- Usta be!

- Evet?

- ‘Adam koruma ve kollama’yı bilirim de bunun akademik olanı nasıl olur?

- Bilmiyor musun?

- Bilsem sana gelir miyim?

- Anlatayım öyleyse…

- İyi edersin ben de rahatlar ve yeni bir bilgi sahibi olurum.

- Daya iyi anlaşılabilmesi için SANAL bir ÖRNEK oluşturayım.

- İyi edersin. Ben zaten ancak o zaman anlarım.

- Çok yıldız kaliteli dünyaca ünlü ve madalyalı bir Üniversite düşün.

- Peki… Evet?

- O üniversitenin bir fakültesini ve o fakültenin bir bölümünü göz önüne al.

- Peki.

- Günlerden uğursuz 28 Şubat günleri… Üst diktatör, o fakültenin bir bölümünün kapatılması için bir teşebbüs başlatıyor. Bölüm hocalarının hemen hemen hepsi kısmı buna karşı çıkıyor ama yağcılığı ve rantçılığı gereği bir tanesi canla başla kapatılması yönünde gayret sarf ediyor. O zamanki Dallama isim dekan, Yönetim kurulu kararlarını tahrif ediyor, bu tahrifat belgelenince vazgeçiyor. Sonra da bölüm kapatılma kararı uygulamaya geçemiyor.

- Eeee?

- Aradan zaman geçiyor, devir kısmen değişiyor. Düzen değişiyor ama düzülenler yerinde… Bu arada o bölümünü kapatmaya çalışan sözüm ona hoca o fakülteye Dekan olarak atılıyor? Bölümünü kapatmaya gücü yetmiyor ama ranta da konuyor

- Eeeee?

- Bir süre sonra o fakülteye muadil bir başka fakülte kuruluyor. Buna bir süre öğrenci alınmıyor, ama yeni fakülte faaliyete geçiyor. Sonra eski fakülte tümüyle kapatılıyor ve tüm personel kadroları yeni fakülteye aktarılıyor. Bu arada Bölümünü kapatmayı başaramayan, ancak oraya Dekan atanan sözde hoca, yeni kurulan fakülteye önce Vekil Dekan, sonra da asıl Dekan olarak atanıyor. Adam öyle ki, dekan olmak için profesörlük süresi gelmeden 15 gün önce kadro çıkartıyor, jüriler kurduruluyor (hiçbir jüri üyesi sunulan dosyaların kapağını bile açmadan onay alınıyor) ve süre dolduğu gün, hep Profesör hem de Dekan atanıyor… Nasıııl? Hem de aylarca kadro bekleyen akademisyenler olduğu halde…

- Peki, ondan başka adam mı yoktu?

- En az 20 profesör vardı ve hepsi de kıdemliydi…

- Rektör ‘adam’ aramıyordu ki… Emir eri olsun yeterdi ona…

- Eeeee?

- Sonra ne oluyor biliyor musun? 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nden sonra tüm dekanların istifası isteniyor. Herkes istifa ediyor, ama az sonra bu defa aynı fakülteye Vekil Dekan olarak yeniden atanıyor. Hem de ünlü FETÖ’cülerin Kule’de bir konferansında, itibarlı (!) ve halen hapishanelerde tutulan (M. Tan, M. Kaygana, A Bulaç, A T Alkan, L. Özcan, Ş. Alpay, F Özcan vs) diğer tebliğ sahipleri ile konferans duyuru broşüründe yer aldığı halde… Bildiri konusu da Modernleştirme… Son bilgi bir bilgi O Dekan var ya, 10 gün boyunca, her gece, DEMOKRASİ MİTİNGLERİNDE selfiye yapıyor ve ben ‘darbeye karşıyım’ diyor… Sevsinler seni olmaz mı?

- Neee?

- Ne’si yok… Rektöre durum bildiriliyor, ama Koruma TAM… İnternete düşmüş belgeleri olan bir vaka için ‘yok öyle bir şey’ diyerek… Akıncılar İmamı da ‘yok böyle bir şey, ben tarla kakmaya gitmiştim’ diyordu…

- Allah, Allah… Nasıl olur?

- Akademik adam kayırma ve kollama işte böyle olur. Öğrendin mi?

- Allah u Ekber!

- Bir konu daha… Birkaç gün evvel A Gül’ün atadığı A.M. üyelerinden birisi ile fotoğraf çektiriyor (bugün 19.08.2016) ve ‘Bakın o bile beni ziyarete geldi… Ne haber? Benim arkam kuvvetli’ mesajı veriyor. Sanki o üyenin yerinin sağlam ve garanti olduğunu bilircesine…

- Olamaz.

- Olur, olur… Bir vaka daha…

- O Fakülte’nin bir bölümüne, mesela UZAY BİLİKLERİ BÖLÜMÜ’ne bir adam alınacak. İlana çıkılıyor. Müracaat edenlerin durumlarına bakılıyor. Bir tanesi HİTİTOLOJİ mezunu. Alınmak istenen de bu… Nedense?

- Fakültede Hititoloji Bölümü olsa, ona uygun puanları var, ama Uzay Bilimleri ile hiç ilgisi yok! Buna rağmen atama yapılıyor, Uzay Bilimleri Bölümü Başkanı istifa ediyor… Etsiiin! Önemli mi yani? Şartlar (!) tutuyor (!) ya. Gerisi önemli değil…

- Allah, Allah...

- İstersen Peygamber, Peygamber diye bas bas bağır... Adamlar işi biliyor.

- Eeeee?

- Daha çok da…

- Bir örnek daha versen?

- O Dekan var ya Fötücüleri soruşturmakla görevlendiriyor Rektör!

- Olamaz, bu kadarı da olamaz…

- Olur olur, gel de sana daha nelerden bahsedeyim bir gör!

- İyi o zaman, bir ara geleyim de arşivime bilgi depolayayım.

- İyi edersin. Bil ki HER HIRSIZ, kaçarken tarihçilere özel İZLER bırakırlar. Farkında bile olmazlar bıraktıkları bilgi ve belgeleri. Zamanı gelince bunlar gün yüzüne çıkar ve arkalarından BOL BOL KÜFÜRLER ve BEDDUALAR alırlar…

- Hadi bana müsaade…

- Selametle...