şekilde ağırlayan Pakistan Devlet Başkanı ile halkına ve teşkilat yetkililerine teşekkür etti.

Akıncı, geçmişte KKTC'nin Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantılarına ev sahipliği yaptığını da anımsatarak, bu yıl KKTC'nin yine Türkiye ile birlikte bazı etkinliklere ev sahipliği yapacağını söyledi.

Mustafa Akıncı, bu konuda EİT Genel Sekreter’liğinin gerekli çalışmaları yapacağını ve tarihlerin belirleneceğini kaydetti.

Akıncı, Pakistan'da bulunduğu süre içinde Kıbrıs'taki gelişmeleri de sürekli yakından takip ettiğini, özellikle Kıbrıs sorunu ve müzakereler bağlamında Rum tarafının yanlışını düzeltmek için girişimlerini takip ettiğini ama maalesef manipülasyonların devam ettiğini işaret etti.

Rum tarafının kendi kurguladığı, Türkiye'deki referandumun müzakere masasını bozduğu iddiasının doğru olmadığını, DİSİ'nin Enosis kararının düzeltilmesi girişiminin de Rum Meclisi’nde ivedilikle görüşülmediğini ifade eden Akıncı, bunların, Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının duyarlılığını anlamadığını ve önemsemediğini gösterdiğini kaydetti.

Akıncı, Rum Lider Anastasiadis'in “tarihi nasıl değiştireyim?” yönündeki açıklamalarını şu şekilde değerlendirdi:

"Tarihi değiştiremeyiz, bizim böyle bir talebimiz olmadı ama geleceği inşa ederken tarihimizdeki hatalardan dersler çıkarabiliriz. Tarihimizdeki kötülüklerin anası Enosis'tir. Kıbrıs'ta bütün olan bitenin gerek 1963 gerekse 1974'ün ana sorumlusu Enosis'in ta kendisidir. Bunu bile bile okullarda Enosis konusunu kutlanacak veya onore edilecek bir olay haline getirmekte nasıl bir yarar umdular, nasıl Kıbrıs'ın geleceği için bir fayda gördüler bunu anlamak mümkün değil. Hala daha tepkimizin nedenlerini anlamakta isteksizlik göstermelerini de anlamak mümkün değil. Tarihi değiştiremeyiz ama geleceği kurarken barış kültürüyle yoğrularak bir gelecek kurmak isteriz."

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu konunun müzakereler ile çok yakından ilişkisi olduğuna işaret ederek, "Çünkü müzakerelerde bir sonuç elde edersiniz. Bu sonucu halklar onaylarsa, imzalar atılır, Anayasalarla yasalar yapılır ama asıl olan bunlar değil, asıl olan, bunların öngördüğü yeni yaşamın barış kültürüyle harmanlanması, bu kağıda yazanların yaşatılması ve korunmasıdır" dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, hedefin, çözümün yaşamasını ve sürdürülmesini sağlamak olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının bu anlamada 1963 gibi çok ciddi bir deneyimi olduğunu, bu yüzden buradan çıkarılması gereken dersler olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün imtiyaz değil siyasal eşitlik istediğini ancak muhatapları federasyon kavramını içselleştirmedikçe daha ileriye gitmenin zor olacağını belirtti.

Federasyonlarda siyasi eşitliğin imtiyaz değil, vazgeçilmez bir ilke ve prensip olduğunu kaydeden Akıncı, “Siyasal eşitlik, her organda sayısal eşitlik anlamında değil ancak sayısal eşitliğin olmadığı organlardaki siyasal eşitlik son derece önemlidir, gereklidir ve kaçınılmazdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs'ta çözüm isteyen tüm tarafların Rum tarafından "Enosis"le ilgili yanlışın düzeltilmesini talep etmesi gerektiğini belirtti. Akıncı, “BM, AB ve Kıbrıs'ta çözüm istiyoruz diyen, barış kültürünün ne anlama geldiğini bilen ve bunun gelecekte biz çözüm bulunsa da bunun ne anlama geldiğini bilen tüm ilgili tarafların Rum kesiminden bunu talep etmesi gerekir. Olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan ziyaretini tamamlayarak, KKTC'ye dönüşünde Ercan Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Akıncı, temaslarını anlattı, soruları yanıtladı ve Kıbrıs müzakere süreci ile Rum tarafından gelen açıklamaları değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "müzakerelerde azınlık olduğumuz halde bize imtiyaz verdiklerini söylüyorlar. Bunu, bu söylemi şiddetle reddediyorum" diyerek, şöyle devam etti:

"Asıl imtiyaz, 1963 yılından beri BM’de tanınmış devlet sıfatıyla Kıbrıs Türk halkının ortaklık hakkını gasp edip, ardından da 2004’den beri AB’de bu hakkı tek başlarına kullanıyor olmalarıdır. İmtiyaz asıl budur, eğer imtiyazsa. Referandumda ‘Hayır’ demelerine rağmen ve Kıbrıs Türk halkının yüzde 65'lik 'evet' oyuna rağmen AB’de yer almış olmalarıdır. Biz imtiyaz değil siyasi eşitlik istiyoruz. Federasyonlarda siyasi eşitlik imtiyaz değil, vazgeçilmez bir ilkedir, prensiptir”

Siyasal eşitlik her organda sayısal eşitlik anlamında olmadığını vurgulayan Akıncı, Kıbrıs Türk halkının hiçbir tarihte federasyonu konuşurken, her organda eşitlik talep etmediğini belirtti. Akıncı, “Bazı organlar olacaktır, sayısal eşitlik de olacaktır, bazı organlar olacaktır, sayıca eşitlik olmayacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Örneğin, federal yargıda 4-4 eşitlik, senatoda ise 20-20 eşitlik olacak. Buna benzer başka eşitlik alanları da olacak. Rekabet Kurulu, Kamu Hizmeti Komisyonu gibi benzeri yarı yargısal bazı organlarda bu eşit sayı olacak ancak tüm kurullarda eşit sayı mümkün değil. Bunu talep etmek doğru da değildir” şeklinde konuştu.

Sayısal eşitliğin olmadığı organlardaki siyasal eşitliğin son derece önemli, gerekli ve kaçınılmaz olduğunu kaydeden Akıncı, “Bu da ne demektir? BM’nin parametreleri de çok nettir. Sayısal eşitliğin olmadığı yerde siyasi eşitlik kavramı kararlara etkin katılımı içermektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Kararlara etkin katılım demek de bunu ete kemiğe büründürdüğünüzde her iki taraftan da verilecek oylarla o kararların üretilmesi demektir. Aksi takdirde bu üniter devlet yapılarındaki basit çoğunluk kavramıyla kararların üretilmesini getirir. Bunu onaylamak mümkün değil. İşte bu felsefe içerisinde biz aslında minimumunu talep ettik. Minimum derken, diyelim ki 9 kişilik bir organ var. 6’sı Rum, 3’ü Türk olsun. Kıbrıslı Türklerden hiç olmazsa bir olumlu oyun gerekli olmasını savuna geldik ilk günden beri. Hala daha bu konuda ‘devletin fonksiyonu, devletin çalışmasını engeller’ gibisinden izahı mümkün olmayan yaklaşımlarla bunu engellemeye çalıştılar”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum liderin son açıklamalarından, hala daha siyasal eşitlik konusunda yanlış tutumlarını sürdürdüğünü gördüğüne işaret etti.

Ortada büyük bir çelişki olduğunu kaydeden Akıncı, şöyle devam etti:“Bakanlar Kurulu’nda 7 Kıbrıslı Rum, 4 Kıbrıslı Türk olmasını kabul ettiler. Orada 1 Kıbrıslı Türk bakanın her zaman olumlu oyunun gerekli olması prensibini kabul ettiler, daha başka kurullara gelince burada devletin işlemeyeceğini söylüyorlar. Bakanlar Kurulu çok daha önemli bir organ iken, orada devlet işleyecekken, daha alt kurullarda niye işlemesin ki ve niye hep sorumlu Kıbrıslı Türkler olacakmış gibi bir anlayışı geliştiriyorlar ki? Eğer tıkanma olacaksa, bazı kurullarda Rumların oyuyla da tıkanma olmaz mı? Bu soruların hiç akılcı, mantıklı bir cevabı yoktur. Dolayısıyla onun içindir ki ben zaman zaman muhataplarımız federasyon kavramını içselleştirmedikçe gerçekten bu konuda daha ileriye gitmek zor olacak diyorum.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakerelerde birçok konuda gerçekten adımlar atıldığını, ilerlemeler yapıldığını ama 5'li konferans aşamasına ulaşabilmişse bunda Kıbrıs Türk tarafının çok ciddi katkıları olduğuna vurgu yaptı.

Akıncı, artık adım atma sırasının Rum tarafına geldiğini belirterek, "Bu konularda bu kadar tutuk davranırlarsa, bu kadar isteksizlik gösterirlerse federasyon istediklerine bizi nasıl ikna edeceklerdir" diye sordu. “Yarım ağızla da olsa, yapılan hatayı kabul ettiler. Biz de ‘hatayı kabul ettiniz, düzeltin’ diyoruz. Fazla bir şey istemiyorum" diyen Akıncı, şunları kaydetti:

"Düzeltin ki ertesi gün masaya hep birlikte oturalım. 16 Nisan referandumu, şu, bu yok. Ben söylüyorum burada. Kıbrıs Türk tarafı adına müzakereleri yürüten yetkili kişi olarak, KKTC'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak 'bu hatayı yarın düzeltin, öbür gün masayı yeniden kuralım' diyorum. Ne referandum, ne meferandum."

Cumhurbaşkanı Akıncı, İslamabad’ta bulunduğu sırada ülkede erken seçim konularının gündeme geldiğine işaret ederek, “Erken seçim kararı çıkabilir ancak müzakere masası kurulursa, o kendi mecrasında giderken, biz de kendi mecramızda gideceğiz” dedi.

Akıncı, şöyle devam etti:

"Erken seçimi gerekçe yapmayız. Kaldı ki Türkiye’deki referandumu gerekçe yapalım. Dolayısıyla kendilerine daha önce de çağrıda bulundum. Kendileri mazeret yaratmasınlar. Biz, her zaman olduğu gibi, Kıbrıs'ta bir çözüm için bu kadar yıldan sonra ve son 22 aydır verdiğimiz emeklerin değerini çok iyi bilen insanlar olarak, bunların heba olmasını elbette istemeyiz. Geçip gitmekte olan zamanın ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Sürekli takvim istemeyen taraf biz olmadık. Sürekli 2017 yılının tehlikelerine işaret ettik. O tehlikelerin başında da şubatta yapılacak olan Güneydeki seçimler, ki doğrudan sayın Rum lideri ilgilendiriyor. Buradaki Meclis seçimleri bağımsız ve tarafsız bir siyasi kimlik olduğum için beni o kadar ilgilendirmez. Ben seçimlerde de siyasi partilere eşit mesafemi koruyacağım ama Güney'deki seçimler Rum lideri doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü onun kendi seçimidir, büyük ihtimalle de aday olacağı bellidir. Dolayısıyla hiç olmazsa bahar aylarına sarkar bu iş ve seçim heyecanı daha sonra başlar diye tahmin ediyorken, bu Enosis plebisit kararıyla birlikte aslında seçimin çok erken başladığı ortaya çıktı”

Rum gazetelerinde de söz konusu kararın ardından seçim sürecinin başladığı yönünde haberler yapıldığına işaret eden Akıncı, Rum tarafının şimdi "ELAM'ın tuzağına düştük" dediğini belirtti.

Akıncı, "Bu hatayı düzeltip ELAM'ın tuzağından kurtulun diyoruz ancak benim yorumum ilk günden beri hep şu olmuştur, bugün de aynı kanaatimi daha da güçlü bir şekilde koruyorum. Kilise ve federal çözüme karşı olan partilere hoş görünmek için maalesef müzakere sürecini berhava etme noktasına getirdiler bu konuyu. O nedenle bu hatayı düzeltmeye yanaşmıyorlar" dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, aslında bu yanlışın düzeltilmesini sadece kendisinin, sadece Kıbrıs Türk halkının değil, Kıbrıs'ta çözüm istediğini söyleyen tüm tarafların Rum tarafından talep etmesi gerektiğini belirtti.

Akıncı, "BM’nin, AB’nin ve daha başka kim varsa ‘biz Kıbrısta çözüm istiyoruz’ diyen, barış kültürünün ne anlama geldiğini bilen ve bunun gelecekte biz çözüm bulunsa da bunun ne anlama geldiğini bilen tüm ilgili tarafların Rum kesiminden bunu talep etmesi gerekir. Olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafı çözüm yönünde adım atmaz ve bugüne kadar yaptığı yanlış tavırdan dönmezse çözüm yönünde ilerleme sağlamanın mümkün olmayacağını belirterek, "O zaman da Kıbrıs'ta iki ayrı devlet pekişir" dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Pakistan dönüşünde Ercan Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı.

"Rum tarafında Enosis kararı ile ilgili yanlışın düzeltilmesi konusunda bir adım atılmazsa ne olacak?" yönündeki soruyu yanıtında, “Biz KKTC olarak bir çözümle federal bir çatı altında birleşmeye ve KKTC’yi gelecekteki Kıbrıs Türk kurucu devletine dönüştürmeye hazırız. Bu yönde hiçbir çekincemiz yok. Bunu defalarca söyledik ama eğer bu olmuyorsa KKTC ortadan kalkacak değil. O zaman iki bölgede iki ayrı devlet gerçeğini eninde sonunda kabul etmek durumunda kalacaklardır. Hem onlar, hem de bugün bu yanlışa göz yuman tüm taraflar” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Kıbrıs’ta çözüme ihtiyacı olan yalnız biz değiliz. Kıbrıs Türk tarafı olarak belki bize yapılmış olan yılların haksızlığından dolayı ve bizim uluslararası hukuk dışında bırakılmış olmamız dolayısıyla uluslararası hukuk içine girme talebi en çok bizden yükseliyor elbette. Biz o talebimizden de vazgeçmiş değiliz.

Bana soruyorlar, A planı, B planı, C planı... Ben A planından vazgeçmiş değilim. Ancak şunu da söylemek lazım, Kıbrıs'ta çözüme onların da ihtiyacı vardır. Kıbrıs'ta çözüm olmazsa Kıbrıs huzurlu bir yer olmayacak. Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları yeni gerginlik alanları haline gelebilir önümüzdeki bahar ve yaz aylarıyla birlikte. 2016 sonunu hedef gösterirken bir diğer neden buydu. Rum tarafındaki seçimlerin dışında bir diğer önemli neden de buydu."

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türklerinde hakkı olan bu zenginliklerin sadece Kıbrıs Türk ve Rum tarafları için değil, Türkiye ve Yunanistan için de, ayrıca bölge devletleri için de bir işbirliği alanı haline dönüştürülebileceğine dikkat çekti.

Akıncı, bu zenginliğin gerginlik yerine işbirliği havzasına dönüştürülebileceğine işaret ederek, "Ama bunun için karşılıklı adımların atılması lazım. Ben vicdanen rahatım. Bugüne kadar çalışma arkadaşlarımızla beraber Türkiye ile de istişare içinde gerçekten atmamız gereken adımları attık" dedi.

Akıncı, 8-10 tane konu başlığını ele ele finale götürebileceklerini ve bunu başarabileceklerini belirterek, şunları söyledi:

"Ama bunun için zamana değil, liderliğe, kararlılığa, politik istekliliğe ve karşı tarafın da duygularını anlamaya ihtiyaç vardır. Biz her attığımız adımda Rum tarafının duygularını da düşündük. Benim dönemimde bunun sayısız örnekleri var. Yeri ve zamanı geldiğinde onları da bir bir oturup açıklayacağım. O konular zaten bilmediğiniz şeyler değildir. Ama zaman geçince unutuluyor, bunları da ayrıntılı bir basın toplantısıyla bir gün açıklamayı düşünürüm.

Ben bu göreve geldikten sonra hangi konularda ne gibi adımlar atıldı. Ama Rum tarafından bir türlü bu konularla ilgili, mobil telefonlar konusu olsun, elektrik hatlarının kalıcı olarak birbirine bağlanması konusu olsun ve şimdi bir de bunun üstüne Enosis konusu geldi, bindirildi. Biz bu işlerle ilgilensin diye, barış kültürünü geliştirsin diye Eğitim Komisyonu kurduk. Ortada böyle bir komisyon varken, okullara gençlere Enosis plebisitini kutlanacak bir olay diye takdim etmenin anlamı ne olabilir.

Yani bunun anlamı en hafifiyle 'kiliseyi ve red cephesi partilerini memnun etmek., Komitede Anastasiadis'in partisinin böyle bir karara oy vermesinin başka ne anlamı olabilir. Genel kurulda çekimser kalarak böyle bir kararın geçmesine göz yummasının nedeni ne olabilir. Bütün bunları anlamakta zorlanıyorum, herkes istediği gibi anlamakta özgür olsa da bunun bir tek nedeni olabilir, seçimler erken başladı ve oy veren çevrelere şirin görünme erken başladı. İki şey aynı anda yürümez."

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Bir yandan çözüm süreci barış kültürü, öbür yandan kilise, red cephesi, Enosis bu kavramlar birbiriyle uyuşmaz. Bir karar vermeleri lazım" diyerek, şunları söyledi:

"Kıbrıs'ta çözüm istiyorlar mı, istemiyorlar mı? Bütün gayretlerimize rağmen Rum tarafı eğer çözüm yönünde adım atmayacaksa, bugüne kadar yaptıkları yanlış tavırdan dönmeyeceklerse ve habire mazaret olarak ortaya koydukları Türkiye refarndumu konusunu pişirip, pişirip önümüze koyacaklarsa o zaman gerçekten çözüm yönünde ilerleme sağlamak mümkün olmaz ama o zaman ne olur, o zaman Kıbrıs'ta iki ayrı devlet pekişir. Bunun başka yolu var mı?

Bunun bir tek çaresi, ben her zaman söyledim, tekrar edeyim, biz KKTC olarak bir çözümle federal bir çatı altında birleşmeye ve KKTC’yi gelecekteki Kıbrıs Türk kurucu devletine dönüştürmeye hazırız. Bu yönde hiçbir çekincemiz yok. Bunu defalarca söyledik ama eğer bu olmuyorsa KKTC ortadan kalkacak değil. O zaman iki bölgede iki ayrı devlet gerçeğini eninde sonunda kabul etmek durumunda kalacaklardır hem onlar hem bugün bu yanlışa göz yuman tüm taraflar.”



Akıncı: “Çözümden vazgeçmiş değiliz, ancak bunu, her ne pahasına olursa olsun yapacak da değiliz”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının çözümden vazgeçmediğini, ancak bir çözüme ne pahasına olursa olsun gitmeyeceklerini söyledi.

Dün, Tatlısu Ot Kültür Festivalinin açılışına katılan Cumhurbaşkanı Akıncı, yaptığı konuşmada, Kıbrıs müzakerelerine de değinerek, müzakerelerin inişli ve çıkışlı olduğunu, Kıbrıs Türk halkının, güvenlik, eşitlik ve huzur içerisinde olabileceği bir durumu yaratmak için çalıştığını kaydetti.

Akıncı “Kıbrıs’ta, haklı olduğumuz eşitlik içinde yaşayacağımız bir çözümden vazgeçmiş değiliz. Ancak bunu, her ne pahasına olursa olsun yapacak da değiliz. Haklarımızı, eşitliğimizi, güvenliğimizi, özgürlüğümüzü koruyarak ilerleyeceğiz” dedi.

Akıncı, bu günlerde yaşanan sıkıntı işte tam da bu nedenlerdendir. Buna, gelecek açısından gördüğümüz tehdit nedeniyle bu günlerde sesimizi fazla yükselttik” dedi.

1950’de yapılan Enosis plebisitinin Güney Kıbrıs’taki okullarda anılması yönündeki Rum Meclisinin kararına da değinen Akıncı, bu konuda Rum toplumunda da ses çıkarıldığını, bunun Rum Meclisinde düzeltilmesi ile müzakerelere devam edilebileceğini söyledi.

Kıbrıs Türk Halkının evinin içini düzeltmek için var gücü ile çalışmaya devam etmesi gerektiğini belirten Akıncı, “Kendi evimizin içini toparladıkça, daha iyi daha güzele gittikçe, olası bir çözümde de daha güçlü olacağız, olası bir çözümde ayakları yere daha sağlam basan bir şekilde müzakerelerde yerimizi alabileceğiz” dedi.





Ertuğruloğlu İzmir’de temaslarda bulundu



Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, İzmir'de bir dizi temaslarda bulundu.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, İzmir'de Ege Ordusu ve Garnizonu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep, Güvenlik Kuvvetleri eski Komutanı Tümgeneral Erhan Uzun ile görüştü.

Ertuğruloğlu, Güvenlik Kuvvetleri eski komutanlarından emekli Orgeneral Galip Mendi'yi de ziyaret etti.





Ertuğ ve Olgun: “Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi'nin kararı Kıbrıs Türk tarafınca izlenen politikanın gözden geçirilmesini gerektirir nitelikte”



Eski Görüşmeciler Osman Ertuğ ile Ergün Olgun, Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi'nin 1950 Enosis plebisitinin okullarda anılmasına ilişkin kararının Kıbrıs görüşmeler sürecine yaptığı tahribatın iki halk arasındaki diyalog ve ilişkileri bir dönüm noktasına getirdiğini vurgulayarak, kararın bugüne kadar Kıbrıs Türk tarafınca izlenen politikanın gözden geçirilmesini gerektirir nitelikte olduğunu belirttiler.

Eski Görüşmeciler Ergün Olgun ve Osman Ertuğ yazılı ortak açıklama yaparak, Rum Meclisi’nin söz konusu kararını değerlendirdiler.

Ertuğ ve Olgun, Rum Temsilciler Meclisi kararının iki toplumlu, iki kesimli federasyona yönelik anlaşma sürecini anlamsız hale getirdiğini ifade ederek, izolasyonlar kaldırılmadan müzakerelere başlanmasının aynı kısır döngü içine sokacağını belirttiler.

Ortak açıklamada, Resmi çevreler dâhil, Kıbrıs Türk halkının her kesiminden karara gösterilen ortak tepkinin toplumsal duyarlılığın ifadesinden de öte, varoluş, özgürlük ve eşitlik mücadelesinde hala daha ne gibi bir zihniyetle karşı karşıya olunduğunun halk tarafından idrakinin göstergesi olduğu ifade edildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kıbrıs'ın yakın tarihindeki felaketlerin ana kaynağı olan Enosis ideolojisinin tarihin tozlu sayfalarında kaldığı varsayımıyla on yıllardır görüşme masalarında harcanan zaman ve enerjinin boşa gittiği, amacın iki halkın özgür iradesiyle eşitliğe dayalı yeni bir ortaklık kurmak değil, Elen unsurun hakimiyetinde bir yapı oluşturmak olduğu anlamına gelen bu gelişmenin, iki toplumlu, iki kesimli federasyona yönelik görüşmeler sürecini anlamsız hale getirdiğini değerlendirmekteyiz.

Bir başka değişle, Kıbrıs Rum tarafı, bugüne kadar masada federasyon görüşüyor izlenimi vererek Kıbrıs Türk tarafı ve uluslararası toplumla oynamış, esas amacının anlaşmak değil, halkımıza karşı uyguladığı izolasyon/ambargolar ve sürdürdüğü yoğun propaganda faaliyetleriyle bizi çökertmeyi amaçlamıştır”.

Federasyonların birbirlerine tamamen zıt vizyon/amaç, değer ve duygular içinde olan topluluklar arasında değil, ancak birbirleri ile geniş bir ortak çıkar/amaç alanı bulunan, birbirlerine ihtiyaç duyan ve ortak çıkar/amaçlarını gerçekleştirmek için samimi işbirliği ruhu içinde hareket eden eşit halklar/siyasi yapılar arasında gerçekleştirilebileceği vurgulanan açıklamada, Böyle bir yapıcı ruhun temel unsurlarının karşılıklı saygı ve güven olduğu ifade edildi.

“Kıbrıs Rum tarafında, Kıbrıs Türk halkını hiçe sayan benmerkezci Enosis zihniyetinin sadece var olmakla kalmayıp, canlılığını sürdürdüğünün somut bir kanıtı olan son gelişmenin adadaki iki halk arasındaki güven uçurumunu daha da derinleştirdiği” belirtildi.

Ortak açıklamada Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’e de şu eleştirilerde bulunuldu:

“Rum lider Anastasiadis'in atılan bu adımın son derece yanlış olduğunu kabul edip zararlarının nasıl telafi edilebileceğini araştırmak yerine, bu talihsiz kararı örtbas etme yönüne gitmesi ve Cumhurbaşkanı Akıncı'nın haklı tepkisini “aşırı” olarak tanımlaması ise ibret vericidir.

Sayın Anastasiadis bununla da kalmayıp, söz konusu kararın geri alınması talebine atıfla, ‘neyi geri alayım; tarihi mi değiştireyim’ şeklinde son derece gayrı ciddi ve anlamsız bir ifadeyle, kararın yarattığı tahribatı gidermeye çalışmayacağını ortaya koymuştur. Halbuki Kıbrıs Türk tarafının kastettiğinin tarihin değiştirilmesi değil, öngörülen federal ortaklıkla taban tabana zıt Enosis ideolojisinin özendirilmemesi, canlı tutulmaması ve Rum toplumunun Kıbrıslı Türklerle gerçek anlamda eşit düzeyde yetki paylaşımına hazırlanması olduğu açıktır.

Bu arada Rum lider Anastasiadis, Rum Filelefteros gazetesinde 26 Şubat, 2017'de yayınlanan mülakatında, Kıbrıs'ta uzlaşı arayışlarında ‘azınlık/çoğunluk’ ilişkisinden bahisle Kıbrıs Türkünün siyasi eşitliğini bir ‘imtiyaz’ ve adeta lütuf seviyesine indirgeyerek ne gibi bir zihniyet içinde olduğunu göstermiş, yani baklayı ağzından çıkarmıştır”.

Anastasiadis’in olası federal devletin her kademesinde olması gereken siyasi eşitliğin, devletin sadece bazı katmanlarında olabileceğini öne sürdüğü ve dönüşümlü başkanlığın görüşme dışı olduğunu söylediği hatırlatılan açıklamada, bu ifadelerin, herhangi bir federasyon ruhuna aykırı olduğu gibi, Kıbrıs konusunda yerleşmiş Birleşmiş Milletler parametrelerine de taban tabana zıt olduğu vurgulandı.

Kıbrıs Rum tarafının kâğıt üstünde kabul eder göründüğü iki kesimli, iki toplumlu federasyon ve siyasi eşitlik kavramlarını bir türlü içselleştiremediği, hazmedemediği ifade edilerek, şöyle denildi:

“Ört bas edilmesi veya geçiştirilmesi artık imkânsız hale gelen bu samimiyetsiz ve uzlaşmaz tutum karşısında, gerek liderlik gerekse halk olarak takınacağımız tavır ve görüşmeler bağlamında izleyeceğimiz yaklaşım kanımızca son derece önemlidir.

Hiçbir şey olmamış gibi aynı koşullarda masaya dönmek ve görüşmelere bırakıldığı yerden devam etmek, sadece anlamsız hale gelen bir egzersizi sürdürmekle kalmayıp, karşı tarafın Enosisçi/hegemonyacı zihniyetine prim vermek ve olası bir uzlaşıda gerçek bir eşitlikten vazgeçerek en iyimser ihtimalle bir "imtiyazlı azınlık" statüsünü kabullenmek anlamına gelecektir.

Halbuki, yöneticiler ve halk olarak içinde bulunduğumuz gerçekler ışığında geçerliliğini çoktan yitirmiş olan federal çözüm arayışlarına bel bağlamak yerine, tüm enerjimizi Devletimizi içte ve dışta geliştirmeye yoğunlaştırmamızın zamanının çoktan geldiğini düşünüyoruz. ”Birçok kez olduğu gibi, Kıbrıs Rum tarafının maskesinin yeniden düştüğü ve bunun Türk tarafı için son alarm zili niteliğinde olduğu belirtilen ortak açıklamada, atılacak palyatif adımların Güney'deki kökleşmiş Enosis kültürünü değiştirmeyeceği, ortadan kaldırmayacağı vurgulandı.

“Bu koşullarda, sözde federal ortaklık müzakerelerine devam edip bunlardan ümit beklemenin olmayacak duaya âmin demeye benzediği” dile getirilen ortak açıklamada, son gelişmelerin, Kıbrıs'ta sorunun olası bir anlaşmanın teknik detaylarında değil, temel vizyon ve yaklaşımlarda olduğunu ortaya koyduğu belirtildi.

Kıbrıs Türk tarafı eşitliğe dayalı bir ortaklıktan bahsederken, Kıbrıs Rum tarafının rakamlara dayalı bir "azınlık/çoğunluk”tan bahsettiği, bunun da Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs Rum tarafıyla aynı amaç ve vizyonu paylaşmadığını gösterdiği ifade edilen açıklamada, gerek Güney Kıbrıs'la ilişkileri, gerekse görüşmeler süreciyle ilgili politikayı yeniden gözden geçirip gerekli düzenlemeleri/değişiklikleri yapma zamanının geldiği ifade edildi.

Ortak açıklamada, “Kıbrıs Türkü’nün ve kurumlarının siyasi eşitliğine pratikte ve gerçek anlamda saygı gösterilmeden, bunun ifadesi olarak en azından Kıbrıs Türkü’ne karşı uygulanan haksız ve Kıbrıs Rum tarafının hegemonyacı tutumunu sürdürmesine olanak sağlayan izolasyonlar kaldırılmadan müzakerelere başlanmasının yine bizi aynı kısır döngü içine sokacağını, bundan kaçınılması gerektiğini değerlendirmekteyiz” denildi.



Eide: “Müzakerelerin başlaması zor olsa da mümkün”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin başlamasının "zor olsa da mümkün olduğuna inandığını” belirtti.

Rum radyosunun haberine göre BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, geçtiğimiz Cuma gün Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, “taraflar arasında güven eksikliği olduğunu ancak liderlerin son mesafeyi de aşacakları konusunda iyimser olduğunu” belirtti.

Anastasiadis’le çıkmazın aşılmasına ilişkin bazı fikirleri görüştüğünü vurgulayan Eide, müzakerelerin metodolojisinin değişmesi konusunun da ele alındığını, bu fikirleri yarın Akıncı’yla yapacağı görüşmede gündeme getireceğini ifade etti.

Öte yandan Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Eide-Anastasiadis görüşmesine ilişkin açıklamasında, Anastasiadis’in “müzakerelerin kesilmesinden duyduğu üzüntüyü Eide’ye yeniden ilettiğini ve yarın bile müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunu söylediğini” aktardı.

Rum Hükümet Sözcüsü ayrıca, BM’den Anastasiadis’e, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla yemekte buluşması yönünde herhangi bir davet yapılmadığını da vurguladı.



Eide: “Bahardan sonra çözüm zor”



Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide,

Kıbrıs sorununun çözümü için fazla zaman olmadığını belirterek “Tarihler konusunda genelde çok dikkatliyimdir ancak yaz gelmeden bunu sonuçlandırmamız gerekiyor. Bir son tarih yok ancak işleri daha zorlaştıracak aşamaya geliyoruz” dedi.

Eide Kıbrıs Gazetesine verdiği özel demeçte, süreçte son oyun (end game) içerisinde bulunulduğunu, liderlerin masaya dönmeye karar vermeleri halinde “ENOSİS Plebisiti kararı” ve ardından gelen tepkilerin oluşturduğu krizden ortaya çıkan uyarı nedeniyle elde ettikleri tecrübeleri kullanarak sonuca gitmelerine BM’nin yardımcı olabileceğini söyledi. Sürecin başarıya ulaşması için farklı bir metodolojiye ihtiyaç olduğunu anlatan Eide, bunun Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından uzun bir süreden beri dillendirildiğini, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in de son demecinde aynı doğrultuda görüş bildirdiğini belirtti.

Espen Barth Eide, kullanılacak metodolojinin Kıbrıs Türk tarafında “al-ver” süreci olarak bilinen “kazan-kazan” aşamasına geçiş olduğunu, bunun da “tüm konular birbiriyle bağlantılı olarak ele alınacağı” prensibinin artık uygulamaya konulmasıyla gerçekleşeceğini anlattı.

Eide, yaza kadar çözüm bulunamaması durumunda Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde yaşanan yavaş bozulma, enerji ve bölgesel gelişmelerin tetikleyeceği riskler bulunduğunu, sürecin çökmesi halinde bunun çok sert bir çöküş olacağı yönünde endişe taşıdığını anlattı.

Eide, “Süreç çökerse birkaç yıl bekleyip, işler yoluna girer, BM yeniden gelir ve yeniden deneriz düşüncesi içerisinde olunamayacağı yönünde hislerim var. Bilmiyorum. Bu yüzden endişeliyim. Burada yaşıyor olsaydım daha da endişeli olurdum” dedi.



Eide: “Müzakerelerin gidişatına ve adanın yeniden birleştirilip birleştirilmeyeceğine gelecek haftalarda karar verilecek”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, müzakereler konusunda gelecek haftaların belirleyici olacağını söyledi ve müzakerelerin gidişatına ve adanın kaderinin, yani adanın yeniden birleştirilip birleştirilmeyeceğine gelecek haftalarda karar verileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile müzakerelerin yeniden başlaması için temaslar yapan BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, yaklaşık 3 saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığı’nda yer alan görüşmeye, Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Cumhurbaşkanlığı AB ve Siyasi İşler Danışmanı Erhan Erçin, Siyasi İşler ve Tarih Özel Danışmanı Meltem Onurkan Samani, Müzakere Heyeti Üyesi Sertaç Güven ile BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar da katıldı.

Eide görüşme sonrasında basına açıklama yaptı ve soruları yanıtladı.

Uzun ve önemli bir görüşme gerçekleştirdiklerini kaydeden Eide, müzakere süreciyle ilgili zor günler yaşandığını ve doğrudan müzakerelerden değil dıştan kaynaklanan sorunlar yaşandığını, Enosis plebisitinin anılması oylamasının ciddi problem yaratığını, bunun üstesinden gelmenin yollarını aradıklarını aktardı.

Liderlerin henüz çözümlenmemiş ve aylardır masada duran konularda daha hızlı bir uzlaşma sağlayacak yeni bir metodoloji konusunda da istekli olduğunu ifade eden Eide, Cenevre sonrasında bir dizi görüşme gerçekleştirildiğini ancak önemli bir ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

Yaşanan kriz öncesinde görüşmelerin kötü gitmediğini ancak bazı önemli konularda sonuç alma noktasında biraz yavaş olunduğunu dile getiren Eide, hem kendisinin hem de liderlerin bazen daha büyük konulara harcanabilecek zamanın ufak konulara harcandığı düşüncesi taşıdıklarını belirtti.

Eide, şimdi yapıcı bir şekilde müzakereler başladığı zaman, zamanın nasıl organize edilebileceği ve temel konuların üzerinden geçip aralarında bağlantının ele alınabileceğiyle ilgili yeni fikirler üzerinde durduklarını söyledi.

Krizlerde ya her şey iyice kopacak ya da krizi fırsata dönüştürecek şekilde çalışılabileceğini anlatan Eide, her iki liderin de ikincisini istediğini düşündüğünü kaydetti.

Şimdi “Adanın birleşmesini istiyor muyuz ve bunun için, nihayete gitmek için gerekeni yapmaya hazır mıyız” şeklindeki büyük soruyu sorma zamanı olduğunu dile getiren Eide, güvenle alakalı konular ve somut fikir ayrılıklarına rağmen Kıbrıs sorununu çözmenin mümkün olduğunu söyledi.

Zaman zaman fazla iyimser olmakla eleştirildiğini anlatan Eide, iyimserliğinin nedeninin liderler seviyesinde, Rum lider Anastasiadis ile Cumhurbaşkanı Akıncı’da var olduğunu tespit ettiği çözüm isteği ve birbirlerine olan güven ile ilişkileri olduğunu söyledi. Aynı ilişki ve güvenin toplumlar arasında kurulmasının biraz daha komplike olduğunu kaydeden Eide, ancak bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Eide, verecek yeni bir haberi olmadığını ancak müzakerelerin en erken zamanda devam etmesinin ve başladıktan sonra da zamanın bu yılın ilk aylarındakinden daha verimli bir şekilde kullanılmasın yollarının bulunması için çalışmalarına devam edeceklerini de söyledi.

Eide bir soru üzerine müzakereler başladıktan sonra bir konferans beklentisi içerisinde olduklarını ancak bunun mart ayında olacağının söylenemeyeceğini, önemli olanın bir konferans düzenlemek değil, verimli ve iyi bir konferans gerçekleştirmek olduğunu vurguladı



Turizm ve Çevre Bakanlığı, ITB Berlin Turizm Fuarı'na katılıyor



Turizm ve Çevre Bakanlığı, 8-12 Mart tarihleri arasında Berlin'de, 51’incisi gerçekleşecek dünyanın en büyük turizm buluşması olarak kabul edilen ITB Berlin Turizm Fuarı'na katılıyor.

Dünya Turizm Borsası olarak kabul edilen ITB Berlin Fuarı’na sektör temsilcileri ve üniversitelerle birlikte katılacak Turizm Bakanlığının bu yıl, Kuzey Kıbrıs kültürünü yansıtan Standında turizm profesyonellerini ağırlayacak.

Dünya turizmine ilişkin planlamaların son şeklini aldığı, trendlerin belirlendiği ve yılın nasıl geçeceğine ilişkin kanaatlerin oluştuğu ITB Berlin Fuarına iyi hazırlandıklarını belirten Bakan Ataoğlu, 5 kıtadan 187 ülkeyi bir araya getiren, dünyanın iş hacmi anlamında en büyük ve önemli Turizm Fuarı ITB kapsamında 2017 ve 18’e yönelik yeni anlaşmaların imzalanarak, Kuzey Kıbrıs’ın imajını güçlendirmeye yönelik olarak pek çok aktivitenin yapılacağını söyledi.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Website





Instagram













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Fax: +90 (392) 228 4847

E-Mail: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: TRNC Public Information Office / KKTC Enformasyon Dairesi

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 21
Dün Tekil 1787
Bugün Tekil 1518
Toplam Tekil 4069439
IP 18.190.217.134






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























11 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Sevgim - Millete!
Vurgunlu um - Azadl a ve adalete!
itaatim - Hocalar ma!
Borcum - Dostlar ma ve meslekta lar ma!
Nefretim - Yalanc lara ve iki y zl lere!

(Eb lfez EL BEY)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu