İPEK YOLUYLA ŞEKİLLENEN EĞİTİM DÜNYAMIZ ve DİRİLEN TÜRK DÜNYASI - Birol DOK(T. C. Başbakanlık Müşaviri) - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









İPEK YOLUYLA ŞEKİLLENEN EĞİTİM DÜNYAMIZ ve DİRİLEN TÜRK DÜNYASI - Birol DOK(T. C. Başbakanlık Müşaviri)
Tarih: 30.12.2016 > Kaç kez okundu? 1094

Paylaş


“Bizansı yıkmış olan Türk aslanı yine uyanacak, yine kükreyecek, yine düşmanlarını titretecektir.”

Muhammed İkbal (1873-1938)





Ticaret yolu olmasının yanısıra bir bilgi paylaşım aracı da olan tarihi İpek Yolu, hiç şüphesiz ki en önemli işlevini eğitim alanındaki katkısı ile ortaya koymuştur. İşte bu noktada Türkler, İpek Yolu ile daima kaderi çakışan bir süreçte tarih sahnesinde yer almışlardır.

İpek Yolu’nun başladığı Şian kentinden hareket eden bir yolcu mutlaka Kaşgar, Turfan, Buhara, Semerkant, Merv, İsfahan, Tebriz gibi Türk şehirlerinden geçmek zorundadır.

Türkistan’dan başlayan Anadolu’ya ve oradan da Rumeli’ye uzanan Türk fetih hareketleri ile görmekteyiz ki Türkler; İbn-i Sina, Farabi, Harezmi, İmam Buhari, İmam Maturidi ve benzeri mümtaz aydınlar ile Nizamiye Medreseleri, Çifte Minareli Medrese, Divriği Şifahanesi, Kayseri Gevher Nesibe Tıp Medresesi, Kırşehir Cacabey Medresesi gibi eğitim müesseseleri ile bilim hayatına da mühürlerini vurmuşlardır.

Malum olduğu üzere, meşhur 7000 kilometreyi aşan İpek Yolu sadece tüccarların kullandığı bir yol değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya bilginlerin, orduların, fikirlerin, dinlerin, kültürlerin ve hatta hastalıkların da yayılma güzergahı olmuştur.

Ortaçağda ticaret kervanları, Çin'in Şian kentinden hareket ederek Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizine, diğeri ile de Karakurum Dağlarını aşarak İran üzerinden Irak’a ve Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz limanlarından veya Trakya üzerinden karayolu ile Avrupa'ya giderlerdi. Güney yol güzergahına ilişkin buna benzer bir tarif bulunmamaktadır. Ancak, güney yol güzergahı tetkik edildiği zaman görülmektedir ki, Mezopotamya’dan yola çıkılmakta ve buradan Basra körfezinden başlayarak, Babil, Necef, Bağdat ve Musul üzerinden Şam kentine ve devamında da Anadolu’ya geçilmektedir.

Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol güzergahından yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kâğıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki eğitim, kültür alışverişine de imkân sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları zaman içinde İpek Yolu olarak adlandırılmıştır. İpek Yolu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 3000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, halkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü tarihi ve harsi bir zenginlik sunmaktadır.



TÜRKLER VE EĞİTİM

Binlerce yıl dünyaya nizam vermiş, adalet dağıtmış ve her alanda olduğu gibi maarif alanında da öncü olmuş Türkler, tarihçilerin kaydettiği üzere her dönemde ve dünyanın dört bir yanınde eğitim müesseseleri kurmuşlardır. İşte bu eğitim müesseselerinin yanısıra; Farabi’den Harezmi’ye, Beyruni’den İbni Sina’ya, Kaşgarlı Mahmut’tan Yusuf Has Hacib’e, Akşemseddin’den, Hazerfan Ahmet Çelebi’den Seydi Ali Reis’e, Ali Kuşçu’dan Hazerfan Ahmet Çelebi’ye, Cezeri’den Ebu Bekir Muhammed El-Razi’ye, Ebu Musa Cabir Bin Hayyam’dan Uluğ Bey’e kadar binlerce yıldız bilim adamı ile hala dünyamızı aydınlatmaktadırlar. Türkler, binlerce yıllık tarihleri ile bilim alanında da insanlığa hizmet etmiş ve şanlı medeniyetler kurmuşlardır.

İpek Yolu güzergahının büyük bir kısmının ortasından geçtiği Türk Dünyası tabiri ile ilk başta bugün bağımsız birer Türk Cumhuriyetleri olan; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın kapsadığı alan olmakla birlikte devamında bu coğrafya dışında yaşayan başta Türkistanın tümü olmak üzere diğer Türk ve akraba topluluklarının yaşadığı bir dünyayı kastetmekteyiz. Bu tanımlamaya hiç şüphesiz ki, dünyanın dört bir yanında mesken tutmuş olan diğer Türk kökenli topluluklar ve bunlarla yakın alaka kurmuş diğer akraba topluluklar da dâhildir.

Bugün Anadolu coğrafyasında ikamet edenler ile bütün Orta Asya Turan zümrelerine bir üst kimlik ifadesi olarak dünyanın her yerinde Türk denilmektedir. Türk ismi bugün Türk devlet ve toplulukları ile akraba toplulukları da içine alacak şekilde kabul gören bir anlayışa kavuşmuştur. Türk sözü bugün bir ırk için değil, Türkçe konuşan, tarihin belli bir dönemini beraber yaşamış olan ortak atalara ve kültüre sahip bir millet için kullanılmaktadır.

Türkiye, binlerce yıllık varlığı ile büyük bir tarihi mirasa ve sorumluluğa sahip bir ülkedir. Türkler, tarih boyunca geniş bir coğrafyada medeniyetler kurmuş, farklı topluluk ve kültürlerle etkileşim içinde olmuştur. Bugün tarihteki bu yaşananların izleri hala canlılığını sürdürmektedir.

İPEK YOLU VE TÜRK DÜNYASININ GELECEĞİNİN İNŞASINDA EĞİTİMİN GÜCÜ

İpek Yolu güzergahında Türkler, ticari alanın yanısıra eğitim faaliyetleri ile de tarihe damgasını vurmuş bir millettir. Bilindiği üzere eğitim, tarihten günümüze insanlığın temel dayanağı ve en önemli gücü olarak varlığını sürdürmüştür. Hayata anlam kazandıran eğitim yoluyla milletler medeniyet yarışına dahil olmakta, bilimsel ve kültürel alış verişle birlikte dışa açılma faaliyetlerini yürütmektedirler.

Hayata daima anlam kazandıran Türk eğitim faaliyetleri; gerek İpek Yolu güzergahı üzerinde ve gerekse diğer Türk kültür coğrafyalarında Türkün damgasını silinmez bir şekilde vurduğunun göstergesidir. Hiçbir halkın, dilini, dinini, kültürünü ve töresini değiştirme çabasına girmeyen, emperyalist bir tavır tarihin hiç bir döneminde sergilemeyen Türkler, bugün de görülmektedir ki; medeniyet anlamında tüm dünyada kendinden söz ettiren bir anlayışın mümessilleridirler. Türkler, geniş hoşgörüleri ve hiç bir dayatma içerisinde olmayan kültürel varlıkları ile tüm dünyada adından daima iftiharla söz edilen bir millettir. Yüzlerce yıl hakimiyetleri altında bulundurdukları en küçük toplulukların bile kendi öz dilleri,dinleri, kültürleri, örf, anane ve gelenekleri ile yaşamalarına ve günümüze ulaşmalarına imkan veren Türk hoşgörüsü bu günde aynen devam etmektedir. Halbuki, İngiltere, ABD, Çin, Rusya, Fransa, Almanya, İspanya, Portekiz, İtalyan ve benzeri devletlerin esaretleri altında kalan halklar; bugün ana dilleri yerine sömürgeci devletlerin dillerini kullanmaktadırlar. Bu emperyalist ülkelerin esareti altında kalan halkların ana dillerini unuttukları acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Büyük bir insanlık sevgisi ve hoşgörü içerisinde eğitim alanında büyük projelere imza atmış Türkler, tarihten günümüze yurtdışından öğrenci getirme ve bunları burslu olarak okutma görevini başarıyla yapmış bir millettir. Bu çerçevede toplamda çeşitli projelerle; 146 ülke ve topluluktan öğrenci Türkiye’de öğrenim görme imkanına kavuşmuştur. Bunlara ilk örnek olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Milli Eğitim Bakanlarından olan Hamdullah Suphi Tanrıöver, eğitim alanında ki özgün çıkışları ile dikkat çekmiş bir Türk aydınıdır. Romanya’da Büyükelçi olarak 1931–1944 yılları arasında görev yapan Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle Türkiye’den seksen ilkokul öğretmenini bu bölgeye götürmüş; oradan da Türkiye’ye yüz öğrenci getirmiştir (O yıllarda Gagauz Türklerinin yaşadığı bölge Romanya’ya bağlıydı).

Konumuz olan İpek Yolu’na güzel bir örnek ise; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle 1937 yılında, başta Doğu Türkistan Vakfı Genel Başkanı Emekli Tuğgeneral merhum Mehmet Rıza Bekin olmak üzere bir kısım öğrenci Afganistan üzerinden Türkiye’ye getirilmiştir.

Bu öğrencilerden, gerek Gagauz olsun gerekse Doğu Türkistan Türklerinden olsun, büyük bir kısmı çok önemli görevler ifa etmişlerdir. Tabii ki öğrenci getirme işlemi sadece bu bölgelerle sınırlı kalmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti kim eğitime muhtaçsa oraya elini uzatmıştır. Ayrıca, bu tür faaliyetlerin özellikle Türkistan bölgesi için Osmanlı Devleti zamanında da etkin olarak sürdürüldüğü Osmanlı Devlet Arşivleri’ndeki kayıtlardan bilinmektedir.

İstiklal Harbi’nden sonra Türkiye Cumhuriyeti zor şartlar altında kurulmasına ve Misak-ı Milli sınırlarına çekilmek zorunda kalmasına rağmen, dünyadaki ortak kültür ve soy birliğine sahip topluluklara yine de duyarsız kalmamıştır. SSCB’nin dağılmasından sonra günyüzüne çıkan Türk Cumhuriyetleri ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde ilk atılan adımlardan birisi, eğitim alanındaki “Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklardan Öğrenci Getirme Projesi” yani kısa adıyla “Büyük Öğrenci Projesi” olmuştur.

Büyük Öğrenci Projesi (Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklarından Öğrenci Getirme Projesi), Türkiye’nin kardeş ülke ve topluluklarla ortak değerlerimizi yenileyerek kaynaşmayı tesis etmek ve onlara her türlü desteği sağlamak amacıyla 1992 yılında başlatılmıştır. Yok olmaya neredeyse mahkum olmuş topluluklar için bir ümit kaynağı olan Büyük Öğrenci Projesi, büyük hayatî önemi haiz bir çalışma olmuştur. Tabiî ki bu arada; Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarına kavuşma aşamasında bu ülkelerden öğrenci getirme işine ilk ön ayak olan ve bu görevi başarıyla deruhte eden Merhum Nevzat Kösoğlu’nu da rahmet ve minnetle yad etmek gereklidir.

Büyük Öğrenci Projesi kontenjanları 57 ülke ve topluluğu kapsamaktadır. Bunlar arasında; Belarus, Bulgaristan, Kosova, Moldova, Gagauz Yeri, Romanya, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Litvanya, Ukrayna, Kırım, Makedonya, Sancak, Batı Trakya, Hırvatistan, Karadağ, Polonya, Moğolistan, Tacikistan, Tataristan, Kabartay-Balkar, Karaçay-Çerkez, Çuvaşistan, Başkurdistan, Saha (Yakut), Dağıstan, Kalmukya, Tuva, Altay, Adıgey, Buryat, Gürcistan, Afganistan, Irak’ı sayabiliriz.

1992 yılından itibaren hayata geçirilen Büyük Öğrenci Projesi ile; Adıgey, Altay, Başkurdistan, Buryat, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Çuvaşistan, Dağıstan halkları (Lak, Lezgi, Kumuk, Nogay ve diğerleri), Hakasya, İnguşetya, Kabartay-Balkar, Kalmukya, Karaçay-Çerkez, Moğolistan (Tuva ve Kazak Türkleri), Gagauzya, Rusya Federasyonu Tuva, Yakutistan (Saha) ve benzeri yok olma tehlikesi tehdidi altında kalan topluluklar Türkiye’ye yüksek öğrenim görmek üzere burslu getirilmişlerdir.

Stratejik öneme de sahip olan bu eğitim faaliyeti, başladığı tarihten itibaren etki alanı genişleyerek yeni hedeflere de yönelmiştir.

Bu proje, Türk cumhuriyetleri ile Türk ve akraba topluluklarının eğitim düzeylerini arttırmak, yetişmiş insan gücü ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olmak, Türkiye dostu bir nesil yetiştirmek ve Türk dünyası ile kalıcı bir kardeşlik ve dostluk köprüsü kurmak gibi amaçlar taşımaktadır. Türkiye’nin Türk dünyasına yönelik olarak yürüttüğü en büyük ve en önemli projelerinin başında gelen Büyük Öğrenci Projesi ile Türkler, var olma veya yok olma noktasına gelen halklara bir ümit kaynağı oluşturmuştur.

Projenin başladığı 1992–1993 öğretim yılında bu ülke ve topluluklardan 3000’i orta öğretim öğrencisi ve 7000’i yükseköğrenim öğrencisi olmak üzere toplam 10.000 öğrenci devlet burslusu olarak ülkemize getirilmiştir.

Büyük Öğrenci Projesi’ne genel olarak bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1992–2012 yılları arasında 44.195 burs tahsis etmiştir. Bu proje kapsamında eldeki mevcut verilere göre 15.991 öğrenci 2012 yılı itibariyle mezun olmuştur.

Türkiye’nin eğitim ve kültür alanındaki her faaliyeti hiç şüphesiz barışa, kardeşliğe, halkların huzuruna ve mutluluğuna yönelik bir amaç gütmektedir. Oysa ki 3000 yıllık İpek Yolu macerası ve dünyanın bugünkü katliamlarla anılan acınacak hali göstermiştir ki başka bir takım halklar; barış, kardeşlik, huzur, mutluluk bir yana daima savaş, kaos, bunalım,terör ve bundan kazanılacak süfli menfaatler peşinde koşmaktadırlar. Hiç bir zaman kesin olarak bu süfli emellerine ulaşamayacaklarını bildikleri halde barış yolu olması gereken çeşitli girişimleri de savaş, katliam, bunalım, kaos, korku tüneline çevirmektedirler.

İpek Yolu, Çinli ve çeşitli batılı bilim adamlarınca kaynaklarda yazıldığı üzere; Milattan Önce 138 yılında Zhangqian’ın Han İmparatoru Hanwudi elçisi sıfatıyla günümüzdeki Uygur bölgesinin içinde bulunduğu eski Türkistan’ın çeşitli beylikleri ile ittifak yaparak Hunları yok etme planı çerçevesinde hayata geçirilmiş bir güzergahtır. Çin için İpek Yolu, sadece ticaret ve kültürel alışveriş anlamına gelmemektedir. İpek Yolu aynı zamanda kendi topraklarını güvene almak, toprağını genişletmek için sürekli tampon bölgeler oluşturmak, etkisi altına aldığı toprakları Çin vatanı haline dönüştürmek için nüfus iskanı ve Çin kültürün yayılması anlamlarına da gelmektedir. Nitekim, Çinlilerin kendi tarihi kaynaklarında bu konuda geniş bilgilere rastlanılmaktadır.

Gerek İpek Yolu güzergahından getirilen ve gerekse diğer dünyanın çeşitli ülkelerinden getirilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli projeleri ile Türkiye’nin güzide üniversitelerinden mezun olan hoşgörülü karakterli yetiştirilen öğrenciler; bulundukları ülkelerde birer aydın olarak; bakan milletvekili, rektör, belediye başkanı, bürokrat, akademisyen, doktor, mühendis, işadamı vb. mesleklerde üstün başarılara imza atmışlar ve atmaya da devam etmektedirler. Kendi halklarının huzuru, kalkınması, barışı, mutluğu ve refahı için çalışmalarını sürdüren Türkiye mezunu öğrenciler Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık politikalarının birer yansıması olarak dünyayı aydınlatmaya devam etmektedirler.

Dünyadaki barış, huzur ve istikrarın bir nevi garantisi konumunda olan Türk üniversitelerinden mezun öğrenciler, dünyada kardeşliğin tesisinde önemli vazifeler ifa etmektedirler.

Türk Milleti, geçmiştin günümüze ortaya koyduğu eğitim politikaları ile dünya halklarınca örnek alınacak bir millettir. Türkiye Cumhuriyeti bu örnek eğitim politikalarını devam ettirmekte kararlıdır. Umarız ki İpek Yolu güzergahında bulunan Çin’den Avrupa’ya kadar olan halklar, barış yolu projesi gibi bir niyetle yeni İpek Yolu projesini hayata geçirirler. İşte bu Yeni İpek Yolu da dünyanın barışa giden yeni bir ümit ışığının yolu, insanlığın barışa giden güzergahı olur.





Kaynakça

1. Muhammed İkbal, Muhammed İkbal’in Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle, Pakistan Basın Ateşeliği Yay., Nisan 1969,

2. Fahri Atasoy, İpek Yolu’nda Türk Dünyası Ortak Kültür Mirası, Türk Yurdu Dergisi, Sayı 313, Eylül 2013,

3. Nejat Diyarbekirli, İpek Yolu Üzerine, Dünden Bugüne İpek Yolu Beklentiler ve Gerçekler Kitabı, İstanbul 2008,

4. Veysel Arseven (Vasili Öküzçü) 1919-1977/Biyografisi, Makaleleri ve Müzik Eserleri, (Yay. Haz: Stepan Bulgar), Ankara 2004,

5. Doğu Türkistan Vakfı Başkanı M. Rıza Bekin’in Anıları, M. Rıza Bekin, İstanbul 2005,

6. Belgelerle Osmanlı-Türkistan İlişkileri (xvı.-xx. Yüzyıllar), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yay., Ankara 2004

7. T.C. Kalkınma Bakanlığı Araştırma Projesi Raporu, Yükseköğretimin Uluslararasılaşması Çerçevesinde Türk Üniversitelerinin Uluslararası Öğrenciler İçin Çekim Merkezi Haline Getirilmesi, Kalkınma Araştırmaları Merkezi, Ankara 2015,

8. Birol Dok, Türk Kültür Coğrafyaları: Bugün ve Yarın…Ne Yapmalıyız? Türk Yurdu Dergisi, Sayı 342, Şubat 2016,

9. Abdulreşit Celil Karluk, İpek Yolu’nun Başlangıç Güzergahında Tehlikedeki Türk Toplum ve Kültürleri; Sarı Uygurlar, İpek Yolunda Türk Kültür Mirası Sempozyumu Kitabı, Ankara 2014, s.57-60.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 30
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 1246
Toplam Tekil 4074522
IP 18.189.170.17






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.692 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu